Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/311 E. 2023/1849 K. 08.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/311
KARAR NO : 2023/1849
KARAR TARİHİ : 08.06.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1437 E., 2022/1393 K.
DAVA TARİHİ : 25.09.2019
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/29 E., 2022/241 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düsünüldü:

I. DAVA
Davacı; davalının 24.06.2019 tarihli protokolle 9 parselde bulunan ana taşınmazın yarı hissesini 150.000 TL karşılığında devretmeyi taahhüt ettiğini, aynı zamanda taşınmaz üzerindeki muristen kalan haklardan da taşınmazın devrine müteakip feragat ettiğini, kararlaştırılan bedeli ödemesine rağmen devrin gerçekleştirilmediğini, protokole ek olarak düzenlenen aynı tarihli protokolde bedeli nakit olarak aldığını beyan ettiğini, makbuz başlıklı belgenin de ödemeyi gösterdiğini, belirlenen tarihte devir yapılmaması halinde cezai şart öngörüldüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 150.000 TL’nin denkleştirici adalet ilkesi kapsamında ulaşacağı bedelin temerrüt faiziyle tahsilini ve gecikme tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; dava konusu 24.06.2019 tarihli satış protokolü, 24.06.2019 tarihli “protokoldür” başlıklı ve aynı tarihli “makbuzdur” başlıklı belgelerin hata, hile ve baskı yaratmak suretiyle iradesinin sakatlanarak imzalatıldığını, nakit olarak 150.000 TL almadığını, davacının yaşının ileri olması ve tecrübesizliğinden faydalandığını, tanıkların bu yönde beyanda bulunacağını, kandırıldığını fark etmesi üzerine ihtar çektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;protokole göre davalı adına kayıtlı 114 ada 9 parselde kayıtlı taşınmazın davacıya devri, karşılığında davacının davalıya 150.000 TL ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, “makbuzdur” başlıklı belge ile taşınmazın yarı hissesi bedeli olan 150.000 TL’nin davacı tarafından davalıya elden ödendiği, anılan protokol ve makbuz üzerindeki imzalara itiraz edilmediği, taşınmazın davalı tarafından davacıya devredilmediği, davalı taraf protokolün hile ve tehdit ile imzaladığını beyan etmişse de bu iddiasını ispat edemediği, kaldı ki tarafların ortak tanığı …’un da protokolün ve makbuzun kendi ofisinde taraflarca imzalandığını, herhangi bir tehdit ya da hilenin söz konusu olmadığını, hatta imzadan önce kendisi tarafından protokolün sesli şekilde taraflara okunduğunu, tarafların bunun üzerine kendi iradeleriyle protokole imza attığına yönelik beyanına, bizzat görgüye sahip ve ortak tanık olması nedeniyle itibar edildiği, iadesi talep edilen protokole konu bedelin tanıkla ispat sınırının üzerinde olduğu, tarafların kardeş oldukları anlaşılmış ise de tarafların imzasını içeren ödeme belgesi niteliğindeki ”makbuzdur” başlıklı yazılı belgenin aksinin yine yazılı delil ile ispatlanması gerektiği, davalının makbuzda yazılı 150.000 TL’yi almadığına dair savunmasını kanıtlayan yazılı delil bulunmadığı, yemin deliline de açıkça dayanmadığından ödeme belgesiyle ispat olunan 150.000 TL yönünden davalı tarafın sebepsiz zenginleştiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 150.000 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, gecikme tazminatına yönelik talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; ödemenin aksinin ispatının kendilerinden beklenemeyeceğini, tanık …’ın beyanlarının bir kısmına itibar edilmediğini, protokol ve makbuzun davalı huzurunda imzalandığını ancak para alışverişinin olmadığını, sonradan da para alışverişi olmadığını beyan ettiğini, makbuz başlıklı belgenin protokolle aynı anda düzenlendiğini, davalının kardeşi olan davacıya ve avukata güvenerek kendisine dava açılır korkusuyla para almadan imzaladığını, davacı, tanık ve avukat beyanlarının çeliştiğini, davalının ismini dahi zor yazabildiğini, hile ve tehdit bulunduğunu, gerçek anlamda yazılı ödeme belgesi olmadığını, tanık beyanlarının dikate alınması gerektiğini, taraflar arasında husumet olduğunun ifade edildiğini, davalı tanığı Raif’in beyanlarında, tarafları barıştırmak üzere biraraya getirdiğini, orada davacının parayı almadığını söylediğini ve davalıya “parayı senden alıp çatır çatır yiyeceğim” dediğini de eklediğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; belli bir miktarın üzerindeki hukuki işlemlerin ispatının senet ile yapılması zorunlu olduğu, yakın hısımlar arasındaki manevi imkansızlık nedeniyle tanık deliline de dayanabileceği, ancak yakın akrabalar arasındaki bir hukuki işlem senede bağlanmış veya yazılı delil sözleşmesi yapılmışsa, artık manevi imkansızlıktan söz edilemeyeceğinden senedin aksinin tanıkla ispatlanmasına imkan tanınmadığı, tehdit ve hilenin ise tanık dâhil her türlü delille ispat edilebileceği, dinlenen davalı tanığı Raîf Bul’un tehdit ve benzeri bir durumun olmadığını, ortak tanık …’un ise protokolü taraflara sesli şekilde iki kez okuduğunu, tarafların anladıklarını beyan ederek protokolü imzaladıklarını, hile yada tehdidin söz konusu olmadığını beyan ettikleri, bu durumda tehdit ve hilenin varlığı ispat edilmediği, ödendiği senetle ispat olunan 150.000 TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümlerince iadesine dair kararın yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki taşınmaz devir protokolü kapsamında ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) “Senette ispat zorunluluğu” başlıklı 200 üncü maddesi; “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir.” hükmünü içermektedir.

2. Aynı Kanun’un 203 üncü maddesinde ise, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları sayma yöntemiyle belirlenmiştir.
“Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir:
a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.

e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hâli.”hükmü yer almaktadır.

3. Yakın hısımlar arasındaki bir hukuki işlem senede bağlanmış ise, bu senede karşı ileri sürülecek savunmalar tanıkla ispat edilemez ancak senet ile ispat edilebilir. Senedin taraflarının mirasçıları(küllü halefiyet nedeniyle) kural olarak taraf kavramına dahildir. Bu nedenle, davacı taraf imzaladığı bir senede karşı ileri sürdüğü iddiayı tanıkla ispat edemez. Ancak senet ile ispat edebilir.

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.11.2013 tarihli ve 2013/11-200 E., 2013/1540 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere; hata, hile ve ikrah vakıaları senede bağlanması mümkün olmayan iddialar olup, senetle ispat edilmesinde maddi imkansızlık bulunduğundan, bu iddiaların tanıkla ispat edilebilmesi mümkündür.

3. Değerlendirme
1. Dava konusu taşınmaz satış sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir. Bu nedenle, taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler.

2. Somut uyuşmazlıkta; dava konusu satış protokolü ve makbuzdur başlıklı imzası inkar edilmeyen belgelere göre davalının davacıdan 150.000 TL aldığı görülmektedir. Davalı taraf, maddi hukuka ilişkin iki husus yönünden savunmasını dile getirmiştir. Birincisi, söz konusu belgelerin hata, hile ve baskı yaratmak suretiyle iradesinin sakatlanarak imzalatıldığına yöneliktir. Senede bağlanması mümkün olmayan işbu savunmalara yönelik tanık dinlenebilmesi mümkün ise de, dinlenen tanık beyanlarında hile ve baskı sonucu imzalatıldığına dair ifade yer almamaktadır. İkinci savunması ise, bedelin alınmadığına ilişkindir. Her ne kadar kardeşler arasındaki işlemler senetle ispat zorunluluğunun istisnaları arasında bulunuyor olsa da, hukuki işlem senede bağlanmış ise, bu senede karşı ileri sürülecek savunmaların tanıkla ispat edilemeyeceği belirlendiğinden, davalı tarafın savunmasına dair yazılı delili bulunmadığı anlaşılmaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre irade sakatlığı ve bedelin alınmadığına yönelik savunmanın değerlendirilmesi neticesinde davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.