YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/276
KARAR NO : 2023/580
KARAR TARİHİ : 14.03.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/122 E., 2022/189 K.
KARAR : Asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı/birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davalı/birleşen davada davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usuli eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı; davalı ile 12.06.2009 tarihinde imzaladığı sözleşme gereğince…Yediemin Otoparkında %33 oranında net karla ortak olduğunu ve mesul müdür olarak çalıştığını, ortak olabilmek için davalıya 6.000 TL nakit para, bir adet bilgisayar, bir adet internet modemi ve buna bağlı olarak…….81 telefon nolu hatlı telefonunu verdiğini, davalının muvafakat almadan otoparkı üçüncü şahısa 15.12.2009 tarihli sözleşme ile devir ettiğini öğrendiğini, ortaklıkta kendisine kar payı verilmediğini ileri sürerek; 11.880 TL kar payının, işletme telefonlarının ödenen borçları olan 250 TL’nın, bilgisayar ve modem bedeli olarak 1.500 TL’nin ve ortaklığa ödediği 6.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiş, davacının yargılama sırasında vefat etmesi üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
2. Bozma sonrasında birleştirilen davada davacı …; Güven Yediemin Otoparkı ile ilgili işletme hakkını 15.12.2009 tarihli sözleşme ile davalı …’a devrettiğini, davalının sözleşme nedeniyle kendisine ödenmesi gereken bedelleri ödemediğini ileri sürerek; sözleşmeden doğan alacağı ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şart dahil olmak üzere 72.500 TL’ nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı …; davacı ile ortak olmak için sözleşme imzalandığını fakat davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, 6.000 TL ortaklık payını vermediğini, ortaklığa konu işyerini dava dışı üçüncü şahısa devrettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2.Birleşen davada davalı …; davacının, Edirne 3. Noterliğinin 25.01.2010 tarihli 600 yevmiye nolu beyannamesi ile tüm haklarından feragat ederek işyerini devrettiğini, noter kanalı ile yapılan beyanname nedeniyle önceki anlaşmaların geçerliliğinin kalmadığını, kaldı ki sözleşmenin feshinin talep edilmediğini, dolayısıyla sözleşmeye itibar edilse dahi cezai şart talep edilemeyeceğini, işletmeyi devraldıktan sonraki vergi ve sigorta borçlarını ödediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.05.2011 tarihli ve 2010/111 E., 2011/152 K. sayılı kararıyla; asıl davada 6.000 TL sermaye ve kar payı yönünden istemin reddine, modem ve bilgisayar yönünden istemin 300 TL üzerinden kısmen kabulüne, telefon gideri yönünden 250 TL üzerinden istemin kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKI YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.03.2012 tarihli ve 2011/20054 E. 2012/7373 K. sayılı ilamıyla; taraflar arasında BK’nın 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi bir ortaklık ilişkisinin kurulduğunun dosya kapsamı ve taraf beyanları ile sabit olduğu, davanın adi ortaklığın feshi ve tasfiyesini içerdiği, taraflar arasında tasfiye konusunda herhangi bir sözleşme bulunmadığından adi ortaklığın geliri, gideri ve borçlarının tek tek hesaplanması, BK’nın 538 ve devamı maddeleri gözetilerek, otoparkın 3. şahsa devredildiği 15.12.2009 tarihi itibariyle tasfiyenin yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 19.11.2015 tarihli ve 2012/179 E., 2015/451 K. sayılı kararıyla; Yargıtay bozma kararında ortaklığın … arasında olduğuna, ortaklığa konu otoparkın üçüncü şahısa devir tarihinin esas alınması gerektiğine vurgu yapılmış ise de, bozma sonrasında birleşen dava kapsamından ve tarafların beyanlarından; adi ortaklığın aslında başından beri …ve …ın katılımıyla kurulduğu, otoparkın ortaklar dışında dördüncü şahsa devir edildiği 15.08.2012 tarihi itibariyle ortakların birbirlerinden talep edebileceği bedelin bilirkişi raporu ile belirlendiği, birleşen davada davacı …’ın 25.01.2010 tarihinde düzenlenen noter beyannamesi dikkate alındığında aralarında yapılan önceki sözleşmeye dayanamayacağı gerekçesiyle; birleşen davanın reddine, diğer bölüm yönünden 78.433,45 TL’nin …tan alınarak ölü davacı … mirasçılarına verilmesine, 76.933,45 TL’nin …tan alınarak…’a verilmesine, bu suretle ortaklığın feshine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde asıl ve birleşen davanın tarafları temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 10.10.2017 tarihli ve 2016/8762 E. 2017/13674 K. sayılı ilamla; “…Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak somut olay değerlendirildiğinde; asıl davada davacı …, davalı … aleyhine aralarında adi ortaklık olduğunu ileri sürerek, bu ortaklıktan dolayı alacak talebinde bulunmuş, birleşen davada ise davacı …, davalı … aleyhine işletme hakkına sahip olduğu…Yediemin Otoparkındaki işletme hakkını 15.12.2009 tarihli sözleşme ile davalıya devrettiği, davalının devir sözleşmesi ile üstlenmiş olduğu yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle alacak talebinde bulunmuştur. Asıl davada davacı, birleşen davanın davalısı ile bir ortaklığı olduğuna ilişkin vakıa belirtmediği gibi davasında da davalı olarak göstermemiştir. Mahkemece, asıl davada, dava sebebi olarak gösterilmeyen bir vakıa dikkate alınarak, davada taraf olmayan, dava açısından 3. şahıs konumunda olan … aleyhine hüküm tesis edilmesi, aynı zamanda asıl davada daha önce verilen kararın Yargıtay Dairesince bozulmasına karşın bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulması, yine birleşen davada dava sebebi olmayan bir vakıa benimsenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu durumda mahkemece, asıl ve birleşen davada, davacı tarafın iddiaları, davalı tarafın savunmaları, tarafların ileri sürdüğü vakıalar ve deliller değerlendirilerek, asıl davada bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, asıl ve birleşen dava için ayrı ayrı hüküm tesisi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 23.06.2020 tarihli ve 2018/6 E., 2020/65 K. sayılı kararıyla; asıl davada tasfiyeye yönelik alınan bilirkişi raporunun hüküm vermeye yeterli olduğu, birleşen davada ise Edirne 3. Noterliğinin 25.01.2010 tarihli beyannamesi ve 29.01.2010 tarihli imzası davacı … tarafından inkar edilmeyen belgeye göre, davacı …’ın davalı …’tan dava konusu ortaklık nedeniyle hiçbir alacağı kalmadığının sabit olduğu gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile 5.978,31 TL’nin davalıdan tahsiline, birleşen davanın reddine dair verilen karar; dahili davacılar ve davalı-birleşen dosyada davacı tarafından (asıl ve birleşen dava yönünden) temyiz edilmiştir.
2. Dairece verilen 10.02.2021 tarihli ve 2020/9933 E. 2021/1183 K. sayılı ilamla; dahili davacıların sair, davalı-birleşen davada davacı …’ın asıl davaya yönelen tüm temyiz itirazları reddedildikten sonra, “…2)Dahili davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde; Taraflar arasındaki ortaklıkta, davacı …’ın % 33 oranında payı olduğu, hükme esas alınan tasfiye raporunda ise; ortaklıktan kaynaklı kar payı, ücret alacağı ve telefon faturalarından ödenmesi gereken miktar hesaplanmakla birlikte, (davacı …’ın payı bulunmasına rağmen) ortaklığa konu otoparkın devir bedelinin hesaba katılmadığı görülmektedir. O halde; mahkemece; davalı …’ın, ortaklığa konu otoparkın devri yönünde birleşen davalı … ile sözleşme yaptığı, söz konusu devir bedelinin tasfiye aşamasında ortaklığa ait değer niteliği bulunduğu dikkate alınarak tasfiyenin gerçekleştirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 3)Birleşen davada; Davacı …’ın birleşen davaya yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde; … mahkemece; 25.01.2010 tarihli beyannamenin, davaya konu devir sözleşmesinin geçerliliğini ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı, yine davalı tarafından sunulan 29.01.2010 tarihli fotokopi niteliğindeki belge üzerinden değerlendirme yapılamayacağı dikkate alınarak, 29.01.2010 tarihli belgenin aslının davalı tarafından dosyaya ibrazı için usulünce işlem yapılması, ayrıca davacı tarafından yapılan suç duyurusunun akıbetinin araştırılması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiş…” gerekçesiyle bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 12.05.2022 tarihli ve 2021/122 E., 2022/189 K. sayılı kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda alınan 17.02.2022 tarihli ek bilirkişi raporu ile asıl davada, davacı …’ın payı ve ortaklığa konu otoparkın devir bedelinin hesap edilmesi suretiyle tasfiye payının belirlendiği, birleşen dava yönünden yapılan değerlendirme neticesinde ise; bozma ilamı doğrultusunda 29.01.2010 tarihli belgenin aslının dosya arasına alındığı, şikayetçi… tarafından şüpheli …hakkında özel belgede sahtecilik suçundan şikayette bulunulduğu, yapılan soruşturma sırasında İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından yapılan incelemede belge aslındaki…’ın imzası ile mukayese imzaları arasında uygunluk bulunduğunun tespit edildiği, yürütülen soruşturmada davalı … hakkında ek takipsizlik kararı verildiği, bu bağlamda ilgili belgedeki imzanın birleşen dosya davacısı…’ın eli ürünü olduğunun tespit edildiği ve davalı …’tan dava konusu ortaklık nedeniyle hiçbir alacağı kalmadığının…’ın imzalı beyanı ile sabit olması karşısında birleşen davanın dinlenme olanağı olmadığı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile 13.478,31 TL’nin 15.12.2009 tarihinden itibaren kanuni faiz oranlarının kademeli tatbiki suretiyle hesaplanacak işlemiş faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı/birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 01.11.2022 tarihli ve 2022/6894 E., 2022/8370 K. sayılı kararıyla, Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı/birleşen davada davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı/birleşen davada davacı vekili; uyulan bozma kararı ile kazanılmış hak oluşmadığı, 29.01.2010 tarihli belgede borcun konusunun belirtilmediğini, hangi alacağa ilişkin olduğunun anlaşılamadığını, zorla imzalatılmasının ardından şikayette bulunulduğunu, ancak geçmişte bu belgenin imzalatıldığını anlayınca şikayetini geri aldığını, belgede imza sahibinin kim olduğunun bilinmediğini, geçerli kabul edilemeyeceğini, sonradan ileri sürüldüğünü, delil olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada; adi ortaklıktan kaynaklı tasfiye alacağı, birleşen davada ise; işletme devir sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve cezai şart istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Mahkemece belge aslının istenmesi ve geri verilmesi” başlıklı 216 ncı maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“(1) Belgenin aslını elinde bulunduran taraf, üçüncü kişi veya resmî makamlar, istenmesi hâlinde bunu mahkemeye vermek zorundadır.
(2) Taraflardan biri elindeki belgenin aslını mahkemeye verirse, bu belgenin geri verilmesini talep edebilir. Bu takdirde hâkim, belgenin aslının verilip verilmeyeceğine karar verir. Geri verilmesine karar verildiğinde, aslına uygun olduğu mahkeme mührü ve yazı işleri müdürünün imzasıyla onanmış örneği dosyaya konur” düzenlemesine yer verilmiştir. Özellikle belge suretinin tereddütlü olması hâlinde aslının görülmesi ve incelemesi gerekmektedir…”
2. Aynı Kanun’un “Sahtelik incelemesi” başlıklı 211 inci maddesinde ise;
“(1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.” hükmü getirilmiştir.
3. Değerlendirme
1.Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen kararda; birleşen davaya konu 29.01.2010 tarihli belgenin aslının ibraz edildiği, bu belge ile ilgili olarak gerçekleştirilen savcılık soruşturmasında; alınan kriminal bilirkişi raporuyla birleşen dosya davacısı…’ın imzası ile mukayese imzaları arasında uygunluk bulunduğunun tespit edildiği ve şikayete yönelik olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu belgeye göre davacı …’ın alacağının bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, dolayısıyla davalı/birleşen dosya davacısının karar düzeltme dilekçesinde bildirdiği sebeplerin Dairece verilen onama kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşılmıştır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı/birleşen davada davalının karar düzeltme talebinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcın karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.