Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/2665 E. 2023/1604 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2665
KARAR NO : 2023/1604
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
DAVA TARİHİ : 01.04.2014
KARAR : Davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/168 E., 2020/366 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2004 yılı yerel seçimlerinde, CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı davalı …’e seçim çalışmalarında kullanılmak üzere fular, eşarp, bez pankart, resim ve benzeri eşyaların teslim edildiğini, ancak ilgili siyasi parti ve davalının teslim edilen ürünlere karşılık ödeme yapmadığını, bunun üzerine Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2004/9313 sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından kaldırıldığını, müvekkilinin bu süreç içerisinde kredilerini ödeyemediğini, bankalar tarafından finansal kiralama sözleşmelerinin feshedildiğini, makinelerinin icra yoluyla satıldığını, müvekkili şirketin uğradığı zararın davalıdan tazmininin gerektiğini belirterek, 400.000,00 TL munzam zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili, taraflar arasında 11.02.2015 tarihli ibraname ve feragatname başlıklı belge düzenlendiğini, buna göre Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/338 Esas sayılı dosyası ile hüküm altına alınan asıl alacak ve ferileri ile Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2004/9313 sayılı dosyası ile icra takibine konu alacakla ilgili davacının müvekkilinden tüm hizmet ve işler için düzenlenmiş olan faturalar dahil olmak üzere gayri kabili rücu feragat ve ibra ettiğini, davacının talep etmiş olduğu zararın gerçekleştiğine dair somut delil bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından ticari defterler ibraz edilmediğinden davacının, davalı borçlunun 01.09.2004 temerrüt tarihindeki mali durumu, yani alacağını tahsil edemediği için başkalarına olan borçlarını ödeyip ödeyemediğinin net olarak tespit edilemediği, sunulan kredi sözleşmeleri incelendiğinde davacının davaya dayanak alacağını icraya koyduktan kısa bir süre sonra 17.09.2017 tarihinde taşıt kredisi kullandığı, yani bu takipten çok sonra 19.08.2005 yılında tekrar ikinci bir araç almak için taşıt kredisi kullandığı, dolayısıyla, davacının borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle nakit para ihtiyacını karşılamak amacıyla kredi kullanmadığı, aksine malvarlığını artıracak şekilde krediler kullanarak borç altına girdiği, diğer yandan davalının takibe itirazının iptali için 21.12.2004 tarihinde dava açılmış olduğu, 13.06.2006 tarihinde bu davanın reddedildiği ve kararın temyiz edildiği, davacının zararına dayanak icra dosyalarına konu borçların ise faturaya konu alacak tarihinden ve bu alacağın tahsilinin yargılamaya konu edilmesinden sonra 2006 ve 2007 yıllarında doğduğu bu nedenle davacının zararı ile davalı borçlunun temerrütü arasında uygun illiyet bağının olmadığı ayrıca bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamaya göre davacının temerrüdü faizini aşan bir zararının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
İstinaf eden davacı vekili; dava dilekçesindeki hususları tekrar ederek, taraflar arasında düzenlenen 11.02.2015 tarihli ibranamede munzam zararın istenemeyeceğine dair düzenleme bulunmadığını, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada aşkın zararın bulunmadığı sonucuna varılmasının gerçeği yansıtmadığını, saklanma süresi on yıl olan ticari defterlerin sunulamadığını, araçlarının icra yolu ile düşük değerlere satıldığını, maddi ve ticari itibarlarının zedelendiğini, borçlar ödenirken, faizlerin hesaba katılmadığını, borç vadesinde ödense idi mal varlığının artacak olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamı, mevcut delil durumu, davacının munzam (aşkın) zarar iddiasını kanıtlayamadığı, TBK’nın 122 nci maddesinde düzenlenen munzam (aşkın) zarar koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davalıdan temerrüt faizi ile birlikte elde edebileceği alacağı daha fazla olduğundan davacının munzam zarar talep edemeyeceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygun olması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, dava ve istinaf dilekçesindeki hususları tekrar ederek, alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, eksik inceleme ile verilen kararın hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, munzam zarar iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122 nci maddesinde: “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.

Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” düzenlemelerini amirdir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 10.03.2022 tarih ve 2022/691 E., 2022/2136 K. sayılı kararı

3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, bilirkişi raporundaki tespitlere ve özellikle davacının temerrüt faizini aşan bir zararının olduğunun ispat olunamamasına göre, kurulan hüküm usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.