Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/2273 E. 2023/1734 K. 01.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2273
KARAR NO : 2023/1734
KARAR TARİHİ : 01.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/235 E., 2021/259 K.
DAVA TARİHİ : 16.09.2009-22.02.2010-12.03.2010
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı vekili

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak ve sözleşmenin feshi davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın asıl davada davalı/birleşen davada davacı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Asıl davada davalı/birleşen davada davacı … vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; Orman İşletme Müdürlüğü ile Sofular Köyü tüzel kişiliğinin 01.06.2004 tarihinde orman ve mesire yeri için kiralama sözleşmesi yaptıklarını, bu sözleşme ile mesire yerinin işletme hakkının köye bırakıldığını, köyün davacılara ortaklık teklif ettiğini, 02.07.2004 tarihli sözleşme ile ortaklık ilişkisi kurulduğunu, araziyi ıslah ettiklerini, muhtesat ve ihya çalışmaları yapıldığını, 2009 yılı yerel seçimlerinde köy muhtarının değiştiğini, sözleşmenin hükümsüz olduğunu gösterir ihtar gönderildiğini, hizmet binasının yıktırıldığını, haksız uygulama nedeni ile 2009 sezonundaki gelirden mahrum kaldıklarını, zararlarının tazmininin gerektiğini ileri sürerek; şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere tüm masrafların ve munzam zararların tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP-KARŞI VE BİRLEŞEN DAVA
Davalı; yapılan sözleşme nedeni ile köy tüzel kişiliğinin zarara uğradığını, masrafların muhtarlık tarafından karşılandığını, köye ödenmesi gereken gelirin ödenmediğini, davacılar hakkında ruhsatsız otopark nedeni ile işlem yapıldığını, köyü borçlandırdıklarını, proje dışı yapıların yıktırıldığını, köye kar payı verilmediğini savunarak asıl davanın reddini istemiş, karşı davada; 2004-2008 yıllarına ait ödenmesi gereken gelir miktarından şimdilik 10.000,00 TL’nin davacılardan tahsilini talep etmiştir.

Birleşen davada ise; çekilmez hale gelen adi ortaklık sözleşmesinin feshine karar verilmesini talep edilmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemece; gerekçesi belirtilmeksizin asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, adi ortaklık sözleşmesinin feshine, ortaklığın vergi borcunun davalı-karşı davacı tarafından ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKI YARGILAMA SÜRECI
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karsı davacı- karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmustur.

2. Dairece verilen 05.05.2014 tarihli ve 2014/6514 E., 2014/6754 K. sayılı ilamla; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu, tarafların ortaklığın işleyişi ile ilgili hiçbir konuda anlaşamadığı ileri sürülerek, davacılar tarafından davalıya gelir, masraf, munzam zarardan kaynaklanan alacak davası açtığı, davalı da açtığı karşı dava ile masrafların köy tüzel kişiliği tarafından karşılandığını, zarara uğradığını belirterek, alacak davası ve birleşen davada da ortaklığın çekilmez hale geldiğini ileri sürerek fesih davası açtığı, buna göre tarafların taleplerinin ortaklığın tasfiyesi aşamasında değerlendirilmesi gerektiği, davalının açtığı karşı dava hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmediği, taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak taraflarca talep edilmediği halde ortaklığın vergi borcu konusunda talebi aşar şekilde hüküm kurulduğu, Mahkeme gerekçesinin de aydınlatıcı ve yeterli olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya uyularak verilen karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyanın tasfiye yönünden bilirkişiye tevdi edildiği, hazırlanan raporlar neticesinde davacıların 311.081,20 TL alacaklı oldukları, davalı karşı davacının ise alacağının bulunmadığı, Vergi Dairesi ve SGK’ya ödenmesi gereken toplam 36.895,95 TL’nin borç bulunduğu gerekçesiyle; asıl davanın kabulü ile 311.081,20 TL ‘nin davalı karşı davacıdan tahsili ile 155.540,60 TL’sinin davacı … mirasçılarına, 155.540,60 TL’sinin davacı … mirasçılarına verilmesine, karşı davanın reddine, birleşen Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/171 esas numaralı dosyasında davanın kabulü ile taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin feshi ile adi ortaklığın tasfiyesine, ortaklığın 36.895,95 TL vergi dairesi ve SGK borcunun davacı-karşı davalıdan tahsil edilerek ilgili kurumlara ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davacılar- karşı davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 23.11.2022 tarihli ve 2022/6893 E., 2022/8833 K. sayılı ilamıyla, Mahkeme kararının hükmün 6. bendindeki “… davalı karşı davacıdan alınarak davalı karşı davacılara verilmesine’’ ifadesindeki maddi hatanın “… davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalılara verilmesine’’ şeklinde mahal mahkemesince her zaman düzeltilebileceği açıklanarak onanmasına karar verilmistir.

VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı karşı davacı vekili; taraflar arasındaki 02.07.2004 tarihli ortaklık sözleşmesine göre köy tüzel kişiliğinin masraflara katılacağına dair ibare bulunmadığını, herhangi bir bedel ödemesi gerekmediğini, raporlarda tespit edilen gider harcamalarından sorumlu olmadıklarını, davacıların köy tüzel kişiliğini zarara uğrattıklarını, alacak talep edemeyeceklerini, 2004-2008 yılları arasında otoparktan elde edilen gelirin yarısının ödenmediğini, bilirkişi raporlarının yeterli olmadığını, sözleşme hükümleri, faturalar ve belgeler dikkate alınmadığını ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile ortaklıktan kaynaklanan alacakların tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 620 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.

2. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1 inci maddesi; “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmünü içermektedir.

3. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile artık ortaklık mal varlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır.

4. Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadığı takdirde ortaklığın tasfiyesinin mahkemece 6098 sayılı Kanun’un 642 vd. madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir.

5. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

6. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3.Değerlendirme
Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince alınan rapora göre davacıların alacak miktarının belirlenmiş olmasına göre, bozma kararlarının kapsamı dısında kalarak kesinlesmis olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, ortaklık sözleşmesinin 3 üncü maddesinde kar ve zararın taraflarca % 50 oranında paylaşılacağının kararlaştırıldığı anlaşılmakla davalı-karşı davacı vekilinin karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı-karşı davacı vekilinin karar düzeltme taleplerinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcın karar düzeltme isteyen davalı karşı davacıya yükletilmesine,

01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.