Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/207 E. 2023/1545 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/207
KARAR NO : 2023/1545
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/785 E., 2022/1213 K.
DAVA TARİHİ : 16.03.2021
KARAR : Davanın usulden reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırıkkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/69 E., 2022/42 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit – istidat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; davalı kurumun halefi olduğu Başkent EDAŞ ile abonelik sözleşmesi imzaladığını, aboneliğinin bu şirket nezdinde 31.12.2004 tarihine kadar devam ettiğini, Başkent EDAŞ’ın 31.12.2004 tarihine kadar olan tüm alacaklarının takip ve tahsil yetkisinin özelleştirme iş ve işlemleri sırasında davalı şirkete devredildiğini, 5393 sayılı Belediye Kanunu uyarınca, belediyelerin Kanun’un yürürlüğe girdiği 2005 yılından önceki döneme ait tüm kamu kurum ve kuruluşlarından olan alacak ve borçlarının uzlaşma komisyonu marifetiyle takas ve mahsup işlemine tabi tutulduğunu, kendisinin de ilgili mevzuat kapsamında uzlaşma komisyonuna başvurarak 31.12.2004 tarihinden önceki tüm borçlarının uzlaşma kapsamına alınmasını talep ettiğini, 01.01.2005 ile 31.12.2006 tarihleri arası elektrik tüketimine dair borçlarının ise BTV alacağına mahsup edildiğini, buna rağmen davalı şirket tarafından 31.12.2004 tarihi öncesine ait 62.991.185,09 TL tutarında borcun sehven uzlaşma kapsamı dışında bırakıldığından bahisle İlbank payından kesinti yapılmasına karar verildiğini, bu durumun mükerrer tahsilata yol açtığını, uzlaşma kapsamı dışında bırakılan elektrik tüketimine dair herhangi bir borcundan bahsedilemeyeceğini, kaldı ki alacağın zamanaşımına uğradığını, Mart 2020 den dava tarihine kadar İlbank vergi gelirleri payından toplam 1.751.697,98 TL tutarında haksız olarak kesinti yapıldığını ileri sürerek; 62.991.185,09 TL’den davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile 1.751.697,98 TL haksız kesintinin kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı; uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğunu, davanın yargı yolu nedeniyle reddinin gerektiğini, nitekim aynı konuda idare mahkemesinde açılan davanın halen derdest olduğunu, işbu davanın eldeki dava için bekletici mesele yapılması gerektiğini, kesintiye konu alacağının uzlaşma kapsamında olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davalı şirkete olan borçlarının ilgili mevzuat uyarınca yapılandırıldığı ve yapılandırma kapsamında ödemelerin yapılmaması üzerine, alacağın davacının İlbank paylarından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edildiği, eldeki davanın ise kesintinin sonlandırılması ve yapılan kesintinin faiziyle birlikte iadesi istemiyle açıldığı, söz konusu işlemin, davalı tarafından kamu gücüne dayalı olarak ve tek yanlı irade açıklamasıyla tesis edildiği, tüm bu nedenlerle uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle, davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğunu, nitekim davalının faaliyetinin özel hukuk hükümlerine tabi olduğunu, uyuşmazlığın ise davalı ile arasındaki abonelik sözleşmesinden kaynaklandığını, 31.12.2004 tarihi öncesine ait davalı şirkete olan tüm borçlarının uzlaşma kapsamına alındığını ve bu kapsamda kesintisi devam eden borç için ikinci kez kesinti yapılmak suretiyle mükerrer tahsilata yol açıldığını, aynı zamanda İlbank payından kendisine tahsis edilen gelirden mahrum kaldığını, alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, abonelik sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit – istirdat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile bir kamu iktisadi kuruluşu olarak kurulan TEK- Türkiye Elektrik Kurumu, 12.08.1993 tarihli ve 93/4789 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, “Türkiye Elektrik Üretim, İletim Anonim Şirketi (TEAŞ)” ve “… (TEDAŞ)” ünvanlı iki ayrı iktisadi devlet teşekkülü şeklinde teşkilatlandırılmış olup, 233 sayılı KHK’ ye ekli listede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile ilgilendirilen “Teşekküller” olarak gösterilmiştir.

2. 233 sayılı KHK’ nin 1 inci maddesinde, bu KHK’nin: iktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşlarının ve bunların müesseselerinin, bağlı ortaklıklarının kurulmasını, iştiraklerinin teşkilini, özerk bir tarzda ve ekonominin kurallarına uygun olarak yönetilmelerini ve amaçlarına ulaşabilmelerini sağlamak için denetlenmelerini düzenlemek amacı taşıdığına işaret edilmiş; 2 nci maddesinde, iktisadi devlet teşekkülü “Teşekkül”, sermayesinin tamamı Devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan, kamu iktisadi teşebbüsüdür.” şeklinde tanımlanmış; değişik 15 inci maddesinde, sermayesinin tamamı Devlete ait teşebbüslerin, işletmelerini müessese halinde teşkilatlandırabilecekleri ve müesseselerin, teşebbüs genel müdürünün teklifi, yönetim kurulunun kararı ile kurulacağı belirtilmiş, 4 üncü maddesinde teşebbüslerin, 16 ncı maddesinde de müesseselerin, tüzel kişiliğe sahip oldukları ve bu KHK’de saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi bulundukları ifade edilmiştir.

3. Buna göre, TEDAŞ’ın, 233 sayılı KHK’de işaret edildiği üzere, özerk bir tarzda ve ekonominin kurallarına uygun olarak faaliyette bulunmak üzere kurulup işletmelerini müessese olarak teşkilatlandıran, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzelkişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu kuşkusuzdur. Ancak, 233 sayılı KHK’ de saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğu gözden kaçırılmamalıdır.

4. Elektrik dağıtım ve perakende satış sektöründe rekabete dayalı bir ortamın oluşturulması ve gerekli reformların yapılmasını teminen dağıtım bölgeleri baz alınarak Kamu mülkiyetindeki elektrik işletmelerinin yeniden yapılandırılması suretiyle elektrik enerjisi dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesine karar verilmiş ve TEDAŞ 02.04.2004 tarihli ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Dağıtım bölgeleri yeniden belirlenerek, Türkiye 21 dağıtım bölgesine ayrılmıştır.

5. Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan TEDAŞ; özelleştirme sürecinde bulunan ve sermayesinin tamamı T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait bir kuruluştur.

6. Elektrik bedeli, ekonominin kurallarına uygun olarak serbestçe tespit edilen bir tarifeye ve abonman sözleşmesine göre alınmakta, başka bir deyişle, idare ile kişi arasında sözleşmeyle alacak- borç ilişkisi doğmakta, ödenecek miktar TEDAŞ (davanın somutunda özelleştirilen dağıtım şirketi olan Başkent EDAŞ) ile kişi arasında abonman sözleşmesiyle özel hukuk ilişkisi kurulmasından sonra verilen hizmet karşılığında maliyet-kâr esasına göre belirlenmektedir.

7. Ödemenin hukuksal dayanağı, kamu gücüne değil, tarifeye ve iki taraf arasında yapılan abonman sözleşmesine dayanmaktadır. Nitekim, ödemelerin yapılmaması durumunda TEDAŞ (davanın somutunda özelleştirilen dağıtım şirketi olan Başkent EDAŞ) alacağını, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre değil, sözleşme ilişkisine dayalı olarak özel hukuk hükümlerine göre tahsil etmektedir. Abone ile TEDAŞ (ilgili dağıtım şirketi) arasında yapılan abonman sözleşmesi, daha çok “tip” sözleşme görünümünde olup, hizmetten yararlanan kişinin, sözleşmeyi idare ile birlikte düzenlemesi yerine katılımı söz konusudur. Ancak, bu durum, idare ile kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini, idare hukuku ilişkisine dönüştürmez. Çünkü birçok durumda hizmetin tekel niteliği ve çok kişiye götürülme zorunluluğu, işin çoğunlukla tip sözleşmelerle ve hizmetten yararlanacakların katılımı yoluyla gerçekleşebilmesini olanaklı kılmaktadır ( Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 05.05.2014 tarihli ve 2014/464 E., 2014/516 K. Sayılı kararı).

3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlık, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesine dayanıyor olup, uyuşmazlığın çözümünde adli yargı görevlidir.

2. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu gözetilerek, işin esası incelenip değerlendirilmek suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

4. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

2. Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.