Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/2025 E. 2023/1798 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2025
KARAR NO : 2023/1798
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/1090 E., 2022/24 K.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVA TARİHİ : 30.09.2011 (06.06.2013)
KARAR : Asıl ve birleşen davanın kabulüne
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı vekili,

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davalı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı asıl davada dava dilekçesinde; davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, davalının sayaç okuma ve faturalandırma hizmetinin karşılığı olan ücreti tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi olarak tahsil ettiğini, Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2011 tarihli ve 2008/2695 E, 2011/1368 K. sayılı kararı ile sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulanması gerektiği gerekçesiyle EPDK’nın 875 sayılı kararının iptaline karar verdiğini, bu nedenle 2006 Eylül ile 2010 Aralık dönemleri arasında perakende satış hizmeti (PSH) bedelinin nispi ücret olarak tahsilinin hukuki dayanağının ortadan kalktığını ileri sürerek; şimdilik fazladan tahsil edilen 10.000 TL ile KDV’sinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; birleşen davada ise, aynı vakıalara dayanarak, asıl davada belirlenen alacak miktarından, asıl davaya konu edilen 10.000 TL’nin üzerinde kalan 65.442,06 TL perakende satış hizmet bedeli ile 754,42 TL enerji fonu, 1.508,84 TL TRT payı, 754,42 TL elektrik tüketim vergisi, 13.579,56 TL KDV olmak üzere toplam 81.118,90 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı; istirdadı istenilen bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemece; EPDK’nın 875 sayılı kurul kararı uyarınca PSH bedelinin tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi olarak belirlendiği, ancak ilgili kararın, sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulanması gerektiği gerekçesiyle, Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2011 tarihli ve 2008/2695 E., 2011/1368 K. sayılı kararı ile iptal edildiği, bu durumda davacının fazladan tahsil edilen PSH bedelinin istirdadını davalıdan talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 10.000 TL’nin 10.12.2010 son ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 05.02.2014 tarihli ve 2013/20678 E., 2014/1627 K. sayılı ilamla;
“…İptal kararları, iptali istenen tasarrufu ve ona bağlı işlemleri yapıldıkları tarihten itibaren ortadan kaldırır, geçmişe etkilidir, işlem hiç yapılmamış gibi hüküm ve sonuç doğurur, işlemden önceki hukuki duruma dönülür ve genel etkilidir.
Bu durum karşısında, Danıştay 13. Dairesinin iptal kararının onanmasına ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun anılan 24.05.2012 tarihli kararı uyarınca Daire kararının “serbest tüketiciler”le sınırlı olarak uygulanacağının gözönünde bulundurulmak suretiyle ve Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliği dikkate alınarak davacının “serbest tüketici” olup olmadığı konusunda bilirkişiden rapor alınmak ve serbest tüketici olduğu takdirde ise, iptal kararı ile işlem önceki hukuki duruma geri dönüleceğinden, buna göre değerlendirme yapılarak davacının “fazladan ödediği” miktar hesaplanmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece; asıl davanın kabulü ile 10.000 TL perakende satış hizmet bedelinin 10.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; birleşen davanın kabulü ile 81.118,90 TL alacağın asıl dava tarihi olan 28.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 01.12.2016 tarihli ve 2016/2890 E., 2016/13715 K. sayılı ilamla; “…mahkemece bozma ilamı doğrultusunda, Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliği kapsamında davaya konu 01.09.2006-31.12.2010 dönemleri itibariyle davacının serbest tüketici olup olmadığına dair bir araştırma ve inceleme yapılmadan, sadece davacının 2005 yılı itibariyle serbest tüketici olduğuna dair belge esas alınarak, davacının serbest tüketici olduğu kabul edilip, talep edilen bedeller hakkında bilirkişi raporu alınarak, yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucunda, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru usul ve yasaya aykırıdır…” gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacının serbest tüketici sıfatını haiz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 81.118,90 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 28.09.2021 tarihli ve 2021/5904 E., 2021/9143 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, asıl davanın kabulü ile 10.000 TL alacağın dava tarihi olan 30.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; birleşen davanın kabulü ile 81.118,90 TL alacağın dava tarihi olan 06.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 28.11.2022 tarihli ve 2022/7375 E. – 2022/8956 K. sayılı ilamıyla; Mahkeme kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı vekili; davaya konu bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını, nitekim 875 sayılı Kurul kararının ekinde yer alan PSH ile ilgili diğer düzenleyici işlemlerin halen yürürlükte olup iptal edilmediğini, davacının serbest tüketici olarak kabul edilemeyeceğini, yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığını, davanın konusuz kaldığını, dolayısıyla davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen davada uyuşmazlık, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) 875 sayılı kararı ile 01.09.2006 ila 31.12.2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde perakende satış hizmet (PSH) tarifesinin kwh bazında belirlenmesine ilişkin 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendinin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle, anılan dönemlerde faturalara yansıtılarak davalı şirket tarafından nispi olarak fazladan tahsil edildiği iddia olunan PSH bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun (6446 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (cc) bendine göre serbest tüketici; “Kurul tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimi bulunduğu veya iletim sistemine doğrudan bağlı olduğu veya organize sanayi bölgesi tüzel kişiliğini haiz olduğu için tedarikçisini seçme hakkına sahip gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder. ”

2.Yine Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin “Serbest tüketici kapsamı” başlıklı 5 inci maddesi; ” Aşağıdaki koşulları sağlayan tüketiciler serbest tüketici olarak kabul edilir;
a) İletim sistemine doğrudan bağlı olan tüketiciler,
b) Bir önceki takvim yılına ait toplam elektrik enerjisi tüketimleri serbest tüketici limitini geçen tüketiciler,
c) İçinde bulunulan yılda gerçekleşen toplam elektrik enerjisi tüketimleri serbest tüketici limitini geçen tüketiciler,
d) Kendi üretiminden tükettiği miktar dahil toplam elektrik enerjisi tüketim miktarı serbest tüketici limitini geçen otoprodüktör lisansı sahibi tüzel kişiler,
e) Bir önceki takvim yılındaki tüketimi serbest tüketici limitini geçmeyen ancak, içinde bulunulan yılda serbest tüketici limitini geçeceğini ilgili dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiye taahhüt eden ve bağlantı anlaşması veya abonelik sözleşmesindeki bağlantı gücü veya sözleşme gücü dikkate alınarak hesaplanan tüketim değeri serbest tüketici limitini geçen tüketiciler,
f) İçinde bulunulan yılda serbest tüketici limitini geçeceğini ilgili dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiye taahhüt eden ve bağlantı anlaşmasındaki bağlantı veya sözleşme gücü dikkate alınarak hesaplanan tüketim değeri serbest tüketici limitini geçen yeni tüketiciler.” hükmünü içermektedir.

3. Diğer taraftan, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na (4628 sayılı Kanun) 5496 sayılı Kanun ile eklenen ve 24.05.2006 tarihinde yürürlüğe giren geçici 9 uncu madde ile konu ile ilgili düzenleyici idari işlem yapma yetkisi EPDK’ya verilmiş ve EPDK da bu doğrultuda yukarıda sözü edilen metodolojiyi onaylayarak yürürlüğe koymuştur. İşbu düzenleyici işlemin iptali istemiyle açılan davaya bakan Danıştay 13. Dairesi; sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret olarak uygulanması gerektiği gerekçesiyle, 06.04.2011 tarihli ve 2008/2695 E. 2011/1368 K. sayılı ilamıyla metodolojinin Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendini iptal etmiş, anılan karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24.05.2012 tarihli ve 2011/1901 E. 2012/798 K. sayılı kararıyla; daire kararının, serbest tüketicilerle sınırlı olarak uygulanması gerektiği belirtilmek suretiyle onanarak kesinleşmiştir.

4. Bir idari işlemin yargısal bir kararla iptali halinde, bu iptal kararlarının işlemin yapılması sırasında unsurlarında bulunan sakatlıkları saptadığı, işlemi yapıldığı andan başlayarak ortadan kaldırdığı, bu özelliği nedeniyle geriye yürüyen sonuçlar doğurduğu, başka bir anlatımla, işlemin tesis edildiği tarihten önceki hukuki durumun geçerliliğini sağladığı, İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir. Yargı mercileri tarafından idari bir işlemle ilgili olarak verilen iptal kararının doğurduğu bu sonucun, verilen iptal kararı ister usul yönünden, isterse esas noktasından verilmiş olsun, hiçbir şekilde değişmeyeceği açıktır.

5. Zira, anılan İdare Hukuku ilkesinden dolayı idare, iptal kararının amaç ve kapsamına gore yeni bir işlem ya da işlemler yapmak, iptal edilen işlemden doğan sonuçları ortadan kaldırmak, işlemin hiç yapılmamış sayılmasının bir gereği olarak önceki hukuki durumun geçerliliğini sağlamakla yükümlü bulunmaktadır (Danıştay İdari Dava Daireleri 20.10.2005 tarihli ve 2003/977 E., 2005/2500 K. sayılı kararı da aynı yöndedir).

6. Buna bağlı olarak, iptal edilen idari işleme bağlı olan diğer işlemler de ortadan kalkar. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmaktadır. Bir başka ifadeyle, iptal kararları; iptal edilmiş olan idari işlemi hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirmektedir. Bununla birlikte, iptal kararları herkes bakımından geçerlidir. Aynı idari işlemin iptali amacıyla başkalarının da iptal davası açmasına gerek bulunmamaktadır. İptal kararı, davacının yanı sıra iptal olunan idari işlemin etkide bulunduğu diğer kimseler hakkında da hüküm ifade etmektedir (Danıştay 2. Dairesinin 12.12.2011 tarihli ve 2011/7654 sayılı kararı da aynı yöndedir).

7. Öte yandan; 17.06.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde davaya konu bedellerin tanımı yapılmış olup, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun değişik 17/1 inci maddesinde ilgili tüzel kişilerin bu tarifelere uymakla yükümlü oldukları belirtilmiş, 17/10 uncu maddesinde ise mahkemelerin ve tüketici hakem heyetlerinin yetkisinin, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağı öngörülmüş, nihayet Geçici 20 nci maddesinde Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

8. Anayasa Mahkemesinin 28.12.2017 tarihli ve 2016/150 E. 2017/179 K. sayılı kararı ile 6446 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 19 uncu ve Geçici 20 nci maddelerine yönelik iptal talepleri reddedilmiş olup, 6446 sayılı Kanun’un 17 nci maddesine eklenen (10) numaralı bendin ise hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

3.Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta; davalı … şirketinin davaya konu 01.09.2006 ila 31.12.2010 tarihleri arası geçiş döneminde, Danıştay tarafından iptal edilen EPDK’nın düzenleyici işlemine ( metodoloji) dayanarak, abonesi olan davacı şirket adına tahakkuk ettirdiği faturalar ile tüketilen enerji miktarı (kwh) üzerinden nispi olarak PSH bedeli tahsil ettiği, diğer taraftan, anılan dönemlerde davacının yıllık enerji tüketim miktarı dikkate alındığında serbest tüketici sıfatını haiz olduğu, bu durumda, geçmişe etkili olarak ortadan kalkan düzenleyici işlem nedeniyle, davalı şirket tarafından geçiş döneminde fazladan tahsil edilen PSH bedelinin davacıya iadesi gerekecek olup, istirdada konu alacak miktarının belirlenmesi noktasında hükme esas alınan bilirkişi raporunun Yargıtay ve taraf denetimine elverişli, ayrıntılı ve açıklayıcı, hukuka uygun olduğu anlaşılmaktadır.

2. Her ne kadar davalı vekili, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda 6719 sayılı Kanun ile yapılan (ve EPDK’nın halen yürürlükte olan düzenleyici işlemleri hakkında uygulama alanı bulan) değişiklikler nedeniyle davanın konusuz kaldığından bahisle davanın esası hakkında karar verilemeyeceğini ileri sürmüş ise de; davacı, dava dilekçesinde PSH bedelinin hiç alınmayacağını değil, fazladan tahsil edildiğini ileri sürerek davayı açmış olup, davacı tarafından bildirilen vakıalar doğrultusunda Mahkemece yapılan inceleme yukarıda açıklanan mevzuata uygun olup, bozma kararlarında belirtilen gerektirici sebeplere, Mahkemece uyulan bozma kararında belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 ıncı maddesindeki yazılı hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezasının ve karar düzeltme harcının düzeltme isteyene yükletilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.