Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/199 E. 2023/1599 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/199
KARAR NO : 2023/1599
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1718 E., 2022/1744 K.
DAVA TARİHİ : 29.07.2020
KARAR : Davanın Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/378 E., 2022/104 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı ve davalı vekilinin istinaf başvrusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, davalı tarafından aleyhine takip başlatıldığını, tebligatın usulsüz olduğunu ve bu nedenle itiraz edemediğini, davalı tarafından başlatılan takipte alacak kaynağının belirtilmediğini ancak bunun taraflar arasındaki taşınmaz sözleşmesine isitnaden verilen kambiyo senetleri olduğunun tahmin edildiğini, ancak davacı tarafından verilmiş iki adet senedin dava dışı kişiye ciro edildiğini ve bu kişinin de davacı ve davalı hakkında icra takibi başlattığını, davalının kendisi hakkında bir takip başlatabilmesi için öncelikle bu senet bedellerini dava dışı ciro edilene ödemesi gerektiğini savunarak davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili, davacının taraflar arasındaki taşınmaz satışına ilişkin sözleşmeye istinaden dava dışı kardeşinin keşidecisi olduğu iki adet senet verdiğini, daha sonra bu senetlere ilişkin imza inkarında bulunduklarını, davalının taşınmazı devretmiş olmasına rağmen alacağına kavuşamadığını, takibin kaynağının ise taraflar arasındaki sözleşme olduğunu savunarak davanın reddini dilemiş, ayrıca İİK 72/4 uyarınca %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararı ile; eldeki davanın konusunu oluşturan Nevşehir İcra Müdürlüğünün 2020/2617 E. sayılı takip dosyasında takibin dayanağının taraflar arasında yapılan 24.07.2017 tarihli sözleşme olduğu ve davalının senetlere değil sözleşmeye dayalı olarak kendi akidinden edimini istemesinde dosya kapsamı itibariyle herhangi bir aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, dava dilekçesindeki hususları tekrar ederek, davalının, kambiyo senetlerinin ciro edilmiş olması karşısında kendisinden herhangi bir alacak talebinde bulunamayacağını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.

Davalı vekili, ilk derece mahkemesince davacının davasının reddine karar verildiğini, ancak %20 den aşağı olmamak üzere talep etmiş oldukları tazminat hakkında karar verilmediğini belirterek bu yönden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada mevcut bilgi ve belgelere, dosya kapsamına yansıyan taraf beyanlarına, davaya takibe konu taraflar arasındaki sözleşmeye, sözleşmenin taraflarına, takip dosyası borçlusu davacının senetlere yönelik ödemeye dair bir iddiasının bulunmamasına ve dava dışı takiplere konu olan bonolarda takip alacaklısı Bünyamin Kantürk’ün (lehtardan ve davalı şirketten sonraki) ciranta konumunda olup son beyaz cirodan sonra yetkili hamil konumunda bulunmasına ve ayrıca sözleşmede belirtilen senetlere ilişkin icra takip dosyalarında davacının İcra Dairelerinin yetkisine itirazda bulunulması nedeniyle İcra Mahkemelerince İcra Dairesinin yetkisizliğine karar verilmiş olmasına, tedbire ilişkin ara kararından itiraz üzerine dönülmüş olmasına, kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı ve davalının istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesindeki hususları tekrar ederek usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, İlk Derece Mahkemesince İİK madde 72/3’e göre davacı vekilinin talepte bulunduğunu ve mahkemece ara karar ile icra veznesine yatırılan paranın alacaklı müvekkiline ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbire ilişkin ara karar kurulduğunu ve bundan dönülmediğini, bu nedenle de İİK madde 72/4 uyarınca, alacaklarına daha geç kavuşmuş olmaları nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere tazminat taleplerinin kabul edilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı şekilde karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın takibine yönelik başlatılan takip nedeniyle menfi
tespit, takibin iptali ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra İflas Kanunu Madde 72: Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir. (Değişik: 09.11.1988-3494/6 md.)

Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.

3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, bağlantılı ceza dosyasındaki bilgi ve beyanlara göre davacının satış sözleşmesinden kaynaklanan satış bedelini ödediğini ispatlayamadığı, yukarıdaki yasal düzenleme gereğince davalının tazminat talebinin de koşullarının oluşmadığının anlaşılmasına göre kurulan hükmün usul ve kanuna uygun olup davacı ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.