Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/195 E. 2023/1598 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/195
KARAR NO : 2023/1598
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/762 E., 2022/1572 K.
DAVA TARİHİ : 30.12.2014
KARAR : Davanın Kısmen Kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/216 E., 2022/7 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davalı tarafından başlatılan ilamsız icra takibinin usulsüz tebligat yapılarak kesinleştirildiğini davacının, davalı Belediyeden, açılan ihaleye girerek 05.01.2012 tarihinde taşınmaz satın aldığını, ihale bedelinin 931.996 TL olduğunu, teminat ve birkısım ödeme dışında kalan 711.000 TL için bir anlaşma yapıldığını; bedelin birkısmı için tutanak ile 3 adet çek teslim edildiğini, ödemelerin büyük birkısmının yapılmış olmasına rağmen davalı tarafından aleyhlerine bakiye borcun fazlası için takip başlatıldığını ileri sürerek borçlu olmadıklarının tespiti ile yapılan fazla ödemelerin istirdadına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; görev ve zamanaşımı itirazında bulunarak davacının, borca ilişkin tüm itiraz ve beyanlarının haksız ve kötüniyetli olup, borcun tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu; davaya konu olayda da davacının ihale yolu ile davalı kurumdan satın almış olduğu taşınmaz nedeniyle borcu olduğunu kabul etmekte ancak, borcun daha fazlasının kendisi tarafından ödendiğini iddia etmekle ispat yükü altında olduğunu savunarak davanın reddi ile %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini dilemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan tarih ve sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile; davacının kapatılan Zonguldak 3. İcra Müdürlüğü 2013/2386 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen icra takibinden dolayı davalıya 60.945,74 TL asıl alacak ve 30.385,57 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 91.781,31 TL borçlu olmadığının tespitine, istirdat talebinin reddine, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; somut olayda tebligatın usulsüz olduğunu, davalı belediyenin cevabi yazıları ile borçtan çok daha fazlasını ödediklerinin açık olduğunu, bilirkişi raporunun yetersiz ve hükme esas alınmaya elverişli olmadığını, istirdat taleplerinin de kabul edilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

Davalı vekili; kısmen kabul edilen miktarın hatalı olduğunu ayrıca tazminat taleplerinin reddedilmiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355 inci maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dava dilekçesi ve istinaf dilekçesindeki hususları tekrar ederek, yapılan ödemelerin eksik değerlendirildiğini, fazladan yapılan ödemeler olduğu için davalarının istirdata dönüştüğünü belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

Davalı vekili; cevap ve istinaf dilekçesindeki hususları tekrar ederek, davanın tümden reddedilmesi gerektiğini, tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş olmasının da hatalı olduğunu belirterek bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan ve kesinleşen icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 72 nci maddesi; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.01.2022 tarih ve 2019/(13)3-536 E.- 2022/43 K. sayılı emsal kararı: “… İcra ve İflâs Kanunu’nun 72/6. maddesi uyarınca “Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir”. Anılan madde uyarınca menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması yahut ihtiyati tedbir kararının kaldırılması nedeniyle, dava sırasında borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davası kanunun açık hükmü gereği (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür. Bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder, davacının talep sonucunu değiştirmesi için ıslah yoluna başvurmasına ya da karşı tarafın (alacaklının) muvafakati gerekmez.”

3. Değerlendirme
1. Davacının davalı belediyeden ihale ile almış olduğu taşınmazın satışına ilişkin ihale dosyasının incelenmesinde; toplam ihale bedelinin 931.936,10 TL olduğu, %20 peşinat bedelinin 186.393,82 Tl olarak kararlaştırıldığı geriye kalan bedelin ise 12 taksitte ödenmesinin planlandığı anlaşılmaktadır. Eldeki menfi tespit ve istirdada konu icra takibinden önce, davalı belediyenin müzekkere cevabından, 01.07.2011 tarihinde 50.000 TL, 13.09.2011 tarihinde 205.749,88 TL, 01.08.2012 tarihinde 237.000 TL, 22.10.2012 tarihinde 80.000 TL davacı tarafından ödeme yapıldığı bildirilmiştir. 06.08.2013 tarihinde davalı … tarafından davacı aleyhine, 420.164,22 TL asıl alacak, 93.402,33 TL faiz toplamı 513.566,55 TL üzerinden icra takibi başlatılmıştır. Yine davalı Belediyenin 06.11.2017 tarihli cevabi yazısında; 21.01.2016 tarihinde 300.000 TL, 18.02.2016 tarihinde 95.000 TL, 03.05.2016 tarihinde 64.672,30 TL, 18.08.2016 tarihinde 50.000 TL, 24.01.2017 tarihinde 105.000 TL, 17.03.2017 tarihinde 50.000 TL davacı tarafından ödeme yapıldığı bildirilmiştir. İİK 72/6 maddesi gereği menfi tespit davası devam ederken borcun ödenmesi durumunda davanın kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği tartışmasızdır. İlk derece mahkemesince ve akabinde Bölge Adliye Mahkemesince gözardı edilen husus bu yöne ilişkindir. O halde yapılacak iş, öncelikle davacının takip tarihi itibariyle davalı belediyeye olan borcunun tespiti, takip tarihinden sonra yapılan ödemeler gözetilerek takip dosyasındaki güncel borca istinaden yapılacak hesaplama ile fazladan yapılan bir ödemenin olup olmadığının net bir şekilde ortaya konulmasıdır. O halde mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek dosya konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilerek; yapılan itirazları karşılar ve az yukarıda bahsedilen Belediye cevabi yazılarında bildirilen ödemeler de dikkate alınarak bir hesaplama yapılmak suretiyle, ayrıntılı açıklayıcı taraf ve Yargıtay denetimine uygun rapor alınarak varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2. Bozma nedenine göre, davalı vekilin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1 . Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,

3. Davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

4. Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.