Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/1884 E. 2023/1663 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1884
KARAR NO : 2023/1663
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/288 E., 2021/522 K.
DAVA TARİHİ : 29.06.2009
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı vekili

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı …’ya ait Yeni Cuma Eczanesi’nde ihbar üzerine yapılan incelemede Kuruma fatura ettiği bir kısım reçetelerin kupürlerinin sahte olduğu ve reçetelerde tahrifat yapıldığının tespit edildiğini, ilgililer hakkında Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/47 esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada davalı …’nun beraat ettiğini, ancak diğer davalı kalfa …’nun mahkum olduğunu, davalılardan toplam 41.890 TL ödeme yapılması istenmesine rağmen ödeme yapmadıklarını, kurumun alacağının, ana para ve ana parayı geçmemek üzere yürütülen faiz olmak üzere eczacının Kurumdan alacağı olan 7.874,14 TL düşüldükten sonra 76.207,36 TL olduğunu, akdedilen sözleşmenin 22 nci maddesi gereğince sahte reçete ve kupürlerin bedelinin 5 katı tutarındaki 162.170,15 TL cezai şartın davalı …’dan tahsilinin gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin yasal faizi ile davalı … ve kalfası olarak çalışan diğer davalı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslahla talebini 192.644,92 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Kurum işleminin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı … davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.12.2015 tarihli ve 2009/225 Esas, 2015/1012 Karar sayılı kararıyla; Ağır Ceza Mahkemesi kararında davalılardan …’nun yapılan usulsüzlük işleminden bilgisi olmadığı, usulsüzlük işleminin diğer davalı … tarafından yapıldığı, usulsüz düzenlenen reçetelerin …’ya ait eczane üzerinden düzenlenmesi ve davalının eczanenin sorumlu müdürü olması nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, diğer davalı …’nun ise usulsüz işlemleri yapmak suretiyle davacı kurumun zarara uğramasına neden olduğundan dolayı sorumlu olduğu, bu haliyle davalıların ortaya çıkan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlulukları bulunduğu kanaatine varılmışsa da ilgili sözleşmenin 22 nci maddesindeki cezai şarta ilişkin düzenlemede sorumlulara beş kat miktarında ceza tahakkuk ettirilmesinin ancak doktor işbirliği ile sahte reçete veya sahte kupür verildiğinin tespit edilmesi halinde mümkün olduğuna dair düzenleme ve somut olayda doktor işbirliği olduğuna dair herhangi bir delil olmadığı görüldüğünden davanın kısmen kabulüne; ıslah talebine uygun olarak 28.645,58 TL anapara ve 20.771,44 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 49.417,02 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 22.01.2020 tarih ve 2019/6784 Esas, 2020/444 Karar sayılı ilamıyla; davacının tüm, davalı …’nun sair temyiz itirazlarının reddi ile işlemiş faiz tutarına yeniden faiz işletilmiş olmasının hatalı olduğundan davacı tarafın dava tarihinden önce borcun ödenmesi konusunda davalılara bildirdiği bir temerrüt ihtarı bulunup bulunmadığı araştırılarak, temerrüt ihtarının bulunmadığının tespit edilmesi halinde 10.000 TL için dava tarihi olan 29.06.2009 tarihinden, ıslahla arttırılan kısma ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Ağır Ceza Mahkemesi kararından davalılardan …’nun yapılan usulsüzlük işleminden bilgisi olmadığı, usulsüzlük işleminin diğer davalı … tarafından yapıldığı, usulsüz düzenlenen reçetelerin …’ya ait eczane üzerinden düzenlenmesi ve davalının eczanenin sorumlu müdürü olması nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, diğer davalı …’nun ise usulsüz işlemleri yapmak suretiyle davacı kurumun zarara uğramasına neden olduğundan dolayı sorumlu olduğu, bu haliyle davalıların ortaya çıkan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlulukları bulunduğu kanaatine varılmışsa da ilgili sözleşmenin 22 nci maddesindeki cezai şarta ilişkin düzenlemede sorumlulara beş kat miktarında ceza tahakkuk ettirilmesinin ancak doktor işbirliği ile sahte reçete veya sahte kupür verildiğinin tespit edilmesi halinde mümkün olduğuna dair düzenleme ve somut olayda doktor işbirliği olduğuna dair herhangi bir delil olmadığı görüldüğünden cezai şarta ilişkin talebin reddine, ana para ve faiz alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne, davacı kurum tarafından 19.08.2005 tarihinde davalıya ihtar çekildiği belirlendiğinden 28.645,85 TL’nin; 10.000 TL’sine ihtar tarihi olan 19.08.2005 tarihinden, 18.645,85 TL’nin ıslah tarihi olan 29.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Dairemizin 06.12.2022 tarihli ve 2022/7255 Esas, 2022/9177 Karar sayılı ilamında; davacının sair temyiz itirazları reddedilerek, dava konusu olayda davacı kurum davalı tarafa 12.08.2005 tarihinde 76.207,75 TL’nın 7 gün içerisinde ödenmesi hususunda davalıyı temerrüte düşürmüş olup dava ve ıslah dilekçesi ile de hak edilen ücret alacağı için temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ettiği anlaşıldığından mahkemece hükmedilen alacağın tamamına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinden mahkeme kararı düzeltilerek onanmıştır.

V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde, yerel mahkemenin sadece asıl alacak ve asıl alacağa işletilecek faizi hükme esas aldığını, davaya konu edilmiş faiz talebine gerekçeli kararda yer vermediğini, sahte kupürle kurum zarara sokulduğundan davalı … ceza dosyasında beraat etse bile, gerçekte vermediği ilaçların bedelinin kasasına girmesinden ve bundan habersiz olması normal hayatın akışına aykırı olduğu için sözleşmenin 22 nci maddesi gereğince sahte reçete veya sahte kupürler bedelinin 5

katı tutarında cezai şart ödemesi gerektiğini, Kurum tarafından yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının taraflar arasındaki Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin protokole aykırı davranıp davranmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).

2. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Hukuk Genel Kurulunun 20/12/2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı).

3. Bilindiği üzere; Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş, bu kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 1315 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığına göre, uyulan bozma kararı gereğince davacının dava tarihinden önce davalı tarafı temerrüde düşürmüş olması nedeniyle alacak talebinin tamamına temerrüt tarihinden faiz işletilmesi yerinde olduğundan davacının karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.