Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/184 E. 2023/1552 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/184
KARAR NO : 2023/1552
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1403 E., 2022/1656 K.
DAVA TARİHİ : 26.02.2021
KARAR : Davanın kısmen kabülü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/116 E., 2022/137 K.

Taraflar arasındaki misli ile değişim davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davacı yönünden reddine, davalılar yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; 25.08.2016 tarihinde dava konusu aracı davalı …den sıfır olarak satın aldığını, 01.08.2021 tarihinde aracın sağ arka direk bölümünde boya kalkması probleminin baş göstermesi üzerine davalı …’ın servisine başvurduğunu, yetkili servis ile yapılan görüşme neticesinde ise aracın son iki dönem rutin bakıma getirilmediğinden bahisle araca ilişkin herhangi bir işlem yapılamayacağının belirtildiğini, ancak aracın boya ve kaporta aksamının rutin bakım ile bir ilgisinin bulunmadığını, bunun dışında aracının mevcut garanti süresinin 6 yıl olduğunu ve boya kavlamasının da garanti kapsamında onarılması gerekirken bu talebinin kabul görmediğini ileri sürerek, aracın yenisi ile değişimini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı …Ş. vekili, müvekkili şirketin aracın satıcısı konumunda olduğunu, dolayısıyla aracın misli ile değişimi talebi bakımından husumet ehliyetinin bulunmadığını, bunun dışında davacının aracın son iki bakım döneminde müvekkili bünyesinde faaliyet gösteren servise getirilmediğini ve özel servise götürüldüğünü, bu nedenle davacının ayıp iddiasının yine kendi kusurundan kaynaklandığını, zira aracın yetkili servise getirilip periyodik bakımlarının yaptırılması hususunda sorumluluğun araç sahibinde olduğunu savunarak, davanın müvekkili yönünden reddini istemiştir.

2. Davalı …Ş vekili; dava konusu aracın 2016 yılında satın alındığını ve 2018 yılının Ağustos ayında garanti süresinin dolmuş olduğunu, bu anlamda davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının dava dilekçesinde dile getirdiği garantinin ise ihtiyari garanti niteliğinde olduğunu ve esasen uzatılmış garanti olmadığını, bu nedenle davacının ihtiyari garantisinin yalnızca onarım hakkını kapsadığını, bunun dışında dava konusu araçtaki ayıp iddialarının da haksız olduğunu, zira aracın davacıya ayıptan ari bir şekilde teslim edildiğini, davacının dava konusu aracı yaklaşık 5 yıl boyunca sorunsuz kullandığını, davacının ayıp iddiası doğru olsa dahi bu ayıbın yine üretimden kaynaklı olmadığını, ayrıca davacının herhangi bir ayıp ihbarının da bulunmadığını iddia ederek, davanın müvekkili yönünden reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüketicinin, 6502 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinde öngörülen seçimlik haklardan ”satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme” hakkını kullandığı, ispat külfeti üzerinde olan üretici/ithalatçının, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat edemediği, hüküm kurmaya, taraf ve yargı denetimine elverişli bilirkişi kök raporu ile araçtaki boya kavlamasının imalattan kaynaklandığı ve ayıp niteliğinde olduğu, dahası, bu ayıbın gizli nitelikte olduğunun tespit edildiği, davalıların garanti süresine yönelik müşterek savunmalarına da itibar edilmediği, davacı tüketicinin sözleşme tarihi koşullarına göre yüksek bir bedelle satın aldığı otomobilden beklentisinin, ileri teknolojiyle ve titizlikle üretilmiş, kaliteli ve sağlam bir otomobil almak olduğu, bu nedenle sırf garanti süresi dolduğu için kendisinden kaynaklanmayan ve gizli nitelikte olduğu ortaya konulan arıza sebebiyle tüketicinin külfet altında bırakılmasının Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un özüne aykırı düşeceği, bu nedenle davalıların müşterek savunmalarına itibar edilmeyerek tüketici lehine yorumlama yapıldığı, tüketiciye satılan malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde kural olarak tüketici yasada belirtilen dört seçimlik haktan birini tercih hakkına sahip olduğu, satıcının da tüketici tarafından tercih edilen bu seçimlik hakkı yerine getirmek zorunda olduğu ancak 6502 sayılı Kanun’un 11/3 maddesine göre tüketicinin malın ayıpsız misli ile değiştirilmesini istemesi halinde tercih edilen hakkın yerine getirilmesinin imkânsız veya satıcı için orantısız bir durum ortaya çıkaracak ise üretici, ithalatçı veya satıcının malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakkını yerine getirmekten kaçınabileceği, dava konusu aracın ayıptan ötürü 12.724 TL değer kaybına uğradığı, bedel iadesi veya ayıpsız misli ile değişimin hakkaniyete aykırı olması nedeniyle çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince aracın uğradığı zarar miktarınca bedel indirimine hükmetmek gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne, davacının aracın yenisi ile değiştirilmesi talebinin reddine, 12.724 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin sair istemlerin reddine karar veriliştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davalılarca satılan aracın ayıplı olduğunu, bu ayıbın imalattan kaynaklandığını, davacının seçimlik haklarını kullanmakta serbest olduğunu, müvekkilimin gizli ayıplı otomobili kabul etmeye ve kullanmaya zorlanamayacağı, misli değişim talebinin kabül edilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı …Ş. vekili; müvekkili şirketin dava konusu aracın üreticisi değil, satıcısı konumunda olduğunu, bu sebeple de davanın husumet yokluğu nedeniyle müvekkili şirket yönünden usulden reddi gerektiğini, davacının tüm iddia ve taleplerinin zamanaşımına uğradığını ve garanti kapsamı dışında kaldığını, güneş, yağmur, çamur, kar, yol tuzlaması ya da asfaltlama çalışması kaynaklı etkileşmeler, ağaç reçinesi akması-damlaması, kuş pisliği etkileşmesi vb., asit yağmuru, kireçli su birikimi, kimyevi madde, demir tozu vb. serpintiler, dolu yağmuru, sel, su baskını, deprem, volkanik patlama, yıldırım ve meteor düşmesi, vb. tabiat, çevre ve yol şartları sebebiyle boya ya da kaportada oluşabilecek her türlü yıpranma, renk değişikliği, solma, paslanma ve çarpma veya çizme şeklindeki tüm dış etkenin garanti kapsamına girmeyeceğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3.Davalı … Araçlar A.Ş. vekili; araçta üretim kaynaklı ayıp bulunduğunu kabul etmemekle birlikte müvekkili şirket aleyhine bir karar verilecek ise satış tarihi itibariyle nisbi metod yöntemine göre yapılan değer kaybı hesaplamasının dikkate alınması gerekirken Mahkemece dava tarihi itibariyle yapılan hesaplamanın dikkate alınmasının hatalı olduğunu, hesaplanan değer kaybı bedelinin fahiş olduğunu, talebin zamanaşımına uğradığını, aracın yasal garanti süresinin dolduğunu, araçta üretimden kaynaklı bir hatanın bulunmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6502 sayılı Kanun’un 12 inci maddesinde; kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluğun, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve aynı maddenin 3 üncü fıkrasında; ayıbın, ağır kusur ya da hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı hükümlerinin uygulanmayacağı hüküm altına alındığı, davaya konu araçtaki ayıbın ilk olarak 08.01.2021 tarihinde tespit edildiği, 26.02.2021 tarihinde eldeki davanın açıldığı, ayıbın tespitinde hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelere göre davaya konu aracın gizli ayıplı mal kapsamında kaldığı, ayıbın niteliği tespitlerinin araçtaki ayıbın ağır kusur olarak kabul edilmesini zorunlu kıldığı anlaşıldığından, davalı vekillerinin zamanaşımına yönelik istinaf isteminin yerinde olmadığı, araçta ortaya çıkan ayıbın niteliği, ayıp bedelinin araç bedeline oranı, ayıbın onarım yolu ile telafisinin mümkün olması ve aracın dava tarihine kadar 5 yıldan beri davacının kullanımında bulunması hususları dikkate alındığında, menfaatler dengesi bakımından davacının misli ile değişim talebinin iyiniyet kurallarına uygun olmadığı, satış değeri 63.830 olan araçta tespit edilen ayıptan dolayı satış tarihi itibariyle nispi metoda göre 3.332 TL değer kaybı oluştuğu, hakkaniyet gereği davanın bu bedel üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken dava tarihindeki tespitlere göre bulunan değer kaybı üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, incelenen Mahkeme karar usul ve yasaya uygun olmadığından kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; davanın kısmen kabulüne, 3.332 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrarla ayrıca aracın satış tarihi itibariyle nispi metoda göre hesaplanan değer kaybının ödenmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ayıplı aracın misli ile değişimi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ”Ayıplı Mal” başlıklı 8 inci maddesi; “Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. (2) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.”

2. Aynın Kanun’un ”Tüketicinin Seçimlik Hakları” başlıklı 11 inci maddesi ise; “(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici; a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. (2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz. (3) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır. “ şeklindedir.

3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, ayıbın niteliğine göre bedel indirimine hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olduğu, araçta değer kaybının satış tarihindeki değeri esas alınarak belirlenmesinde bir usulsüzluk bulunmadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.