Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/117 E. 2023/1766 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/117
KARAR NO : 2023/1766
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1845 E., 2022/1723 K.
DAVA TARİHİ : 04.01.2021
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manavgat 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/2 E., 2021/196 K.

Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; davalının ağabeyi olduğunu, davalıya verdiği borcu alamadığı için ikamet ettiği Almanya’da Darmstadt Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 29 O 64/20 dosya numarası ile alacak davası açtığını, açılan davada davalının faiziyle birlikte 50.095 Euro asıl alacak ve 1.954,46 Euro vekalet ücreti ödemesine hükmedildiğini ve hükmün kesinleştiğini, tenfize konu karar incelendiğinde yetkili ve görevli Alman Mahkemesi tarafından usulüne uygun şekilde muhakeme yapılıp hüküm tesis edildiğinin açıkça görüldüğünü, tüm şartları haiz yabancı mahkeme kararının icra edilebilmesi için tanıma ve tenfizini isteme zorunluluğu doğduğunu belirterek Darmstadt Asliye Mahkemesinin 29 O 64/20 nolu kararının tanınmasını ve tenfizini, dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı; 7 yıldır Türkiye’de yaşadığını, ailesi Almanya’da yaşadığı için kısa süreli olarak yurtdışına çıktığını, ancak söz konusu davanın görüldüğü süre zarfında Almanya’da bulunmadığını, kardeşi olan davacının mevcut durumu bildiğinden bu yokluğu kullanmak suretiyle habersiz şekilde dava açtığını, davadan haberi olmadığı için mahkemede hazır bulunamadığını, kendisini temsil edecek bir avukat da tayin edemediğini, dava konusu bakımından yetkili mahkemenin Türk mahkemeleri olduğunu, Alman mahkemesinin vermiş olduğu kararın gerekçeli olmaması ve kamu düzenine aykırı olması nedeniyle hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tenfizi talep edilen Federal Almanya ülkesi Darmstadt Asliye Mahkemesinin 29 O 64/20 no lu kararının apostil şerhli onanmış örneğinin ve tercümesinin sunulduğu, ilamın incelenmesinde davacı tarafından alacağı olduğu iddiası ile yapılan icra işlemlerine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine yapılan yargılama neticesinde alacağın faizi ile tahsiline karar verildiği, kararın verildiği ülke mevzuatına göre kesinleştiği, Almanya ile ülkemiz arasında tanıma ve tenfize ilişkin anlaşma olduğu, ilam konusunun Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmediği, kararda kamu düzenine aykırılık bulunmadığı, davalının gıyabında hüküm verildiği, gıyabı yargılama yapılması ve hüküm kurulması ilgili ülke yasalarında düzenlendiği, davalının yargılamaya katılması ve vekil bulundurmasının yine Almanya adresinde ilgili ülkenin tebligat mevzuatına göre davalıya ihtar edildiği, davalının yargılamaya katılmadığı, gıyabında hüküm verildiği ve kesinleştiği, davalının davadan usulüne uygun olarak haberdar edilmediği savunmasının yerinde olmadığı, Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisi dışındaki yetkiye ilişkin hususların inceleme konusu yapılamayacağı, Federal Almanya Darmstadt Asliye Mahkemesinin hükmünün 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 68 inci maddesinde düzenlenen itirazın kaldırılması mahiyetinde olmadığı, Federal Almanya hukukunda asıl olanın ilamlı icra olduğu, tenfizi talep edilen hükmün takibin devamına ilişkin bir hüküm olmadığı, alacağın varlığını ve yokluğunu kesin olarak ortaya koyan maddi anlamda hüküm olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Federal Almanya Darmstadt Asliye Mahkemesinin 29 O 64/20 dosya no lu ilamının tanınması ve tenfizine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı; 7 yıldır Türkiye’de yaşadığını, ailesi Almanya’da yaşadığı için kısa süreli olarak yurtdışına çıktığını, ancak söz konusu davanın görüldüğü süre zarfında Almanya’da bulunmadığını, kardeşi olan davacının mevcut durumu bildiğinden bu yokluğu kullanmak suretiyle habersiz şekilde dava açtığını, davadan haberi olmadığı için mahkemede hazır bulunamadığını, kendisini temsil edecek bir avukat da tayin edemediğini, dava konusu bakımından yetkili mahkemenin Türk Mahkemeleri olduğunu, Alman Mahkemesinin vermiş olduğu kararın gerekçeli olmaması ve kamu düzenine aykırı olması nedeniyle hukuka aykırı olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından tanıma ve tenfizi istenilen kararın apostil şerhli onanmış örneğinin ve tercümesinin sunulduğu, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra işlemlerine karşı davalının itirazda bulunması üzerine Darmstad Asliye Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda karar verildiği, tebligatların davalının Almanya’da bulunan adresine yapılmış olduğu, Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine giren bir konuyu kapsamadığı, kamu düzenine aykırılık bulunmadığı, tanınması ve tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararlarında 50.095 Euro alacak ve 1.954,46 Euro vekalet ücreti olmak üzere toplam 52.049,46 Euro alacağın tahsiline karar verildiği, değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanacak nispi ilâm harcının alınmasının zorunlu olduğu, kararda hükmolunan alacak miktarının dava tarihindeki TL karşılığı olan 475.971,49 TL üzerinden tarifeye göre hesaplanacak nispi ilâm harcının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği, ancak yazılı şekilde maktu karar ve ilam harcının tahsiline karar verildiği, bu hususun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği gerekçesiyle Manavgat 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.06.2021 tarihli ve 2021/2 E., 2021/196 K. sayılı kararının düzeltilerek, esas hakkında yeniden karar verilmesine, davanın kabulü ile Federal Almanya Darmstadt Asliye Mahkemesinin 29 O 64/20 dosya no lu ilamının tanınması ve tenfizine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı; davacı ile restoran açmak maksadıyla ortaklık kurmuş olduğunu, kardeşi olan davacının yerleşim yeri olan Manavgat’taki Garanti Bankası hesabına söz konusu parayı gönderdiğini, paranın gelmesini müteakip restoran açma hazırlıklarına başlandığını, ancak henüz restoran açılmadan bahsi geçen şirketin iflas etmesi sebebiyle ticari girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, davacı kaybettiği parayı kendisinden tahsil etmeye çalıştığını, olayda yetkili mahkemenin Türk mahkemeleri olduğunu, davacının sadece oturum izninin devam edebilmesi ve Almanya’da yaşayan anne ve babasını rahatça görebilmesi için kayıtlı bulunduğu bir ikamet adresi olduğunu, kardeşi olması nedeniyle bilerek bu durumu fırsata çevirdiğini, ticari girişim neticesinde kaybedilen paranın sanki bir borç gibi gönderildiğinden bahisle aleyhine icra takibi başlattığını, anne ve babasını ziyaret için Almanya’da bulunduğu sırada tesadüfen icra takibini öğrenerek takibe itiraz ettiğini, Türkiye’de yaşadığı ve çalıştığı için Türkiye’ye dönmek zorunda kaldığını, açılan itirazın iptali niteliğindeki davadan da geç haberi olduğunu, davada kendisini temsil ettiremediğini, yetkisiz olarak davayı gören Alman mahkemesinin davacıyı haklı bulduğunu, davacının da restoran açma amacıyla gönderilen paranın borç olarak verildiğine ilişkin beyanda bulunduğunu, münhasıran Türk mahkemelerinin yetkili olduğunu, tanıma ve tenfiz koşullarını taşımadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraf arasındaki ödünç ilişkisi nedeniyle Darmstadt Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 29 O 64/20 dosya numarası ile açılan alacak davasında 50.095 Euro asıl alacak ve 1.954,46 Euro vekalet ücreti ödenmesine dair verilen hükmün tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (5718 sayılı Kanun) Tenfiz İstemi başlıklı 52 nci maddesi şöyledir:
“Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Dilekçede aşağıdaki hususlar yer alır:
a) Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.
b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti.
c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu.”

2. 5718 sayılı Kanun’un Dilekçeye Eklenecek Belgeler başlıklı 53 üncü maddesi şöyledir:
“Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir:
a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.
b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi.”

3. 5718 sayılı Kanun’un Tenfiz Şartları başlıklı 54 üncü maddesi şöyledir:
“Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:
a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.
b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.”

4. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30.03.2016 tarihli ve 2015/4460 E., 2016/9068 K. sayılı ilamının ilgili kısmı “…Yabancı devletin usul hukukuna tabi olarak verilmiş olan bir mahkeme kararının mahkeme ilamı niteliğinde olup olmadığı, taraf teşkili ve kesinleşme şartları, münhasıran kararın verildiği ülkenin usul hukukuna göre tayin olunur…” şeklindedir.

5. Hukuk Genel Kurulunun 19.12.2019 tarihli ve 2019/11-272 E., 2019/1396 K. sayılı ilamına göre; “Uyuşmazlık tarafının kararın verildiği ülke kanunlarındaki usule göre çağrılmasına rağmen savunma yapılmaması ve avukat görevlendirilmemesi durumunda gıyapta karar verilmesi savunma hakkının ihlali niteliğinde sayılmaz.”

3.Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Türk mahkemelerinin münhasıran yetkisine giren bir dava olmadığının, yabancı mahkemede görülen davada savunma hakkı konusunda ihtar içeren tebligatın 27.03.2020 tarihinde davalının kendisine yapıldığının, davalının bizzat veya süresinde vekille temsil talebinde bulunmadığının, gıyabi kararın ilgili ülkenin kanunlarına uygun olduğunun ve kamu düzenine de aykırılık teşkil etmediğinin, yukarıda yer alan kanun hükümleri ve içtihatlara göre tanıma ve tenfizin yasal koşullarını taşıdığının anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup davalının temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.