Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/1147 E. 2023/1312 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1147
KARAR NO : 2023/1312
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/321 E., 2021/1638 K.
DAVA TARİHİ : 30.05.2014
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/304 E., 2017/449 K.

Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali ve menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; Dairemizin 21.12.2020 tarihli ve 2020/1530 E., 2020/8018 K. sayılı kararı ile bozulmuş ve bozma kararına karşı Bölge Adliye Mahkemesince direnilmesi sonucunda Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2022 tarihli ve 2021/982 E., 2022/1799 K. sayılı kararı ile direnme kararı uygun bulunarak dosya dairemize gönderilmiştir. Davalının temyiz dilekçesindeki sair hususların değerlendirilmesi için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; … Eczanesi’nin sahibi olduğunu, kendisi de dahil 21 eczanenin 2007/2008 reçeteleri üzerinde Kurumca yapılan inceleme neticesinde hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait reçete tespit edildiği gerekçesiyle hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2012 yılı protokolünün 5.3.5 inci maddesi gereğince; uyarı cezası ve cezai şart uyguladığını, ancak cezai işlemin yerinde olmadığını ileri sürerek 4.526 TL cezai şart ve 905,21 TL reçete bedeli olmak üzere toplam 5.939,71 TL’lik haksız ve hukuka aykırı kesinti işleminin iptali ile davalı kuruma herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu kurum işleminin hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı sigortalısı Ümmü Nur’un SSK karnesi ve nüfus cüzdanını başka bir eczane çalışanına vererek ilaçları temin ettiği, ilaç kullanım raporu ve reçetenin şekil olarak tüm unsurları taşıdığı, bu doğrultuda reçete muhteviyatı ilaçların eczacı tarafından hazırlanarak gelen şahsa teslim edildiği, cezanın şahsiliği ilkesi gereğince davacının cezaya konu olayda kusuru bulunmadığından hakkında cezai işlem tesis edilemeyeceği anlaşıldığından davanın kabulüne; davacıya 2012 yılı eczane protokolünün 5.3.5 inci maddesi gereğince uygulanan uyarı cezası ve bu toplam 5.939,07 TL cezai şartın tahsili talebinin yerinde olmadığının tespitine, işlemin iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinafa Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının kimlik kontrolü yapması gerektiğini, hastanın gerek kendileri tarafından gerekse talimat mahkemesince alınan ifadesinde ilaçları almadığını beyan ettiğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, protokol maddesine aykırılığın gerçekleşmesi için eczacı ya da çalışanlarının dahilinin aranmayacağını, mahkemenin sahtecilik ile ilgili protokol hükmüne göre değerlendirme yaptığını, davacının ilaçları kime teslim ettiğini belgelemesi gerektiğini, Kurum işleminin taraflar arasındaki protokole ve mevzuata uygun olduğunu, 5502 SGK Kanunu’nun 36 ıncı maddesine göre her türlü harçtan … oldukları halde 25,20 TL başvuru harcının yargılama gideri olarak kendilerine yüklenmesinin hatalı olduğunu beyanla istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 19.09.2019 tarihli ve 2018/704 E., 2019/1436 K. sayılı kararıyla, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde sonuç olarak usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 5502 SGK Kanunu’nun 36 ncı maddesine göre davalı Kurum harçtan … olduğundan davacının başvuru harcının yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle ilk derece mahkemesine ait kararın harç tahsilini içeren beşinci bendinin harca ilişkin bölümünün kaldırılmasına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 21.12.2020 tarihli ve 2020/1530 E., 2020/8018 K. sayılı ilamında; dosya eki klasörde yer alan tüm reçetelerin arkasındaki Ümmü Nur adı altında yer alan imzaların hepsinin birbirinden farklı olduğu ve davalı kurumca yapılan inceleme sırasında adı geçen sigortalının alınan imza örneklerindeki imzalardan tamamen farklı karakterde oldukları, bu hususun sigortalı Ümmü Nur’un dava konusu işlemin tesisine dayanak reçetede yer alan ilaçlara yönelik olarak tansiyon, şeker, kroner hastalığına ilişkin benim raporum yoktur, böyle hastalığım hiç olmadı, bu raporlarda yazan ilaçların hiç birini kullanmadım, söz konusu yazdırılan ilaçlar benim bilgim dışında yazılmıştır şeklindeki beyanları ile birlikte değerlendirildiğinde; ilacın teslim edildiği kişi olarak Ümmü Nur kendisi kaydı düşülmesine rağmen davaya konu cezai işlemin dayanağı olan 17.08.2007 tarihli ve 12998 numaralı 1 adet reçete muhteviyatı ilaçların adı geçen sigortalıya teslim edilmediği, teslim edilen kişinin de kimlik tespiti yapılmadığı halde sigortalının kendisine teslim edilmiş gibi kayıt oluşturulduğu anlaşıldığından davacının 2012 protokolü 5.3.5 inci maddesine aykırı davranışı sabit olmakla davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Direnilerek Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına direnilmesine karar verilerek, reçete sahibinin davalı Kuruma ve mahkemeye çelişkili beyanlarda bulunduğu, mahkemeye verdiği ifadesinde reçeteyi kendisinin imzaladığını beyan ettiği, Kurum görevlilerine vermiş olduğu imza örneklerinin dahi farklı karakterlerde bulunduğu, reçeteye dayanak olan sağlık raporlarına dayanarak dava konusu reçete tarihinden önce ve sonra farklı eczanelerden ilaç temin edildiği, iş bu raporların sahteliğine dair bir tespit ve iddia bulunmadığı gibi raporun 6 uzman hekimce imzalanmış olması karşısında aksinin ancak bir mahkeme ilamı ile kanıtlanabileceği, yine reçete sahibinin açıkça ilaçlarını yazdırmak ve almak için 3. şahsa sağlık karnesini teslim ettiği, artık bu kişinin hasta yakını olarak kabul edilmesi gerektiği, reçete arkasında reçete sahibinin adının yazılı olmasının sonucu değiştirmeyeceği, zira reçete sahibinin ilaçların bu kişi tarafından alındığını kabul ettiği, yine 2007 tarihli olan dava konusu reçetedeki ilaçların yaklaşık 7 yıl sonra alınıp alınmadığının, kullanılıp kullanılmadığının, reçete sahibi tarafından tam olarak hatırlanmasının da mümkün olmayacağı anlaşıldığından davalının istinaf talebinin esastan reddine, davalının harç yönünden istinaf sebebinin kabulüne; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; bozma kararı üzerine dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, hastanın bizzat mahkemede alınan ifadesinde soğuk algınlığı yada baş ağrısı nedeni ile ilaçlara ihtiyaç duyduğunda komşusunun oğlu Hakan’ın kendisine yardımcı olduğunu, tansiyon, şeker, kroner hastalığına ilişkin raporunun olmadığını, böyle hastalıklarının hiç olmadığını,bu raporlarda yazan ilaçların hiçbirini kullanmadığını söylemesi karşısında, dava konusu reçetede yazan ilaçların Hakan tarafından alındığını kabul ettiğini söylemenin mümkün olmadığını, hasta yakınına ilaç teslim edildiğinde SUT 1.6. kimlik tespiti başlıklı maddesi ve 2012 yılı Eczane Protokolü’nün 3.2.2 inci maddesi gereğince adı-soyadı,kimlik numarası,kimlik numarası yoksa ibraz edilen kimlik belge numarasının alınması zorunlu olmasına rağmen davacının bu görevini yerine getirmediğini, hastaya mahkemede alınan ifadesinde dava konusu edilen reçete ve arkasındaki imzanın kendisine ait olup olmadığının ve Kurum denetim elamanı tarafından alınan ifadesi hatırlatılıp,bu ifadesinde sebat edip etmediğinin sorulmamasının eksik inceleme olduğunu, imza incelemesi yapılması talebinin kabul edilmeyerek eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen Artemiz Karabıyık’ın sahibi olduğu eczane ile Kurum arasında ceza ve hukuk davalarının, icra takiplerinin bulunması nedeniyle tarafsız olamayacağını, ayrıca davacı mirasçının vekili bulunmadığından Kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

V. DİRENME KARARINDAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Hukuk Genel Kurulu Kararı :
1. Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararına karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 21.10.2021 tarihli ve 2021/6371 E., 2021/10472 K. sayılı ilamında; Dairemizce verilen 21.12.2020 tarihli ve 2020/1530 E., 2020/8018 K. sayılı bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olup, bölge adliye mahkemesince verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2022 tarihli ve 2021/982 E., 2022/1799 K. sayılı ilamında; aynı imza ile alınan bir kısım ilaçların hak sahibine verilmişken diğerlerinin verilmediğinin ispat yükünün davalı Kurum üzerinde olduğuna, davalının iddiasının mahkeme önünde verdiği ifadesinde, idari soruşturmadakinden farklı olarak, reçeteleri imzaladığını beyan eden ve kendisi usulsüz şekilde sağlık karnesini kullandıran Ümmü Nur’un tanıklığına itibar edilerek ispatlanmış sayılamayacağına, Kurumun aynı reçetedeki diğer ilaçların reçete arkasındaki imza karşılığında hak sahibine ulaştığını kabul etmesi ve ayrıca ilaçların teslimi sırasında hak sahiplerinin kimlik kontrolünün usulüne uygun şekilde yapılıp yapılmadığının dava konusu olmaması karşısında somut olayda reçete altındaki imzanın hak sahibine ait olup olmadığının incelenmesinin esasa etkili görülmemesi nedeniyle direnme kararının yerinde olduğuna, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının Kuruma faturalandırdığı bir kısım reçetelerde yazılı ilaçları hasta veya hasta yakınına teslim etmeyerek Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2012 yılı protokolünü ihlal ettiği gerekçesiyle hakkında uygulanan cezai işlemin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) “Ücretin tümünü hak etme” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir;
“(1) Hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukat, bu Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.”

3. Değerlendirme
Hukuk Genel Kurulunca kararın, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu kanaatine varıldığı her ne kadar karar verildiği tarihte davacının vekili bulunmasa da davanın açıldığı tarihte ve yargılamanın bir kısmında kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından AAÜT’nin 5 inci maddesi uyarınca davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu tespit edildiğinden davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 373 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.