Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/104 E. 2023/1435 K. 15.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/104
KARAR NO : 2023/1435
KARAR TARİHİ : 15.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1230 E., 2022/2636 K.
DAVA TARİHİ : 25.02.2019
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/56 E., 2020/80 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; davalı ile aralarındaki inanç sözleşmesine istinaden sahip olduğu İstanbul İli, … İlçesi Halkalı Mah. 640 numaralı ada ve 2 numaralı parseldeki Avrupa Konutları 1 Sitesi’nde bulunan taşınmazın %50 hissesini boşanma durumunda tekrardan kendisine iade edileceğine inanarak davalının baskısı altında, evliliğe ilişkin ciddiyetinin göstergesi olarak bedelsiz olarak davalıya 17.02.2009 tarihinde devrettiğini, 07.06.2009 tarihinde evlendiklerini, aralarında sözlü olarak tesis edilen inanç sözleşmesi çerçevesinde evlilik sona erdiği takdirde taşınmazın kendisine bedelsiz olarak iade edileceğinin belirtildiğini, bilahare boşandıklarını, mahkeme kararının ise 25.04.2013 tarihinde kesinleştiğini, fakat davalının evliliklerinin kısa süre sonra bitmesine rağmen inanç sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalının kendisine bedelsiz bir şekilde devredilen ev hakkında … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/189 E. numaralı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açtığını, sahibi olduğu ve bedelsiz olarak sadece %50’sini devrettiği evini mahkeme kararıyla kaybedeceği korkusuyla, davalıyla iletişime geçtiğini, davalı tarafın kendisine ödeme yapılmasını aksi halde mahkeme kararı ile taşınmazı satılığa çıkartacağını söylediğini, bunun üzerine davalının kendisinden sonra evlendiği eşi dava dışı …’a verdiği vekaletname doğrultusunda aralarında 27.11.2014 tarihinde protokol imzalandığını, bu protokole istinaden davalıya 215.000 TL tutarında ödeme gerçekleştirildiğini, bilahare taraflar arasında 20.01.2015 tarihli bir protokol daha düzenlendiğini, işbu protokolle davalının, ev satışı gerçekleştiği takdirde … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı ortaklığın giderilmesi davasındaki haklarından, avukatlık masrafı, kira ve başkaca gelirler üzerindeki haklarından feragat ettiğini, kendisinden hiçbir hak ve alacağının kalmadığını da belirttiğini, sonuç olarak davalının kendisinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, inanç sözleşmesine uyacağını düşündüğü davalıdan kendi taşınmazını 215.000 TL bedelle satın aldığını belirterek, 215.000 TL’nin 20.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı; davanın öncelikle kesin hüküm nedeniyle reddinin gerektiğini, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki boşanma davasında kendisinin ekonomik durumunun ev almaya uygun olduğunun açıkça belirtildiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, inançlı işlem yönündeki iddiaların doğru olmadığını, satışın gerçek bir satış olduğunu, davacının o dönemde paraya ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine zaten ev alma düşüncesinde olduğundan birlikte oturacakları evin 1/2 hissesini kendisine sattığını, inançlı işlem iddiasının yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda taşınmazın davalı tarafa devredildiği 17.02.2009 tarihinde taraflar evli olmadığından, HMK’nın 203’üncü maddesi kapsamında tanık dinlenmesinin mümkün olmadığı, inançlı işlemin davalı tarafça da kabul edilmediği, davacının iddialarını yazılı delil veya delil başlangıcı niteliğinde bir belge ile ispat edemediği gibi davacı taraf yemin deliline de dayanmadığından ispatlanmayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, deliller toplanmaksızın karar verildiğini, müvekkilinin davalı ile aralarındaki inanç sözleşmesine istinaden sahip olduğu ve evlilik birliği süresince ikamet edecekleri taşınmazın %50 hissesini evlilik birliği süresince ve boşanma durumunda tekrardan müvekkiline bedelsiz olarak iade edilmek üzere davalıya devrettiğini, kısa bir süre sonra … 1. Asliye Mahkemesinin 2010/457 E., 2011/1196 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, kararın 25.04.2013 tarihinde kesinleştiğini, devirden sonraki kredi ödemelerinin delil başlangıcı sayılarak tanıkların dinlenmesine karar verilmesi gerekirken mahkemece buna ilişkin talepleri değerlendirilmeden karar verildiğini, inanç sözleşmesinin sözlü olarak yapıldığını, davalının da boşanma halinde aldığı hisseyi iade edeceği yönünde vaadde bulunduğunu, evliliğin kısa sürdüğünü, buna rağmen davalının taşınmaz hissesini devretmediğini, tam aksine söz konusu taşınmazın %50’sinin iadesi için müvekkilinden 215.000 TL tahsil ettiğini, davalının baskı ve korkutmak amacı ile … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/189 E. sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açtığını, ayrıca ücretsiz devraldığı taşınmazın devri karşısında 215.000 TL’lik satış bedelini müvekkilinden tahsil ettiğini, ödeme belgelerini dava dosyasına sunduklarını, müvekkilinin evliliğin teminatı için bu devri yaptığını, devir bedelinin 29.000 TL gösterildiğini, bu hususun da inançlı işin varlığına delil teşkil ettiğini, müvekkilinin 29.000 TL’ye devrettiği taşınmazı 20.01.2015 tarihinde davalıdan 215.000 TL’ye satın aldığını, mahkemenin tanık dinleme yoluna başvurmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK’nın 203’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendindeki gelin-damat arasındaki işlemler ibaresi doğrultusunda tanıkların dinlenmesi gerektiğini, mahkemece davalının gelir durumunun araştırılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek, istinaf istemlerinin kabulüne kararın ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu edilen taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde; taşınmazın 1/2 hissesinin 29.000 TL bedelle 17.02.2009 tarihli satış işlemi ile davalıya satıldığının anlaşıldığı, davacının, bu işlemin inançlı işlem niteliğinde olduğunu iddia ettiği, tarafların eski eş oldukları, evlenmeden önce davacının sahibi olduğu taşınmazdaki 1/2 hissesini davalıya devrettiği, yapılan işlemin tapuda satış olarak gözüktüğü, yanlar arasında inançlı işlem bulunduğuna dair yazılı delil bulunmadığı, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca inanç sözleşmesinin ancak yazılı delil ile ispatının mümkün olduğu, dosyada sunulan delillere göre yazılı delil başlangıcı olarak başkaca delil bulunmadığının anlaşıldığı, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan banka kayıtlarında davacının tüketici kredisi ödemelerinin mevcut olduğu, bu değerlendirmeler doğrultusunda; davacı yemin deliline de başvurmadığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçelerini tekrar ederek, dava dilekçelerinde yemin deliline dayandıklarını, yerel mahkemenin daha ön inceleme duruşmasında davanın esastan reddine karar vererek HMK’ya aykırı şekilde hüküm tesis ettiğini, kendilerine yemin deliline başvurmak üzere hiçbir imkan verilmediğini, yargılamanın geneli hakkında yazılı beyanda bulunma haklarının yerel mahkeme tarafından ihlal edildiğini, davalının davacı lehine Bakırköy 18. Noterliğinde 15.05.2009 tarihli 9056 yevmiye numaralı vekaletname düzenlettiğini, işbu vekaletnamede görüleceği üzere, davacının dava konusu taşınmazla alakalı olarak dilediği şartlarda ipotek tesis etme yetkisine haiz olduğunu, eğer davalı iddia ettiği gibi kendi parasıyla taşınmazın yarısını satın aldıysa davacı lehine dilediği şartlarda ipotek tesis etme yetkisini neden verdiğinin izahının olmadığını, fakat ilgili vekaletnamenin, yerel mahkeme tarafından Bakırköy 18. Noterliğinden celp edilmediğini, bu hususun açıkça delil başlangıcı olarak kabul edilebileceğini, davalının ne davacıya ne de kredi ödemelerine hiçbir katkıda bulunmadığını, yerel mahkemenin tanık dinlenmesine ilişkin tüm taleplerini reddettiğini, yerel mahkemenin, davalının 17.02.2009 tarihinde taşınmaz satın alabilecek ekonomik gelire sahip olup olmadığını, mesleğini ve kazancınının hiçbir şekilde araştırılmadığını, davalının davacıya ödediğini iddia ettiği satış bedeli tutarlarının nasıl, ne zaman ve ne şekilde ödendiğine dair hiçbir araştırma ve inceleme de yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalıya inanç sözleşmesi gereğince bedelsiz olarak devredildiği iddia edilen dava konusu taşınmazın 1/2 hissesine karşılık haksız olarak ödenen satış bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “İspat yükü
” başlıklı 6’ncı maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “İspat yükü” 190’ıncı maddesinin 1’inci fıkrasında; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
” denilmiştir.

3. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202’nci maddesi uyarınca inanç sözleşmesi tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Yazılı delil veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK’nın 188’inci maddesi) yemin (HMK’nın 225 vd maddeleri) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.

3.Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle istinaf dilekçesinde ileri sürülmeyen yemin hususunun temyiz yargı yolu aşamasında ileri sürülememesine, davacının inançlı işlem iddiasını yazılı delillerle ispatlayamadığının anlaşılmasına, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.