Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8640 E. 2023/1404 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8640
KARAR NO : 2023/1404
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/3364 E., 2022/2075 K.
DAVA TARİHİ : 24.10.2014
KARAR : Davanın kısmen kabul kısmen reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/187 E., 2019/280 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Kurum ile yapılan sözleşme doğrultusunda Kuruma bağlı hastaların branş listelerinde yer alan branşlarda tedavilerinin yapılması amacı ile hastaneye başvurdukları ve hastalara verilen hizmetlere dair faturaların davalı Kuruma gönderildiğini, davalı Kurum tarafından her fatura dönemindeki şirketten gelen faturaların incelendiğini, davalı Kurumun 2013 yılı Eylül-Kasım-Aralık ayları dönemi faturaları üzerinde inceleme yaparken ayakta, yatarak, günübirlik ve diğer tedavi grubunda tedavi gören hastalara ait faturalarda kesintiler yaptığını ve kesinti nedeninin hastalara yapılan işlemin anlaşılamadığının gerekçe gösterildiğini, kesinti miktarının 132.066,44 TL olduğunu, Kurumun gönderilen faturalar üzerinde örnekleme yöntemi ile inceleme yaptığını, SGK’nın inceleme yaptığı tesadüfi faturalarda bir hata olduğunun düşünülmesi halinde bu fatura bedellerinden değil genel ciro üzerinden kesinti yaptığı için şirketin zarara uğradığını, söz konusu faturalarda yer alan kesinti sebeplerinin gerçek durumlarla bağdaşmayan haksız sebepler olduğunu, her bir hastanın tedavi evrakının, epikrizi raporlarının vs. kayıtların hasta dosyasında bulunduğunu, dolayısıyla söz konusu faturalardan kesinti yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, hastalara yapılan işlemlerin tıbbi gerekçesinin açık olup hastalara var olan endikasyona uygun işlemler yapıldığını ve SUT uyarınca işlemlerin uygun olup bedellerin SGK tarafından karşılanan malzemeleri faturalandırıldığını belirterek şirketin hak edişlerinden mahsup edilmek istenen 2013 yılı Eylül, Kasım, Aralık dönemi için 132.066,44 TL kesintinin hukuka aykırı olması nedeniyle şirketin kesinti borcunun olmadığının tespiti ile haksız kesintinin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı Kurum üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında hizmet alım sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmeye göre davacı sigortalı hastaların tedavisini yapıp Kurumun da tedavi ücretini ödeyeceğini, sözleşmenin para borçlusunun Kurum olup hastanenin her ay tedavisini yaptığı sigortalıların tedavi ücretlerini Kuruma fatura ettiğini, Kurum doktorlarının yapılan tedavi ile istenen ücretin uyumlu olup olmadığını incelediklerini, bazı zamanlarda ameliyat gerektirmeyen durumlarda ameliyat yapılmış gibi fatura düzenlendiğini, gereksiz işlem yapılarak faturalandırıldığını, yapılan işlemlere göre daha yüksek fiyatlı fatura düzenlendiğinin tespit edildiğini, bu durumlarda fatura bedelinin ödenmediğini, davacı ile imzalanan sözleşme gereği kurum mevzuatı ve sözleşme hükümlerine aykırı olarak yapılan işlemlerin bedellerinin ödenmeyeceğinin tespit edildiğini, bu bedellerin ödenmesi halinde yersiz ödeme sayılarak faizi ile birlikte hastane alacaklarından mahsup edileceğinin belirlendiğini, sözleşme hükümlerinin iki tarafın imzalanması ile geçerlilik kazandığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sunulan belgeler üzerinde yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarında davacı şirket tarafından ödenmek üzere Kuruma gönderilen faturaların davalı SGK tarafından örnekleme metoduyla incelenmesinin mevzuata uygun olduğu ancak örnekleme metoduyla incelemenin mevzuata uygun olmasının örneklenen hasta faturalarında davalı Kurumca yapılan tüm incelemelerin ve inceleme sonucu yapılan kesintilerin usulüne uygun veya doğru yapıldığı manasını taşımadığı belirtilerek davalı Kurum tarafından yapılan faturalardaki tüm hastalara ilişkin açıklamalar ve değerlendirmeler belirtilmek suretiyle davalı Kurum tarafından haksız olarak davaya konu Eylül-Kasım-Aralık dönemine ilişkin yapılan kesintilerden toplamda 124.039,61 TL tutarında kesinti yapılması işleminin mevzuata aykırı olduğu, sadece 8.026,83 TL tutarında yapılan kesintilerin uygun olduğu, dosyadaki mevcut raporlar ve ek rapordaki değerlendirmeler hüküm kurmaya yeterli olduğu gerekçesiyle dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi veya ek rapor alınmasına gerek olmadığı değerlendirilerek, davanın kısmen kabulü ile davacının 2013 yılı Eylül-Kasım-Aralık dönemine ait davalı tarafından yapılan kesintilerden 124.039,61 TL borçlu bulunmadığının tespiti ile fazla talebin reddine
karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece verilen kararın yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, kesinti işleminin hukuka uygun olduğunu, kesintinin davacı tarafından kabul edildiğini, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hak ve yetkilerinin bulunduğunu, karara dayanak bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, dava açmasına sebebiyet vermediğini, aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, lehine vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, yargılama giderlerinin yanlış hesaplandığını ileri sürerek; ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişi raporunda 2013 yılı Eylül ayı fatura dönemi için davalı Kurum tarafından davacı şirketten 36.074,47 TL tutarında kesinti yapılması işleminin ilgili mevzuata aykırı olduğu, sadece 733,45 TL tutarında yapılan kesintilerin uygun olduğu, 2013 yılı Kasım ayı fatura dönemi için davalı Kurum tarafından davacı şirketten 30.876,73 TL tutarında kesinti yapılması işleminin ilgili mevzuata aykırı olduğu, sadece 3.412,34 TL tutarında yapılan kesintilerin uygun olduğu, 2013 yılı Aralık ayı fatura dönemi için davalı Kurum tarafından davacı şirketten 57.088,41 TL tutarında kesinti yapılması işleminin ilgili mevzuata aykırı olduğu, sadece 3.881,04 TL tutarında yapılan kesintilerin uygun olduğu dosyaya ibraz edilen hasta takip belgeleri incelenerek sonuca ulaşıldığı ve raporların hüküm tesisi için yeterli olduğu, dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, tüm dosya kapsamıyla anlaşılmasına göre, ayrıca alının bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve istinaf kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlenip, hükme esas alınmaya yeterli olduğu, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle davalının tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdigi sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Kurum tarafından davacı şirketin hakedişlerinden mahsup edilmek istenen 2013 yılı Eylül-Kasım-Aralık dönemi için 132.066,44 TL kesinti borcunun olmadığının tespiti ile haksız kesintinin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
a. 2011/62 sayılı Fatura Bedellerinin Ödenmesi Konulu Genelge’nin 1.7.1 inci maddesi şöyledir:
“Örnekleme yöntemini kabul eden sağlık kurumları, incelenen fatura dönemine ait oluşan kesinti tutarı ve gerekçelerine ilişkin hususları kabul ya da itiraz yolundaki kararını, medula hastane sisteminde “incelendi”‘ ibaresinin belirdiği tarihi takip eden 5 (beş) iş günü içinde sadece medula hastane sistemi üzerinden Kuruma bildireceklerdir. Sağlık Kurumları tarafından Kuruma sadece itiraz dilekçesi verilecektir. Sağlık Kurumları tarafından Kuruma sadece itiraz dilekçesi verilecektir. Sağlık kurumları, incelenen manuel faturalara ait oluşan kesinti tutarı ve gerekçelerine ilişkin hususları kabul ya da itiraz yolundaki kararını, Kurumun incelemenin bittiğine dair yazısının sağlık kurumuna tebliğ edildiği tarihi takip eden 5 (beş) iş günü içinde Kuruma elden veya faks ile bildireceklerdir. Sağlık kurumu itirazlarını faks ile bildirmesi halinde, bildirimin yazılı aslını da iadeli taahhütlü posta ile Kuruma gönderecektir.”

b. 2011/62 sayılı Fatura Bedellerinin Ödenmesi Konulu Genelge’nin 1.8.1 inci maddesi şöyledir:
“1.8.1. Sağlık kurumu itiraz inceleme komisyonu Sağlık kurumu itiraz inceleme komisyonu, sağlık sosyal güvenlik merkez müdürü veya görevlendireceği personel başkanlığında, sağlık sosyal güvenlik merkezinde görev yapan 1 (bir) sağlık hizmetleri sınıfı personeli ile sağlık kurumunu temsilen mesul müdür/başhekim veya sağlık kurumunda çalışma izin belgesi ile görev yapan bir hekimin katılımı ile olmak üzere 3 (üç) kişiden kurulur. Sağlık kurumu itiraz inceleme komisyonunda görevlendirdiği kişiye ait yetki belgesini en geç toplantı başladığı gün Komisyona ibraz eder. Sağlık kurumu itiraz inceleme komisyonu toplantılarına sağlık kurumları yetkilisinin katılmaması halinde, diğer üyeler tarafından bu durum tutanak altına alınır ve yapılan kesintiler sağlık kurumları tarafından kabul edilmiş sayılır.”

c. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266 ncı maddesi şöyledir:
“Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (Değişik cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle: 3.11.2016-6754/49 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.

d. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281 inci maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.”

3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı HMK’nın 266 ncı maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. HMK’nun 281 inci maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır. Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.

2. Somut olayda; davacı hakkında Kurumca uygulanan kesinti işleminin yerinde olup olmadığının denetlenmesi amacıyla mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, ilk alınan kök ve ek raporun bilirkişi heyeti mali müşavir, emekli SSK Başmüfettişi, hastane yöneticisi, son rapor ise, hastane müdürü ve uzmanlık alanı belirtilmeyen iki doktordan oluşturulmuştur. Oysaki heyette, kesinti yapılan işlemin ait olduğu her branştan doktorun yer almaması yukarıda bahsi geçen 6100 sayılı HMK’nın 266 ncı maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Uyuşmazlığa konu işlemler denetlenirken, SUT hükümlerine uygun olup olmadığının, hastalara gerekli tedavi hizmetinin verilip verilmediğinin tek tek hasta bazında denetlenmesi gerekirken, uzman olmayan kişiler tarafından hazırlanan rapora göre karar verilmesi hatalı olmuştur. Hal böyle olunca, davalının bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazları da dikkate alınarak her branştan uzman doktorların yer aldığı bilirkişi heyetinden; taraflar arasındaki sözleşme maddeleri, SUT hükümleri ve ilgili diğer mevzuata göre hazırlanacak, her hasta bazında gerekçeleriyle birlikte değerlendirme yapılarak kesinti işlemlerinin yerinde olup olmadığına dair tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, uyuşmazlık konusunda yeterli uzmanlığı bulunmayan bilirkişilerce düzenlenen rapor benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

3. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle ;

1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyayı kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.