Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8593 E. 2023/398 K. 02.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8593
KARAR NO : 2023/398
KARAR TARİHİ : 02.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılardan…İht. Mad. ve Tar. Ür. Turz. San. Tic. ve Paz. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; davalı …’a ait tavuk çiftliği binası ve eklentilerini davalı şirketten kiraladığını, iş yerinde mısır boşaltılan silo duvarının yıkılması sonucu çalışanının öldüğünü, ölenin yakınlarına 03.06.2011 tarihinde 140.000 TL ve 10.06.2011 tarihinde ise 20.000 TL tazminat ödemek zorunda kaldığını, olaya ilişkin ceza yargılamasında yetkilisi, iş yeri sorumlu müdürü ve davalı şirket yetkilisi ve aynı zamanda taşınmazın maliki olan davalı olmak üzere üç kişi hakkında taksirle ölüme neden olmak suçundan ceza verildiğini, bilirkişi raporunda sanıkların ayrı ayrı birinci derecede asli kusurlu olduklarının tespit edildiğini, bu durumda tarafların meydana gelen zarardan müteselsilen ve müşterek sorumlu olacaklarını, davalıların da 1/3 oranında zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek; ödenen toplam 160.000 TL tazminatın 1/3’ü olan 53.333,30 TL’den, 46.666,67 TL’sinin ödeme günü olan 03.06.2011 tarihinden, yine 6.666,63 TL’sinin ise ödeme günü olan 10.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar; davalı …’a husumet yöneltilmeyeceğini, taşınmazın davalı şirket adına olduğunu, kazada kusurları bulunmadığını, ceza kararının temyiz denetimden geçmediğini, iş yerinde bilgileri dışında kapasite artırımı yapıldığını, davacının tam kusurlu olduğunu, ölenin ailesine SGK ödemesi varsa araştırılması gerektiğini savunarak, davanın reddini ve davacı şirketten kira alacağı bulunduğundan alacağın takas edilmesini talep etmişlerdir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 20.01.2016 tarihli ve 2012/300 E., 2016/88 K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 53.333,30 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyeceği yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 01.03.2018 tarihli ve 2016/13242 E., 2018/1873 K. sayılı ilamıyla; ölen kişi için tazminat davası açılsaydı talep edilebileceği tazminat miktarlarını gösterecek şekilde uzman bilirkişiden rapor alınıp, davalıların kusurları oranında sorumlu olacakları miktarın tespit edilmesi ve davalı tarafından kira alacağına ilişkin takas-mahsup def’inin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında kira sözleşmesi hususunda ihtilaf bulunmadığından davalının takas-mahsup def’inin kabul edildiği, davalı şirketin davacıdan 130.902,52 TL alacaklı, davacının ise davalı şirketten 215.992,04 TL, davalı …’tan 30.856 TL tazminatı talep edebilecek olması karşısında takas-mahsup farkı çıkarıldığında dava değerini karşılamadığı, resen yapılan hesaplamada davacının kusuru oranında sorumlu olduğu tazminat miktarı hesap dışı bırakılarak; davacının davalılardan ve dava dışı Veysel ve Ahmet’ten talep edebileceği tazminatın 213.351,81 TL, davacının talebinin ise 53.333,30 TL olduğu, talep edebileceği toplam tazminat miktarının dava değerine oranı bulunup davalıların ayrı ayrı kusur durumlarına göre sorumlu oldukları tazminat miktarı üzerinden yeniden yapılan hesaplama uyarınca; davanın kısmen kabulü ile 37.321,63 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten 5.331,66 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı şirket vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı şirket vekili; davalılardan …’ın 01.05.2016 tarihinde vefat ettiği halde taraf teşkili sağlanmadan yargılamanın yürütüldüğünü,160.000 TL ödendiğine dair herhangi bir belge sunulmadığını, davacı tarafın rücuen tazminat talep edebilmesinin şartlarının oluşmadığını, davalı şirketin davacı şirketten 130.902,52 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacı 53,333,30 TL talep ettiği halde davanın kabul edilmesinin doğru olmadığını, uzmanlık gerektiren bir hususta Mahkemenin bilirkişilik yaptığını, bilirkişi raporlarında yer almayan tazminat miktarının, formülü ve nasıl hesaplandığı anlaşılmayan bir yöntemle hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yapı malikinin sorumluluğuna dayanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine göre; yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır.

2.6100 sayılı Kanun’un 50 nci maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 8 ve 28 inci maddelerine göre; her gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir ve taraf ehliyeti ölümle sona erer. Bu nedenle, ölmüş kişinin taraf ehliyeti yoktur.

3.Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölen tarafın mirasçılarına karşı veya onun mirasçıları tarafından davaya devam edilip edilmeyeceğinin tespiti için, bir ayrım yapmak gerekir.

4.Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılarına geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır; bu davalara ölen tarafın mirasçılarına karşı (veya mirasçıları tarafından) devam edilmesine imkan yoktur.

5.Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara, ölen tarafın mirasçılarına karşı ( veya mirasçıları tarafından) devam edilir. Bunlar malvarlığı haklarına ilişkin davalardır. Bu halde, ölen tarafın mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler.

6.6100 sayılı Kanun’un 55 inci maddesi uyarınca; taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.

7.6100 sayılı Kanun’un 282 nci maddesinde bilirkişinin oy ve görüşünün hâkimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre, verilen raporlar çelişkili ise mahkeme aynı Kanun’un 281 inci maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığı ile tekrar inceleme de yaptırabilir.

8.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 118 inci maddesi (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 139 uncu maddesi) gereğince; iki kişi karşılıklı olarak bir miktar para veya yekdiğerine mümasil başka malları özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise, her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Yine aynı Kanun’un 122 nci maddesi (6098 Sayılı Kanunu’nun 143 üncü maddesi) hükmüne göre takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesi ile gerçekleşir. Bu durumda her iki borç takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer. Takas için mutlaka karşılık dava açılması zorunlu değildir. Davalı, karşılık dava açmadan da takas savunmasında bulunmakla yetinebilir. Bununla birlikte davalının takas etmek istediği karşılık alacağın miktarı asıl davada istenen alacaktan daha fazla ise ve davalı bu fazla alacağını hüküm altına aldırmak istiyorsa karşı dava açılması gerekir.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Dosyadaki bilgi ve belgelereden; yargılama sırasında davalı …’ın 01.05.2016 tarihinde öldüğü, eldeki davanın ise 23.02.2022 tarihinde karara bağlandığı anlaşılmakta olup, davalı … ile vekili arasındaki vekalet ilişkisinin ölümle sona erdiği kuşkusuzdur. Bu durumda Mahkemece, ölüm ile vekalet ilişkisi son bulduğu halde davalı …’ın mirasçılarından vekaletname alınmadan ve yöntemince davaya katılmaları sağlanmadan davaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.

3.Mahkemece, tazminatın belirlenmesi konusunda uzman bilirkişilerden rapor alındıktan sonra davalıların kusurları oranında sorumlu olacakları miktar re’sen hesaplanarak yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan hesaplama denetime elverişli olmadığı gibi hesaplamada sonuca nasıl ulaşıldığı da anlaşılamamıştır. O halde Mahkemece; kusur oranına ve tazminat miktarına ilişkin alınan raporların, taraflar için usulü kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek, dava değeri üzerinden davalıların sorumlu olduğu tazminat miktarının hesaplanması konusunda uzman bilirkişiden açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken resen hesaplama yapılarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.

4. Mahkemece; davalının takas-mahsup definin kabul edildiği belirtilerek, davalı şirketin davacıdan 130.902,52 TL kira bedeline ilişkin alacaklı, davacının davalı şirketten 215.992,04 TL, davalı …’tan ise 30.856 TL talep edebileceği tazminatının olması karşısında takas-mahsup farkı çıkarıldığında dava değerini karşılamadığı ifade edilmiş ise de; dava değerinin 53.333,30 TL olduğu nazara alındığında, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı şirketin sair temyiz itirazlarının reddine,

2.Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi uyarınca davalı şirket yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

6100 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.