Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8537 E. 2023/1185 K. 02.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8537
KARAR NO : 2023/1185
KARAR TARİHİ : 02.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/969 E., 2022/1432 K.
DAVA TARİHİ : 28.09.2021
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/271 E., 2022/247 K.

Taraflar arasındaki ayıplı aracın misli ile değiştirilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; davalı şirketten 05.08.2020 tarihinde 0 km olarak satın aldığı aracın muhtelif yerlerinde bir süre sonra renk değişimlerinin ve boya dökülmelerinin meydana geldiğini, bu durumu fark ettikten hemen sonra ayıbın tespiti için ekspertiz incelemesi yaptırdığını, 11.06.2021 tarihli ekspertiz raporu ile aracın gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini, her ne kadar davalı tarafça aracın tavanının boyanması teklif edilmiş ise de, araçta boya sonrası meydana gelecek değer kaybı nedeniyle teklifi kabul etmediğini, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi yönünde seçimlik hakkını kullanıp bu yönde davalıya ihtarname çekmesine rağmen olumlu bir cevap alamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davaya konu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini, yapmış olduğu toplam 876,45 TL ekspertiz ve ihtarname masrafının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; aracın üretiminden kaynaklı ayıp nedeniyle sorumluluğuna gidilemeyeceğini, husumetin üretici firmaya yöneltilmesi gerektiğini, ayıbın süresinde ihbar edilmediğini, kaldı ki aracın ayıplı olduğundan söz edilmeyeceğini, kabul etmemekle birlikte, araçta araç değişimini gerektirecek nitelikte sürekli kullanıma engel önemli bir ayıbın da bulunmadığını, bu nedenle değişim talebinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 01.03.2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, davaya konu araçta görülen boya hatasının gizli ayıp niteliğinde olup üretimden kaynaklandığı, ayıp nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybının 46.455,42 TL olarak hesaplandığı, söz konusu ayıbın araçta önemli ölçüde değer kaybına yol açtığı, bu nedenle davacının misli ile değişim hakkını kullanmasının hakkaniyete uygun olduğu, öte yandan davacı tarafından yapılan ekspertiz ve noter masrafı toplamının ise 876,45 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davaya konu aracın davacı tarafça tüm takyidatlardan arındırılmak suretiyle ayıpsız misli ile değişimine, 876,45 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadığını, hükme esas alınamayacağını, üretici firma olmadığından tarafına husumet yöneltilemeyeceğini, davaya konu araçta, aracın değişimini gerektirecek, sürekli kullanıma engel önemli bir ayıptan söz edilemeyeceğini, araçta üretimden kaynaklı bir hatanın da bulunmadığını, aracın değişimine yönelik kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ayıbın 30 günlük yasal süre içerisinde de ihbar edilmediğini, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, aracın tramer kaydının celbi ile kazaya karışıp karışmadığının araştırılması gerektiğini, aracın teslim alındığı sırada ayıplı olduğunun davacı tarafça ispat edilemediğini, davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; satış tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6502 sayılı Kanun’a göre tüketicilerin ayıp ihbar yükümlülüğünün bulunmadığı, yargılama sırasında konunun uzmanı bilirkişilerden alınan raporun ayrıntılı ve denetime elverişli olduğu, bilirkişi raporu ile aracın tavanında üretimden kaynaklı, zaman içerisinde ortaya çıkabilen, ilk bakışta ve kullanımda fark edilemeyen boya atmalarının meydana geldiğinin, aracın gizli ayıplı olduğunun tespit edildiği, işbu ayıp nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybının ise nispi metot yöntemine göre 46.455,42 TL olarak hesaplandığı, araçta ortaya çıkan ayıbın niteliği, araçtaki değer kaybının aracın satış bedeline oranı dikkate alındığında, ayıbın bedel indirimi ile telafi edilmesinin mümkün olmadığı, davacı tarafından 0 km araç alınmasındaki amaç ve beklentilerin karşılanmadığı, ayıbın 2 yıllık garanti süresi içinde ortaya çıktığı, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığından bahsedilemeyeceği, kaldı ki ayıbın ağır kusur ve hile ile gizlendiği, 6502 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi uyarınca, aracın misli ile değişimi yönündeki seçimlik hak davalı satıcıya karşı kullanılabileceğinden, davalının husumete ilişkin itirazının da yerinde olmadığı, aracın hasar kaydının bulunmadığının da dosyaya kazandırılan bilgi ve belgeler ile sabit olduğu, tüm bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un (6502 sayılı Kanun) 11 inci maddesinde sayılan tüketicinin seçimlik haklarından olan malın ayıpsız misli ile değişimi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6502 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrasına göre ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.

2. Anılan maddenin ikinci fıkrasında;“Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir” hükmü düzenlenmiştir.

3. Tüketici işlemi niteliğindeki satım sözleşmesine konu edilen malın ayıplı olması hâlinde, tüketici 6502 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinde gösterilen dört seçimlik haktan birini kullanabilir. Bunlar; malı iadeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme ve bedel iadesini talep etmek, yenisi ile değişimi talep etmek, bedelde indirim talep etmek ve ücretsiz onarım isteme hakkıdır. Tüketici bu seçimlik haklarını kural olarak bir sınırlamaya tabi olmadan dilediği gibi kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Ancak bazı durumlarda taraflar arasındaki ayıba ilişkin ihtilâfın çözümünde Kanun’un öngördüğü bu serbest tercih imkânı, somut olayın özellikleri dikkate alındığında adaletli bir sonuca ulaşılmasını engelleyebilir.

3. Nitekim, bu gibi durumlar Kanun’un hazırlanmasında dikkate alınan Avrupa Parlamentosu ve Konseyi 25.05.1999 tarihli ve 1999/44/EC sayılı Tüketici Mallarının Satımının ve İlgili Garantilerin Bazı Yönleri Hakkında Yönergesi’ne de konu olmuş, Yönerge’nin 3/6. maddesinde ayıbın önemsiz olması hâlinde tüketicinin sözleşmeden dönemeyeceği belirtilmiştir. Yine 6502 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında bulunan “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.” hükmü de bu konudaki ihtiyaca yöneliktir (Hukuk Genel Kurulunun 23.09.2020 tarihli ve 2017/13-633 E., 2020/663 K. sayılı kararı).

4. Seçimlik haklarına ilişkin tercihinde tüketicinin serbestliği asıl olduğundan, hak ve nesafet dengesinin gözetiminde somut olayın özelliklerinin titizlikle değerlendirilmesi gerekliliği gözden kaçırılmamalıdır.

5. Ayıbın önemli olup olmadığının, bu itibarla tüketicinin seçimlik haklarından malın ayıpsız misli ile değişim hakkını kullanmasının, satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirip getirmeyeceğinin tespiti noktasında, ayıp nedeniyle satılanda oluşan değer kaybının belirlenmesi önem arz etmektedir.

6. Değer kaybı hesabında, gerek Dairece gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan ve benimsenen hesaplama yöntemi ” nispi metod ” yöntemidir. Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki orantı sözleşme bedeline uygulanır. Teknik bir hesaplama gerektiren bu hususun tespitinde bilirkişiler öncelikle davaya konu malın, tarafların kararlaştırdıkları satım bedeli gözetilmeksizin satım tarihi itibarıyla gerçek ayıpsız sürüm değeri ile ayıplı hâldeki sürüm değerini ayrı ayrı saptamalı, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oranı, bu defa taraflarca kararlaştırılan satım bedeline uygulamalıdır.

7. Öte yandan; 6502 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin birinci fıkrasına göre, ” Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir.”

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye, dava şartlarına, araçtaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olmasına, tüketicinin ayıp ihbar yükümlüğünün bulunmamasına, malın ayıpsız misli ile değişimi yönündeki talebin davalı satıcıya yöneltilmesinde kanuna aykırılık bulunmamasına, zamanaşımı süresinin iki yıl olmasına ve malın teslim edildiği 05.08.2020 tarihinden itibaren başlayacak olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dısında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı tüketici tarafından 05.08.2020 tarihinde satın alınan “0” km aracın tavan boyasında bir süre sonra renk atmalarının ve dökülmelerin meydana geldiği sabit olup, aracın üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğu derece mahkemelerinin de kabulündedir. Satılan malın ayıplı olması nedeniyle davacı, 6502 sayılı Kanun ile kendisine tanınan seçimlik haklarından “malın ayıpsız misli ile değişimi ” yönündeki hakkını davalı satıcıya karşı kullanmıştır.

3. Ayıbın önemli olup olmadığının, bu itibarla davacı tüketicinin seçimlik haklarından malın ayıpsız misli ile değişim hakkını kullanmasının, davalı satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirip getirmeyeceğinin tespiti noktasında, derece mahkemelerince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, satılanda oluşan değer kaybı hesabının “nispi metod” yöntemine göre yapılmadığı, eş söyleyişle, aracın satış tarihindeki ayıplı ve ayıpsız değerinin hesaplamaya esas alınması gerekirken, aracın rapor tarihi itibariyle ayıplı ve ayıpsız değeri dikkate alınarak hesaplamanın yapıldığı anlaşılmıştır. Rapor, bu haliyle denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir.

4. Hal böyle olunca İlk Derece Mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davaya konu araçta ayıp nedeniyle oluşan değer kaybının ve bu kapsamda davacının seçimlik haklarından malın ayıpsız misli ile değişim hakkını kullanmasının satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirip getirmeyeceğinin tespiti noktasında, nispi metod yöntemine uygun yeniden değer kaybı hesaplaması yaptırılıp, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

5. İlk Derece Mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.