Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8465 E. 2023/1236 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8465
KARAR NO : 2023/1236
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2417 E., 2022/1964 K.
DAVA TARİHİ : 04.05.2017
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/596 E., 2022/259 K.

Taraflar arasındaki tapu kütüğündeki şerh terkini mümkün olmadığı halde şerhin düzeltilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile imzaladığı 24.04.2013 tarihli kira sözleşmesinde kiralanan binanın öğrenci yurdu ve iş yeri olarak kullanılacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin süresi 20 yıl olarak belirlenip 10.05.2013 tarihinde tapu kaydına şerh konulduğunu, bundan sonra ek protokol ile sözleşme süresinin 10 yıl olarak değiştirildiğini, davalı ile yeniden bir araya gelerek 17.05.2013 tarihli ve beş yıl süreli ikinci sözleşme, bundan sonra 27.09.2013 tarihli ve beş yıl süreli üçüncü sözleşme, son olarak da 01.10.2013 tarihli ve beş yıl süreli sözleşmenin imzalandığını, ilk sözleşme dışındaki sözleşmelerde sözleşmenin tapuya şerh edilmesine dair bir düzenlemeye yer verilmediğini, taraflar arasında geçerli olan sözleşmenin son imzalanan 01.10.2013 tarihli sözleşme olduğunu, her yeni sözleşmenin önceki sözleşmeyi ortadan kaldırdığından ilk sözleşme ile konulan şerhin de dayanağının kalmadığını ileri sürerek kiralananların tapu kaydında bulunan 10.05.2013 tarihli ve 20 yıl süreli kira şerhinin kaldırılmasını, aksi halde 01.10.2013 tarihli kira sözleşmesi ile yeni bir kira sözleşmesi yapılmış olmakla TBK 131/1 maddesince kira akti yenilenmiş olduğundan kira şerhine ilişkin kısmın kira sözleşmesinin başlangıcının 01.10.2013 ve kira şerhinin 5 yıl süreli olduğu belirtilerek taşınmazların tapu kayıtlarındaki şerhler hanesinin düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı; 24.04.2013 tarihli sözleşmeden sonra imzalanan sözleşmelerin, ilk sözleşmede düzenlenen şerhi ortadan kaldırmadığını, 01.03.2013 tarihli protokole ilave edilen açıklayıcı ve belirtici hükümlere ilişkin protokol ile kira süresinin 10 yıl olarak yeniden belirlendiğini, bu protokolden sonra taraflar arasında imza edildiği iddia edilen kira sözleşmeleri gerçek iradeleri ile değil, bankalardan kredi kullanabilmesi için davacı yanın talebi ile imzalandığını, kaldı ki sonraki tarihli sözleşmelerde de kira şerhinin iptaline ya da tapu kaydından terkinine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 01.03.2013 tarihli kira sözleşmesinden sonraki kira sözleşmelerini kredi temin etmek amacıyla yaptığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; gerekçede yer verilen 01.03.2013 tarihli kira sözleşmesi ifadesinin hatalı olduğunu, sonraki tarihli sözleşmelerin ilk sözleşmeyi geçersiz kıldığını, bu sözleşmelerin muvazaalı olduğunun ispatlanamadığını ve hür irade ile imzalandığını, sonraki sözleşmelerde şerhe ilişkin bir düzenlemeye de yer verilmediğini, kira ödemesi yapılmayarak kiralananın boşaltıldığını, davalı vekilinin protokolle kira süresinin 10 yıla indirildiğine dair beyanın dikkate alınmadan terditli talebinin reddinin de doğru olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, İlk Derece Mahkemesi kararında esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de hatalı bir sonuca varılmadığı belirtilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu kaydındaki kira şerhinin terkini, mümkün olmadığı halde düzeltilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1009 uncu maddesi düzenlemesi ile tapu kütüğüne şerh edilebilecek kişisel haklar arasında kira sözleşmesinden kaynaklanan kiracılık hakkı da sayılmıştır.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 312 nci maddesinde; “Taşınmaz kiralarında, sözleşme ile kiracının kiracılık hakkının tapu sicil müdürlüğüne şerhi kararlaştırılabilir”, hükmü bulunmaktadır.

3. Şerh anlaşmasını içeren bir sözleşmenin tapuya ne şekilde yazılacağı hususunda Tapu Sicil Tüzüğündeki düzenlemelere de bakılmalıdır. Tapu Sicili Tüzüğünün 47 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde; kişisel hakların şerh sütununa kaydı için, yazılı kira sözleşmesinin sunulması yeterli görülmüştür. Hemen belirtmek gerekir ki, şerh anlaşması, kira sözleşmesinden ayrı düzenlenmiş ise bu sözleşmenin de ibrazı gereklidir. Tüzükte şerh için kişisel hak sahibi ya da kayıt malikinin başvurusu açısından özel bir düzenleme getirilmemiş, kiracıya yetki verilmesi koşulu da aranmamıştır.

3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, taraflar arasında geçerli olan sözleşmenin 01.03.2013 tarihli İşbirliği Protokolüne istinaden imzalanan 24.04.2013 tarihli kira sözleşmesi olduğu, Mahkemenin gerekçesinde yer verilen “01.03.2013 tarihli kira sözleşmesi” ifadesinin hatalı olduğu, tarafların gerçek iradesini yansıtan 24.04.2013 tarihli sözleşmenin 7 nci maddesinde “Sözleşmede yapılacak her türlü değişiklik ve ilave her iki taraf arasında imzalanacak yazılı şekil şartına tabidir.” düzenlemesine yer verildiği, bu kapsamda ilk sözleşmenin ortadan kaldırıldığına ilişkin sonraki sözleşmelerde bir düzenlemeye de yer verilmediği, anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370
inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.