Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8458 E. 2023/1125 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8458
KARAR NO : 2023/1125
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/502 E., 2022/389 K.
DAVA TARİHİ : 09.06.2005
KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı ve davalı …, …, …, … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; üniversitelerindeki araştırma görevlilerinden davalı …’ın 2547 sayılı Yasanın 33’üncü maddesi gereğince lisansüstü eğitim yapmak üzere 10.11.1993 tarihli üniversite yönetim kurulu kararıyla ABD’ye gönderilmesine karar verildiğini, görev süresinin çeşitli defalar davacı üniversite tarafından uzatıldığını, davalıya hitaben üniversite tarafından görev süresinin uzatılabilmesi için istenilen evrakların gönderilmesi, gönderilmediği takdirde yasal işlem başlatılacağının bildirildiğini, gönderilen yazı doğrultusunda davalının Türkiye’ye dönüş yaptığını, Fen Edebiyat Fakültesinde görevine başladığının bildirildiğini, davalı yurt dışına çıkarken kendisinden ve diğer davalılardan üç adet taahhüt ve kefalet senedi alındığını, davalı …’ın gerekli evrakları göndermeyip yurda dönerek doktora eğitimini yarıda bıraktığını, Kasım 1993 tarihinden 15.08.2000 tarihine kadar yurtdışında kaldığını, kefillerin ise taahhüt ve kefalet senedini imzalamak suretiyle senette yazılan ifadeleri ve doğacak borcu kabul ettiklerini, davalı …’a kurumlarınca yurtdışında kaldığı sürece döviz olarak 142.261 USD ödeme yapıldığını, Sayıştay Genel Kurul Kararı uyarınca 2 katı olan 284.522 USD talep ettiklerini, dava tarihi olan 09.06.2005 tarihi itibari ile USD’nin efektif satış kurundaki karşılığının 1,3697 YTL olduğunu, ileriye yönelik talep haklarının saklı kalmak kaydıyla, davalılardan …’a yurtdışında lisansüstü eğitim görmesi amacıyla üniversitece yapılan her türlü harcamaların 2 katı olan toplam (284.522 USDx1,3697 YTL=)389.709,78.YTL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı …; imzalamış olduğu 04.11.1994 tarihli kefalet senedinin üzerinden on yıldan uzunca bir zaman geçtiğindem alacağın zamanaşımına uğradığını, kefilin sorumluluğunun ancak kefalet limiti ile sınırlı olduğunu, limit belirli değil ise davalının içtihat ve yasalara göre belirli olmayan bir borçtan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, …’ın yüksek lisans eğitimini tamamladığının anlaşıldığını, başarısız olduğunun iddia edilemeyeceğini, davalının doktora eğitiminde başarılı olamamasının mastır derecesini bertaraf edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Diğer davalılar vekili; davalı …’ın aftan yararlandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.07.2008 tarihli ve 2005/271 E., 2008/302 K. sayılı kararıyla; dosyanın konusunda uzman olan bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişiden alınan oluşa uygun ve denetlebilir raporun dosyaya konulduğu, yapılan yargılama ve toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesinde; davalının Kasım 1993, 15.06.1999 tarihleri arasında yurtdışında öğrenim gördüğü, öğrenim gördüğü sürece tüm giderlerin davacı kurum tarafından karşılandığı, davalının lisansüstü eğitimini tamamladığı, doktora öğrenimini tamamlayamadığı, 29.06.2006 tarih ve 26222 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5535 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun gereğince davalı …’ın davalı idareye 16.440 YTL ana para ve 12.974.32 YTL kanuni faiz olmak üzere toplam 29.414,32 YTL borcunun bulunduğu, faize faiz işletilemiyeceğinden ana para üzerinden dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile; 16.440 YTL asıl alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve 12.974,32 YTL faizin davalılardan, (davalı …, …, … ve …’dan kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde geçerli AAÜT hükümleri gereğince 500 YTL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, (davalı …, …, … ve … ‘dan kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere) karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay(kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 01.04.2014 günlü, 2014/4168E., 2014/5975K. sayılı ilamı ile; bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmediği belirtilerek, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 08.07.2006 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5535 Sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Yasanın 2’nci ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasasına eklenen Geçici 53 ile 25.02.2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 4’üncü maddelerinin somut olayda değerlendirilip oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 11.07.2016 tarihli ve 2014/954 E., 2016/309 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen kanunları değerlendirmek üzere dosyanın Sayıştay emekli uzman denetçisi bilirkişiye tevdi edildiği, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile davanın … yönünden kısmen kabulü ile, 16.440 TL asıl alacak ve 11.446,46 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.886,46 TL’nin asıl alacak miktarı olan 16.440 TL’lik kısmına dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, diğer davalılar …, …, …, … yönünden davanın reddine, davalılar …, …, …., … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde geçerli AAÜT hükümleri gereği 1.800 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, …, ., …’a verilmesine karar verilmiş; karara karşı, davacı ve davalı …, …, …, … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 08.04.2021 tarihli ve 2020/4025E., 2021/3879K. sayılı ilamında; davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddinin gerektiği belirtilerek, davacının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; mahkemece 08.07.2008 tarihli kararda; davanın kısmen kabulü ile 16.440 YTL asıl alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve 12.974,32 YTL faizin davalılardan(davalı …, …, … ve … ‘dan kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, hükmün sadece davacı tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 01.04.2014 tarihli kararı ile, kanun değişikliğinin somut olayda değerlendirilip oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bu durumda mahkemece 08.07.2008 tarihli ilk kararın davalılarca temyiz edilmediği gözetilmeyerek davacı aleyhine hüküm kurularak yazılı şekilde karar verilmesinin yerinde görülmediği, mahkemece hükme esas alınan raporda; davalı …’ın 5535 sayılı Yasa ve 6111 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, her iki Kanunun öngördüğü (3) aylık süre içinde görev almak için müracaatta bulunmadığı tespiti yapılarak, davacı idarenin alacağına 5535 sayılı Kanunun 2’nci maddesi ile 2547 sayılı Kanuna eklenen geçici 53’üncü maddesi ve 6111 sayılı Kanunun geçici 4’üncü maddesinde mali hükümlerin örtüştüğü belirtilerek davalıya yurt dışında öğrenim gördüğü süre içerisinde USD cinsinden yapılan ödemelerin, ödemenin yapıldığı tarihteki efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek bulunacak tutar ile bu tutara sarf tarihinden bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen süre için 01.01.2006 tarihinde geçerli olmak üzere tespit ve ilan edilen kanuni faizin işletildiği, 2547 sayılı Kanuna eklenen geçici 53’üncü maddesinde ”…Yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde öğretim elemanı veya memur kadrolarına atandıktan sonra yükümlü bulundukları mecburi hizmeti bitirmeden görevlerinden ayrılan veya bir ceza sebebiyle görevine son verilenler ile bu madde kapsamına girdiği halde müracaat etmemeleri veya Devlet Memurları Kanununun 48’inci maddesinde belirtilen genel şartları taşımadıkları için atanamamaları nedeniyle mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin yükümlü tutulacakları tutar, imzaladıkları yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve ilgililere ödeme yapma sonucu doğurmaksızın, kendilerine döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar için;
a) Bunlardan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesinin yürürlüğe girdiği 5/8/1996 tarihinden sonra yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınanlar hakkında, anılan maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre bu Kanunun yayımı tarihinden önceki süreler için faiz uygulanmaksızın hesaplama yapılır.
b) 5/8/1996 tarihinden önce yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınanlar hakkında, ilgili adına fiilen ödemenin yapıldığı tarihteki T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilân edilen efektif satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek bulunacak tutar ile bu tutara sarf tarihinden bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen süre için 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere tespit ve ilân edilen kanunî faiz işletilerek hesaplama yapılır.” düzenlenmesinin yer aldığı, söz konusu hükmün uygulanabilmesi için 05.08.1996 tarihinden önce yüklenme senedi ile muteber imzalı kefalet senedi alınanlar hakkında uygulanacağının açık olduğu, davalı …’dan üç adet yüklenme senedinin alındığı, 3’üncü yüklenme senedinin tarihi 27.12.1996 olduğuna göre bu taahhüt senedinden sonraki yıllara ilgili bendin uygulanmasının hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, dosyanın bir bütün halinde bilirkişilere tevdii edildiği; …’ın Kasım 1993, 15.06.1999 tarihleri arasında yurtdışında öğrenim gördüğü sürece tüm giderlerinin … tarafından karşılandığı, …’ın lisansüstü öğretimini tamamladığı ancak doktora öğretimini tamamlayamadığı, doktora öğretimini tamamlayamayarak taahhüdünü ihlal ettiği, üniversite tarafından Kasım 1993, 15.06.1999 tarihleri arasında … yurt dışında öğrenim gördüğü sürece maaş, öğrenim gideri ve diğer giderler olarak 142.261 USD ödeme yapıldığı, …’ın 5535 sayılı Yasa ile 6111 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, her iki Kanun öngördüğü 3 aylık süre içerisinde görev almak amacıyla müracaatta bulunmadığı, dolayısıyla mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmediğinden 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Geçici 53’üncü maddesi hükmüne göre imzaladığı/imzaladıkları yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve ilgililere ödeme yapma sonucu doğurmaksızın, kendisine döviz olarak yapılmış olan her türlü masrafları karşılığı 142.261 USD’yi idareye ödemesi gerektiği; …’ın; 24.11.1993 tarih ve 46591 sayılı 450.000.000 TL bedelli ve 04.11.1994 tarih ve 44482 sayılı 800.000.000 TL bedelli kefalet senetlerinin, Kanunda belirtilen 05.08.1996 tarihinden önce 22.01.1997 tarih ve 1779 sayılı 10.000.000.000 TL bedelli kefalet senedinin 05.08.1996 tarihinden sonra olduğu; 15.11.1993-15.06.1999 tarihleri arasında …’a her türlü masrafı mukabili yapılan ödeme tutarının 142.261 USD olduğu, ödemelerin fiilen yapıldığı tarihteki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca tespit ve ilân edilen efektif satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrildiğinde 142.261 USD’nin 16.440 TL’ye tekabül ettiği; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Geçici 53/a maddesi gereği fiilen ödemenin yapıldığı tarihteki T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilân edilen efektif satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi ve sonrasında 5535 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanunun 08.07.2006 tarih ve 26222 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği için 16.440 TL’ye 08.07.2006 tarihinden sonra kanuni faiz işletilmesi gerektiğini, ancak 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 4’üncü maddesine göre bu Kanunun yayımlandığı tarihten önceki süreler için herhangi bir fer’i alacak hesaplanmayacağına dair hükmün uygulanması gerektiği, dolayısıyla ödemelerin fiilen yapıldığı tarihteki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca tespit ve ilân edilen efektif satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek elde edilen 16.440 TL’ye dava tarihinin 09.06.2005 olduğu da dikkate alındığında herhangi bir fer’i alacak hesaplanmaması gerektiği, bu bakımdan Niğde Üniversitesi Rektörlüğünün …’dan 16.440 TL alacaklı olduğunun açıklandığı, mahkemece verilen 08.07.2008 tarihli ilk kararın davalılarca temyiz edilmediği anlaşıldığından her ne kadar 11.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda; dava tarihinin 09.06.2005 olduğu da dikkate alındığında herhangi bir fer’i alacak hesaplanmaması gerektiği açıklamışsa da, taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hükmün, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtayın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremeyeceği belirtilerek davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, davanın … yönünden kısmen kabulü ile, 16.440 TL asıl alacak ve usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek 12.974.32 TL işlemiş faizin davalılardan (davalı …,…, … ve …’dan kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde geçerli AAÜT hükümleri gereğince hesap edilen 53.441,36-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı …, …, …, … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.07.2008 tarihli ve 2005/271 E., 2008/302 K. sayılı kararı ile taraflarına 3.241,43 TL vekalet ücreti, karşı tarafa 500 TL maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, Yargıtay 18. Hukuk dairesinin 2014/4168 E., 2014/5975 K. sayılı kararında vekalet ücret noktasında herhangi bir bozmanın söz konusu olmadığını, Yargıtay bozma kararı sonrası dosyanın tekrar görüşüldüğü, Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/954 E., 2016/309 K. sayılı kararı ile karşı tarafa 1.800 TL maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, davalı tarafın 06.09.2016 tarihli temyiz dilekçesi ile tarafına hükmedilen maktu vekalet ücretine hükmedilmesine itiraz ettiği ve nisbi vekalet ücreti istediği ancak Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/4025 E. 2021/3879 K. sayılı kararı ile davalı tarafın yapmış olduğu bu itirazı değerlendirmeye almayarak itirazını reddettiğini, vekalet ücreti noktasında karar kesinleşmesine rağmen Mahkemece verilen 2021/502 E., 2022/389 K. sayılı karar ile usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilmeyerek davalılar lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca yine usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilmeyerek mahkeme kararının hüküm bölümünün 1’inci maddesinde kabul edilen asıl alacak miktarına hangi tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiğine yönelikte bir karar verilmediğini, mahkeme tarafından davalı …’a üniversitece ödendiği kabul edilen 142.261 USD’ye dava tarihindeki USD’nin efektif satış kuruna göre hesaplanmasının devletin zarara uğramaması açısından daha uygun olacağı kanaatinde olduklarını, ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı …, …, …, … vekili; yerel mahkemece verilen kararın usul yasaya aykırı olduğunu, müvekkil … yönünden de davanın tamamen reddinin gerektiği, söz konusu kararın eksik incelemeye dayanılarak kurulduğunu, müvekkilinin doktora eğitimini tamamlamamasında kusurlu olmadığını, söz konusu alacak taleplerinden sorumlu olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, zorunlu hizmet karşılığı olan kurum alacağın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, bozmaya uyularak verilen kararda belirtilen gerekçelere göre; davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda, mahkemece 08.07.2008 tarihinde verilen ilk kararda, asıl alacağa dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına, davalılar lehine de 500 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiş, bu karar, davalılar tarafından temyiz edilmediğinden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Buna göre mahkemece; 08.07.2008 tarihli kararın davalılar tarafından temyiz edilmediği bu itibarla faiz başlangıç tarihi ve vekalet ücreti bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek, karar verilmesi gerekirken, davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı tarafın faiz ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin çıkartılarak yerine, “Davanın … yönünden kısmen kabulü ile, 16.440 TL asıl alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek 12.974,32 TL işlemiş faizin davalılardan (davalı …,…, … ve …’dan kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,” bendinin yazılmasına, hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan “53.441,36-TL” rakamının çıkartılarak yerine “500 TL” rakamının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davacı yönünden açık, davalı yönünden kapalı olmak üzere,

12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.