Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8455 E. 2023/1009 K. 06.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8455
KARAR NO : 2023/1009
KARAR TARİHİ : 06.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi(İlk Derece)
SAYISI : 2022/2 E., 2022/2 K.
DAVA TARİHİ : 21.07.2022
KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasındaki hakem kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar taraflarca temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat … ile davalı vekilleri Avukat …, Avukat ….’un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanunu’nun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin bırakıldığı 06.04.2023 tarihinde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkili Quick Wrap ve davalı arasında, 01.04.2019 tarihli ve 10 yıllık kira sözleşmesi düzenlendiğini, diğer davacının ise sözleşmeyi garantör olarak imzaladığını, sözleşme gereği kira süresinin hava trafiğinin %80 oranına ulaştığının davalı tarafından müvekkiline bildirildiği 11.04.2019 tarihinde başladığını, sözleşmenin ifa zamanı geldiğinden davalının müvekkiline sözleşme kapsamında tahsis etmeyi taahhüt ettiği konumlardan başka konumlar tahsis ve teslim ettiğini, hem havalimanın öngörülen yolcu sayısına ulaşmaması hem de davalının tahsis ettiği alanların ideal yol güzergahları dışında kalması gibi gibi etkenlerin birleşmesiyle kiracının gelirlerinin sözleşmenin başlangıcından itibaren ön görülenin çok altında kaldığını ve bunun üzerine kiralama ücretinin revize edilmesi için görüşmeler yapıldığını, görüşmeler neticesinde sözleşmedeki alt sınır düzenlemesinin kaldırılmasına ve kira bedelinin müvekkilinin cirosunun %75’i olarak değiştirilmesi yönünde mutabakata varıldığını, bu mutabakat doğrultusunda müvekkilinin 2019 yılı Ekim, Kasım, Aralık aylarına ait kira bedelini 620.141 € olarak ödediğini, davalının bu tutarı itirazsız kabul ederek aynı bedel üzerinden fatura düzenlediğini, ilerleyen süreçte davalının sözleşmeye aykırı olarak iki adet valiz ambalajlama istasyonu kurduğunu, ardından da 18.02.2020 tarihinde müvekkilinin ekipmanlarının elektriği kesilerek personelinin havalimanına alınmamaya başladığını, böylece davalının sözleşmeyi eylemli olarak sona erdirdiğini, müvekkilini tahliye ettiğini ve ambalajlama istasyonlarını teslim etmediğini, davalının tahkim talebini iletmesi ile başlayan süreçte tarafların anlaşma sağlayamadığını, 14.01.2021 tarihinde ICC sekreterliği tarafından tek hakem ataması yapıldığını, hakemin 24.03.2022 tarihli kararı vererek taraflara bildirdiğini, hakem kararının tebliği üzerine davalının bazı hususların düzeltmesi talebiyle başvuru yaptığını ve bu talep uyarınca dosyanın yeniden hakeme verildiğini ve bu kez 21.06.2022 tarihli düzeltilmiş hakem kararının taraflara 24.06.2022 günü e-posta ile tebliğ edildiğini, kararın veren tek hakemin taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve tahkim şartı ile seçilen kurallara aykırı olarak atandığını, ihtilafın çözümünde Türk hukukunun uygulanacağını ancak hakemin Türk hukuku ile ilgili hiçbir eğitimi ve tecrübesi bulunmadığını, bu durumun Türk kamu düzenine aykırı olduğunu, hakemin tarafların Türk hukukuna ilişkin beyanlarını, ihtilafın özünde yatan hukuki meseleye ilişkin Türkçe hukuk kaynaklarını inceleme, böylelikle davada hukuki tartışma noktalarını gereği gibi ele alıp hükme bağlama imkanına sahip olmadığını, hakemin tarafların anlaşmasına ve kanunlara uygun seçilmemiş olmasının tek başına hakem kararının iptal edilmesi için yeterli olduğunu, tek hakemin Türk hukuku ve Türkçeye hakim olmamasının, yargılama konusu hukuki meselelerin değerlendirilmesinde büyük hatalar yapılmasına, hakem kararının hukuka ve kamu düzenine aykırılıklar içermesine yol açtığını; hakem kararının, adil yargılanma ve tarafların eşitliği ilkelerine aykırı olduğunu, hakem kararının yeterli gerekçeye sahip olmadığını, keyfilik içerisinde karar verildiğini, hakemin yetkisini aşarak ve tahkimde görülmesi mümkün olmayan uyuşmazlık hakkında hüküm verdiğini, damga vergisine ilişkin kararın sözleşmeye açıkça aykırı olduğunu, sözleşmeden de doğsa vergi sorumluluğuna ilişkin bir talebin tahkime konu edilmesinin mümkün olmadığını, bunun yanında kira sözleşmeleri doğrudan kamu düzenini ilgilendirdiğinden ve sulh mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin özel ve emredici düzenleme bulunduğundan tahkime elverişli olmadığını, hakemin Türk hukuku bilgisinden yoksunluğunun karara doğrudan etki ettiğini, hakemin bilirkişi görüşü almadan kiralananın çatılı-çatısız tespitini yalnızca fotoğraflarla yapmasının tek başına kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, yapılan bu hatanın yargılama sonucunu da esaslı bir biçimde etkilediğini ve hakem kararını sakatladığını, sözleşmenin davalı tarafça hukuka aykırı şekilde fiilen sonlandırıldığını ve tek hakem kararı ile müvekkili aleyhine cezai şarta hükmedildiğini, hakem kararında ispat hukukuna dair bu çok temel prensibin gözardı edilmesinin savunma hakkının esaslı bir şekilde ihlaline neden olduğunu, hakem kararında sözleşmeye dayalı olarak hükmedilen damga vergisi ile ilgili tutarın hukuka aykırı olduğunu, karar ile davalının damga vergisi beyan etmediğini, ödemediği ve müvekkiline fatura etmediği, dolayısıyla sözleşmede düzenlenen talep koşullarının hiçbiri yerine getirmemiş olmasına rağmen kendince hesapladığı tutarı tahsile hak kazandığını, hakem kararının açık ve fahiş hatalar içerdiğini, müvekkilinin bir kısım talepleri kabul edilmiş ise de hüküm fıkrasında buna ilişkin bir ifadeye yer verilmediğini, diğer bir anlatımla karar içeriğinde kabul edilen talep hakkındaki hükümlerin karar sonucuna yansıtılmadığını, ayrıca alacağın “davalılara” ödenmesine ilişkin hüküm kurulduğunu, oysa müvekkillerinden birinin yargılamada kefil sıfatıyla yer almakta olup sözleşme nedeniyle lehine hüküm kurulabilecek konumda olmadığını, hem dava hem de karşı davada faiz talep edilmiş olmasına rağmen hüküm altına alınan alacaklara uygulanacak faiz oranı ve faizin başlangıç tarihi hakkında bir ifadeye yer verilmediğini, hakemin Türk hukuku bilgisi olmaması nedeniyle dosyadaki deliller itibariyle haklılığı sabit olan müvekkili aleyhine hüküm kurulduğunu, büyük bir adaletsizliğe sebep olunduğunu ileri sürerek; 21.06.2022 tarihli ek karar ile revize edilen 24.03.2022 tarihli hakem kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; tahkim davasında, müvekkilinin Türk hakem atanması talebinin davacılar tarafından ısrarla reddedildiğini, gerekli nitelikleri haiz hakemin seçilmesinin 3 ay sürdüğünü, ICC Divanı tarafından atanan hakeme tarafların bir itirazlarının olmadığı, yargılama konusunun sadece hukuki incelemeyi kapsaması nedeniyle tahkim yargılamasında herhangi bir bilirkişi incelemesi yapılmadığı gibi tarafların bu yönde bir talebinin olmadığını, çapraz sorgunun yapıldığı ve 2 gün süren kapsamlı bir duruşmanın sorunsuz bir şekilde gerçekleştiğini, yargılama süresince detaylı duruşma dahil taraflardan hiçbirinin hiçbir aşamada hakemin Türkçe ile Türk hukuku bilgisi ve deneyimi hakkında bir şüphesinin olmadığını, esas ve karşı dava yönünden kısmen kabul kısmen ret kararı verildiği, her bir talep hakkında Türk hukukuna göre gerekçelendirilmek suretiyle karar verildiğini, taraflar arasında kira sözleşmesi düzenlendiğini, davacı kiracının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle 09.11.2020 tarihi itibariyle sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmedeki tahkim şartı gereği müvekkili tarafından ödenmeyen kira bedellerinin ve ferilerinin tazmini için tahkime başvurulduğunu, davacıların ileri sürdükleri nedenlerin iptal sebebi oluşturmayacağını, ICC Tahkim Kurallarının 36 ncı maddesi uyarınca kararın gerekçesinde değerlendirilerek Hakem tarafından zaten hüküm kurulan kira bedeli ile gecikme faizinin, karar kısmında sehven aynen tekrar edilmemesi sebebiyle müvekkili tarafından usul kurallarına uygun olarak ilgili hatanın düzeltilmesinin talep edildiğini, buna istinaden hatanın düzeltildiğini, davacıların; karar içeriğinde kabul edilen talep hakkında hükmün karar sonucuna yansıtılmadığı, faiz başlangıcına yer verilmediği gibi tüm iddialarının gerçeği yansıtmadığı gibi davacıların varsa bu yöndeki talep ve itirazlarını ICC Tahkim Kurallarının 36 ncı maddesi kapsamında ileri sürmesi ve bu konudaki hakem kararının düzeltilmesi ve yorumlanmasını talep etmesi gerektiğini, davacıların bu yöndeki haklarını kullanmamaları ve bunu iptal sebebi yapmalarının kabulünün mümkün olmadığını, hakem seçiminde tarafların anlaşmasına ve kanuna uyulduğunu, kendi ısrarı sonucu Türk hakem atanmasına izin vermeyen davacının bu safhadaki itirazının açıkça dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davacıların hakem belirlenmesi sürecini uzatarak usul yönünden yabancı hakem atanması yönündeki haklarını kötüye kullandıklarını, davacıların Türk uyruklu hakem atanması talebine karşı çıkmaları nedeniyle ICC kuralları gereği yabancı hakem seçilmesini sağladıklarını, 14.01.2021 tarihinde ICC sekretaryasının taraflara Pr.Kamalia Mehtiyeva’yı atadığını ilettiğini, taraflara hakemin, kabul, uygunluk, tarafsızlık ve bağımsızlık beyanı ile özgeçmişi gönderdiğini, tarafların da hakeme bir itirazı bulunmadığını, tahkim yargılamasında gerek taraflar arasındaki anlaşma hükmüne gerekse kanuna sıkı sıkıya uyulduğunu, tahkim dosyasında kapsamlı bir inceleme yapıldığı, iptal sebeplerinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflarca çekişme olmayan 01.04.2019 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde İga Havalimanı İşletmesi A.Ş.nin kiraya veren, …. Ambalajlama Hizmetleri A.Ş.nin kiracı, …. Investment Holding LLC.nin kiracı yanında sözleşme garantörü olduğu, tarafların sözleşme gereği uyuşmazlığı çözmek üzere hakeme başvurduğu, iptal davasının MTK 15/A-3 üncü maddesi uyarınca hakem kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren bir ay içinde açılacağı, talebe konu hakem kararının taraflara 30.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, tahkim dosyasında davacının düzeltme talebi üzerine verilen 21.06.2022 tarihli ek kararın 24.06.2022 tarihinde tebliğ edildiğinin belirtildiği, iptal davasının süresi içerisinde 21.07.2022 tarihinde açıldığı, Milletlerarası Tahkim Kanunununda iptal sebeplerinin sınırlı olarak belirtildiği, hakem seçiminde, tarafların anlaşmasında belirlenen veya Kanunda öngörülen usule uyulmadığına yönelik iddia incelendiğinde; hakem kararının 22 ile 47 nci paragraflarında belirtilen hakemin atandığı süreç dikkate alındığında davacının atanacak hakemle ilgili anlaşmaya yanaşmadığı ve sadece Prof. Dr. ….’ın atanmasına karşı olmadıklarını belirttiği, başka bir hakem atanmasını kabul etmediği ve en nihayetinde ICC Tahkim Kuralları gereği atanan hakeme ilişkin uygunluk beyanı gönderilmesine karşın bir itirazının bulunmadığı görüldüğünden hakem seçimine ilişkin sürece yönelik iddiasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gibi yerinde de olmadığı, tarafların eşitliği ilkesinin gözetilmediği yönündeki iddianın somut ve yeterli gerekçelerle ortaya konmadığı gibi hakemin keyfilik içerisinde hareket ettiğine dair bir olgunun da bulunmadığı, resen dikkate alınması gereken iptal sebepleri bakımından ise uyuşmazlığın Türk Hukuku bakımından tahkime elverişli olduğuna şüphe bulunmadığı, kamu düzenine aykırılık yönünden ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 E., 2012/1 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, iç hukuktaki kamu düzeninin çerçevesinin, Türk hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı genel siyasete, Anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensip ve özel hukuka ait iyiniyet prensibine dayanan kurallara, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık şeklinde çizilebileceği, iç hukukta kamu düzeninin tarafların uymak zorunda oldukları, kamu hukukundan ve özel hukuktan doğan ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri kurallar olarak anlaşılması gerektiği, MTK 15-A-2/b maddesinde hakem kararının kamu düzenine aykırı olduğunun tespiti halinde hakem kararının iptaline karar verilebileceği düzenlenmiş ise de, hakem kararının kamu düzenine aykırı olup olmadığının denetlenmesinin, esasa ilişkin hakemlerin doğru karar verip vermediğinin denetlenmesi anlamına gelmeyeceği, kamu düzenine aykırılık tespit edilmediği, bilirkişi ve keşif incelemesi yapılmaması veya kanun hükmünün olaya uygulanmasında hata yapılmasının kamu düzenine aykırılık olarak kabul edilemeyeceği, ancak Hakemin tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar verdiği veya istemin tamamı hakkında karar vermediği ya da yetkisini aştığına yönelik iddia incelendiğinde uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, tahkim şartının geçerli olduğu, hakemin tüm talepler hakkında karar verdiği, sadece tahkim yargılamasında davalı davacının, karşı davasına konu faiz talepleri ile ilgili hüküm oluşturulmadığı, benzer bir hatanın davacının kira alacağına yönelik talebi yönünden de yapıldığı, davacının düzeltme talebi üzerine hakem tarafından ek kararla maddi hatanın düzeltildiği, davacının belirttiğinin aksine 64.505,01 Euro’nun hüküm fıkrasında da hüküm altına alındığı, buna karşın tahkim dosyasında açıkça talep edilmesine karşın faiz talebi hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmadığı, bu durumun MTK 15-A-1-e hükmünde belirtilen istemin tamamı hakkında karar verilmemesi sonucunu doğurduğu, bu eksikliğin de kanunda açıkça iptal sebebi olarak belirtildiği ve iptal talep eden davacının da açıkça bu iptal sebebine dayandığı, hakemin tahkim yargılamasında davalı karşı davacının faiz talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz hüküm kurmadığı anlaşıldığından istemin tamamı hakkında hüküm verilmemesi nedeniyle hakem kararının yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle, davacılar … Ambalajlama Hizmetleri A. Şirketi ve…. Investment Holding LLC tarafından açılan hakem kararının iptali davasının kabulüne, Milletlerarası Ticaret Odasının 24.03.2022 tarihli ve 25725/AYZ/DDA/AZO dava numaralı Hakem kararı ile bu karara ilişkin 21.06.2022 tarihli ek Hakem kararının iptaline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ :
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; hakem kararının, hakemin taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve tahkim şartı ile seçilen kurallara aykırı olarak atanmış olması, Türkçeye ve Türk hukuku bilgisine hakim olmayan birinin tek hakem olarak atanması, hakem kararının, adil yargılanma ve tarafların eşitliği ilkesine açık aykırılıklar içermesi, hakemin yetkisini aşarak ve tahkimde görülmesi mümkün olmayan uyuşmazlık hakkında hüküm vermiş olması, hakem kararının açık ve fâhiş hatalar içermesi gerekçeleri ile iptali gerektiğini, kararın gerekçesinde; sadece karşı davaya konu talebin faizine hükmedilmemesinden bahsedilmesinin, eksik ve hatalı olduğunu, ICC Tahkim Divanı tarafından kararı veren Hakemin atandığını, gerek sözleşme gerekse de ICC Tahkim Kuralları uyarınca tek hakemin ICC Tahkim Divanı tarafından atanmasına imkân veren koşulların oluşmadığını, bu nedenle de yapılan atamanın hukuka aykırı olduğunu, ICC Tahkim Divanı tarafından tayin edilen Hakemin, tamamen hukuki nitelikteki ihtilâfı çözümleyecek derecede Türk hukukuna, davadaki hukuki tartışmayı tam olarak kavrayıp buna ilişkin kaynakları da araştıracak ölçüde Türkçe lisanına hâkim olmadığını, bu durumun karar sonucuna doğrudan etki ettiğini, müvekkilinin hakemin tayinine itiraz etmeyip bunu davada ileri sürmesinin “hakkın kötüye kullanılması” olarak değerlendirilmesinin de mümkün olmadığını, dava konusu Hakem Kararında, davalı lehine 6.154.153,45 EURO cezai şarta hükmedildiğini ve bu yapılırken (kira konusu yer “çatısız işyeri” olduğu kabulü ile hareket edildiği için) cezai şarta ilişkin sözleşme düzenlemesinin açık yasa hükmü uyarınca geçersiz olduğunun tümüyle göz ardı edildiğini, sözleşmede damga vergisinin Müvekkili tarafından ödenmesi için öngörülen koşulların hiçbiri gerçekleşmediği halde bu yönde karar verildiğini, cezai şart tutarının hesaplanmasında da taraflar arasındaki sözleşmeyi açıkça yok saydığını, kira sözleşmelerinin, doğrudan kamu düzenini ilgilendirdiğinden ve sulh mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin özel ve emredici düzenleme bulunduğundan tahkime elverişli olmadığını, hakem kararının; hakemin sözleşmeye ve seçilen usule aykırı şekilde tayini, dava konusu istemlerin tamamı hakkında karar verilmemiş olması, tarafların eşitliğinin gözetilmemiş olması, uyuşmazlığın tahkime elverişli olmaması, kararın kamu düzenine aykırı olması hükümlerini de ihlâl ettiği hususunun tespiti ile hüküm gerekçesine eklenmesine, Mahkeme kararının değişik gerekçe ile onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili; Mahkemenin, davacının faize ilişkin talebi bakımından da dürüstlük kuralına aykırı davrandığı, ayrıca hakemin faize hükmetmesine de gerek olmadığı, ilgili durumun bir iptal sebebi de olamayacağı ve karşı davaya ilişkin bir iptal sebebi ile esas davanın iptal edilemeyeceğini göz ardı ettiğini, davacının tahkim yargılamasının en başından itibaren dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, mahkemenin, ICC Tahkim Kuralları’na göre tarafların kararda bulunan kayıt, hesap, yazım hatası ve benzer nitelikteki diğer hataların düzeltilmesi, yorumlanmasını talep etme imkanı olduğu ve bu hakkın kullanılmamasının sonuçları değerlendirilmediğini, müvekkil tarafından da faiz alacağına ilişkin ilgili kararın düzeltilmesi yoluna başvurulduğu ve Hakem tarafından da verilen kararın, 21 Haziran 2022 tarihinde verilen ek karar ile düzeltildiğini, Mahkeme tarafından davacının bu hakkını kullanmamış olması sebebi ile ilgili haklarından feragat ettiği hususunun göz ardı edildiğini, ana alacağa bağlı olan fer’i alacak niteliğindeki “faiz” isteminin “istemin tamamı hakkında karar verilmesi” kapsamındaki bir iptal sebebi olarak değerlendirilemeyeceğini, tahkim yargılamasında esas dava ve karşı dava şeklinde iki davanın varlığı dikkate alınarak, iptal kararı verilecekse bile sadece karşı dava yönünden değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hakem kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı HMK’nın 439 uncu maddesi “(1) Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabilir. İptal davası, tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde açılır; öncelikle ve ivedilikle görülür
(2) a) Tahkim sözleşmesinin taraflarından birinin ehliyetsiz ya da tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğu,
b) Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, sözleşmede belirlenen veya bu Kısımda öngörülen usule uyulmadığı,
c) Kararın, tahkim süresi içinde verilmediği,
ç) Hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verdiği,
d) Hakem veya hakem kurulunun, tahkim sözleşmesi dışında kalan bir konuda karar verdiği veya talebin tamamı hakkında karar vermediği ya da yetkisini aştığı,
e) Tahkim yargılamasının, usul açısından sözleşmede veya bu yönde bir sözleşme bulunmaması hâlinde, bu Kısımda yer alan hükümlere uygun olarak yürütülmediği ve bu durumun kararın esasına etkili olduğu,
f) Tarafların eşitliği ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmediği,
g) Hakem veya hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmadığı,
ğ) Kararın kamu düzenine aykırı olduğu,
tespit edilirse, hakem kararları iptal edilebilir.
(6) İptal davası hakkında verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz incelemesi, s bu maddede yer alan iptal sebepleriyle sınırlı olarak, öncelikle ve ivedilikle karara bağlanır. Temyiz, kararın icrasını durdurmaz.
(3) Hakem veya hakem kurulunun, tahkim sözleşmesi dışında kalan bir konuda karar verdiği iddiasıyla açılan iptal davasında, tahkim sözleşmesi kapsamında olan konuların, tahkim sözleşmesi kapsamında olmayan konulardan ayrılması mümkün olduğu takdirde, hakem kararının sadece tahkim sözleşmesi kapsamında olmayan konuları içeren bölümü iptal edilebilir “

2. 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun, 15 inci maddesi “ A) Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabilir. (Değişik ikinci cümle: 28/2/2018-7101/53 md.) İptal davası, 3 üncü madde uyarınca yetkili asliye hukuk mahkemesinin bulunduğu yer yönünden yetkili bölge adliye mahkemesinde açılır, öncelikle ve ivedilikle görülür.
Hakem kararları aşağıdaki hallerde iptal edilebilir:
1. Başvuruyu yapan taraf;
a) Tahkim anlaşmasının taraflarından birinin ehliyetsiz ya da tahkim anlaşmasının, tarafların anlaşmayı tâbi kıldıkları hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna göre geçersiz olduğunu,
b) Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, tarafların anlaşmasında belirlenen veya bu Kanunda öngörülen usule uyulmadığını,
c) Kararın, tahkim süresi içinde verilmediğini,
d) Hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verdiğini,
e) Hakem veya hakem kurulunun, tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar verdiğini veya istemin tamamı hakkında karar vermediğini ya da yetkisini aştığını,
f) Tahkim yargılamasının, usul açısından tarafların anlaşmalarına veya bu yönde bir anlaşma bulunmaması halinde, bu Kanun hükümlerine uygun olarak yürütülmediğini ve bu durumun kararın esasına etkili olduğunu,
g) Tarafların eşitliği ilkesinin gözetilmediğini,
İspat ederse veya,
2. Bölge adliye mahkemesince;a) Hakem veya hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmadığı,
b) Kararın kamu düzenine aykırı olduğu,
Tespit edilirse.
Hakem veya hakem kurulunun, tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar verdiği iddiasıyla açılan iptal davasında, tahkim anlaşması kapsamında olan konuların, tahkim anlaşması kapsamında olmayan konulardan ayrılması mümkün olduğu takdirde, hakem kararının sadece tahkim anlaşması kapsamında olmayan konuları içeren bölümü iptal edilebilir.”

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Taraflar arasında düzenlenen 01.04.2019 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 18 inci maddesinde, sözleşmeden doğacak tüm ihtilafların, Milletlerarası Ticaret Odası Tahkim Kuralları uyarınca, bu kurallara göre atanan tek hakem tarafından çözümleneceği düzenlenmiştir. Buna istinaden, hakem davası davacısı kiraya veren tarafından 13.10.2020 tarihinde Milletlerarası Ticaret Odası, Tahkim Divanına, tahkim başvurusunda bulunulmuş, kiracı davalı ise karşı davada tazminat talep etmiştir. Davaya konu iptali istenilen hakem kararında, asıl dava ve karşı dava açısından ayrı ayrı hüküm kurulmuştur.

3. Tahkim yargılamasında davalı-karşı davacı kiracı, maddi tazminat talebi yönünden faiz isteminde de bulunmuştur. Hakem kararında, faiz konusunda hüküm kurulmamıştır. Talep olmasına rağmen faiz talebi hakkında karar verilmemiş olması iptal sebebi olup Mahkemenin bu yöndeki kabulünde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ancak, hakem kararının kısmen iptaline karar verilmesi mümkün olduğundan yalnızca karşı dava yönünden iptal kararı verilmesi gerekirken, asıl davayı da içeren hakem kararının tamamının iptaline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacılara yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.