Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8404 E. 2023/1611 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8404
KARAR NO : 2023/1611
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1596 E., 2022/1256 K.
DAVA TARİHİ : 15.06.2017
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/214 E., 2022/495 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının başvurusunun esastan reddine, davalının başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; dava konusu taşınmazın davalı ile birlikte 1/2 oranında adlarına tescil edildiğini, toplam satış bedeli 265.000 TL’yi satıcı şirket hesabına 06.04.2015 tarihinde havale ettiğini, davalının hissesine düşen 132.500 TL’yi ödemediğini, alacağının tahsiline yönelik icra takibi başlattığını, davalının haksız bir şekilde takibe itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı; davacı ile annesi arasında boşanma davasının bulunduğunu, davacının boşanma dosyasındaki 03.11.2016 tarihli dilekçesinde; tarafların 265.000 TL bedelle beraberce ev almaya karar verdikleri, bu evin 1/2 payın … adına tescil edildiğini beyan ettiğini, annesi tarafından davacıya karşı açılan 2017/837 E. sayılı alacak davasında da 11.07.2017 tarihli cevap dilekçesinde; 1/2 payın bedelinin kendisi tarafından karşılandığını, 1/2 payın davacı Hatice’nin talebi üzerine kızı Banu adına tescil edildiğini ifade ettiğini, söz konusu ikrarlarla sadece 1/2 payın davacı tarafından karşılandığını, evin hissesine düşen miktarı ödeme gücünün olduğunu, bu miktarı annesi aracılığıyla satış işleminden önce davacıya verdiğini, söz konusu bedelin 79.760 TL’lik kısmının davacının talebi doğrultusunda annesi tarafından 20.03.2015 tarihinde banka hesabına yatırıldığını, bakiye kısmın elden verildiğini, yetkili kıldığı annesi ile satın aldıklarını, resmi senedin aksinin resmi senetle ispatlanabileceğini savunarak, davanın reddini ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının 79.760 TL’yi ödediğini dosyaya sunulan dekontlarla ispatlamasına karşın elden ödediğini savunduğu bakiye 52.740 TL’yi ödediğini ispatlayamadığı, uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiği, likit bir alacağın bulunmadığı, icra inkar tazminatı talep edemeyeceği, icra takibi öncesinde davalının temerrüde düşürülmediği, davalının yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile itirazın 52.740 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; banka hesabına yapılan ödemelerin dava dışı Hatice tarafından yapıldığını, davalı tarafından hesabına para yatırılmadığını, tarafların aynı dosya ile haklılık kazanmaya çalıştığını, 2018/438 E. sayılı dosyada dava dışı Hatice ile taraf olduklarını, Hatice tarafından ev için para gönderildiğinin iddia edildiğini ancak celsede 2014 yılında Selçuklu İlçesindeki ev için verdiğini beyan ettiğini, bu evin evlenmeden önce 2009 yılında müvekkili tarafından satın alındığını, ödeme iddiasının ispatlanmadığını, işbu davada davalının ödemesi gereken miktarı bildiğini, icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı vekili; davacının, müvekkili ile ortak olarak alınan evin bedelinin tümünü kendisinin ödediğini ileri sürdüğünü ancak Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/438 E. sayılı dosyasının 11.07.2019 tarihli celsesine bizzat katılan davacının “Meramdaki evi 265 bine aldık, ben bu ev için 140 bin civarı verdim, kalan parayı da davacı taraf verdi, kızı para vermedi.” şeklinde beyanda bulunduğunu, yine bu dosyaya ilişkin 11.07.2017 tarihli cevap dilekçesinde “Taraflarca ortak alınan Havzan Mah…Meram/ Konya adresindeki taşınmazın 1/2 hissesi müvekkilce karşılanmış olup 1/2 hissesi ise davacı Hatice Karataş’ın talebi üzerine davacının öz kızı olan … adına tescil edilmiştir.” şeklinde beyanda bulunulduğunu, bu beyanların mahkeme içi ikrar mahiyetinde olduğunu, davacının iş yoğunluğu nedeni ile kendisi adına satış işlemlerinin vekaletname ile annesi tarafından gerçekleştirildiğini, taşınmazın tescilinin tüm tarafların edimlerini yerine getirmesinin akabinde gerçekleştiğinden müvekkilinin edimini yerine getirdiğinin tapu senedi ile sabit olduğunu, davacının kötü niyetli ve haksız olduğunu, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava değeri dikkate alındığında davalının kendisi yerine annesi tarafından davacıya satış bedelinin ödendiği iddiasının kesin delillerden biriyle ispat etmesi gerektiği, Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/438 E. sayılı dosyasında, davalının annesi Hatice tarafından davacı … aleyhine başka bir taşınmaza ilişkin itirazın iptali davası açıldığı, bu dosyanın 11.07.2019 tarihli duruşmasında, davalı asilin “Selçukludaki ev için ben davacıdan borç almadım, meramdaki evi 265 bine aldık, ben bu ev için 140 bin civarı verdim, kalan parayı da davacı taraf verdi, kızı para vermedi, bütün işlemler bank asya üzerinden yapılmıştır” şeklinde ve yine davalı vekilinin 11.07.2017 tarihli cevap dilekçesinin 3 nolu paragrafındaki “taraflarca ortak olarak Alınan Havzan Mah.Ebussuudelendi. Cad. No:4/8 Meram/Konya adesindeki taşınmazın 1/2 hissesi müvekkilce karşılanmış olup 1/2 hissesi ise davacı Hatice Karataş’ın talebi üzerine davacının öz kızı olan … adına tescil edilmiştir. Taraflar söz konusu hanede uzun süre birlikte oturmuşlardır. Davacı tarafın davalının kızı adına tescil edilen taşınmaza ilişkin taşınmaz dışında alınacak ya da alınmış başkaca bir taşınmazı da söz konusu değildir” şeklindeki beyanlarının mahkeme içi ikrar niteliğinde kesin delil olduğunu, davalının satış bedelinin annesi tarafından davacıya ödendiğini kesin delille ispatladığından davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığından kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın reddine, asıl alacağın % 20’si olan 26.500 TL kötü niyet tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; gerekçe gösterilen 2018/438 E. sayılı dosyanın taraflarının müvekkili ile davalının annesi olduğunu, tarafları aynı olmayan dosya ile haklılık kazandırıldığını, söz konusu davada davacı Hatice’nin ev almak para gönderdiğini iddia ettiğini, duruşmada Selçuklu’daki ev için gönderdiğini beyan ettiğini, ancak bu evi evlenmeden önce aldığını, itirazın iptaline karar verilerek hem ödendiği iddia edilen 50.000 TL’yi ödemek zorunda kaldığını, hem de 1/2 hissenin davalı adına tescil edildiğini, her iki dosyadaki kararın çeliştiğini, davalının ödeme yapmadan ev sahibi olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla beyanında 140.000 TL ödediğinden 132.500 TL’den fazla kısmı değerlendirilmediğini, davalının 52.740 TL elden ödeme iddiasını ispatlayamadığını, kötü niyetinden bahsedilemeyeceğinden tazminata hükmedilemeyeceğini, davalının ortaklığın giderilmesi davası açarak mağduriyetini artırdığını, nispi vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalı adına ödenilen satış bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 187 nci maddesinde; ispatın konusunun, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalardan oluştuğu ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilebileceği, herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıaların çekişmeli sayılmadığı hükme bağlanmıştır.

2. Yargılama usulü bakımından ikrar; açıklayan tarafından hasmının karara bağlanmasını istediği hakkın veya hukuki durumun meydana gelmesine esas olan ve hasmınca ileri sürülen maddi olayların tümünün veya bir bölümünün doğru olduğunun bildirilmiş olması demektir (YHGK 09.11.1955 tarih ve E:4-79 K:78; 25.06.1975 tarihli E.4/681 K.879 sayılı ilamları).

3. Aynı Kanun’un 188 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; “davada bir tarafça ileri sürülen bir vakıa iddiasının, mahkeme önünde karşı taraf ya da vekili tarafından ikrar edilmesiyle artık o vakıa, taraflar arasında çekişmeli olmaktan çıkar ve bunun sonucu olarak ispatı gerekmez.” hükmü getirilmiştir. İkrar, tek taraflı bir usûlî işlem olarak, delil ikame faaliyetini ve ispat ihtiyacını ortadan kaldıran bir taraf beyanıdır.

4. Mahkeme içi ikrarın, taraflardan yada onların yetkili temsilcilerinden sadır olması ve ikrarın yargılama içinde, mahkemeye karşı yapılması gerekir. Mahkeme içi ikrar, mahkeme önünde sözlü olarak yapılabileceği gibi; bir dilekçe veya layiha ile de vakıa ikrar edilebilir. Mahkeme içi ikrar, bir kesin delildir.

5. Önemle vurgulanmalıdır ki; bir davada yapılan mahkeme içi ikrar, başka bir davada da geçerli olup, kesin delil teşkil eder (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı baskı, İstanbul 2001, C:2, s:2045).

6. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli de olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilemez.

3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçelere göre, davalının Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/438 E. sayılı dosyasındaki beyanlarının mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. Davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispatlanmamıştır. Buna göre Bölge Adliye Mahkemesince; davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.

3. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı tarafın kötüniyet tazminatına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 5 inci bendinde yer alan “Asıl alacağın %20’si olan 26.500,00 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” ibaresinin çıkartılarak yerine “Koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,” ifadesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.