YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8398
KARAR NO : 2023/1440
KARAR TARİHİ : 15.05.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/984 E., 2022/1606 K.
DAVA TARİHİ : 24.03.2014
KARAR : Davanın Kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/358 E., 2020/36 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı Belediyeye ait 423 metrekarelik taşınmazının Belediye Encümeninin 04.05.1994 tarih ve 1994/129 Karar sayılı kararı ile kendisine satıldığını ve adına tescil işlemlerinin yapılmasına karar verildiğini, bu karar gereğince 50.760.000 TL ödediğini, aradan 20 yıl geçmesine rağmen davalı belediyenin taahhüdünü yerine getirmediğini, taşınmazın devrini adına geçirmediğini belirterek;
öncelikle taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç bedelinden şimdilik 10.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, bu talebin yerinde görülmemesi halinde denkleştirici adalet kuralı ve hakkaniyet ilkesi doğrultusunda hükmedilecek tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 02.02.2016 havale tarihli ıslah dilekçesinde ise; öncelikle mülkiyeti Bingöl Belediyesine ait dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline, taşınmaz ifraz sonucunda 288 metrekare olduğundan ifraz nedeniyle kalan 135 metrekarelik kısmın da adına tapuya tesciline, bu mümkün değilse taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç bedelinden şimdilik 143.089,92 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ederek davasını ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasında ise davacının iddialarının yasal dayanağı olmadığını, taşınmaz için gecekondu yasası kapsamında ve o günün şartlarına göre düşük bir bedel belirlendiğini, yüksek miktarda hazırlanmış güncel değerle ilgili aleyhe hususları kabul etmediklerini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hesap bilirkişleri tarafından hazırlanan her iki bilirkişi raporunda da davacının taşınmaz için 25.05.1994 ve 25.07.1994 tarihlerinde ödediğini iddia ettiği 50.760,000 TL’nin uyarlama yaptırılarak dava tarihi olan 24.03.2014 tarihi itibariyle güncel değerinin oldukça düşük çıktığı; davacı tarafından dava konusu taşınmaz için davalı belediyeye ödenen paranın taşınmazın o zamanki değeri için ödenmiş olduğu, bu nedenle taşınmazın dava tarihi itibarıyla güncel değerinin belirlenmesi ve belirlenecek bu miktarın sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacıya ödenmesinin hakkaniyete daha uygun olacağı, yapılan keşfe istinaden düzenlenen 29.12.2015 havale tarihli inşaat ve mülk bilirkişi raporunda belirlenen 143.089,92 TL’nin hakkaniyet ilkesine uygun olarak değerlendirildiği, dava konusu taşınmazda davacının zilyetliği devam ettiğinden alacağın zamanaşımına uğramasının sözkonusu olamayacağı, taraflar arasındaki satış sözleşmesi resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersiz olup davacının tapuya tescil talebinin kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle; tapu iptali ve tescil isteminin reddine, alacak isteminin kabulü ile 143.089,92 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, söz konusu miktarın 10.000,00 TL’sine dava tarihinden, 133.089,92 TL’sine ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, taşınmazın rayiç değerinin yüksek bulunduğunu, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini beyan ederek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı belediyenin encümen kararı uyarınca çekişmeli taşınmazın davacıya satış suretiyle devrine karar verildiği, davacının üzerine düşen edimi yerine getirerek davalıca tespit edilen bedeli ödendiği, davacının taşınmazın bedelini ödediği tarih olan 25.07.1994 tarihinden dava tarihine kadar davalı … tarafından taşınmaz davacıya devredilmediği gibi taşınmazın tescili talebine de olumlu olumsuz bir karşılık verilmediği, bedelin ödenme tarihinin üzerinden dava tarihine kadar 20 yıl geçmiş olmasına rağmen davaya konu taşınmazın davacı adına tescil edilmediğinden ve davalı vekilince davanın reddinin savunulmuş olduğu da gözetilerek dava tarihi itibariyle ifanın imkansız olduğu sonucuna varılarak taşınmazın usulünce saptanan rayiç değerinin davacıya ödenmesine yönelik verilen kararda bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, geçersiz satış sözleşmesine konu taşınmazın değerinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 77 nci maddesinde “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” düzenlemesi mevcuttur.
2. Dairemizin 26.05.2022 tarihli ve 2022/3578 E., 2022/5130 K. sayılı ilamının ilgili kısmı şu şekildedir: “…Bu durumda, bir kamu kurumu olan davalı belediyenin; davacının da aralarında bulunduğu gecekondu sahiplerine, kamulaştırmadan sonra arsa tahsis edileceği yönünde güven aşılamak suretiyle, tahsis edilecek arsalar karşılığında para topladığı sabittir. Davalının kamuya sunduğu bu nitelikteki bir işlemde, devletin güvenilir olması asıldır. Arsa tahsisi yapılacağı ilanına güvenerek belediyeye para yatıran davacı, belediye ile olan bu ilişkide edimini yerine getirmiş, davalı ise getirmemiştir. İfa, davalının kusuru ile imkansız hale gelmiştir. Davalının tahsisin yapılmadığını ileri sürmesi TMK’nın 2. maddesine göre hakkın kötüye kullanılmasıdır. Davalı kurum, davacının zararını gidermelidir. Tazminat miktarı belirlenirken, davacının gerçek zararı esas alınmalıdır. Eş söyleyişle, davacı, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki arsanın rayiç değerini isteyebilir…”
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçelere, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime açık, kapsamlı, detaylı, hukuki uyuşmazlığı çözücü, yerinde tespitler içeren bir rapor olmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.