Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8362 E. 2023/151 K. 20.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8362
KARAR NO : 2023/151
KARAR TARİHİ : 20.02.2023

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/140 E., 2022/122 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın kısmen kabul kısmen reddi
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı vekili Avukat …

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davalı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; İstanbul İli, Başakşehir İlçesinde 4. Etap … adresinde davalı şirket tarafından inşa edilen 332 42 MG İkiz I-12 numaralı villayı 18.06.2002 tarihinde 104.295,00 TL bedelle satın aldığını, villanın na tamam olduğunu ve villa için çok fazla masraf yaptığını, söz konusu villada eşi ve iki çocuğu ile yaşadığını, davalı şirket tarafından yürütülen ”Sular Vadisi” isimli projenin 2009 yılı içerisinde evinin arkasındaki alana ulaştığını, sel baskını nedeniyle villanın hasara uğradığını, dava konusu hasarın davalı şirket tarafından yapılan bu proje nedeni ile oluşan kot farkından kaynaklandığını, davalı şirket tarafından satılan villanın arka tarafında bahçe ve bahçenin önünde Başakşehir Konutları 5. Etaptan başlayıp devam eden 20-30 metre genişliğinde bir vadi bulunduğunu, konutu aldığında bu vadinin boş olduğunu, davalı şirket tarafından 2005-2006 yıllarında projenin başladığını, proje kapsamında park haline getirilmek istenilen yerde alt yapı çalışmaları sırasında çıkan toprağın vadiye döküldüğünü, çalışmalar esnasında zemine mıcır döküldüğünü, vadinin kotunun yükseldiğini, söz konusu durumun ilgililere bildirildiğini ancak ilgilenilmediğini, 09.09.2009 tarihinde gece yağan yağmur neticesinde oluşan selin sonucunda bodrum katın merdiven boşluğunun tamamının ve zemin katın 1,5 metre seviyesine kadar sular altında kaldığını, bodrum katta yer alan tamir tezgahının, tamir eşyalarının, oturma grubunun, giriş katında bulunan koltukların, yatak ve mutfak eşyalarının, nişan fotoğraflarının, evdeki kapıların, ahşap kaplama merdiven basamaklarının, merdiven korkuluklarının, halı ve sair tüm eşyanın sular altında kaldığını, davalının kusuru sebebiyle eşyalarının ve maliki olduğu konutun zarara uğradığını belirterek şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın ve davalının kusuru sebebiyle uğradığı manevi yıkım karşılığı olarak 35.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 09.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

2. Davacı vekili 09.12.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle; maddi tazminat talebini 36.500,00 TL olarak ıslah ederek toplam 36.500,00 TL nin olay tarihi olan 09.09.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; öncelikle görevsizlik yönünden davanın reddini talep etmiş, esasa ilişkin olarak ise; villanın sözleşme hükümlerine uygun olarak inşa edilerek davacıya teslim edildiğini, Kiptaş’ın 1998-2000 yılları arasında Başakşehir 4. Etap adı altında yeni bir şehir kurduğunu, tüm alt yapının konut ve villalar tamamlanmadan önce bitirildiğini, oturum başladıktan sonra Kiptaş tarafından yapılmış bir alt yapı çalışması olmadığını, davacı dilekçesinde belirtilen villların karşısındaki konutların ve civardaki alt yapı çalışmalarını kendisinin yapmadığını, yapılan araştırmada vadinin karşısındaki bahse konu konutların İ.B.B Mesken Gecekondu birimi tarafından subay lojmanları olarak inşa ettirildiğinin öğrenildiğini, Kiptaş tarafından inşa ettirilen Sular Vadisi proje çalışmalarının da henüz davacının villasının önüne kadar gelmediğini, mevcut projenin Kiler Market’in yanındaki kavşakta sona erdiğini, geçen yıllarda bölgede meydana gelen bazı soruların Kiptaş tarafından giderildiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen Eylül ayı yağışlarının mevsim normallerinin üstünde olduğunu, yağışlardan en fazla etkilenen bölgelerin başında Başakşehir’in geldiğini, doğal afetlerden dolayı meydana gelen zararların kendisinden talep edilemeyeceğini, onlarca insanın canını kaybettiği tabi afet nedeniyle meydana gelen zarardan dolayı manevi zarar talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin villanın dere yatağına yakın konumda inşa edilmiş olduğu, bölgede inşai faaliyetlerin devam ettiği, villanın dere yatağına yakın konumda inşa edilmesinin ve dere yatağının tabi kotunda mıcır serilmesi ve hafriyat dökülmesi suretiyle dere yatağının tabi kotunun değiştirilmesinin su baskının gerçekleşmesinde etkili olduğu, mevcut alt yapının da aşırı yağan yağmurda yetersiz kalması neticesinde suların menfezten taşarak yüzeyden akması sonucunda su baskınının meydana gelmiş olduğu, davacıya ait villanın su baskını altında kalması nedeniyle 25/11/2011 ve 17.02.2012 tarihli raporlarda hasar bedelinin toplam 36.500,00 TL olarak, 02.09.2013 tarihli raporda ise 39.400,00 TL olarak belirlendiği, ilk raporun davacı vekilince benimsenerek buna göre davanın ıslah edilmesi nedeniyle zarar miktarı yönünden daha düşük ifade eden ilk rapordaki miktarların dosya kapsamına da uygun düştüğü, davacı ayrıca manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de BK 58 ve TMK 25 maddeleri uyarınca manevi tazminat istenebilmesi için meydana gelen olayın kişilik haklarına ağır bir saldırı oluşturması veya vücut bütünlüğünün bozulmasına yol açması gerektiği, her haksız fiilin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı, somut olayda davalının kusurlu davranışı nedeniyle davacının bir takım maddi zararlarının meydana geldiği saptanmış ise de atılı eylemin davacının kişilik haklarına yönelik olmadığı, maddi zararlarının da öngörülen tazminat ile karşılandığı, manevi tazminatın yasal şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 21.03.2016 tarih ve 2014/36326 Esas, 2016/8309 Karar sayılı ilamıyla tarafların sair temyiz itirazları incelenmeksizin somut olayda, davacı (alıcı) ile davalı müteahhit (satıcı) arasındaki mesken (villa) satımına ilişkin uyuşmazlığın, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun (4077 sayılı Kanun) kapsamında kaldığı, 4077 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesinde bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörüldüğü, davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu, görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olduğu, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetildiği, görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmadığı, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile villanın dere yatağına yakın konumda inşa edilmiş olduğu, bölgede inşai faaliyetlerin devam ettiği, villanın dere yatağına yakın konumda inşa edilmesinin ve dere yatağının tabi kotunda mıcır serilmesi ve hafriyat dökülmesi suretiyle dere yatağının tabi kotunun değiştirilmesinin su baskının gerçekleşmesinde etkili olduğu, mevcut alt yapının da aşırı yağan yağmurda yetersiz kalması neticesinde suların menfezten taşarak yüzeyden akması sonucunda su baskınının meydana gelmiş olduğu, davacıya ait villanın su baskını altında kalması nedeniyle 25.11.2011 ve 17.02.2012 tarihli raporlarda hasar bedelinin toplam 36.500,00 TL olarak, 02/09/2013 tarihli raporda ise 39.400,00 TL olarak belirlendiği, ilk raporun davacı vekilince benimsenerek buna göre davanın ıslah edilmesi nedeniyle zarar miktarı yönünden daha düşük ifade eden ilk rapordaki miktarların dosya kapsamına da uygun düştüğü, davacı ayrıca manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de BK 58 ve TMK 25 maddeleri uyarınca manevi tazminat istenebilmesi için meydana gelen olayın kişilik haklarına ağır bir saldırı oluşturması veya vücut bütünlüğünün bozulmasına yol açması gerektiği, her haksız fiilin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı, somut olayda davalının kusurlu davranışı nedeniyle davacının bir takım maddi zararlarının meydana geldiği saptanmış ise de atılı eylemin davacının kişilik haklarına yönelik olmadığı, maddi zararlarının da öngörülen tazminat ile karşılandığı, manevi tazminatın yasal şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 27.09.2022 tarihli ve 2022/5483 Esas, 2022/7047 Karar sayılı kararıyla; dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı vekili; zararın sel baskını nedeniyle doğal afetten meydana geldiğini, kendilerine husumet düşmediğini, ilk bilirkişi raporunda bölgede çalışmaların devam ettiğini, dere yatağının kotu ile oynanmış olduğunu, villanın dere yatağına yakın noktada inşa edilmesinin su baskınının gerçekleşmesinde etkili olduğu yönünde kanaat açıklanmış olduğunu ve daha sonra itiraz üzerine oluşturulan yeni bir heyetten alınan bilirkişi raporunda ise dere yatağı ile kimin oynadığı, civarda yapılan inşaatların su baskınına etkisinin ne olduğu, dere yatağı denirken neyin kastedildiği, ortada faal bir derenin mevcut olup olmadığı, Kiptaş’ın bölgedeki inşaatlar nedeniyle sorumlu tutulup tutulamayacağı, su baskını olduğu dönemdeki yağışların ve doğal afetin su baskınına etkisi gibi hususlarda herhangi bir açıklama ve araştırma yapılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmazın ayıplı teslimi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme
1.İlk Derece Mahkemelerinin nihai kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulması 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesinde sayılı sebeplerinin birinin varlığı halinde mümkündür.

2.Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde bulunmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.