Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8180 E. 2023/1146 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8180
KARAR NO : 2023/1146
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/13 E., 2022/1055 K.
DAVA TARİHİ : 06.06.2017
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sarıgöl Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/152 E., 2020/166 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvrusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davalının, bağcılık yapmak amacıyla aldığı Sarıgöl ilçesi, Özpınar mahallesi 814 ve 816 parselleri bağcılığa uygun hale getirmek için davalının talimatı ile iyileştirme işlemleri yaptığını, bu amaca yönelik olarak 2016 yılı Şubat başlarında bir adet kepçe ve damperli kamyon sürücüsü ile anlaşıp arazilerin iyileştirilmesi, yeme içme ve barınma masraflarını karşıladığını, ayrıca arazilerin 1.sınıf tarım arazisi haline getirilmesi için 2.500,00 TL bedel ile tesviye yaptırdığını, iyileştirme işlemlerinin tamamlanmasının ardından bağ fidanlarının alındığını ve dikildiğini, can sularının verildiğini, kendisi ve yanında çalışan …’ın kendi yevmiyeleri dışındaki diğer bağ dikme giderlerinin davalı tarafça karşılandığını, bu işlemler sırasında iki ayrı arabası ile her gün 13 km mesafedeki araziye bazı günler birden çok olacak şekilde sürekli çalışanı ile birlikte gidip geldiğini, arazilerin bağ haline getirilmesine rağmen davalının iyileştirme giderlerini ödemediğini belirterek, dava dilekçesinde kalemler halinde sıralanan toplam 134.123,60 TLnin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; aleyhine açılan davada 134.123,60 TL alacak talep edildiğinden HMK’nun 200 üncü maddesi gereğince senetle ispat zorunluluğu bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dava konusu parsellerin tesviye işlerinin davacı tarafından davalı adına yaptırıldığı, davacının yaptırdığı tesviye işleri nedeniyle davalının sebepsiz şekilde zenginleştiği, dava dilekçesinde belirtilen ve ödemelerinin davacı tarafça yapıldığı iddia edilen iş kalemlerinin ayrı ayrı incelenmesinde ise, mahallinde icra edilen keşif ve sonrasında tanzim edilmekle benimsenen denetime açık, hüküm kurmaya elverişli 24.06.2016 tarihli inşaat mühendisi bilirkişi ön raporu ile 26.06.2019 tarihli inşaat ve makine mühendisi bilirkişi raporlarında; Sarıgöl ilçesi, Özpınar mahallesi 814 ve 816 parsel sayılı taşınmazların hafriyat, dolgu ve düzleştirme ile ilgili yapılan harcamaların 127.123,60 TL olduğu denetime açık olacak şekilde tespit edildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 127.123,60 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının iddiasını senetle ispat etmesi gerektiğini, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, bilirkişinin yaptığı tespitlerin yetersiz ve dosyaya kazandırılan diğer belgeler ile uyumsuz olduğunu belirterek İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bu nedenle de kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “…Somut olayda, davacı, davalının taşınmazları için bir takım masraflar yaptığından bahisle, bunların tahsilini talep ettiğine ve ortada da buna ilişkin bir vekaletname olmadığına göre, davada vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması gerekeceği açıktır. Türk Borçlar Kanunu’nun 529 unucu maddesinde; ”İşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması halinde, işgörenin durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hakimin taktir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. ..İşgören yapmış olduğu giderleri alamadığı taktirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkına sahiptir.” düzenlemesi mevcuttur. Davalının akdi ilişkiyi inkar etmesi karşısında vekaletsiz iş görme hükümlerine göre alacağın istenebilmesi için davacı tarafından karşı tarafa vekaletsiz olarak iş görüldüğünün ispatı gerekir. Herkes iddiasını ispat ile mükelleftir. Davacı iddiasını ispat ile mükellef olduğu halde bu sorumluluğunu yasal delillerle yerine getirememiştir. Mahkemece davacının HMK 200 maddesi gereği belge ile ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulünde isabet görülmediği” gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, davalının cevap dilekçesinde aralarındaki ilişkiyi inkar etmediğini, işlerin başkasına yaptırıldığına dair herhangi bir delil sunmadığını, davalının iyiniyet kurallarına aykırı şekilde savunma yaptığını,dinlenen tanıkların ise bizzat davalının arazilerinde iyileştirme yapan işçiler olduğunu belirterek bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasını ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hizmet sözleşmesi gereği yapılan iş bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 393 üncü maddesi: “Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir”.

İşçinin işverene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de hizmet sözleşmesidir.

Genel hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler, kıyas yoluyla çıraklık sözleşmesine de uygulanır; özel kanun hükümleri saklıdır.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 394 üncü maddesi: “Hizmet sözleşmesi, kanunda aksine bir hüküm olmadıkça özel bir şekle bağlı değildir”.

Bir kimse, durumun gereklerine göre ancak ücret karşılığında yapılabilecek bir işi belli bir zaman için görür ve bu iş de işveren tarafından kabul edilirse, aralarında hizmet sözleşmesi kurulmuş sayılır.

Geçersizliği sonradan anlaşılan hizmet sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar, geçerli bir hizmet sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur.

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 129/1-e maddesi, cevap dilekçesinde savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin belirtilmesi gerektiğine amirdir.

3. Değerlendirme
Taraflar arasındaki ilişki hizmet sözleşmesidir ve az yukarıda anılan kanun maddeleri gereğince kurulması herhangi bir şekle tabi değildir. Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesinde, davacı ile davalı arasındaki ilişkiyi açıkça inkar etmediği sadece davacı iddiasının senetle ispatlanması gerektiği savunmasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı vekilinin, yine cevap dilekçesinde dayanmadığı,işin başkasına yaptırıldığına dair adi yazılı iki adet belgeyi daha sonradan ibraz ettiği görülmekte olup cevap dilekçesinde dayanmadığı bir delilin dikkate alınması mümkün değildir. Ilk derece mahkemesince dinlenen tanıklar, davacı tarafından davalının arazilerinde yapılan iyileştirme çalışmalarında şahsen çalışan işçiler olup tanık beyanları ve dosyanın mevcut bu durumu ile davacının davalının arazilerinde iyileştirme çalışmaları yaptırdığı ispat olunmuştur. O halde yapılacak iş varsa davalı vekilinin bilirkişi raporunda tespit edilen rakamlara itirazlarının karşılanıp sonucuna uygun bir karar verilmesi olup aksine yanılgılı gerekçe ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.