Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8161 E. 2023/1327 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8161
KARAR NO : 2023/1327
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/390 E., 2022/1242 K.
DAVA TARİHİ : 21.01.2019
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 1. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/56 E., 2022/3 K.

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; uzun zamandır gözlük kullandığını ve gözlükle net bir şekilde görmekte olduğunu, ancak son birkaç yıldır sol gözünde meydana gelen sisli, perdeli görme şikayetiyle davalı hastanede göz doktoru olarak görev yapan davalı …’e muayene olduğunu, davalı doktorun katarakt ameliyatı olması gerektiğini ve basit bir operasyon olduğunu söylediğini, davalı hastanede 06.11.2018 tarihinde katarakt ameliyatı olduğunu, ameliyattan sonra sol gözünde ağrı, görme kaybı ve görmede sislenme şikayetleri yaşamaya başladığını, gözde steril ortamda ameliyat yapılmadığı için enfeksiyon olduğunun belirtildiğini, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesine muayene için gönderildiğini, ancak yapılan tedavi neticesinde görme yetisini kaybettiğini, özel hastanelerin adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğu bulunduğunu, hekimin mesleki uygulamalarını yüksek özenle yürütme borcu olduğunu, davalıların gerekli özeni gerek ameliyat öncesi gerek ameliyat sırasında gerekse ameliyat sonrasında hem tanı, hem teşhis, hem de tedavi süresinde göstermediğini, tedavi kusurunun olduğunu belirterek belirsiz alacak davası olarak alınacak raporlar sonrası belirlenecek değer üzerinden artırım yapmak üzere şimdilik 100 TL bakıcı gideri, 380 TL tedavi gideri, 300 TL geçici maluliyet, 300 TL sürekli maluliyet olmak üzere toplam 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve yine görme yetisini kaybetmesi, bu durumu öğrendiğinde şok geçirmesi, bu durumun kendisi ve ailesinin ciddi boyutta psikolojik sarsıntılar geçirmesine sebebiyet vermesi nedeniyle 250.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı …Ş. vekili; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, doktorun davacının kendisine muayene olması ve devamındaki tedavi ve takip aşamalarında tıbbi sorumluluklarını yerine getirdiğini, ameliyat sonrası davacıya süreçle ilgili bilgilendirme yapıldığını, onam alınmaksızın herhangi bir işlem yapılmasının söz konusu olmadığını, davacıya oluşabilecek komplikasyonların açıklandığını, davacının gerekli özen gösterilmediği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, Enfeksiyon Kontrol Komitesi tarafından inceleme yapıldığını ve herhangi bir olumsuz sonuca varılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı … vekili; bir kusurunun bulunmadığını, davacıya yapılan operasyonun sorunsuz ve başarılı olarak tamamlandığını, davacının sorunları olduğunu beyan etmesi karşısında hastaneye kontrole çağrıldığını, yapılan inceleme sonucunda Üniversite hastanesine başvurması gerektiğinin anlatıldığını, komplikasyonsuz ve sorunsuz geçirilen bir ameliyattan sonra meydana gelen neticenin kendi müdahalesi ile ilişkinlendirme imkanının tıbben bulunmadığını, ameliyatın tıp kurallarına uygun olduğunu, Enfeksiyon Kontrol Komitesi tarafından inceleme yapıldığını ve herhangi bir olumsuz sonuca varılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıda oluşan komplikasyonun her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilen komplikasyon olarak nitelendirildiği, davalı doktorun yapmış olduğu eylemlerinin tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, söz konusu ameliyat tarihinde, öncesinde ve sonrasında davalı hastanede sterilizasyon, dezenfeksiyon ve asepsi işleminin uygun koşullarda gerçekleştirildiği, hizmeti sağlık çalışanları aracılığı ile yürüten idarenin bir hatasının bulunmadığı, davalı hastane ve hekimin özen yükümlülüğüne aykırı veya tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına aykırı hareketlerinin bulunmadığı, tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; sol göz ameliyatını olmadan 2 hafta önce sağ gözünden ameliyat olduğunu ve enfeksiyonun kendisinden kaynaklı olduğu düşünülse bile sağ gözünde de enfeksiyonun oluşması bekleneceğini, sol gözünde görme kaybı yaşamasının ve bunun mukabilinde kornea nakli olmasının katarakt ameliyatlarından sonra görülebilecek olağan durumlar olmayıp tamamen olağan dışı gelişen durum olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 112 nci maddesindeki “Borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” amir hükmü gereğince davalılar tarafından kusursuzluklarını ispat edecek yeterli derecede veri olmadığını, Necmettin Erbakan Ünivesitesi Tıp Fakültesine sol gözünden çektiği ağrılardan dolayı gittiğini ve sol gözde ameliyat sonrası enfeksiyon geliştiğinin tespit edildiğini, mahkeme tarafından alınan Adli Tıp Kurumu raporunda kesin, açık, yeterli açıklamalara yer verilmediğini, aksine çelişki ortaya konulduğunu, farklı bir heyetten rapor alınması gerekmekte iken bu taleplerinin reddedildiğini, davalı hastanede aynı gün ameliyat olan kişilerde de enfeksiyondan kaynaklı rahatsızlıklar yaşandığının bilinmekte olduğunu, bu hususla ilgili Adli Tıp Kurumu raporunun 12 nci sayfasında davalı hastane tarafından düzenlenen 29.07.2019 tarihli yazı ekinde sunulan yazıda “…6-7 kasım 2018’de göz fako ameliyatı olan hastalarda gelişen enfeksiyonları enfeksiyon kontrol komitesi inceleme raporu 08.11.2018 Perşembe öğleden sonra 15:20 gibi fako ameliyat hastasından göz kültürü alınmış. 09.11.2018 Cuma sabahı ameliyathane hemşiresi laboratuvara bu hastanın göz kültürü sonucunu soruyor ve eş zamanlı olarak sağlık bakım hizmetleri müdürü Gülizar hanım ve ameliyathane sorumlusu …bey görüşmek üzere geliyor (Dr Numan Tuğrul’a) ve 06.11.2018 salı günü Atila Gündüz beyin yaptığı fako ameliyatları ve 07.11.2018 çarşamba günü Hasan Küçükçelik beyin yaptığı fako ameliyatlarında birden fazla hastada enfeksiyon bulgusu olduğunu belirtiyorlar…” bilgilendirmelerinin yer aldığını, yazıda açıkça ameliyat olduğu gün ve ertesi günü ameliyat olan hastalarda enfeksiyon oluştuğunun belirtildiğini, davalı hastanenin yazılarında açık ikrarda bulunduğunu, dosya kapsamında alınan raporların dosya esasına uygun düşmediğini, hastanenin asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlü olduğunu, Adli Tıp Kurumu raporlarında kusur atfında bulunulmamışsa da mahkemenin kusur tayininde bulunmakta bağımsız olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahkemece yapılan yargılama sırasında aldırılan ve birbirleri ile uyumlu olan bilirkişi raporlarına göre davacının davalı hastanede, diğer davalı hekim tarafından yapılan teşhis, tanı ve tedaviler ile yapılacak operasyon konusunda bilgilendirildiği ve ayrıntılı onam formu ile katarakt ameliyatına alınmasına karar verildiği, ameliyat sonrası davacıda oluşan komplikasyonun her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilen komplikasyon olarak nitelendirildiği, davalı doktorun yapmış olduğu eylemlerinin tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, söz konusu ameliyat tarihinde, öncesinde ve sonrasında davalı hastanede sterilizasyon, dezenfeksiyon ve asepsi işleminin uygun koşullarda gerçekleştirildiği, bu bağlamda davalı kurumun görünür bir hatasının bulunmadığı, davalı hastane ve hekimin özen yükümlülüğüne aykırı veya tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına aykırı hareket ettikleri sabit olmadığı, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrarla kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hekim hatasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Bilirkişi Raporuna İtiraz başlıklı 278 inci maddesi şöyledir:
“Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. (Ek cümle:22/7/2020-7251/24 md.) Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir.
Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.”

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.12.2019 tarihli ve 2016/21655 E., 2019/12709 K. sayılı ilamı.

3.Değerlendirme
1. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dava dosyasının incelenmesinde; 27.09.2019 tarihli davalı hastanenin yazısında gün başında bir kez antibiyotik enjektöre hazırlanıp tüm hastalara enjektör ucu değiştirilerek aynı enjektördeki antibiyotik kullanıldığının, göz yıkamada kullanılan bss solüsyonu ve viscoelastic solüsyonu açılan şişe bitene kadar hastalar arasında ortak kullanıldığının belirtildiği, ancak bu durumun enfeksiyona neden olup olmadığının bilirkişi raporlarında açıklanmadığı anlaşılmaktadır.

3. O halde ilk derece mahkemesince, gün başında bir kez antibiyotik enjektöre hazırlanıp tüm hastalara enjektör ucu değiştirilerek aynı enjektördeki antibiyotik kullanılması ile göz yıkamada kullanılan bss solüsyonu ve viscoelastic solüsyonu açılan şişe bitene kadar hastalar arasında ortak kullanılmasının enfeksiyona neden olup olmadığının ve bu durumun davacının görme yetisini kaybetme sonucunu doğurup doğurmayacağının bilirkişi raporlarında açıklanmadığı değerlendirilerek, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, üniversitelerin göz hastalıkları ve enfeksiyon hastalıkları konusunda uzman bilirkişilerinden oluşan heyetten söz konusu hususu açıklayıcı rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

4. Hal böyle olunca bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.