Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/8015 E. 2023/969 K. 05.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8015
KARAR NO : 2023/969
KARAR TARİHİ : 05.04.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1424 E., 2022/1416 K.
DAVA TARİHİ : 01.12.2017
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/452 E., 2021/330 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; eşinin babası olan davalıyı taşınmaz alım satımı konusunda 08.08.2003 tarihli ve 14247 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vekaletname ile vekil tayin edildiğini, davalının dava konusu taşınmazı eşi olan Zeliha’ya 11.03.2014 tarihinde 46.000 TL bedelle sattığını öğrendiğini ancak satış bedelinin kendisine ödenmediğini, bunun üzerine 03.11.2017 tarihinde davalıyı vekillikten azlettiğini ileri sürerek; satış bedeli olan şimdilik 46.000 TL’nin 11.03.2014 tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 135.000 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP
Davalı; tüm bu iş ve işlemlerden davacının haberdar olduğunu, evin satış bedelinin de davacıya ödendiğini, yıllarca bu duruma itiraz edilmediği halde oğulları ile boşanma aşamasında açılan davanın hakkın kötüye kullanılması ve zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının talebi üzerine tedbir amaçlı dava konusu taşınmazın eşi adına devredildiğini, daha sonra da davacının evi satıp bankalara olan borcunu kapatmak istemesi üzerine bedelini elden ödemek suretiyle taşınmazı satın aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının, davacının eski kayınpederi olduğu ve davacı tarafça taşınmaz alım satımı konusunda vekil tayin edildiği, davalının bu vekaletnameye istinaden davaya konu taşınmazı eşi olan dava dışı Zeliha’ya 11.03.2014 tarihinde sattığı, eşinin de 12.11.2015 tarihinde taşınmazı dava dışı … isimli kişiye sattığı, her ne kadar davalı tarafça satış bedelinin davacıya elden ödendiği beyan edilmiş ise de davacının dava dışı eşiyle yurtdışında 18.11.2015 tarihinde boşanmış oldukları ve boşanmaya ilişkin mahkeme kararının Kayseri 2. Aile Mahkemesi kararıyla tanınmasına ve tenfizine karar verildiği, yapılan satışın vekaletnameye rağmen davacının talimatı ve iradesi dışında yapıldığı, davalı tarafın satış bedelinin ödendiğini ispat edemediği, davalı tanığı …’ın ise davacının eski eşi ve davalının oğlu olması nedeniyle beyanlarına itibar edilmediği, yine davalının eşi olan Zeliha’nın çelişki beyanlarda bulunduğu, dolayısıyla ödeme iddiası ispat olunamadığından satış bedelinin davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile satış bedeli olan 125.000 TL’nin 11.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacı tarafın talimatı ve açık iradesi doğrultusunda satış yapıldığını, davacı tarafın satış bedelinin tamamını aldığını, senede karşı senetle ispat kuralının bir istisnası olarak yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebilmesi için miktar ve değer bakımından bir sınırlandırma getirilmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanmadığı ve güveni kötüye kullanma suçunu işlemediği hususlarının soruşturma dosyası kapsamı ile sabit olduğunu, dava konusu evin davacı tarafından eşine satılması konusunda anlaşma sağlandıktan sonra kendi birikimlerine ilaveten, eşinin altın ve bileziklerini bozdurarak, eşinin, oğlunun ve davacının halası olan …’ın yanında davacıya teslim edilmek suretiyle satış bedelinin ödendiğini, tapuda yapılan satış işlemlerinin üzerinden bu yana uzun bir süre geçmiş olması ve tüm bu iş ve işlemlerden davacının haberdar olması, yıllarca bu durumu bilmesine rağmen azilname yapmamış olması yahut bu duruma itiraz etmemiş olması nedeniyle davacının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik veya usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin vekalet görevi uyarınca sattığı taşınmaz nedeniyle almış olduğu satış bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 502 nci maddesinin birinci fıkrası; “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde düzenlenmiştir.

2. Aynı Kanun’un 505 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca; vekil, vekalet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Vekil kendisine verilen talimattan ayrılırsa bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile vekalet borcunu ifa etmiş sayılmaz.

3. Aynı Kanun’un 508 inci maddesi uyarınca ise; vekil, vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermek, vekalet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür. Vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekaletin kapsamı sözleşmede açıkça gösterilmemişse görülecek işin niteliğine göre belirlenir. Hatta malik tarafından vekilin taşınmazın satışında dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması satacağı kimseyi dahi belirtmesi ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkacak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil ilgili maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur.

4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesine göre; ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi gereğince de; kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.

6. 6100 sayılı Kanun’un “Senette ispat zorunluluğu” başlıklı 200 üncü maddesi; “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir.” hükmünü içermektedir.

7. Aynı Kanun’un 203 üncü maddesinde ise, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları sayma yöntemiyle belirlenmiştir. Bunlardan biri de altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler olup, bu kişiler arasındaki işlemler miktar ve değerine bakılmaksızın tanıkla ispat edilebilir.

3. Değerlendirme
Temyiz incelenen kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı vekilinin, vekaletle ilişkili olarak aldığı satış bedelini davacı vekil edene ödediğini ispat edemediğinin anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.