Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/7893 E. 2023/2759 K. 17.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7893
KARAR NO : 2023/2759
KARAR TARİHİ : 17.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/54 E., 2021/189 K.
YARGILANMANIN YENİLENMESİNİ İSTEYEN
DAVA TARİHİ : 08.02.2017

Taraflar arasındaki yargılanmanın yenilenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraflarca temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı yapılması davacı tarafça istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat …’ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/193 E., 2012/40 K. sayılı kararına dayanak senedin sahte olduğuna dair Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2004/10594 E., 2005/2259 K., … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/678 E., 2012/490 K., … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/182 E., 2013/165 K., … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/82 E., 2012/610 K., Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2013/18981 E., 2014/4469 K., Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2013/20287 E., 2014/4471 K., Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2013/20947 E., 2014/4471 K. sayılı ilamları ile karar verildiğini, kararların kesinleştiğini, yargılamanın yenilenmesi istenilen davanın davacısı …’nun davaya dayanak belgede alacaklı görünen … ve…’le birlikte hareket ederek ceza dosyasında sanık olarak yargılandığı sırada yurt dışına çıkarak Ceza Mahkemesindeki yargılamada hileli yollarla kötü niyetli olarak hareket ettiğini, Ceza Mahkemesinde dava zamanaşımı doluncaya kadar ülkeye dönmeyen davacının zamanaşımı geçince dönerek sahte belgeye dayalı davalarla mahkemeyi yanıltıp lehine karar aldığını, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.02.2015 günlü kesinleşmiş kararlarında olayın tam ve doğru olarak değerlendirildiğini, HMK’nın 375/h bendine göre, lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olmasının yargılamanın iadesi sebebi olduğunu, mahkeme hakiminin 1. Asliye Hukuk Hakimi, fetöcü Hakim…’ın baskı ve etkisi ile hileli biçimde aleyhine karar verdiğini, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki iki dosyada hileli olarak karar veren Hakim…’ın aynı zamanda … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimine de baskı yaptığını, fetöcü hakim davalarının yeniden görülmesine dair Askeri Yargıtay Daireleri Kurulundan karar çıktığını, karar veren hakimlerin fetöcü olmasının yeni delil kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/193 E., 2012/40 K. sayılı kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; dava açılırken gerekli harcın yatırılmadığını, davacıya vasi tayini için dava ikame edildiğini, davacının fiil ehliyeti olmadığından dava ikamesinin vesayet makamından izin alınmasına bağlı olduğunu, davacının yargılamanın iadesi sebebi olarak gösterdiği olayların yasada yer almadığını, başka bir davada karar veren Hakim…’ın dava konusu olayla ilgisiz başka bir suçtan, fetö örgüt üyeliğinden dolayı tutuklanmış olmasının, yargılamanın yenilenmesi sebebi olmadığını, karara tesir eden herhangi bir hileli davranışının söz konusu olmadığını, yargılamanın yenilenmesini isteyenin ileri sürdüğü iddiaların daha önce görülen davada ileri sürüldüğünü, daha önce ileri sürülen sebeplere dayanarak yargılamanın iadesi talebinde bulunulamayacağını, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek kesinleşen … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/193 E. sayılı hükmü için yargılamanın yenilenmesi sebebi olmadığını, yargılamanın yenilenmesini isteyebilmek için 3 aylık hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, ceza mahkumiyeti dışında bir kararın yargılamanın iadesi sebebi olamayacağını, hakkında verilen ve kesinleşen bir mahkumiyet kararı bulunmadığını, davacının dayanağı olan olayların HMK’nın 375 inci maddesinde yer alan yargılamanın iadesi sebeplerinden olmaması ve kabul anlamına gelmemek üzere her türlü hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.11.2017 tarihli ve 2017/38 E., 2017/434 K. sayılı kararıyla; yargılamanın iadesi talebinin HMK 379/1-a maddesi gereğince kanuni süre içerisinde yapılmamış olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19.02.2019 tarihli ve 2018/1560 E., 2019/2137 K. sayılı ilamıyla; Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece yargılamanın iadesi sebeplerinin hangisinin esas alındığı ve süreye ilişkin hangi bendin uygulandığı yeterince açıklanmadan 3 aylık süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından dava dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerin, 6100 sayılı HMK’nın yargılamanın iadesi sebeplerini düzenleyen 375 vd. maddelerindeki yazılı koşullara uymadığı anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nın 375/1-a, b, c, ç, d, e, f, g, ğ, ı ve i maddesi sebeplerine yönelik açılan davanın reddine, 6100 sayılı HMK’nın 375/1-h maddesi sebebine yönelik açılan davanın 6100 sayılı HMK’nın 379/1-a maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı; Antakya’da babasının ölümünden sonra satın alarak sahip olduğu taşınmazları ve mal varlığının büyük bir kısmını 1996 yılında … İlköğretim Okulunun … … Üniversitesi muvakkaten tahsisi ile başarılı öğrencilere karşılıksız burslar vermek üzere “Vakıf Yoluyla” … … Üniversitesine bağışlamaya karar verdiğini, bu durumu öğrenen lider fetöcü Hakim…’ın dava dosyasında yer alan taşınmazlara ilişkin olarak kurmak istediği muhtaç öğrencilere Eğitim Vakfı kurma arzusunu öğrendikten sonra kurulacak Eğitim Vakfına da dava konusu taşınmazlar da dahil olacağından ve söz konusu Eğitim Vakfı …’da kurulu “… … Üniversitesi” bünyesinde yer alacak bir vakıf olacağından, fetöcü başka üniversite yetkililerini bilgilendirdiğini ve onların söz konusu kuracağı vakfa sahip olmasını istediğini, fetöcülerin yardım için kuracağı eğitim vakfını ve ma lvarlığını …’teki … Üniversitesi bünyesinde yapmasını istediklerini ancak onların bu isteğini reddettiğini, bu ret kararından çok rahatsız olan fetöcü rektör ve imamın bu durumu Hakim…’a bildirdiklerini ve Hakim… da söz konusu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde bizzat hakim olarak baktığı davadaki taşınmazlarla ilgili davaları hileli ve kasıtlı aleyhine sonuçlandırdığını, Hakim… ve bir kısım Yargıtay Üyelerinin fetöcü olduklarının mahkeme kararlarıyla sabit olduğunu, Hakim …’ın fetöcü hakim…’ın tesirinde kalarak iade-i muhakemesi istenen kararı verdiğini, bu iade-i muhakemeye konu kararın dayanağı olan “Miras payı devir temlik ve hisse senedi” başlıklı belgenin sahte olduğunun yedi adet dosya ile sabit olmasına rağmen fetöcü hakimlerin, sahteliği sübut bulan bu belgeyi esas alarak …’na usul ve ispat hukukuna, yasaya, hakkaniyete aykırı şekilde yüklü miktarlarda hak bahşettiklerini, delilleri toplanmadan ve talepleri dikkate alınmadan karar verildiğini, …’nun senedin sahte olduğunu bildiğini, ceza mahkemesinin yargılamasından 3 yıl 9 ay boyunca kaçan …’nun hukuk mahkemelerince hileli ve kusurlu kabul edilmeli gerektiğini, Amerikan dolarının 1995 tarihinde yaygın olarak kullanılmaması, o dönemde hiçbir geliri olmayan davalıların 1995 yılı TCMB rezervinin çok önemli bir kısmına tekabül eden 1.560.000 Amerikan Doları tutarında meblağı ödedikleri iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olması, altı imzalı beyaz kağıdın iradesi dışında doldurulması sebepleriyle, taraflar arasında uyuşmazlık konusu altı imzalı beyaz kağıda dayanan hukuki ilişkinin yoklukla malul olduğunu belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı; gerekçeli kararın, gereği düşünüldü bölümünde somut olayda yargılamanın iadesi sebeplerinin bulunmadığına dair açıklamalar yazıldığını, bu nedenle gerekçeli kararın hüküm bölümünde de, yargılamanın iadesi sebeplerinin bulunmadığının yazılması gerektiğini belirterek, Yerel Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülüp kesinleşen alacak davasına yönelik yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375 inci maddesi;
“(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.[55]
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” şeklindedir.

3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, ileri sürülen nedenlere göre yukarıda yer verilen yargılamanın iadesi sebeplerinin var olmadığı, kararın gerekçesi ile hüküm kısmının birbirine uygun olduğu anlaşılmakla, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Tarafların yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği Mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.