Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/7883 E. 2023/1357 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7883
KARAR NO : 2023/1357
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/31 E., 2021/46 K.
DAVA TARİHİ : 02.11.2012
KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıların murisi …’e 410 gr 22 ayar altın bileziği ödünç olarak verdiğini, karşılığında senet aldığını, borcun sağlığında …’ün kendisinden istendiğini, ancak ödenmediğini, daha sonra vefat ettiğini, davalıların mirası reddetmediklerini, babalarının borcunu ödemeleri için davalılara başvurulduğunu, ödemeye yanaşmadıklarını, bu nedenle Kalecik İcra Müdürlüğünün 2010/302 E. sayılı dosyasında takip yapıldığını, yapılan icra takibine itiraz edildiğini, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/297 Esasında itirazın iptali davası açıldığını, takipsizlik nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini ileri sürerek 410 gr. 22 ayar bileziğin davalılardan aynen tahsiline, aynen tahsil kabul edilmediği takdirde bedeli olan 36.362,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalılar …, …, …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın dayanağı senedin sahte olduğunu, imzanın davalıların murisine ait olmadığını, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, senedin hukuken geçerli olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

2. Davalılar …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; hakdüşürücü süre, zamanaşımı, görev ve yetki itirazından sonra senedin sahte olduğunu, imzanın murise ait olup olmadığının belli olmadığını, senet altındaki imza ile dilekçe ekinde sunulan fatura ve evraklar altındaki imzaların mukayese edilmesini talep ettiklerini savunarak, davanın reddini dilemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.09.2013 tarihli, 2012/559 E., 2013/386 K. sayılı kararı ile; ”…davalıların süresi içinde zamanaşımı itirazında bulundukları, davacı tarafın bu itiraza karşı çıkmadığı, davanın çözümünün; öncelikle zamanaşımı itirazının incelenmesini gerektirdiği, davanın dayanağı senet belge üzerinde tanzim tarihi ve tanzim yerinin bulunmadığı, üzerine yapıştırılmış pulun 1995 tarihli olduğu, davacı vekilinin duruşmada; senedin tanzim tarihi konusunda bir beyanda bulunmadığı, bu durumda pul üzerindeki tarihin tanzim tarihi olarak kabulü zorunlu olup aksinin davacı tarafça ileri sürülmediği, icra takibinin 29/10/2010 tarihinde başlatıldığı, yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasının 09/10/2012 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kesinleştiği, davacı tarafça iddia edilen ilişkinin; 818 sayılı Borçlar Kanununun 306. Maddesinde düzenlenen karz ilişkisi, 6098 sayılı yasanın 386. maddesinde düzenlenen tüketim ödüncü ilişkisi olduğu, aynı yasaların 125 ve 146. maddelerine göre 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, somut olayda; 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin icra takip tarihine kadar dolduğu…” gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13.Hukuk Dairesinin 09.02.2016 tarihli ve 2015/36223 E., 2016/3721 K. sayılı ilamıyla; ”Mahkemece dayanak senet belge üzerinde tanzim tarihi ve tanzim yeri olmadığı, üzerine yapıştırılmış pulun 1995 tarihli olduğu, davacının senedin tanzim tarihi konusunda bir beyanda bulunmadığı, bu durumda pul üzerindeki tarihin tanzim tarihi olarak kabulünün zorunlu olduğu, 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; davalılar zamanaşımı defi’nde bulunduklarına göre; senedin hangi tarihte verildiğini, borcun ne zaman doğduğunu ve muaccel olduğunu ispat etmek durumunda oldukları, davalıların bu yönde bir beyanı bulunmadığına göre; mahkemece senet üzerindeki pul esas alınarak ve davacının senedin tanzim tarihi konusunda beyanda bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiği, hal böyle olunca davanın esasına girilip taraf delilleri topladıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ”…davalıların senedin düzenlenme tarihiyle ilgili herhangi bir bilgi belge sunamadıkları, davalılar imza itirazında bulunduklarından, imza örnekleri için ilgili kurum kuruluşlara müzekkere yazıldığı ancak temin edilen imza örneklerinin imza mukayesesi için yeterli olmadığının alınan ATK raporuyla anlaşıldığı, davalıların senet altındaki imzanın murisin elinin ürünü olmadığını ispatlayamadıkları, davacının davalıların murisi AyhanKöz’e 410 gr 22 ayar altın bileziği ödünç olarak verdiği ve karşılığında senet aldığı” gerekçesiyle, davanın kabulü ile; 410 gr, 22 ayar bileziğin davalılardan alınarak davacıya iadesine, mümkün olmadığı taktirde 36.362,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; hükmün icrası aşamasında tereddüt olduğunu, müvekkilinin davalıların murisine 410 gram 22 ayar bilezik verdiğini beyan ederek; Mahkeme kararının hüküm fıkrasına “410 gram, 22 ayar bileziğin tahsil günü itibariyle piyasada geçerli gram fiyatı üzerinden bedelinin ödenmesine” ibaresi eklenerek hükmün bu şekli ile onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalılar …, …, …, … ve … vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Adli Tıp raporu lehe olmasına rağmen Mahkemece raporun yanlış anlaşıldığını ve hatalı karar verildiğini, raporda inceleme konusu senette … adına atılı borçlu imzalarının …’ün eli ürünün olmadığının belirtildiğini, dosyadan alınan 17.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda da dava konusu senetteki imzanın … eli ürünü olmadığının tespit edildiğini, davacının alacaklı olduğunu ve alacağın doğduğu tarihi kendisinin ispatlaması gerektiğini, karşı tarafın müvekkilden bir alacağı olduğunu varsayacak olsak dahi – dava konusu senedin 1995 yılında düzenlenmiş olması sebebiyle zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu, beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalılar …, … ve … vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece dava konusu senette yer alan imzanın murise ait olup olmadığının tespiti amacıyla alınan raporların çelişkili olduğunu, imzanın murise ait olduğunun Adli Tıp Kurumu raporunda tam olarak belirlenemediğini, dosyada mevcut 17.05.2019 tarihli raporda ise imzanın … eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığını, imzanın murise ait olduğu hususunu davacının ispatlaması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere alacağın 10 yıllık zamanaşımına uğradığını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ödünç sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesinde göre; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.

2. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı düzenlenmiştir.

3. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

4. Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3.Değerlendirme
1. Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına ve aşağıda 3.bentte yer alan bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Davalıların zamanaşımı konusundaki temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 09.02.2016 tarihli ve 2015/36223 E., 2016/3721 K. sayılı bozma ilamında davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiği, davanın esasına girilip taraf delilleri topladıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, mahkemece de bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ve sonuç olarak yukarıda yer verilen hukuk kuralları gereği bozmaya uymuş mahkemece, kesinleşen bu kısımlar yönünden yeniden inceleme yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla davalıların zamanaşımı konusundaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

3. Temyizen incelenen kararda, davalıların dava konusu senet üzerinde borçlu murisleri adına atılı bulunan imzaların murise ait olmadığını savundukları, imza incelemesi yapılmak üzere mahkemece yazı, imza ve sahtecilik inceleme uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verildiği, 17.05.2019 tarihli raporda senet üzerindeki imzaların davalıların murisi … eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığının belirtildiği, davacının rapora itiraz etmesi üzerine Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda da yine senette atılı bulunan imzaların …’ün eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı, davaya konu senet altındaki imzanın murise ait olmadığı, davacının da davalıların murisinden alacaklı olduğuna dair başka bir delil sunmadığı ve alacağını ispatlayamadığı, bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davalıların senet altındaki imzanın murisin elinin ürünü olmadığını ispatlayamadıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakla, davalıların temyiz taleplerinin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacının temyiz talebinin REDDİNE,

2. Davalıların zamanaşımı hususundaki temyiz talebinin REDDİNE,

3. Davalıların diğer temyiz talebinin kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının davalılar yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,

6100 sayılı Kanunun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.