Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/7844 E. 2023/1789 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7844
KARAR NO : 2023/1789
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 49. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2288 E., 2022/1844 K.
DAVA TARİHİ : 03.05.2017
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/455 E., 2022/500 K.

Taraflar arasındaki kiracılık sıfatının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanı reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davalı ile dava dışı Antik Turizm San. ve Dış Tic. A.Ş. arasında 07.08.2002 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzalandığını, yine davalı ile müvekkili şirket ve dava dışı Antik Turiz. San. ve Dış Tic. A.Ş. arasında 14.11.2003 tarihinde kira sözleşmesine ek sözleşme yapıldığını, sözleşmede kira süresinin 01.08.2002 gününden başlamak ve 31.12.2013 gününde sona ermek üzere 11 yıl 5 ay olarak belirlendiğini, kira sözleşmesinin 31.12.2013 tarihinden itibaren aynı şartlarla yenilendiğini, davalı ile müvekkil şirket arasındaki kira sözleşmesinin halen devam ettiğini, davalı tarafından sadece Antik Turizm A.Ş. aleyhine İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/43 E. sayılı dosyasında tahliye davası açıldığını, Mahkemece 20.09.2016 tarihli ve 2016/785 K. sayılı karar ile Antik Turizm A.Ş.nin davaya konu mecurdan tahliyesine karar verildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesinin esasa girmeden oy çoğunluğu ile Antik Turizm A.Ş.nin itirazını reddettiğini, davalı ile arasında yapılan sözleşme uyarınca müvekkil şirketin kiracı sıfatı mevcut olup, kira sözleşmesinin de devam ettiğini, davalının ek sözleşmeyi kabul etmeyerek söz konusu tahliye kararına dayanarak müvekkilini tahliye ettirmeye çalıştığını, davalı ile müvekkili arasında imzalanan 14.11.2003 tarihli kira sözleşmesine ek sözleşmenin 1 inci maddesi ile müvekkili şirketin kiracı olarak dahil edildiğinin belirtildiğini, sözleşmenin 2 inci maddesinde yine müvekkilinin sözleşmeye taraf olduğu hükmü bulunduğunu, sözleşmenin 6 ncı maddesinde, müvekkiline kiracı sıfatı ile yer verildiğini, davalının da müvekkili ile yapılan ek kira sözleşmesini ve müvekkilinin kiracı olduğunu noterden çektiği ihtarnameler ile kabul ettiğini, davalının kira ilişkisi süresince devam eden işlemler ve ihtarnameler ile müvekkilini muhatap aldığını, müvekkilinin taşınmazı işletmekte olup tüm resmi belgeler ve izinler müvekkili adına yapıldığı gibi cezalar vs. tüm tahakkukların da müvekkili adına yapıldığını, aboneliklerin tamamının müvekkili adına olduğunu, davalının muvafakati ile müvekkilinin mecuru kullandırma sözleşmesi yapmış olup bu kullandırma sözleşmelerine davalının itiraz etmediğini, davalının tahliye hakkını müvekkili açısından kötüye kullanmakta olup bu durumun TMK’nın 2 nci maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek; müvekkilinin 14.11.2003 tarihli ek sözleşme ile davalı kiralayana ait taşınmazın kiracısı olduğunun ve müvekkil ile dava dışı diğer kiracı Antik Turizm Sanayi ve Dış Ticaret AŞ arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğunun tespitine kararı verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında bir kira sözleşmesi bulunmadığını, müvekkil ile dava dışı Antik Turizm San. Tic. A.Ş. arasında mecura ilişkin 07.08.2012 tarihli bir kira sözleşmesi imzalandığını, resmi şekilde yapılan 07.08.2002 tarihli kira sözleşmenin 15. maddesinde “Bu sözleşme ile ilgili herhangi bir değişikliğin geçerlik kazanabilmesi yazılı olarak hazırlanıp noterlik nezdinde taraflarca imzalanması koşuluna bağlıdır.” hükmünün yer aldığını, davacıya müşterek kiracılık hakkı verdiğini idida olunan ek sözleşmenin, imzalanması aşamasında, ek sözleşmenin sonuç ve hüküm doğurması konusundaki mutabakattan vazgeçildiğini ve buna bağlı olarak tarafların bir araya gelerek ek sözleşmenin nüshalarını yırtmak sureti ile iptal ve imha ettiklerini, bu sebeple ek sözleşme hiç olmamış ve oluşmamış gibi davranıldığını, bugüne kadar sözleşmenin aslını dahi ortaya çıkaramadıkları, 14.11.2003 tarihli adi yazılı şekildeki ek sözleşmenin, noter nezdinde imzalanmak suretiyle geçerlilik kazandırılmamış bir belge olduğunu, bir sözleşmenin taraflarının kararlaştırdığı şekil şartının geçerlilik şartı olduğunu ve ek sözleşmenin ya da değişikliklerin o şekil şartına uyulmadan yapılması halinde geçerlilik kazanmayacağını, bu nedenle davacının geçerli bir sözleşme tadili bulunduğu ve o sözleşme ile kiracı sıfatı kazandığı iddiasının hukuki bir değeri olmadığını, dava konusu taşınmaza ilişkin Antik Turizm A.Ş. ile düzenlenen kira sözleşmesinin ise müvekkili tarafından feshedildiğini, yapılan yargılama sonucunda kiralananın tahliyesine ilişkin verilen kararın kesinleştiğini ve kiralananın tahliye edildiğini, davacının dava konusu iddia ve taleplerinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında davalı ile dava dışı Antik Turizm Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş ile imzalanan 07.08.2002 tarihli kira sözleşmesi hususunda anlaşmazlık bulunmadığı, ihtilaflı hususun davacı ile davalı arasında 14.11.2003 tarihli ek sözleşmenin imzalanıp imzalanmadığı, imzalanmış ise geçerli olup olmadığı ve tarafları bağlayıcı niteliğinin olup olmadığı, davacının taşınmazda kiracı sıfatının olup olmadığı noktasında olduğu, davalının 14.11.2003 tarihli ek sözleşmenin imzalandığını kabul etmekle birlikte yürürlüğe girmeden yırtılıp atıldığını, zira 07.08.2002 tarihli dava dışı Antik Turizm Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş ile imzalanan kira sözleşmesindeki değişikliklerin noterlik nezdinde imzalanma koşulunun gerçekleşmediği beyan ettiğini, davacı tarafından 14.11.2003 tarihli kira sözleşmesinin aslının dosyaya sunulmadığı, davacı vekilinin yargılamada, sözleşme aslının kendilerinde olmadığını, davalı tarafından kendilerine fotokopisinin verildiğini iddia ettiğini, 07.08.2002 tarihli sözleşmenin 15 inci maddesinde sözleşme ile ilgili herhangi bir değişikliğin geçerlilik kazanabilmesinin yazılı olarak hazırlanıp ilgili noterlik nezdinde taraflarca imzalanması koşuluna bağlı olduğunun düzenlendiğini, bu maddenin sözleşme serbestisi ilkesine göre tarafları bağlayıcı ve geçerli olduğunu, kira sözleşmesinin aslının sunulmaması ve kiracı ekleme ile değişiklik yapıldığı iddia edilen 2002 tarihli sözleşmeye göre noterlik şartının yerine getirilmemesi nedeniyle davalıyı bağlayıcı olmadığı kanaatine varıldığı, taraf vekilleri tarafından sunulan birden fazla birbirlerine keşide ettikleri ihtarnamelerde, birbirlerine kiracı/kiraya veren şeklinde hitap edilmesinin sırf bu sebeple kira ilişkisinin varlığına delil teşkil etmeyeceği, zira davalının, davacının dava konusu mecurun işletme ve alt kiracılık sıfatına itirazı bulunmadığı, buna göre davacı tarafından ek sözleşmenin aslının sunulamaması, davalının ek yazılı sözleşmenin varlığını kabul etmemesi gözetilerek davacının dava konusu mecurda kiracı olduğu hususunu ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; taraflar arasında 14.11.2003 tarihinde kira sözleşmesi yapıldığını, ek kira sözleşmesinin alt kira sözleşmesi olmadığını, müvekkilinin ikinci kiracı olduğu, kiracı sıfatını kazandığının sözleşmede açıkça yazılı olduğunu, davalının ek sözleşmenin nüshalarını yırtmak sureti ile iptal ve imha ettikleri hususunun gerçek dışı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere ek kira sözleşmesinin davalı tarafından yırtılıp atıldığı gerçek olsa bile ek kira sözleşmesinin imzalandığı tarihten sonra 15 yıl süre ile aralıksız ve nizasız uygulandığını, davalının ek kira sözleşmesini yaptıktan sonra 01.12.2003 tarihinde müvekkiline ıslak imzalı taahhütname verdiğini, bu taahhütnamede müvekkili şirketinin kiracı olduğunu, aralarında kira sözleşmelerinin bulunduğunu, müvekkilinin kira sözleşmelerine dayanarak üçüncü kişilerle alt kira sözleşmesi yapma yetkisinin bulunduğunu kabul ve beyan ettiğini, davalı tarafın ek kira sözleşmesini noterden çektiği ihtarnamelerle kabul ve beyan ettiği gibi onu sözleşme süresince de muhatap olarak kabul ettiğini, mecurun işletilebilmesi için gerekli tüm resmi belgeler, izinler davacı adına tahsis edildiği gibi, cezalar, vs. tüm tahakkukların da davacı adına yapıldığını, Mahkemece tanıklarının dinlenmediğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının sözleşme aslını dosyaya sunmadığı, açıkça yemin deliline de dayanmadığı, davalı şirketin davacıya gönderdiği ihtarnamelerde salt davacıdan kiracı olarak bahsedilmesinin kira ilişkisinin kurulduğuna delil teşkil etmeyeceği, davacı tarafça kiracılık ilişkisinin ispatlanamadığı, Mahkemece verilen kararın yerinde olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kiracılık sıfatının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 299 maddesinde; “Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmü bulunmaktadır.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. “ şeklindedir.

3. 6100 sayılı Kanun’un 200 üncü maddesinde; “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. “ düzenlemesi bulunmaktadır.

3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, davalının davacının kiracı olduğunu kabul etmediği, kira ilişkinin varlığının ve unsurlarının davacı tarafından kanıtlanması gerektiği, davacının davaya dayanak oluşturan 14.11.2003 tarihli ek kira sözleşmesinin aslını sunmadığı, yıllık kira bedeline göre tanık dinleme olanağı bulunmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.