Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/7662 E. 2022/9366 K. 12.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7662
KARAR NO : 2022/9366
KARAR TARİHİ : 12.12.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tüketici kredisinden kaynaklı menfi tespit kredi kartının iptali ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı asıl tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, 17.3.2010 tarihinde davalı bankadan 20.000,00 TL kredi kullandığını , 20/09/2011 günü bankanın daha önce kendisine vermiş olduğu borç ödeme tablosunda görünen 11.962,00 TL’nin tamamını ”kredi borcu kapama bedeli” açıklaması ile havale ile gönderdiğini, davalı bankanın Van Şubesinde görevli bir banka personelinin kendisini cepten arayıp bu hesapla ilgili bir kredi kartı geldiğini söyleyince kredi kartını istemediğini söyleyerek iptal edilmesini istediğini, borcun tamamını ödemesine rağmen sonradan kredi borcunun kapatılmadığını ve erken ödeme nedeniyle sigorta indirimin de yapılmadığını öğrendiğini, bunun üzerine … 1. Noterliğinden 01/02/2012 günü 1121 yevmiye no ile HSBC Bank A.Ş’ ye ihtarname çekerek bu kredi borcu hesabının borçsuz olarak kapatılmasını istediğini, şikayet ettiği HSBC Bank tarafından kendisine gönderilen yazıda; ‘’Kredinin 20/09/2011 tarihli kapama bakiyesinin 12.234,97 TL olduğu ve bu nedenle bireysel ihtiyaç kredisi hesabının kapatılmadığının’’ bildirildiğini, dilekçesi ekinde sunduğu kredili borç ödeme hesabına ait dört adet banka cüzdanı fotokopisi incelendiğinde görüleceği üzere, tüm borçlarını bankanın borç ödeme tablosundaki günlerde ödemesine rağmen geç ödeme faizi çalıştırıldığını, hesap işletme ücreti alındığını, ters bakiye muhasebe hesabı ücreti alındığını, gecik.. kapama adları altında toplam 680,00 TL kesinti yapıldığının görüleceğini, 17.03.2010 tarihli ihtiyaç kredisi sözleşmesi incelendiğinde görüleceği üzere bankaca yapılan bu kesintilerin hiçbirinin bu sözleşmede yer almadığının görüleceğini, bu sözleşmede yer almayan uygulamaların yapılması ve kredi borç hesabının borçsuz kapatılmamasının sözleşmeye aykırı olduğunu beyan ederek; davalıya borçlu olmadığının tespitine, HSBC K.Maraş şubesinde 17. 03.2010 günü açılmış olan 3252346 müşteri ve 4601023380072 nolu hesabının borçsuz kapatılarak sözleşmenin feshine, bankanın bu hesap için kendisine istemediğini söylemesine rağmen zorla gönderdiği HSBC Advance VISA elektron kartın iptaline, bu iş için …’ ten Van’ daki HSCB şubesine özel araçla gidip gelme masrafı olarak 200,00 TL, … 1. Noterliğinden çektiği ihtarname için 52,40 TL maddi ve 2.780,00 TL manevi tazminatın istem gününden itibaren ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, müşteriye verilen 17.03.2010 tarihli geri ödeme planında görüleceği üzere 20.09.2011 tarihinde kapama bakiyesinin gecikme faizi ile birlikte toplam 12.206,06 TL olduğunu, davacının gönderdiği bedelin hesabın kapatılmasına yetmediğini, davacının maddi tazminat talebinin talep haksız olduğunu, ayrıca davacının bildirdiği kart numarasının kredi kartı değil bankamatik kartı olduğunu ve 11.09.2013 tarihinde de kapatıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı asıl tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, tüketicinin açtığı menfi tespit, tazminat ve kart iptali istemine ilişkindir. Davacı, kullandığı tüketici kredisinin bakiye borcunu tek seferde kredi kapama notuyla banka hesabına havale etmesine rağmen işlemin yapılmayarak taksitlerin her ay buradan kesilmeye devam edildiğini, ödemelerinden haksız kesintiler yapıldığını ileri sürmüştür. Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonucu davanın reddine dair verilen ikinci karar, son olarak Yargıtay (Kapatılan) 13.Hukuk Dairesi’nin 2018/581 E. 2020/4279 K. Sayılı ilamıyla; ”Her ne kadar bozmaya uyulararak bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmışsa da; raporun denetime elverişli olmadığı ve davacının her bir talebi hakkında gerekçeli olarak hüküm kurulmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Hal böyle olunca; mahkemece, bu hususlar gözetilerek, bilirkişiden bu yönde inceleme yapılarak her bir talep hakkında açıklamalı olarak ek rapor alınmak suretiyle neticesine göre, hüküm verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece yine bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve bilirkişiden alınan ek rapor sonucu; ”elde edilen bilgi ve belgeler ışığında davacının dava konusu krediye ilişkin yapmış olduğu havalenin dava konusu krediyi kapatmaya yetmediği, davacının davalı banka ile kredinin erken kapatılmasına yönelik herhangi bir mutabakata varmadığı, bu çerçevede erken ödemeden bahsedilemeyeceği ve davacının kredinin kapatılmasına, borçlu olmadığının tespitine, maddi ve manevi tazminat taleplerine yönelik tüketici hakem heyetine yapmış olduğu başvurunun yerinde olmadığına kanaat getirildiği, davacının kendisine tevdi edilen kredi kartına ilişkin ikame ettiği davada ise, davalı bankaca davacıdan kartın kullanımına yönelik herhangi bir ücret talep edilmediği, bu anlamda davacının uğramış olduğu herhangi bir zararın mevcut olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda, lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.).
Davacının kredi borcunu kapatmaya yönelik ödeme yaptığı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 84.maddesi (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100.maddesi) uyarınca; ”Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise kısmen icra eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir. ” denmektedir.

Bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde; her ne kadar bozmaya uyulararak bilirkişiden ek rapor alınmışsa da; bilirkişi raporunda davacının her bir talebi yönünden denetime elverişli şekilde inceleme yapılmadığı ve davacının her bir talebi hakkında gerekçeli olarak hüküm kurulmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davacının 11.09.2011 tarihli ödemesiyle hesabın kapatılmadığı ve bakiye taksit bedellerinin davacının hesabında bulunan paradan aydan aya tahsil edildiği anlaşılmakla, bu durumda mahkemece; kredi hesabının tam olarak hangi tarihte kapatıldığı ve davacının hesabın kapatılması için bankaya toplamda ne kadar ödeme yaptığı hususunda araştırma yapılması ve bankadan gerekli belgeler temin edildikten sonra, dosyanın daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden farklı bir bilirkişiye tevdi edilerek; davacının 11.09.2011 tarihi itibariyle bankaya ödediği kredi taksit toplamının ne kadar olduğunun hesaplanması (ödenen tüm taksitler hesaplanarak, özellikle Haziran 2011 tarihinde mükerrer ödeme yapılıp yapılmadığı hususu da dikkate alınarak), 818 Sayılı Kanun’un 84.maddesinin dikkate alınıp davacının yaptığı ödemelerin kalan borçtan mahsup edilmesi, 11.09.2011 tarihi itibariyle kredi hesabının kapatılması için yapılması gereken ödemenin bulunması(bu husustan davalı bankanın cevap dilekçesinde beyan ettiği miktarın da dikkate alınması), davacının iddia ettiği şekilde ödemelerinden haksız olarak kesinti yapılıp yapılmadığın incelenmesi ve yapılan bu incelemeler neticesinde sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde ve bozmanın gerekleri yerine getirilmeksizin hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.