Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/7478 E. 2023/2047 K. 06.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7478
KARAR NO : 2023/2047
KARAR TARİHİ : 06.07.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/2 E., 2021/593 K.

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde taraflardan kimsenin gelmemiş olduğu belirlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar; davalının muris muvazaası nedeniyle açtığı tapu iptal ve tescil davası sonucunda, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.12.2011 tarihli ve 2010/100 E., 2011/817 K. sayılı ilamı ile 222 ada 3 parselde kayıtlı arsadaki, hisselerinin davalının miras hissesi oranında iptal edilerek tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, dava konusu taşınmazın muris tarafından dava dışı 3. kişiye 11.11.1996 tarihinde boş arsa olarak satıldığını, üçüncü kişiden taşınmazı tapuda devralarak üzerine bina yaptıklarını, taraflarınca yaptırılan, tapu kaydında dahi kayıtlı olmayan ancak arsa üzerinde fiilen var olan bina nedeniyle davalının kendisine tekabül eden miras hissesi oranında sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 250.000 TL’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.

II. CEVAP
Davalı; davacıların taşınmazı alacak ekonomik güçleri bulunmadığı gibi üzerine bina yapacak gelirlerin de bulunmadığını, binanın muris tarafından yaptırıldığını savunarak, davanın reddini istemiş; cevap dilekçesi ile birlikte açtığı karşı davasında ise; tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiğini, davacıların zilyetliğinde bulunan söz konusu taşınmaz nedeniyle senelerdir kira geliri elde ettiklerini, yasal hakkı olan kira bedelinin tamamının davacılar tarafından tahsil edildiğini ileri sürerek geriye dönük beş yıllık kira bedelinin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.03.2016 tarihli ve 2013/551 E., 2016/100 K. sayılı kararıyla; binanın davacıların katkılarıyla yapıldığının … görüldüğü, davalının bina değerinden hissesine düşen miktarca sebepsiz zenginleştiği, davalı binanın değerinden hissesine isabet eden 181.935 TL’yi davacılara dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödemesi gerektiği, karşı davacının talep ettiği ecrimisil bedeli koşullarının oluşmuş olduğu; dava tarihinden geriye dönük 5 yıllık kira bedellinden karşı davacının hissesine düşen ecrimisil bedelinin karşı davalılardan alınarak, karşı davacıya verilmesi gerektiği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile 181.935 TL bina bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek, davacılara verilmesine, karşı davanın kabulü ile; toplamda 87.083,33 TL ecrimisil bedelinin 2009 tarihinden itibaren her yıl sonu itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte karşı davalılardan alınarak, karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 20.11.2018 tarihli ve 2016/20640 E., 2018/11800 K. sayılı ilamıyla; asıl davanın davacıları tarafından davalıya karşı açılmış ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı, bu durumda Mahkemece, davaya konu taşınmaz satılarak bedeli taraflar arasında paylaşılmadığı için davalının da henüz zenginleşmediği dikkate alınarak asıl davanın davacılarının davasının hukuki yararları bulunmadığından dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği, karşı dava yönünden ise; Mahkemece, ecrimisile konu karşı davanın tefriki ile öncelikle dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın kim tarafından yaptırıldığının belirlenip, davalılar tarafından yaptırıldığı sonucuna varılır ise, davacının arsa payı üzerinden hesaplanacak ecrimisil bedeline hükmetmek gerekirken bu husus dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan mahkemenin yukarıda ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; karşı davanın tefrik edildiği, davacıların davalıdan sebepsiz zenginleşme uyarınca bedel talep edebilmeleri için, öncelikle zenginleşmenin gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olayda sebepsiz zenginleşmeye konu olduğu iddia edilen şeyin taşınmaz üzerinde yer … muhdesat olduğu, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre ise elbirliği veya paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda sebepsiz zenginleşmenin taşınmaza ilişkin satışın yapılıp, bedelin ödendiği tarihte gerçekleşeceği, davacılar tarafından davalıya karşı açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası da bulunmadığından, davacıların işbu davayı açmalarında hukuki yararlarınınn bulunmadığı gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; …, arza tabi olduğunu, davalının taşınmazda mahkeme kararı ile pay sahibi olduğu anda davacıların yaptırdığı bina nedeniyle zenginleştiğini, kaldı ki davalının binadan elde edilen kira gelirinden pay almakta olduğunu, buna göre zarar oluştuğu ve hatta zarar önlenmediği müddetçe hep devam edecek boyutta iken hukuki yarar yoktur demenin mümkün olmadığını, Yargıtayın muhdesatın iadesi davasındaki dava şartını yanlışlıkla işbu tazminat davasında aradığını, sebepsiz zenginleşmeye dayalı açılan tazminat talepli davayı muhdesatın iadesi davası gibi yorumladığını, oysa davalının 20 yıl sonra arsada hisse sahibi olduğu için üzerindeki binada da sebepsiz hak sahipliği doğması nedeni ile arsa kira geliri yerine bina kira geliri elde ettiği için sebepsiz zenginleştiğini, davacıların ortaklığın giderilmesini istemediklerini, sadece davalının sebepsiz zenginleştiği oranda tazminat talep ettiklerini, dinlenen tüm tanıkların binayı davacıların yaptırdığına dair beyanda bulunduklarını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, paylı mülkiyete tabi taşınmaza davacılar tarafından yaptırıldığı iddia edilen bina bedelinin, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca payı oranında davalı paydaştan tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
”Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna” usuli müktesep hak” denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir.” (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).

3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine, kararın bozmaya uygun olmasına ve bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usuli Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.