YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7474
KARAR NO : 2023/2039
KARAR TARİHİ : 05.07.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/38 E., 2019/541 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasındaki maddi manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilip, davalı vekili tarafından incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacı ve davalı taraftan gelen olmadı. İşin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalıya Beşiktaş 7. Noterliğinden onaylı 23.02.2011 tarih ve 04249 yevmiye nolu vekaletname ile dava ve icra takiplerini çözümlemesi amacıyla vekalet verdiğini, davalı …’in işbu vekaletnameye dayanarak adına İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin 2011/52 Esas sayılı dosyasında alacak davası açıp takip ettiğini, 08.02.2013 tarihli bilirkişi raporunda alacağın 1.017.750 TL olarak belirlendiğini, davanın vekili tarafından ıslah edildiğini, mahkemece bilirkişi raporu dikkate alınmadan 600.000 TL alacağa hükmedildiğini, vekil tarafından kararın temyiz edilmeyerek kesinleştirildiğini, davanın temyiz süresi geçtikten sonra vekil …’in o dosya davalısı … Televizyon Reklamcılık ve Filmcilik San. ve Tic. A.Ş. vekili ile karşılıklı sulh olduğunu ve iş bu sulhten kendisini bilgilendirmediğini, davalı …’in davalı … Televizyon Reklamcılık ve Filmcilik San. ve Tic. A.Ş. ile iki ayrı protokol imzaladığını, 27.11.2013 tarihli protokollerden birinde alacak miktarının 750.000 TL olduğunu, davalının bu protokolü davacıya verdiğini, diğer protokolde alacak miktarının 920.000 TL olduğunu, iki protokol arasında 170.000 TL fark olduğunu, davalı …’in alacak miktarı 920.000 TL olan protokol ile kararlaştırılan 29.11.2013 tarihinde tahsil ettiği 115.000 TL’yi, 30.12.2013 tarihinde tahsil ettiği 115.000 TL’den 112.500 TL’yi bankadan göndermek suretiyle aradaki fark olan 2.500 TL’yi ve 30.01.2014 tarihinde tahsil ettiği 115.000 TL.yi toplam 232.500 TL’yi ödemediğini, davalıya Beyoğlu 40. Noterliğinden onaylı 03.04.2014 tarih ve 08659 yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini ancak davalının herhangi bir ödeme yapmadığını beyan ederek; davalı …’in görevi kötüye kullanarak tahsil etmiş olduğu 232.500 TL’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini, davalının İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2011/52 Esas sayılı dosyayı temyiz etmeyerek davacıyı zarara uğratması nedeniyle 10.000 TL maddi tazminatın 27.11.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini, davalıya avukatlık ücreti olarak ödenen paraların 10.000 TL ödendiği tarihten itibaren faizi ile tahsilini, ayrıca 10.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket adına açılan davaları vekil sıfatı ile yürüttüğünü, vekaletnamede ahzu kabz ile sulh ve ibra yetkilerinin bulunduğunu, davacı şirketin hakim ortağı ile arkadaşlıkları sebebi ile yazılı avukatlık sözleşmesi yapılmadığını, davacı adına takip ettiği İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin 2011/52 Esas sayılı dosyası ile görülen davanın … yıllar emek verilerek davacı şirket yararına sonlandırıldığını, davacı şirket yararına 690.000 TL alacağa vekil yararına da 49.582 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, ancak yargılamanın devamı sırasında dosya davalısı … Televizyon Reklamcılık ve Filmcilik San. ve Tic. A.Ş.’ye (Show Tv) TMSF tarafından el konulması üzerine alacağını zamanında alamayacağı endişesine kapılan davacının Show Tv ile görüşülmesi için yoğun baskılar yaptığını, davacının bu isteği üzerine sulh amacı ile Show Tv ile görüşüldüğünü, iş bu görüşmelerin davacı şirketin hakim ortağı olan … Ayar ile birlikte yürütüldüğünü, yapılan görüşmelerde 690.000 TL alacak, faizi, vekalet ücreti ve yargılama giderleri toplam 920.000 TL alacaklı olunduğu ve bu bedelin 8 eşit taksitte ödenmesi konusunda mutabakata varıldığını, davacı şirketi münferiden temsile yetkili olan şahsın her iki protokolden haberdar olduğunu, şirket yetkilisinin 750.000 TL’ye sulh olunabileceğini ifade ettiğini ancak yapılan pazarlık ile resmi vekalet ücreti ve kendisine ödenmesi gereken vekalet ücretini de ayrıca talep ettiğini ve karşı tarafa kabul ettirdiğini, bu şekilde davacı şirkete 750.000 TL, vekile 50.000 TL mahkeme vekalet ücreti ile 120.000 TL … vekalet ücreti olmak üzere toplam 920.000 TL’nin 8 eşit taksitte ödeneceği konusunda mutabakata varıldığını, tarafından bu taksitlerden sadece ilk 3 taksidinin tahsil edildiğini, 29.11.2013 tarihinde yapılan ödemenin akdi vekalet ücreti ve 49.582 TL mahkeme vekalet ücreti olarak tarafından alındığını ve bunun davacıya bildirildiğini, 30.12.2013 tarihli 115.000 TL ödemenin 31.12.2013 tarihinde 112.500 TL’nin ve bakiyesi 2.500 TL’nin banka kanalı ile davacıya gönderildiğini, 3. taksidin ise şirketin imzaya yetkili kişisi … …’ın isteği üzerine … İş Bankası hesabından çekilerek aynı … elden teslim edildiğini, davacının gönderdiği SMS’lerde bunu ikrar ettiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.07.2014 tarihli 2014/315 Esas 2014/345 Kararı ile; vekalet sözleşmesinden kaynaklanan tüm davalara Tüketici Mahkemelerinin bakması gerektiği belirtilerek dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2014/43747 E. 2014/40101 K. sayılı ilamında; eldeki davanın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında bulunmadığından mahkemenin işin esasına girerek hasıl olacak sonuca uygun karar vermesi gerektiği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davalıdan 2 nci taksit nedeni ile 2.500 TL, 3 üncü taksit nedeni ile 115.000 TL olmak üzere toplamda 117.500 TL alacaklı olduğu sonucuna ulaşıldığı, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2011/52 Esas sayılı dosyasının davacının bilgisi dahilinde temyiz edilmediğinin kabul edildiği, davacının bu yönden herhangi bir zararı oluşmadığı, anılan dosyada davalı taraf vekillik görevini yargılama aşamasında özenle yerine getirerek dosyayı sonuçlandırdığı dolayısıyla avukatlık ücretine hak kazandığı, bu nedenle davacının vekile ödenen paraların iadesine ilişkin talebinin kabul edilmediği, davalının, davacının kişilik haklarını saldırı teşkil edecek herhangi bir davranışı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile dava dilekçesinin neticeyi talep kısmında “a” bendinde belirtilen talep yönünden 2.500 TL’nin 15.12.2013 tarihinden, 115.000 TL’nin 30.01.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının maddi tazminatına ilişkin diğer talepleri ve manevi tazminata ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı temyiz başvuru dilekçesinde özetle; ikinci protokolden 3 taksit kendisine ödenmediği için … Şt.ne başvurarak 03.03.2014 tarihinde protokolden bir örnek almaya gidince kendisinden farklı bir tutanak olduğunu gördüğünü, iki farklı protokolün bulunduğunun tutanakla imza altına alındığını, her iki tutanak arasında parasal değer ve tarihler arasında fark olmasının ikinci protokolden haberi olduğunun kanıtı olmadığını, ilk taksitin kendisine ödenmesi ile protokolün ödemelerinin öne çekildiği şeklinde bildirim yapıldığını, bu şekilde ödemelerin yapılacağının belirtildiğini, mahkemenin devam eden mesajları dikkate almadığını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre ödenmesi gereken 3. taksit konusunda ” oh be 3. taksidi de alıyorum” beyanı ödeme konusunda herhangi bir belge olmaması ve söz konusu SMS’in devamındaki SMS’lere göre ödeme belgeye de dayandırılmadığından davalı avukata kınama cezası verildiğini, davalının davadaki bilirkişi raporlarından kendisini haberdar etmediğini, azlin haklı olduğunu beyan ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı temyiz başvuru dilekçesinde özetle; SMS mesajlarının 4 üncü taksit için gönderildiğini, ancak yerel mahkeme tarafından 3 üncü taksit için gönderildiği yanılgısına düşüldüğünü, kendisine … Şt.i tarafından 4 ünci takside kadar ödeme yapıldığını, 1 … taksidin tarafından avukatlık ücretine mahsup edildiğini, 2 nci taksitten itibaren davacıya ödeme yaptığını, dolayısıyla kendisine ödenen 4 üncü taksidin, davacıya yapılan ödemenin 3 üncü taksidi olduğunu, bu nedenle 28.02.2014 Cuma tarihinde yapılacak olan ödemeye ilişkin davacı tarafından atılan, “Oh be 3. taksidi de alıyorum ya çok mutluyum bugün Şebnem, Allah razı olsun senden” şeklindeki SMS mesajı davacının alacağı 3 üncü taksit ve kendisine gönderilen 4 üncü taksit için olduğunu, mesajların devamında akşam üzerine doğru paranın henüz geçmediğinin taraflarca konuşulduğunu, ödemenin banka havalesi yoluyla hesabına yatırıldığının banka kayıtları ile … olduğunu, 28.02.2014 günü 4 üncü (kendine ait 3 üncü) taksiti alacağını beyan eden davacının bu mesajının, 30.01.2014 tarihindeki ödemeye ilişkin 3 üncü (kendine ait 2 nci) taksidini aldığına yönelik ikrar olduğunu, mahkemece davacı tarafından atılan sms mesajının delil başlangıcı olarak kabul edildiğini, ancak 2 nci taksit farkı olarak tespit ettiği 2.500 TL’nin de ödenmediğine yönelik hüküm kurduğunu, oysa SMS mesajının davacının 3 üncü taksidini alacağı ve bundan önceki ödemeleri de tam olarak aldığına ilişkin delil başlangıcı ve ikrar niteliğinde olduğunu, protokolün sadece 1 … taksidini avukatlık ücretine mahsup olarak aldığını, oysa davacıdan daha fazla alacağı bulunduğunu, bu ücretin tamamını ödememek adına haksız azli gerçekleştirerek iş bu davanın açıldığını, tahsil edilecek rakamın %16’sının vekalet ücreti olduğuna dair anlaşıldığını, anlaşmanın yazılı olarak yapılmadığını, davacının 2 nci protokolden haberinin olmadığını, mahkemenin takdirinin hatalı olduğunu ileri sürmüşse de dürüst davranma yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, ödemelerin çekincesiz kabul edildiğini, davacı ve … Şt arasında tutulan tutanağın olduğundan farklı gösterilmeye çalışıldığını, attığı mesajın devamındaki mesajlara ilişkin olarak yaptığı … dışı açıklamalarla mahkemenin kararındaki gerekçeleri çürütmeye çalıştığını, disiplin cezası aldığını ancak söz konusu cezanın idari yargıda iptal edildiğini, azlin haksız olduğu gibi bilirkişinin görevini aşarak hukuki konularda görüş bildirdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı şirketin avukatı olan davalının vekalet görevini kötüye kullanarak bilgisi haricinde karşı tarafla sulh olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun, (TBK) 502 nci maddesi şöyledir:
“Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır. Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.”
b. TBK’nın 503 üncü maddesi şöyledir:
“Kendisine bir işin görülmesi önerilen kişi, bu işi görme konusunda resmî sıfata sahipse veya işin yapılması mesleğinin gereği ise ya da bu gibi işleri kabul edeceğini duyurmuşsa, bu öneri onun tarafından hemen reddedilmedikçe, vekâlet sözleşmesi kurulmuş sayılır.”
c. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 34 üncü maddesi şöyledir:
“Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde …, doğruluk ve … içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.
“
d. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi ” İsbat yükü, kanunda … bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”
e. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi ” kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının her iki sulh protokolünden bilgi sahibi olduğu, 117.500 TL ödemenin davalı tarafından davacıya yapıldığının ispat edilemediği anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanununa uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Davalının temyiz harcının mahallinde alınmasına,
6100 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun’un 440
ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.07.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.