Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/726 E. 2022/7864 K. 18.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/726
KARAR NO : 2022/7864
KARAR TARİHİ : 18.10.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında mahkemesinde görülen asıl davada itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 18/10/2022 duruşma günü için tebligat üzerine davacı taraftan gelen olmadı. Davalı Asil … geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Asıl davada davacı, davalı avukatın şirketin vekili olarak Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/169 Esas ve 2010/22 Karar sayılı dosyasında görev yaptığını, aldığı ilamı İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2011/1834 E sayılı sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, takip dosyasından 305.075,10 TL tahsil ettiğini, bu hususun davalının keşide ettiği ihtarname ile öğrenildiğini, davalının tahsil ettiği paradan 15.267,27TL dışında kalan kısmını vekalet ücreti alacağı sebebiyle hapis ettiğini bildirdiğini, davalının bu şekilde 3. şahıslara ait hukuki hizmetinin ücretlerini de alıkoyduğunu, gönderdiği ihtarnamede 4,5 ay önce şirket adına tahsil ettiği 5.438,00 TL harç iadesini de hapis hakkı hesaplarına dahil ettiğini belirttiğini, davalıya gönderilen ihtarname ile tahsil edilen paranın iadesini istediklerini, ancak sonuç alınamayınca İzmir 27. İcra Müdürlüğünün 2011/20930 E sayılı icra dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek; davalının icra takibine itirazının iptaline ve % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı … Demir ve Çelik San. A.Ş.; davalı … Metal San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile arasında görülen Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/169 Esas sayılı davasında yargılama sonucunda 28/01/2010 tarihinde verilen 2010/22 Karar sayılı ilamın İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2011/1834 sayılı dosyası üzerinden icra takibine konulduğunu, takip borcunun temyiz hakkı saklı kalmak suretiyle 322.325,00 TL olarak icra dosyasına yatırıldığını, ancak Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/169 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararın temyiz incelemesinde bozulduğunu ve yargılamanın devam ettiğini, yargılama sonucunda red kararı verilmesi halinde icra dosyasına ödedikleri ve davalı şirket adına davalı avukat tarafından çekilen ve hapis hakkı kullanılarak ödenmeyen bu paranın iadesinin gerekeceğini ileri sürerek; icra dosyasına ödenen miktarın iadesine karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalılar; davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın takibin 181.948,96 TL asıl alacak ve 10.234,63 -TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 192.183,59 -TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz işletilmesine, davanın haksız azilden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan itirazın iptali davası olup sözleşme içeriği de nazara alındığında asıl alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü gerekmekle asıl alacağın %20’sine tekabül eden 36.389,80 -TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı asıl davanın davalısı tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
1- HMK’nın 166.maddesine göre, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları koşulu ile birleştirilerek bakılabilmeleri mümkündür. Ancak, birleştirme kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değildir. Bu karar, sadece birleştirilen davaların tahkikat safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurmaktadır. Diğer bir anlatımla, asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız, müstakil davalardır. Bu nedenle, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin ayrı ayrı tayin edilmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı, 6100 sayılı HMK’nın 297/1 maddesinde hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı, 297/2 maddesinde de; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK’nın, “hükmün kapsamı” başlığını taşıyan 297. maddesinin (b) bendinde tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile T.C kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad soyadları ile adreslerinin de kararda yer alması gerektiği düzenlenmiştir. Mahkemece; gerekçeli karar başlığında birleşen dosya taraflarının da adına, adresine ve vekil bilgilerine yer verilmesi gerekirken, hükmün karar başlığı kısmında ilgililerin yer almaması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Somut olayda; birleşen dava bakımından hüküm kurulmamıştır. Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar da dikkate alınmak suretiyle, asıl ve birleşen davada ayrı ayrı hüküm kurularak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.