YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/720
KARAR NO : 2022/3000
KARAR TARİHİ : 31.03.2022
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacı …’ın eşinin, diğer davacıların anneleri …’ın daha önce kendisini ameliyat eden davalı hastanede çalışan davalı Dr. …’a 30.05.2011 tarihinde muayene olduğunu, hiçbir şikayeti olmamasına rağmen safra kesesinin taşla dolu olduğu, ameliyat olmaması halinde ileride daha büyük sıkıntı yaşanabileceği söylenerek manevi baskı ile ameliyata ikna edildiğini, 02.06.2011 tarihinde davalı şirkete ait hastanede diğer davalı Dr. … tarafından hiçbir sağlık sorunu olmamasına rağmen ameliyat alındığını, hastanede tek ameliyat masası oluğunu ve yoğun bakım desteği olmadığını, buna rağmen ameliyatın yapıldığını, murisin TSH değeri 9 olmasına rağmen diğer davalı doktor anestezi uzmanı tarafından bu durumun fark edilmediğini, ameliyat sonrasında ameliyatın iyi geçtiği belirtilmesine rağmen murisin hayatını kaybettiğini, ölüm raporunda ölüm nedenin hatalı olarak yazıldığını, hastanenin yetersizliği, ameliyatı yapan cerrahın ve anestezi doktoru olan davalı Dr. …’nun tıbbi hata ve kusurları neticesinde ölüm olayının gerçekleştiğini, murisin maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, murisin eşi davacı … için 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, murisin çocukları olan diğer davacıların her biri için ayrı ayrı
50.000,00’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı, davacılar istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacıların davanın reddedilen miktarı üzerinden lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İhtiyari dava arkadaşlığı” başlığı altında düzenlenen 57. maddesinde göre, davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması veya ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri ya da davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması durumunda birden fazla kişi birlikte dava açabilir.
Kanunun ihtiyari dava arkadaşlarının davalardaki durumunu düzenleyen 58. maddesinde ise; ihtiyari dava arkadaşlığında, davaların birbirinden bağımsız olduğu ve dava arkadaşlarından her birinin, diğerinden bağımsız olarak hareket edeceği düzenlenmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlığı altında düzenlenen 10. maddesinde; “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” hükmü ile; aynı Tarifenin 13. maddesinde, “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda; davacılar davalı şirkete ait hastanede, diğer davalı doktorlar tarafından gerçekleştirilen ameliyat sonrasında, davalı doktorlarının kusur ve ihmali neticesinde murisleri Fatma Tunçay’ın vefat ettiğini ileri sürerek, murisin desteğinden mahrum kalmaları sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlar. Mahkemece, davanın reddine karar verilerek, davalılar lehine 20.950 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, davacılar arasında yukarıda değinilen düzenlemeler kapsamında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Buna göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. ve 13. maddeleri uyarınca, kendisini vekille temsil ettiren her bir davacının aleyhine reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davacıların reddedilen maddi ve manevi tazminat taleplerinin tümü üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK’nın 370/2. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının beşinci bendinde yer alan “Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 20.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,” cümlesinin hükümden çıkartılarak, yerine “Kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine, reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3, 10 ve 13. maddeleri uyarınca 2.180’er TL vekalet ücretinin her bir davacıdan ayrı ayrı tahsili ile davalılara ödenmesine, davacı …’ın reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3, 10 ve 13. maddeleri uyarınca 5.850 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalılara ödenmesine,” yazı ve rakamlarının yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 31/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.