Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/7148 E. 2023/2045 K. 06.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7148
KARAR NO : 2023/2045
KARAR TARİHİ : 06.07.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1259 E., 2022/1823 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde taraflardan kimsenin gelmemiş olduğu belirlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; damadı olduğu davalının, maliki bulunduğu arsanın 280 m²’lik kısmını 150.000 TL bedelle satmayı önermesi üzerine aralarında 31.08.2010 tarihli harici sözleşmenin akdedildiğini, sözleşmeye göre arsa bedeli olan 150.000 TL için davalıya 42.500 TL kaparo verdiğini, bakiye 107.500 TL’yi ise taksitlerle ödediğini, edimini yerine getirmesine rağmen davalı tarafça dava konusu taşınmazın devrinin yapılmadığını, yaptığı araştırma sonucunda ise taşınmazın 8 yıl önce dava dışı kişiye satıldığını öğrendiğini, bu durumu bildirdiği davalının dava konusu taşınmazı devredemeyeceğini ve aldığı parayı tarafına ödemeyi teklif ettiğini, davalı tarafça 10.04.2017 tarihinde 10.000 USD’nin tarafına ödendiğini, bakiye bedelin ise ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında icra takibi başlattığını, davalının takibe haksız olarak itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiş; 20.05.2019 tarihli dilekçesi ile davasını alacak davası olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP
Davalı; ilgili arsayı davacıya satmayı teklif ettiğini, davacı ile aralarında harici sözleşmenin akdedildiğini, ancak satışı yapılan yerin isteği dışında elinden çıktığını ve mağduriyetini gidermek adına 10.000 USD’yi davacıya geri ödediğini, bakiye kısmı ise ekonomik nedenlerle ödeyemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; 14.10.2020 tarihli ve 2018/1294 E., 2020/529 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin 21.05.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile davanın alacak davasına dönüştürüldüğünü beyan ederek denkleştirici adalet ilkesi gereğince hesaplanacak miktardan davalının 10.04.2017 tarihindeki 10.000 USD karşılığı olan 37.386 TL’nin tenzili ile anılan miktarın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği; ancak ıslah harcının yatırılmadığı, davacı vekilinin dosyaya sunulan 20.01.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile de talep sonucunu arttırdığı ve ıslah harcını da ikmal ettiği, bu nedenle davalı vekilinin ikinci ıslah yasağı savunmasına davacının 21.05.2019 tarihli dilekçesinde ıslah harcını yatırmamış olması karşısında itibar edilmediği, bu nedenle ikinci ıslahtan söz edilemeyeceği ve davacı vekilinin 20.01.2020 tarihli harç ikmalli dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak kabul edildiği gerekçesiyle; ifanın imkansız hale geldiği 10.04.2017 tarihi itibariyle bilirkişi raporu ile belirlenen miktara göre davanın kısmen kabulü ile denkleştirici adalet ilkesi gereğince hesaplanan 285.266,23 TL alacağın 205.200,60 TL’sinin dava tarihinden; bakiyesinin de ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.10.2021 tarihli ve 2020/1669 E., 2021/2832 K. sayılı kararıyla; davacının takip tarihi itibariyle talep edebileceği miktardan ödenen kısmın mahsubuyla bakiye alacağın 124.000 TL olduğu, takipten önce borçlu temerrüde düşürülmediğinden faiz talebinin yerinde olmadığı, taleple bağlılık kuralı gereğince usule uygun olarak davanın tamamen ıslahına yönelik işlemlerin de yapılmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davacının itirazının iptaline ilişkin davasının kısmen kabulüyle davalı borçlunun icra dosyasında asıl alacak olan 124.000 TL’ye yaptığı itirazın iptaliyle, takibin asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağın %20 si oranına denk gelen 28.000 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 14.03.2022 tarihli ve 2021/9185 E., 2022/2184 K. sayılı ilamıyla; “… davacı vekilince dava itirazın iptali davası olarak açılmış ve dava değeri de 205.200 TL olarak gösterilmiştir. Yargılama sürecinde davacı vekilince sunulan 20/05/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile davalarını alacak davası olarak ıslah ettiklerini belirtip denkleştirici adalet ilkesi gereğince davalıya taksitler halinde ödenen 150.000 TL ‘lik ödemenin davalının 10/04/2017 tarihindeki 10.000 USD karşılığı 37.386 TL geri ödemesi düşüldükten sonra birden fazla kıstas kullanılarak bilirkişiler marifetiyle ya da keşif yapılarak alacağın tespiti talep edilmiş olmakla, her ne kadar bu dilekçede harca esas değer belirtilmemiş olsa da, yukarıda ifade edilen HGK’nın 02/04/2019 tarih ve 2017/(7) 22-2164 E. 2019/393 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, dava konusunun miktarı artmamışsa harç yatırılması gerekmeyeceğinden, bu dilekçenin ıslah dilekçesi olduğunun kabulü ile, davacı tarafça itirazın iptali talepli açılan davanın “belirsiz alacak davası olarak görülecek alacak” davasına dönüştürüldüğünün kabulü gerektiği açıktır.
Bu itibarla, davacı vekilince sunulan 20/01/2020 tarihli dilekçe ile de talep arttırımı yapılıp harcı yatırılmış olmakla, bölge adliye mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırarak davanın itirazın iptali davası olarak değerlendirilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamıyla taraflar lehine usulü kazanılmış hak doğduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 285.266,23 TL alacağın 205.200,60 TL’sinin dava tarihinden, bakiye kısmın ıslahın yapıldığı olan 20.01.2020 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davanın ilk ıslah ile belirsiz alacak değil kısmı dava olarak ıslah edildiğini, bu nedenle ikinci kez ıslah edilemeyeceğini, talep arttırım dilekçesi de sunulamayacağını; alacak konusunda denkleştirici adalet ilkesine başvurulamayacağını, bir an doğru kabul edilse bile ancak verilenin geri istenebileceğini, davalı taşınmazı üzerine almadığından mal varlığında artış meydana gelmediğini, davacının taşınmazın 3. kişiye devredilmiş olduğunu 2012 yılında öğrendiğini beyan ettiğine göre ifanın imkansız hale geldiği tarihin bu tarih olduğunu, ayrıca davalı temerrüde düşürülmediğinden faizin icra takibinden sonra hesaplanması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafça harici satış sözleşmesine istinaden ödenen taşınmaz bedelinin bakiyesinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
”Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna” usuli müktesep hak” denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir.” (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).

3.Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine, kararın bozmaya uygun olmasına, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına ve özellikle bakiye miktarın faiz başlangıç tarihinin kısa kararda 20.04.2020 olarak gösterilmesinin ve bu dilekçenin talep arttırım olarak kabul edilmesine rağmen ıslah olarak nitelendirilmesinin maddi hata niteliğinde olduğunun anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.