YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7034
KARAR NO : 2022/8740
KARAR TARİHİ : 14.11.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Davacı, 21.10.2010 tarihinde dava dışı … adına çekilmiş kredileri yapılandırarak … ilçesi 4006 parsel 1, 2, 3, 4 nolu bağımsız bölümleri ipotekli olarak devraldığını, banka ile arasında 39.540,00 TL’lik borç tasfiye sözleşmesi imzalandığını, 20.06.2011 tarihinde ödemekle yükümlü olduğu borç tasfiye sözleşmesinin tamamını kapattığını, yine …’e ait borcu, ona kefil olmamasına rağmen 21.06.2011 tarihinde tamamen ödeyerek kapattığını, imzaladığı borç tasfiye protokolünün 4. maddesi gereğince protokolde yazılı miktarla sorumlu olduğunu, sorumluluğunu yerine getirdiğinden ipoteğin kaldırılması gerektiğini, …. Noterliğinin 21.06.2011 tarih ve 13178 yevmiye numarası ile davalı bankaya ihtarname gönderdiğini, ihtarname 30.06.2011 tarihinde davalı banka tarafından tebliğ alınmasına rağmen ipotek fek edilmediği gibi herhangi bir cevap da verilmediğini ileri sürerek, … ilçesi 4006 parsel 1, 2, 3, 4 numaralı bağımsız bölümlerdeki taşınmazların tapu kaydı üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, ipoteğin sadece …’ün konut kredisini kapsayan nitelikte olmadığını, kefili olduğu kredileri de kapsadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarih 2016/15926 Esas, 2019/7247 Karar sayılı ilamı ile “Mahkemece, dava konusu taşınmazın 1 ve 3 nolu bağımsız bölümlerinde davalı banka lehine ipotek bulunmadığı, diğer taşınmazları davacının üzerindeki ipotekle birlikte devraldığı, dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak düzenlenmiş olan resmi ipotek senedinin 1. maddesine göre …’ün gerek asil gerekse de kefil olarak sorumlu olduğu tüm kredilerin teminatı olarak dava konusu ipoteklerin tesis edildiği, … Taşımacılık Ltd. Şti. ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesine …’le birlikte …’ün kefil oldukları, … Taşımacılık Ltd. Şti.’nin davalı bankaya halen borcu bulunduğu ve icra takibinin devam ettiği, dolayısıyla dava konusu taşınmazlar üzerine konulan ipoteğin … Taşımacılık Ltd. Şti.’nin davalı bankaya olan kredi borçlarını da kapsadığı ve ipotekle temin edilen borçların tamamının ödenmediği gerekçesiye davanın reddine karar verilmiş ise de davacının, “borç tasfiye protokolü” başlıklı protokolde belirtilen şartlarda ve belirlenen miktarda dava dışı …’ün bankaya olan borçlarını ödediği iddiasıyla ilgili araştırma ve inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, “borç tasfiye protokolü” başlıklı protokole göre banka tarafından yapılan işlemlerin neler olduğu hususu sorulup, davacının protokol hükümleri uyarınca yaptığı ödemelere ait hesap dökümleri celp edilip, tarafların iddia ve savunmaları da değerlendirilmek suretiyle taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde; dava konusu taşınmazın 1 ve 3 nolu bağımsız bölümlerinde davalı banka lehine ipotek bulunmadığı, diğer taşınmazları davacının üzerindeki ipotekle birlikte devraldığı, dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak düzenlenmiş olan resmi ipotek senedinin 1. maddesine göre …’ün gerek asil, gerekse de kefil olarak sorumlu olduğu tüm kredilerin teminatı olarak dava konusu ipoteklerin tesis edildiği, … Taşımacılık Ltd. Şti. ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesine …’ün kefil olduğu, … Taşımacılık Ltd. Şti.nin davalı bankaya halen borcu bulunduğu ve icra takibinin devam ettiği, dolayısıyla dava konusu taşınmazlar üzerine konulan ipoteğin … Taşımacılık Ltd. Şti.nin davalı bankaya olan kredi borçlarını da kapsadığı ve ipotekle temin edilen borçların tamamının ödenmediği, dosya arasında bulunan hesap bilirkişi raporuna göre borç tasfiye protokolünden sonra davacı tarafça yapılan ödemeye ilişkin kaydın bulunmadığı, Türk Ekonomi Bankası A.Ş.nin 04.11.2021 tarihli müzekkere cevabına göre borç tasfiye protokolü tarihinden sonra … Taşımacılık tarafından 4.378,02 TL ödendiği, Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş tarafından sunulan 02.12.2019 tarihli yazıda …’ün 02.12.2019 itibariyle 712,40 TL, …. Göz. Tur. İnş. Pet. Paz. İth. İhr. Ltd.Şti.nin 6.369,63 TL olmak üzere 7.082,03 TL borcun bulunduğu, davacı tarafa Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31.maddesi gereği borç tasfiye protokolünden sonra yapılan ödeme varsa buna ilişkin delillerini sunmak üzere kesin süre verilmesine rağmen beyanda bulunmadığı ve herhangi bir belge sunmadığı anlaşılmakla davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen bila tarihli “Borç Tasfiye Protokolü” başlığı taşıyan sözleşmenin birinci maddesine göre taraflarının Fortis Bank A.Ş. ile davacı … olduğu, ikinci maddesine göre konusunun borçlunun (dava dışı …) bankadan kullanmış olduğu nakit kredisine ait borcun tasfiyesi amacıyla yapıldığı,üçüncü maddesinde kabule konu borcun 22.07.2010 itibariyle 39.540,00 TL olduğu, dördüncü maddesinde ödeme şekli olarak 22.08.2010’dan başlayan aylık 3.295,00’er TL’lik 12 eşit taksitin belirlendiği, herhangi bir taksitin vadesinde ödenmemesi durumunda protokolün iptal edileceği hüküm altına alınmıştır.
Bozma ilamında sonra alınan bilirkişi raporlarında, mahkemenin tasfiye protokolünden sonra davalılarca ibraz edilen belgeler ile sadece ne kadar miktar ödeme yapıldığının tespit edilmesini sağlayabildiğini, yapılan ödemenin protokol hükümlerinin yerine getirildiğini gösterdiğini söylemenin mümkün olmadığını,Türkiye Ekonomi Bankası A,Ş tarafından sunulan 02.12.2019 tarihli yazıda; …’ün 02.12.2019 itibariyle 712,40 TL, …. Göz. Tur. İnş. Pet. Paz. İt. İh. Ltd.Şti,nin ise 6.369,63TL borcunun bulunduğunun bildirildiği ancak bu borcun borç tasfiye protokolünden önce mi sonra mı doğduğunun yazı içeriğinden anlaşılmadığı, 01.12.2011 olan dava tarihi itibariyle protokolden kaynaklı borç kalıp kalmadığı, borç varsa ne kadarının ana para ne kadarının faiz olduğunun belirlenemediği (Yargıtay bozma ilamında belirtilen şekilde tespit edilemediği) rapor edilmiştir,
Davacı yana tasfiye protokolünden sonra yapılan ödeme varsa buna ilişkin delillerini sunması için kesin süre verilmiş ise de söz konusu ödemelerin tamamının banka kayıtlarında mevcut olacağından, davalı bankaca davacının tasfiye protokolü çerçevesinde ödemelerin tamamlanıp tamamlanmadığının tereddüte yer verilmeyecek şekilde cevaplaması gerekmektedir. Bu nedenle bilirkişiye mahallinde incelemeye yetkisi verilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.