Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/6946 E. 2022/9311 K. 08.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6946
KARAR NO : 2022/9311
KARAR TARİHİ : 08.12.2022

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ANTALYA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen kiracılık sıfatının tespiti davasının kabulüne dair verilen karar hakkında, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalının imzalattıkları 01/03/2017 başlangıç tarihli üç yıl süreli kira sözleşmesini feshettiğini ve kiralananın tahliye edilmesini istediğini 12/02/2018 tarihli yazı ile bildirildiğini, feshin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; feshin ve tahliye işleminin geçersizliği ile kiracılık sıfatının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; 07/02/2017 tarihli encümen kararıyla, belediyenin gelirlerinin artırılması amacıyla bahsi geçen taşınmazın kiralanmasına karar verildiğini, bundan sonra 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesine istinaden yapılan açık artırma ihalesini kazanan davacı ile kira sözleşmesinin imzalandığını, ancak ihalenin iptaline ilişkin farklı mahkemelerde altı adet dava açıldığını, bu davalardan Antalya 2. İdare Mahkemesinin 20/09/2017 tarih ve 2017/497 Esas 2017/1050 Karar sayılı kararla, kiralama işleminin iptali yönünden oy çokluğuyla karar verildiğini, temyiz isteminin reddi ile kararın kesinleştiğini, kararın kesinleşmesi nedeniyle yapılacak başka bir işlem kalmadığından sözleşmenin iptaline dair başkanlık makamından tahliye onayı alındığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davalı tarafından, usulüne uygun şekilde Türk Borçlar Kanunun’daki yasal tahliye sebeplerine dayanılarak kira sözleşmesinin feshedilmediği, ihalenin idare mahkemesi tarafından iptalinin doğrudan sözleşmenin ortadan kaldırılması sonucunu doğurmadığı, bu itibarla taraflar arasındaki kira ilişkisinin devam ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili ve feri müdahale talebinde bulunan vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Bölge adliye mahkemesince; davalı tarafından idare mahkemesi kararı gerekçe gösterilerek sözleşmenin haklı/haksız nedenlerle feshi ihbar edilse bile adli yargı mercilerinden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nu kapsamında fesih ve tahliye kararı alınmadığı müddetçe 01/03/2017 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin, sözleşmede öngörülen süre boyunca mevcudiyetini koruyacağı, kiralananın yok olduğu söylenemeyeceği gibi kira sözleşmesinin sonlandırılması yönünde kiracının rızası da bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekili ve feri müdahale talebinde bulunan vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun (2886 Sayılı Kanun) 45. maddesine istinaden yapılan ihale sonucu, taraflar arasında 01/03/2017 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli 6274.81m2 arsanın kiralanmasına ilişkin sözleşme imzalandığı, akabinde davalı tarafça 12/02/2018 tarihli yazı ile davacıya, dava konusu sözleşmeye dayanak encümen kararının ve ihalenin idare mahkemesi kararıyla iptal edilmesi nedeniyle arsa kiralanmasına ilişkin sözleşmenin de iptal edildiği, taşınmazın belediyeye teslim edilmesi gerektiği hususunun ihtar edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dava konusu kira sözleşmesinin dayanağı olan kiralama ihalesine ilişkin olarak, Antalya 2. İdare Mahkemesi’nin 20/09/2017 tarihli ve 2017/497 Esas 2017/1050 Karar sayılı kararla, açıklık ve rekabet koşulları sağlanmadan yapılan kiralama ihalesinde ve bu ihalenin dayanağı belediye encümeni kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, söz konusu işlemlerin iptaline karar verilmiş; karar, 11/12/2017 tarihinde kesinleşmiştir. İptal kararı sonucunda idari işlem yapıldığı ilk tarihten itibaren ortadan kalkar. Eş söyleyişle, iptal kararları geriye yürümekte ve böylece idari işlem baştan itibaren hiç yapılmamış sayılmaktadır. Bu durumda iptal edilen idari kararlar esas alınarak yapılan işlemler yok sayıldığına göre, idarenin kendiliğinden gerekli düzeltmeleri yapması gerekir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanun’un 28. maddesinin 1. fıkrasında; ” Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir
şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” düzenlemesi mevcuttur.
Bu noktada, 2886 sayılı Kanunla tabi kuruluşlar bakımından kiraya verme işleminin, bu Kanun hükümlerine uygun yapılmasında yasal zorunluluk bulunduğu, bu bağlamda ihalenin usulüne uygun gerçekleştirilmesinin esas itibariyle idarenin sorumluluğunda olup, idare ile sözleşme yapacak iyi niyetli kişilerin idarenin hatası nedeniyle sözleşmenin feshinden ötürü uğradıkları zararı, idareden sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazmin ettirme hakkı bulunduğunu belirtmekte fayda bulunmaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ihale işlemi, kira sözleşmesinin kurucu unsurları arasında yer almasa da, Danıştay tarafından kiralamaya dayanak encümen kararı ve ihale işleminin iptaline dair idare mahkemesince verilmiş olan söz konusu kararın 11/12/2017 tarihinde onanarak kesinleştiği, bu durumun idarenin kiralamaya yönelik iradesinin ortadan kalkması sonucunu doğurduğu, bu bağlamda da taraflar arasında akdedilen geçerli bir kira sözleşmesinin varlığından bahsedilemeyeceği, iptal kararının verildiği tarih itibariyle de kira sözleşmesinin son bulduğunun kabulü gerekir.
Buna göre, ilk derece mahkemesince; 12/03/2018 tarihinde açılan eldeki kiracılık sıfatının tespitine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, iş bu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.