Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/6862 E. 2023/148 K. 20.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6862
KARAR NO : 2023/148
KARAR TARİHİ : 20.02.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/3136 E., 2022/1826 K.
HÜKÜM/KARAR : Davacıların istinaf talebinin kısmen kabulüne, Davalının ek kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/671 E., 2019/257 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Asıl kararın davacılar vekili ve 12.10.2021 tarihli ek kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacıların istinaf talebinin kısmen kabulüne, sair istinaf taleplerinin reddine, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/07/2019 tarihli, 2017/671 Esas ve 2019/257 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalının mahkemenin 12/10/2021 tarihli ek kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz

dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili; davalıdan Ankara ili, Bala ilçesi, Gülbağı mahallesi, 888 ada 1 parsel, 889 ada 1-2-3 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde kurulu çiftliği 1.200.000 TL karşılığında satın aldıklarını, satış bedeline karşılık kredi çıkıncaya kadar 08.05.2017 tarihli 1.200.000 TL bedelli 30.11.2017 vade tarihli noterde düzenleme şeklinde resmi borç senedini verdiklerini, noter senedinin verildiği tarihte davalının taşınmazların tapularını devrettiğini, satın aldıkları çiftlik dolayısı ile işbu icraya konu noter senedine karşılık Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. Keçiören Şubesinden davacı …’in kullandığı kurumsal ihtiyaç kredisi 780.000 TL’nin 09.05.2017 tarihinde davalı …’ya ödendiğini, yine senetteki borca karşılık Ankara ili Etimesgut ilçesi Bağlıca Mahallesinde kain 46975 ada 1 parselde 195/4685 arsa paylı 8. kat 18 nolu konutun davalıya 420.000 TL karşılığında devredildiğini, davalı tarafından icra takibine konu edilen senet bedelini bu şekilde ödediklerini, davalının alacağı olmamasına rağmen resmi senedi icraya koyarak bankalar nezdindeki kredi itibarlarını zedelediğini, ayrıca satılan taşınmazın ayıplı olduğunu, söz konusu ayıbın 10.05.2017 tarihinde noter ihtarı ile davalıya bildirildiğini, yine ayıbın tespiti için Bala Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/17 D.İş dosyası ile tespit yapıldığını ve zararın belirlendiğini, davalının söz konusu ayıp bedelini ödemekten kaçınmak amacıyla kötü niyetle takip başlattığını, borçları bulunmadığı halde davaya konu 1.200,000 TL’lik borç senedinin takibe koyulduğunu ileri sürerek davaya konu senetten dolayı borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini ve alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili; senede karşı aynı kuvvette delille ispat yükümlülüğünde olan davacıların hiçbir delil göstermediklerini, taşınmazın satış bedelinin 2.075.000,00 TL olduğunu, 420.000,00 TL kendisine devredilen daire bedelinin sayıldığını, 120.000,00 TL’nin bankadan tapu sahibi olarak ödenen 780.000,00 TL içinden ödendiğini, 260.000,00 TL’nin ipotek borcu kabul edilerek taşınmaz satın alındığından kredinin çıkmasından sonra bu bedelin elden ödenerek ipoteğin kaldırıldığını ve dolayısıyla taşınmazın satış bedelinden düşüldüğünü, yine 75.000 TL … tarafından senet karşılığı ödeme yapıldığını, bakiye bedelin noterde belirtilen 1.200.000 TL olduğunu ve davacıların takip ve dava konusu resmi senede istinaden borçlu olduklarını savunarak davanın reddini ve alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmesini istemiştir.

2. 12.02.2018 tarihli verdiği ikinci cevap dilekçesi ile ipotek borcu karşılığında 265.000 TL elden ödemeyi kabul etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 02.07.2019 tarihli ve 2017/671 Esas ve 2019/257 Karar sayılı kararıyla; ödeme aracı olarak düzenlenen resmi borç senedinin borcun senette yazılı olan miktardan daha az olduğu halde güven sağlamak için verilmesine rağmen davalının senedin tamamı üzerinden takibe geçtiğinin ileri sürüldüğü, resmi borç senedi hukuken geçerli olduğundan eldeki menfi tespit davasında davacı/borçluların resmi borç senedi üzerindeki yazılı olan 1.200.000 TL bedel kadar borçlarının olmadığını senedin bir kısmının bedelsiz olduğunu usul hükümleri gereğince yazılı delille ispatlaması gerektiği, öte yandan sözleşme yapma serbestliği kapsamında tarafların taşınmazın bedeli üzerinde istedikleri gibi anlaşabilecekleri, davacıların yakın akraba olmaları ve özellikle davacı …’in bir dergiye verdiği röportajda alım-satım ve yatırım konularında danışmanlık yaptığını beyan ettiği

dikkate alındığında taşınmazın değerini serbestçe belirleyebilecek durumda oldukları, güven vermek için
borçlu olmadıkları 1.200.000 TL gibi bir bedel için ilam niteliğinde noterden resmi borç senedi düzenlediklerinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2021 tarihli ek kararıyla; davacının yalnız başına ne kadar borçlu olduğunun tespit edebilir durumda olmadığı, miktarın çekişmeli olduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin talebinin kabulü ile hükmün tamamlanmasına, yasal şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl karara karşı davacılar vekili ve 12.10.2021 tarihli ek karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili; davalıya ait dava konusu taşınmazların satın alınmasından sonra tapuda devirlerin yapıldığını, 1.200.000 TL satış bedeline karşılık kredi alınıncaya kadar davalıya 30.11.2017 vadeli düzenleme şeklinde borç senedinin verildiğini, senedin bedelinin kredi kullanılarak 09.05.2017 tarihinde davalıya 780.000 TL’lik dekontla nakit olarak ödendiğini, ayrıca 420.000 TL değerindeki Bağlıca mahallesindeki …adına kayıtlı bağımsız bölümün davalıya devredildiğini, böylece senet bedelinin tamamının ödendiğini, davalının çiftlikteki ayıp ve bu ayıp sebebiyle uğradıkları zararın talep edilebileceğini düşünerek elindeki noter senedine dayalı kötü niyetle icra takibi yaptığını, mahkemece taşınmazın değerinin bilirkişi marifetiyle tespit edildiğini, ancak 2.080.000 TL satış bedelinin bir takım varsayımlarla sözleşme özgürlüğü kapsamında kararlaştırıldığı ve takip konusu senedin bedelsiz olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, davalının taşınmazların satış bedelinin savunmasında belirtilen miktar kadar olduğunu herhangi bir belgeyle ispat edemediğini, satış bedeline karşılık yapılan ödemelerin hatalı değerlendirildiğini, davalı tarafın kendisine ödenen 780.000 TL’nin 660.000 TL’sini daha sonra …’e borç verdiğini belirttiyse de aralarındaki bu borç ilişkisinin taşınmaz satışıyla ilgisinin bulunmadığını, verilen borcun toplam 340.000 TL’sinin … tarafından davalıya ödendiğini, verilen borcun ayrı bir davanın konusunu oluşturabileceğini, satış bedeli için davalıya verilen dava konusu senedin karşılıksız kalmasına rağmen icra takibine konu edildiğinin kanıtlandığını belirtilerek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili ek karara ilişkin istinaf dilekçesi ile, asıl kararda davanın reddine karar verilmesine rağmen icra inkar tazminatı talebi yönünden herhangi bir hüküm kurulmadığını, mahkeme tarafından ek kararla icra inkar tazminatı talebinin 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72 nci maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleşmiş olmasına rağmen reddedildiğini, icra inkar tazminatı talebinin kabulünün gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin ek kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.06.2022 tarihli ve 2021/3136 Esas, 2022/1826 Karar sayılı kararıyla; dosyada davalı … tarafından imzalanmış ihtilaf konusu çiflik karşılığı alacağına mahsuben

75.000 TL’yi elden aldığına ve karşılığında 75.000 TL’lik kambiyo senedini iade ettiğine dair yazılı belge, 05.09.2017 vade tarihli keşidecisi … olan 75.000 TL bedelli bono, hesap sahibi … olan ihtiyaç kredileri açıklamasıyla satıcı ödeme tutarı 780.000 TL olan Ünal Sakıncıya ödeme yapıldığını gösteren 09.05.2017 tarihli banka dekondu, … imzalı “Albaraka Bank Keçiören Şubesinden 09.05.2017 tarihinde alınan 780.000 TL’nin 120.000 TL’si … Bey’e verildi, 660.000 TL’sini bizzat kendim aldım.” ifadelerini içeren belge birlikte değerlendirilerek değerinin 420.000 TL olduğu kararlaştırılan dairenin davalıya devrinin dava konusu senedin düzenlenme tarihinden önce olduğu bildirildiğinden, senet tarihinden önce yapılan bu ödeme düşülmeden ödeme aracı olarak düzenlenen resmi borç senedinin borcun senette yazılı olan miktardan daha az olduğu halde güven sağlamak için verildiği iddiasının kanıtlanamadığı, dolayısıyla 08.05.2017 tarihli düzenleme şeklinde borç senedi ile davalının senet tanzim tarihi itibariyle senette yazılı 1.200.000 TL kadar alacaklı olduğunun kabulü ile senet tarihinden sonra yapılan ödemelerin ise taraflar arasında başka bir hukuki ilişkinin bulunduğunun iddia edilmediği de nazara alınarak davalının bu alacağından düşülmesi gerektiği ve davacılar tarafından davalıya takip ve dava konusu edilen senede istinaden 460.000 TL ödeme yapıldığı ve dolayısıyla davacıların bu bedel kadar borçlu olmadıkları gerekçesiyle davalının mahkemenin 12.10.2021 tarihli ek kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacıların istinaf talebinin kısmen kabulüne, sair istinaf taleplerinin reddine, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.07.2019 tarihli, 2017/671 Esas ve 2019/257 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2017/22392 Esas sayılı takip dosyasına konu olan 08.05.2017 tarihli 1.200.000 TL bedelli düzenleme şeklinde borç senedinden dolayı davacıların 460.000 TL borçlu olmadıklarının tespitine, Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2017/671 Esas sayılı icra dosyasıyla yapılan takibin 460.000 TL asıl alacak için davacılar yönünden iptaline, şartları oluşmadığından davacıların kötüniyet tazminatı talebinin, davalının ise icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili, davalının satış bedelinin 1.200.000 TL üzerinde olduğu iddiasını ispat edemediğini, cevap dilekçesi ile 780.000 TL ve 420.000 TL ödemeyi kabul ettiğini, 1.200.000 TL ödemenin davalıya yapıldığının sabit olduğunu, bölge adliye mahkemesinin kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.

2. Davalı vekili, davacılardan … ve …’in ceza dosyasında taşınmazı 2.075.000 TL bedelle satın aldıklarını ikrar ettiğini, noter senedi düzenlenmesinden önce yapılan tapu devri ve 75.000 TL senet bedeli ödemesi de taşınmazın gerçek satış değerinin 1.200.000 TL’nin üzerinde olduğunu gösterdiğini, davaya konu noter senedinin düzenlenmesinden sonra yapılan ödemelere ilişkin belge ve senetlerin de noter senedi düzenlenmeden önce düzenlendiği bu nedenle bu bedeller düşüldükten sonra 2.075.000 TL satış bedelinden kalan bakiye 1.200.000 TL borç için işbu noter senedinin düzenlendiği ve tarafların iradesinin de bu yönde olduğunu, bölge adliye mahkemesinin senede
karşı senetle ispat kuralının aksine karar verdiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası ile 371 inci maddesi

2.6100 sayılı Kanun’un Senede Karşı Tanıkla İspat Yasağı başlıklı 201 inci maddesi şöyledir:
“Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.”

3.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) Menfi Tespit ve İstirdat Davaları başlıklı 72 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.”

4.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20.05.2015 tarih ve 2014/47521 Esas, 2015/16223 Karar sayılı ilamının ilgili kısmı şöyledir:
“… Davacının senet içeriğine veya altındaki imzaya herhangi bir itirazı da bulunmamaktadır. HUMK’nun 290 (HMK 201). maddeleri uyarınca senede karşı ileri sürülen iddiaların senetle ispat zorunluluğu vardır. Senede bağlanmış olan her çeşit alacak için ileri sürülen karşı savunma tanık ile ispat olunamaz. Senede bağlanmış bir sözleşmenin tarafları, o sözleşmenin geçersiz olduğuna ilişkin savunmalarını da ancak senetle ispat edebilir…”

3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince ve davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin ve davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.