Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/6475 E. 2023/2017 K. 03.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6475
KARAR NO : 2023/2017
KARAR TARİHİ : 03.07.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1317 E., 2022/1791 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2017/200 E., 2019/482 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı ve bir kısım davalılar vekilinin başvurusunun kabulüne, yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde davacı asıl … ve vekili Av. … ile davalılar … ve diğerleri vekili Av….’nin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; davalı …’ın 5 yıl boyunca boşanma davası ve boşanma sebebiyle malların tasfiyesi davasında avukatlığını yaptığını, boşanma davasında davalı lehine toplamda 100.000,00 TL maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini, yaklaşık 3.000.000,00 TL olan malların tasfiyesi davasının son celsesinde haberi olmaksızın davalı …’ın eski eşi ile sulh olduğunu, 28.04.2014 tarihinde eski eşi ile bir sulh sözleşmesi imzaladığını, dava süresince 23 duruşma ve 2 keşif için Ankara’dan Kayseri’ye gittiğini, davalı … ile 2009 yılında imzaladıkları avukatlık ücret sözleşmesine göre davalının elde edeceği tazminatın % 25’ini vekalet ücreti olarak ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, gizli yapılan sulh sözleşmesinden sonra davanın bitmesi sebebiyle davalı …’a ihtar çekerek vekalet ücretinin ödenmesini talep etmesine rağmen davalının vekalet ücretini ödemediği gibi kendisini azlettiğini, gerek boşanma davasının gerekse sulh olunan malların tasfiyesi davasının akdi vekalet ücreti olan % 25’lik kısmı olan 314.956,25 TL’nin tahsili amacıyla davalı … ile eski eşi hakkında icra takibi başlattığını, her iki davalının da akdi vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarını, ancak davalıların takibe haksız yere itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsilini, 314.956,25 TL akdi vekalet ücreti alacağının takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
1.Davalılar … ve …; davalı …’ın 28.07.2009 tarihinde vekaletname verdiğini, ancak yaklaşık 2 ay sonra … başına iken bahse konu avukatlık ücret sözleşmesinin imzalatıldığını, ilk görüşmede Gülhanım’a ve yanındaki çocuklarına dava ve masrafları 20-25 bin Euro olarak beyan ettiğini, ancak dava bittikten sonra aleyhlerine yaklaşık 400.000,00 TL’yi … icra takipleri başlattığını, başlatılan icra takiplerinden birine itiraz edilmeyince başka bir icra takibi başlattığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.

2. Davalılar …, … ve … ve …; …’ın vefat ettiğini, davacı tarafından verilen dilekçeye istinaden mirasçıları durumunda olan kendilerinin davaya dahil edilmesi gerektiğini, bahse konu sözleşmenin aslında davalılar açısından yok hükmünde olduğunu, Avukatlık Kanunu’nun 165 … maddesi gereğince davacının kendi müvekkili ile aralarındaki vekalet ilişkisine göre hak ettiği ücretten bu ilişkinin dışında bulunan diğer davalının sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini, % 20’den … olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini talep etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında vekalet sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmeye istinaden davacı avukatın vekaletle davalı adına iş yaptığı, taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesine göre Gülhanım’ın tazminat elde etmesi halinde bu tazminatın % 25’inin avukatlık ücreti olarak davacı avukata verileceğinin kararlaştırıldığı, davacı avukatın davalıya vekaleten Kayseri 4. Aile Mahkemesinin 2009/220 E. sayılı boşanma davası ile Kayseri 2. Aile Mahkemesinin 2010/432 E. sayılı mal rejiminden kaynaklanan davayı yürüttüğü, mal rejiminden kaynaklanan davanın tarafların aralarında imzaladıkları sulh sözleşmesinin onaylanmasıyla sonuçlandığı ve kesinleştiği, sulh karşılığı davalıya sağlanan menfaatin Muğla ili, … ilçesi, İçmeler köyü, 1417 parselde kayıtlı taşınmaz olduğu ve taşınmazın değerinin 627.600,00 TL olarak belirlendiği, davacı tarafın sulh olunan bu bedel üzerinden % 25 oranında 156.900,00 TL akdi vekalet ücretini hak ettiği, ancak taraflar arasındaki sözleşmeye göre daha önce ödenen 8.120,00 TL’nin mahsup edilmesi gerektiği, ihtarnamenin tebliği sonrası işleyecek faiziyle birlikte alacağın 153.512,43 TL üzerinden takibin davalı … yönünden devam etmesi gerektiği, davalının Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2014/18479 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazı kısmen haklı olduğundan ve icra inkar tazminatı şartları oluşmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin uygun olmadığı, Yargıtay İçtihadları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 05.10.2018 tarihli ve 2017/6 E. 2018/9 K. sayılı ilamında belirtildiği gibi Avukatlık Kanunu’nun 165 … maddesinde ücret dolayısıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin dahil olmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, Ankara 1.İcra Müdürlüğünün 2014/18479 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalı …’ın vaki itirazının 153.512,43 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin ve diğer davalıların itirazlarının iptali taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı; % 25’lik akdi vekalet ücreti alacağının, mal tasfiyesi davasında harcı yatırılarak ıslah edilen dava değeri ile davalı …’ın boşanma davası aşamasında lehine hükmedilen tazminatların toplamı üzerinden hesaplanması gerektiğini, davalılardan Gülhanım’ın önce boşanma davasında, sonrasında ise mal rejiminin tasfiyesi davasında avukatlığını yaptığını, boşanma davasında davalı …’ın boşanma talebinin kabul edilerek, lehine 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, bu karar kesinleştikten sonra mal rejimi davasına başlandığını ve davada davalı …’ın tasfiye payını hesaplayan bilirkişi raporuna göre davanın ıslah edildiğini, ıslah edilen tutar ile mal rejimi davasının dava değerinin 1.159.825,00 TL’ye çıkarıldığını, davanın bu aşamasında davalı …’nın bu tutarda bir alacağın çıkması halinde ödeyemeyeceğinden bahisle Gülhanım’a iki adet gayrimenkulünü devretmeyi teklif ettiğini ve bu teklifin Gülhanım tarafından kabul edilerek, kendisi tarafından bir protokole döküldüğünü ve o dönem davalı …’nın vekiline mail yoluyla ulaştırıldığını, tarafların tüm bu konularda anlaştıklarını ve davalı …’nın Gülhanım’a aktaracağı tapular için kendisine vekaletnameler dahi çıkarıldığını, Gülhanım’ın ise sulh konusu bu yerlerin adına alınması ve davadan feragat için kendisine iki vekaletname çıkardığını, zira boşanma davasına sunduğu vekaletnamede davadan feragat yetkisinin bulunmadığını, tarafların sulh olması için tüm işlemleri tamamlayarak hazır hale getirildikten sonra, avukatlık ücret sözleşmesindeki %25’lik oranı davalı …’ın çocuklarının ödemek istemediğini, davalının da bu yöndeki isteğe karşı gelmediğini, diğer aile bireylerinin mahkemeye sunulan sulh sözleşmesini muvazaalı olarak yaparak vekalet ücretini azaltma amacı ile hareket ettiklerini ve dava taraflarını bu konuda ikna ederek görünürdeki sulh sözleşmesi ile davayı sonlandırdıklarını, davacının davadan feragat etmesi halinde ıslah edilen tutarın %25’i oranında vekalet ücretini hak edeceğini bildiklerinden davadan tümü ile feragat etmediklerini, bu nedenle taraflar arasındaki sulh ile sonlandırılan Kayseri 2. Aile Mahkemesinin 2010/432 E. nolu dosyasındaki mal rejimi davasının dava değeri 1.159.825 TL’nin % 25’i oranındaki 289.956,25 TL ile Kayseri 4. Aile Mahkemesinin 2009/220 E. nolu dosyasında hüküm altına alınan 100.000,00 TL maddi ve manevi tazminatın % 25 tutarı olan 25.000,00 TL’yi hak ettiğini, tüm bu süreç içerisinde kusursuz bir avukatlık hizmeti sunduğunu, davalı … aleyhine icra inkar tazminatı ödemesi yönünde hüküm kurulması gerektiğini, davalı … ile onun vefatı sonrası davaya dahil olan varis çocukları yönünden davanın reddedildiğini, bu davalının vekillerine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, huzurdaki davanın 01.04.2015 tarihinde o günün mevzuatı ve içtihatları gereğince sulh olan her iki tarafın avukat vekalet ücretinden birlikte sorumlu olduğuna ilişkin kanun hükmü ile Yargıtay kararları bulunması nedeniyle merhum davalı … aleyhine de açıldığını, davanın … mirasçıları yönünden Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 05.10.2018 tarih ve 2017/6 E. ve 2018/9 sayılı kararı nedeni ile reddedildiğini, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalılar …, …, … ve …; … mirasçıları yönünden davanın tümüyle reddedilmesine rağmen lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, diğer davalı … yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak her iki davalı yönünden de reddolunan rakam üzerinden aynı vekalet ücretine hükmedilmesinin yanlış olduğunu, davalı … yönünden gerek dosya kapsamındaki yazılı ve sözlü beyanlarından ve gerekse de tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere davacı tarafından …’a imzalatılan “vekalet ücret sözleşmesi”nin geçerli olmadığını, müvekkilin yapılan sözleşmenin içeriği ile ilgili olarak bilgi sahibi olmasının sağlanması gerektiğini, davacının tamamen kendi menfaatlerini düşündüğünü ve Gülhanım’ın bilgisizliğinden ve zor durumundan yaralanarak vekalet sözleşmesini imzalattığını, bahse konu bu sözleşmenin sırf bu nedenle dahi geçersiz olduğunu, mahkemece sözleşmenin geçersizliği ile ilgili hiçbir değerlendirme yapılmadığını, mahkemece davacı lehine hükmedilen fazla alacak yönünden davanın reddini, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini, tarafların tüm talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmasının Anayasal düzenleme gereği olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamı, mevcut delil durumu, sulh olunan mal rejimi davası yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygun olması, Avukatlık Kanunu’nun 165 … maddesinde “Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf, avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar.” hükmünün düzenlenmesi, hesaplamanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1993/13-810 Esas 1994/60 sayılı kararına göre sulh olunan miktara göre olmasının gerekmesi, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti(yasal) yönünden aynı sorumluluğun, müvekkille sulh anlaşması yapan karşı taraf için de geçerli bulunması, eldeki davada akdi vekalet ücreti talep edildiğinden davalı … dışındaki davalı … mirasçılarının akdi vekalet ücreti yönünden herhangi bir sorumluluklarının bulunmaması, davalı …’ın vefatı sonrası davaya dahil olan davalılar yönünden davanın reddine karar verildiğine göre, davacının yargılama giderleri ve davalı … mirasçıları lehine hükmedilen vekalet ücretinden sorumluluğunun bulunması, tarafların … iradeleri ile imzaladıkları sözleşme hükümleri ile bağlı olmaları nedeni ile avukatlık ücret sözleşmesi gereğince davacının hak kazandığı vekalet ücretinden davalı …’ın sorumlu olması, sulh olunan değer üzerinden hesaplanan vekalet ücretinden daha önce ödenen ücretin mahsubu ile vekalet ücretinin belirlenmesi, davacının icra takibi başlatmasında kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği anlaşıldığından hakkında ret kararı verilen ve bu hususta istinaf talebinde bulunan davalılar lehine kötü niyet tazminatı istemi şartlarının oluşmaması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı …’ın tüm, davacı ve davalılar …, … ve …’ın aşağıda belirtilen istinaf sebebi dışındaki sair istinaf taleplerinin esastan reddine, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda malların tasfiyesine dair davada sulh olunan miktar üzerinden akdi vekalet ücreti hesaplanmış ve mahkemece de yapılan hesaplama esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davacının, davalı … tarafından haksız yere azledildiğini ileri sürerek, davalı … ile imzaladığı 15.10.2019 tarihli avukatlık ücret sözleşmesine göre boşanma davası için akdi vekalet ücretinin de tahsili amacıyla icra takibi başlatarak eldeki davayı açtığı, mahkemece bu yöndeki talep konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, Kayseri 4. Aile Mahkemesinin 2009/220 Esas sayılı dosyasında hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının 28.06.2012 tarihinde kesinleştiği dikkate alınarak, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden azil tarihi 26.05.2014 itibariyle davacının akdi vekalet ücretine hak kazandığı ve avukatlık ücret sözleşmesinde davalı …’ın boşanma davasında tazminat elde etmesi halinde bu tazminatın % 25’inin avukatlık ücreti olarak avukata ödeneceğini taahhüt ettiği göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı, mahkemece, davalı … dışındaki davalılar hakkında açılan davanın tamamen reddine karar verilmesine rağmen davalı … lehine reddedilen miktar üzerinden, yargılama aşamasında vefat eden davalı … ile birlikte diğer davalılar lehine kısmen reddedilen dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin de isabetli görülmediği gerekçesiyle ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına ve davanın 178.512,43 TL yönünden kısmen kabulüne, yeniden esas hakkında hüküm kurulduğundan, haklarında ret kararı verilen ve kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar yararına, davanın tümden reddine karar verildiği dikkate alınarak 30.496,92 TL vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf nedenlerini tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı vekil tarafından takip edilen dosyada davalıların sulh olduğu iddiasına dayalı akdi vekalet ücreti alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Avukatlık Kanununun 165 … maddesi “İş sahibinin birden çok olması halinde bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.” şeklindedir.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 05.10.2018 tarih ve 2017/6 Esas ve 2018/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda; davacı tarafından davalı …’a vekaleten açılan boşanma davasının sonuçlanarak kesinleştiği, yine davalıya vekaleten açılan mal rejimi davasının yargılamasının devam ettiği aşamada davalı … ile müteveffa davalı …’nın sulh sözleşmesi düzenleyerek davayı sonuçlandırdıkları hususları dikkate alındığında Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 05.10.2018 tarih ve 2017/6 Esas ve 2018/9 Karar sayılı kararı gereğince davalı …’nın talep edilen akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağı, her ne kadar davacı avukat tarafından yapılan sulhun muvazaalı olduğu iddia edilmiş ise de, Kayseri 2. Aile Mahkemesinin 06.05.2014 tarihli 2010/432 Esas, 2014/399 Karar sayılı kararı ile sulh sözleşmesinin onaylanmasına karar verildiği ve bu kararın tarafların temyiz etmemesi nedeniyle 19.06.2014 tarihinde kesinleştiği, hal böyle olunca kesinleşen mahkeme kararı gereğince sulh sözleşmesinin muvazaalı olduğu hususunun ispatlanamadığı, bununla birlikte hükmedilen alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığı, yargılama giderlerine hükmedilmesinin de yerinde olduğu hususları dikkate alındığında, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince verilen 29.06.2022 tarihli ve 2020/1317 Esas, 2022/1791 Karar sayılı kararın ONANMASINA;

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı … dışındaki davalılara verilmesine,

Dosyanın Ankara 8. Tüketici Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

03.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.