Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/6336 E. 2023/2037 K. 05.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6336
KARAR NO : 2023/2037
KARAR TARİHİ : 05.07.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/149 E., 2022/214 K.

KARAR : Davanın açılmamış sayılmasına, davanın kabulü

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bir kısım davacılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına, bir kısım davacılar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı feri müdahil -davacı … ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; davalılar vekili tarafından incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş olup, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı asil … ve vekili Av. …, diğer davacılardan asil … ile davalılar … ve diğerleri vekili Av. … geldiler. Başka gelen olmadı. Sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; hissedarı olduğu 3 adet taşınmazın davalı … (kızı) tarafından diğer davalı ile birlikte vekâlet görevi kötüye kullanılarak satıldığını, yapılan işlemlerden haberinin olmadığını, satış bedellerinin de kendisine ödenmediğini ileri sürerek taşınmazlardaki hissesinin belirlenecek değerine karşılık olmak üzere şimdilik 15.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiş; 04.03.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 623.220 TL’ye çıkarmış olup, yargılama sırasında davacı vefat ettiğinden mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesinde, davanın yersiz olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu ve akli melekelerinin yerinde olmadığını, yapılan tüm işlemlerden davacı annenin ve kardeşlerin bilgisi olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 13/05/2014 tarihli 2013/178 E 2014/145 K. sayılı kararı ile; davacı tarafından, davalılardan …’a satış yetkisi veren Ankara 55. Noterliğince düzenlenen 13.08.2010 tarih ve 7067 yevmiye numaralı vekaletname ve bu vekaletnameye istinaden Ankara 58. Noterliğince düzenlenen 21.02.2011 tarih ve 4955 yevmiye numaralı vekaletnameler doğrultusunda üçüncü kişilere yapılan satışların geçerli olduğu, vekaleten satılan dava konusu taşınmazların davacı hissesine düşen satış bedelinin davalı (vekil) … tarafından davacıya (vekil edene) ödendiği hususu kanıtlanamadığından davalılardan Mürüvvet Parlakay’a yönelik davanın kabulüne, davalı Mürüvvet Parlakay tarafından davacıya vekaleten satılan Etimesgut İlçesi, Topçu Mahallesi, 45736 ada 9, 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların satış bedelinden davacının hissesine tekabül eden toplam 623.220 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Mürüvvet Parlakay’dan alınarak, davacıya verilmesine; davacı tarafından, davalılardan …’a vekaletname verilmediği, davacıya vekaleten … tarafından …’a vekaletname verildiği, davacı ile davalı … arasında doğrudan bir vekalet ilişkisi bulunmadığı, …’ın vekilin vekili konumunda bulunduğu gerekçesiyle davalı …’a yönelik davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 23.03.2016 tarihli ve 2015/26631 E. 2016/8493 K. sayılı kararı ile; davacının kısıtlanması için açılan davanın işbu dava açısından bekletici mesele yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekçesiyle kararın bozulmasına, tarafların sair itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 07.02.2017 tarihli 2016/184 E. 2017/19 K. sayılı kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda bekletici mesele yapılan dosyada davacının kısıtlanmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği, taraf teşkilinin sağlandığı, vekaleten satılan dava konusu taşınmazların davacı hissesine düşen satış bedelinin davacıya (vekil edene) ödendiği hususu, davalı (vekil) … tarafından ve vekilin vekili olan diğer davalı … tarafından kanıtlanamadığı, davacının hissesine düşen satış bedelinin davacıya ödenmediğine ilişkin her iki davalının da beyanları bulunduğu gerekçesiyle davacının bedele yönelik davasının kabulüne; davacı tarafından, davalılardan …’a doğrudan vekaletname verilmemişse de, alt vekil olarak davalı … da sorumlu olduğundan, her iki davalı yönünden de açılan davanın kabulü ile; davalı Mürüvvet Parlakay ve davalı … tarafından davacıya vekaleten satılan Etimesgut İlçesi, Topçu Mahallesi, 45736 ada 9, 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların satış bedelinden davacının hissesine tekabül eden toplam 623.220 TL’nin (15.000 TL’lik kısmı için 10.05.2013 dava tarihinden itibaren, geri kalan 608.220 TL’lik kısmı için 04.03.2014 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 19.04.2018 tarihli 2017/5406 E. 2018/4762 K. sayılı kararı ile; mahkemece tahkikatın bittiği bildirilerek sözlü yargılama için … tayin edilmeksizin ve davalılar vekilince son celse için mazeret bildirildiği halde mazeretin kabul ya da reddi yönünde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin hüküm tefhim edilmiş olduğundan, davalının savunma hakkının kısıtlanmasına ve hukuki dinlenilme hakkının ihlaline neden olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 22.01.2019
tarihli 2018/370 E. 2019/18
K. sayılı kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacı … dışındaki davacıların açmış oldukları davanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren HMK’ya uygun birşekilde harçlarının yatırılmak suretiyle yenilenmemiş olduğu, celse arasında … ve …’ın … olduğu dilekçelerin usul ve yasaya uygun olmadığı, yenileme harçlarını yatırmadıkları, duruşmaya yine gelmedikleri, davacı …’ın geçen duruşmada imzası ile onadığı beyanda kendisi açısından dosyanın işlemden kaldırılmasını belirttiği, …’ın da kimlik tespiti yapılmadan onun adına bir dilekçe gönderildiğinin görüldüğü, bu dilekçenin de gerekli harçlar yatırılmadığından usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle davacı … dışındaki davacıların açmış oldukları davanın açılmamış sayılmasına; vekaleten satılan taşınmazların bedelinin ödenmediği anlaşıldığından, davacı …’ın açmış olduğu davanın kabulüne, davalı … ve Davalı … tarafından davacıya vekaleten satılan Etimesgut İlçesi, Topçu Mahallesi 45736 Ada, 9,10 ve 11 Parsel nolu taşınmazların satış bedelinden bu davacının hissesine tekabül eden 89.031,40 TL’nin (15.000,00 TL’lik kısımları için 10.05.2013 dava tarihinden itibaren, geriye kalan miktarlar için 04.03.2014 olan ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya bu şekilde ödenmesine karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılar ve davacı … ve davacı … vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 05.12.2019 tarihli 2019/2133 E. 2019/12157 K. sayılı kararı ile; davacı …’a yenileme harcının yatırılması için muhtıra tebliğ edilmesi, davacı …’a ise usulüne uygun şekilde duruşma … ve saatinin tebliği ile hukuki dinlenilme hakkı tanındıktan sonra bir karar verilmesi gerekçesiyle hüküm bozulmuş olup, davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.05.2022
tarihli 2020/149 E. 2022/214 K. sayılı kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacılar …, … ve … dışındaki davacıların açmış oldukları davayı, işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren HMK’da belirtildiği şekilde yenilemediklerinden bu kişilerin davalarının açılmamış sayılmasına; …’ın 50.000 TL’yi tahsil ettiği, davacılardan …’a ise ödeme yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığı, davacı …’a ödendiği belirtilen 50.000 TL’nin ise dava konusu taşınmaz satışına dair yapıldığına ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, hangi hukuki işleme istinaden yapıldığı belirtilmediğinden, bu bedelin ödenip ödenmediği hususunun ispat edilemediği gerekçesiyle davacılar …, … ve …’ın açtığı davanın kabulüne; davalı … ve davalı … tarafından ölü davacı … Parlakay’a vekaleten satılan Etimesgut ilçesi, Topçu Mah. 45736 Ada 9, 10, ve 11 parsel no’lu taşınmazların satış bedelinden bu davacıların hisselerine tekabul eden ve (davacı …’ın 50.000 TL aldığı ikrarı dikkate alınarak) davacı … ve davacı … Parlakay için 89.031,40 TL, davacı … için 39.031,40 TL yi (bu bedelin 15.000TL lik kısmına 10.05.2013 dava tarihinden itibaren geriye kalan miktarlar için ıslah tarihi olan 04.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte), davalıların müştereken ve müteselsilen bu davacılara bu şekilde ödemelerine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde feri müdahil davacı … vekili ile davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Feri müdahil davacı … temyiz dilekçesinde, muris …’e ait terekeye temsilci atanması istemiyle açılan Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/1480 E sayılı davada temsilci atama kararı verildiğini, temsilciye ödenecek ücret bakımından istinaf edilen dosyada verilen kararın henüz kesinleşmediğini, dolayısıyla bedelin terekeye dahil edilmesi ve neticesinde terekeye dahil olan malvarlığının tereke temsilcisinin de dahli ile taksimi gerekmekte iken verilen hükmün isabetsiz olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; tanıklardan sadece birinin dinlendiğini, diğer tanıkların hazır bulunmasına rağmen gerekçesiz olarak dinlenmediğini, kooperatifle olan uzlaşma tutanağının ve ıslah dilekçesinin değerlendirilmediğini, paraların kardeşlerin hesabına gönderildiğinin banka kayıtları ile … olduğunu, uzlaşma tutanağının ofisinde imzalanan avukatın tanık olarak dinlenilmesi gerektiğini, … tarafından yapılan ödemenin kötü ödeme olmadığını, tereke temsilci atanması ile vasiyetin tenfizi davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, karar başlığında davanın taraflarının yanlış yazıldığını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, dava dosyası ile benzer Ankara Batı 2. Asliye hukuk Mahkemesi’nin 2020/162 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, dosyanın sadece usuli yönden değil esas yönünden de incelenmesi gerektiği ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin hesap verme yükümlülüğünden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 506 ncı maddesi şöyledir:
“Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin … borcundan … sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.”

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Hesap Verme” başlıklı 508 uncu maddesi şöyledir:
“Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür.
Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür.”

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Senetle İspat Zorunluluğu” başlıklı 200 üncü maddesi şöyledir:
“Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından … düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. “

4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Delil Başlangıcı” başlıklı 202 nci maddesi şöyledir:
“Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.”

5. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 22.12.2021 tarihli ve 2021/1236 E., 2021/23475 K. sayılı ilamı

6. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07.09.2021 tarihli ve 2020/8285 E., 2021/8011 K. sayılı ilamı

7. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 29.06.2021 tarihli ve 2021/3754 E., 2021/7518 K. sayılı ilamı

8. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 01.07.2013 tarihli ve 2013/10446 E., 2013/11307 K. sayılı ilamı

9. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 51 … maddesi

“Dava ehliyeti, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.”,

10. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü” başlıklı 55 … maddesi;

” (1)Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. (2)Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.

3. Değerlendirme
1. Eldeki davada davacı anne 13.08.2010 tarihinde kızı davalı …’e taşınmazlarının satışı, tevili, ahzu kabz yetkisini de içerir vekaletname … olup, 21.02.2011 tarihinde de kızı …, davalı …’a alt vekil olarak aynı yetkilerle vekaletname vermiştir. Bunun üzerine 14.06.2012 ve 12.12.2012 tarihinde dava konusu 3 adet taşınmaz ilgili vekaletnameye istinaden vekil … tarafından dava dışı 3 ncü şahıslara satılmıştır. İşbu davada davacı anne tarafından satıştan dolayı herhangi bir ödeme almadığı iddiasıyla alacak davası açılmıştır. Yargılama sırasında 07.05.2018 tarihinde davacı vefat ettiğinden, mirasçılık belgesine göre murisin mirasçıları davaya dahil edilerek, yargılamaya devam edilmiştir.

2. Miras yoluyla intikali mümkün hakların konusunu oluşturduğu bir davada davacının ölümü hâlinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 55 … maddesi gereğince mahkemece, davacının mirasçılarının tamamının tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir. Davacının birden fazla mirasçısının bulunması hâlinde de 4721 sayılı Kanun’un 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye elbirliğiyle malik olmaları sonucu aralarında 6100 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesi gereği mecburi dava arkadaşlığı bulunan mirasçıların tamamı davadan haberdar edilerek murisleri tarafından açılan davaya devam etme iradesinde olup olmadıklarının belirlenmesi gerekir. Bu doğrultuda yapılacak tebligatlar sonrasında mirasçıların terekeyi red etmemiş olmaları hâlinde mirasçıların tamamının davaya katılımı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilir. Ayrıca gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Mahkemece, davayı takip için kayyım tayin edilebilir. Ancak her hâlükarda davacının ölümünden sonra yargılamaya devam edilebilmesi için Mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilip hüküm kurulması gerekir.

3. Bu açıklamalar ışığında dosyanın incelenmesinde; davacı murisin ölmeden önce vasiyetname düzenlediği, vasiyetnamenin iptali ve tenfizi davalarının açıldığı, halen derdest oldukları, ayrıca mirastan ıskat davasının da açıldığı ve derdest olduğu yargılama aşamasında bildirilmiş; her iki tarafın da temyiz dilekçelerinde talep ettiği üzere terekeye temsilci atama davasının da açılmış olup henüz kesinleşmediğinden bekletici mesele yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece vasiyetin tenfizi, iptali, mirastan ıskat ve terekeye temsilci atamaya ilişkin davaların sonucu beklenerek, taraf teşkilinin sağlanması, sonrasında bir değerlendirme yapılıp, yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

4. Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

2. Tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekâlet ücretinin davacılardan alınıp davalıya, davalılardan alınıp davacı … vekiline verilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy çokluğuyla ile karar verildi.

(Muhalif)

K A R Ş I O Y

Uyuşmazlık, vekilin hesap verme yükümlülüğünden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacı vefat etmiştir.
1-Bozma kararının değerlendirme bölümünün birinci paragrafının son cümlesinde de belirtildiği üzere; “Yargılama sırasında 07.05.2018 tarihinde davacı vefat ettiğinden, mirasçılık belgesine göre murisin mirasçıları davaya dahil edilerek, yargılamaya devam edilmiştir.” Bu nedenle, ayrıca terekeye temsilci atanması yoluyla yeniden taraf teşkilinin sağlanmasının istenmesi bizce doğru değildir.
2-Ölüme bağlı tasarruflar, mirasbırakanın ölümünden sonra hüküm ve sonuçlarını meydana getiren hukuki işlemlerdir. Vasiyetname ise; … taraflı bir hukuki işlem olup, lehine vasiyet edilen için şahsi hak doğurur. Dolayısıyla, vasiyetname lehine vasiyet edilen açısından kesinleşmeden ve ilgilisi tarafından tenfizi talep edilmeden hukuki bir sonuç doğurmaz. Mirasçılardan sadece vasiyetin iptali ve tenkis davası açanları sonuçları itibariyle bağlar, dava açmayanları bağlamaz. Bu nedenle, murisin ölmeden önce açtığı iş bu alacak davasında, vasiyetnameyle ilgili açılmış veya açılacak davaların bekletici mesele yapılması, iş bu davanın sonucunu etkileyecek durumda olmadığı gibi, usul ekonomisi açısından bir faydası da bulunmamaktadır.
Açıkladığım nedenlerle, mahkemenin davayı takip eden mirasçılar yönünden hisselerine tekabül eden miktarlar bakımından davanın kabulüne ilişkin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kararın onanması düşüncesinde olduğumdan; … Çoğunluğun bozma gerekçelerine iştirak edilmemiştir. 05.07.2023