YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6257
KARAR NO : 2022/8916
KARAR TARİHİ : 24.11.2022
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 36. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : EDİRNE 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacılardan … ile davalı arasında … sınır kapısında faaliyet gösteren sosyal tesislerinin işletilmesine ilişkin 22/07/2010 tarihli sözleşme bulunduğunu, diğer davacının ise temlik alan olduğunu, davacı kiracının sözleşmenin imzalanması akabinde tır ve yolcu yiyecek içecek bölümünde bulunan malzemeler bedeli karşılığında davalıdan teslim alarak daha iyi koşullarda hizmet verebilmek için şartname çerçevesinde hem tadilata başlayıp hem de iş yeri açma ve çalışma ruhsatı için başvuru yaptığını, ancak kiralananın yapı kullanım izin belgesinin bulunmaması nedeniyle iş yeri açma ve çalışma ruhsatı alamadığından 2011 yılı Şubat ayında iş yerindeki faaliyetini durdurup 09/03/2011 tarihli ihtarname ile de durumu davalıya bildirdiğini, davalı tarafça yapı kullanım izninin temini sağlanmadığından kiralananda ticari faaliyetin sürdürülemeyeceğinin anlaşılması üzerine faydalı masraflara ilişkin Lalapaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/5 Değişik iş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırdığını; bundan ayrı, sözleşmede kira bedelinin 8.500 TL+KDV olarak kararlaştırıldığını ve davalıya 150.000 TL tutarında kesin teminat mektubu teslim etiğini, bunlar dışında davalı tarafça ödenmesi gerektiği bildirilen ancak sözleşmede kararlaştırılmayan, kira bedeline ek olarak davalının dava dışı … Anonim Şirketi’ne ödemesi gereken gümrük saha giderinin ve elektrik giderinin de eklenmesi suretiyle aylık tutarın 17.194 TL ‘ye ulaştığını, buna göre yapılan hesaplamada bakiye borcun 65.134,92 TL olduğuna dair 04/03/2011 tarihli yazının kabul edilmemesi üzerine bu defa davalı tarafça 18/03/2011 tarihli ihtar ile kira sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiğini, davalının haksız ve kötü niyetli davranışları nedeniyle delil tespiti dosyasında belirlenen tadilat masrafı 148.556,98 TL, mutfak malzemeleri için ödenen 60.000 TL ve ayrıca dayanağı açıklanmadan tahakkuk ettirilen borçlar nedeniyle teminat mektubundan haksız olarak 80.589 TL’nin mahsup edilmesi suretiyle zarara uğratıldığını, bundan ayrı iş yerinin gerçek anlamda hiç faaliyete geçirilememesi nedeniyle sözleşmenin sonlanacağı tarihe kadar elde etmesi gereken kardan da yoksun kaldığını ileri sürerek; 289.155,98 TL maddi tazminatın, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL yoksun kalınan kar ve 50.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 340.155,98 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı …’ne ödenmesine; davacılar arasındaki temlik sözleşmesi çerçevesinde … lehine yoksun kalınan kar da dahil hükmedilecek maddi ve manevi tazminatın 195.000 TL’lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı temlik alacaklısına ödenmesine karar verilmesini talep etmişler; yargılama sırasında 03/04/2019 tarihli dilekçe ile yoksun kalınan kar talebi yönünden dava değerini 103.654,84 TL’ye artırmışlardır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; asıl haktan ayrı yalnız başına başkasına devredilemeyen dava hakkı, alacağın temliki ile devredilmiş olduğundan davacı … yönünden aktif davacı sıfatının bulunmaması nedeniyle davanın reddine; kiralanan yerin ruhsat alınmaya elverişli olup olmadığını, ihale şartlarının kuracağı işletmeye uygun olup olmayacağı hususunda basiretli bir tacir gibi davranarak yapı izni bulunmayan bir yere ruhsatın verilmeyeceğini ön görerek ilgili hususları peşinen araştırması gerektiği halde basiretli bir tacir gibi hareket etmeyen davacı şirketin yoksun kalınan kar, manevi tazminat gibi taleplerinin reddine, işçilik ve malzeme bedeli 39.164,20 TL, imalat bedeli 51.916,63 TL ile malzeme bedeline ilişkin 60.000 TL toplamı 151.080,83 TL yönünden davalının sebepsiz zenginleştiği gerekçesiyle; 151.080,83 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak temlik alacaklısına verilmesine karar verilmiş; karar, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporuna göre davacı şirket tarafından dava konusu taşınmaza yapılan imalatlar, malzeme ve işçilik bedeli toplamının 151.080,83 TL olduğu, bu bedel yönünden davalının sebepsiz zenginleştiği, davacı şirket somut uyuşmazlıktaki alacağın 195.000 TL’sini diğer davacıya temlik ettiğinden ve hükmedilen tazminat tutarı toplamının temlike konu alacağın altında kaldığından davacı …-kimya yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ıslah dilekçesi dikkate alınarak davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar verilmiş; karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1)İstinaf incelemesinin nasıl yapılacağı, HMK’ nın 341 ila 360. maddelerinde düzenlenmiştir.
Bölge adliye mahkemesinin ilgili dairesinin, ilk derece mahkemesinin gerekçe hatasını nasıl gidereceği hususu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2. maddesinde; “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.” şeklinde düzenlenmiş,
Aynı Kanun’un 359/2. maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmüne yer verilmiştir.
HMK’nın 359/2. maddesinde amaçlanan, özellikle infaza esas alınacak hüküm sonucunun şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde oluşturulmasıdır.
Bölge adliye mahkemeleri, ilk derece mahkemesinin hatasını HMK’nın 359.maddesine uygun şekilde yeniden karar vererek düzeltmek zorundadır. Bu hüküm karşısında bölge adliye mahkemelerinin gerekçeyi yada hükmü düzelterek onama yetkisi yoktur.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; ilk derece mahkemesince davacı … yönünden alacağın diğer davacıya temlik edildiği gerekçesiyle aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiş iken; bölge adliye mahkemesince hükmedilen tazminat tutarı toplamının temlike konu alacağın altında kaldığından davanın reddine karar verilmek suretiyle esasen gerekçenin değiştirildiği; açıklananın emredici hükümler karşısında, bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesinin kararını gerekçe hatası nedeni ile kaldırıp, uygun gerekçe ile yeniden esastan bir karar vermesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin kararının sonucunun doğru olduğu gerekçesi ile davacı şirketin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, aynı Kanun’un 373/2 maddesi uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 24/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.