Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5945 E. 2023/1681 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5945
KARAR NO : 2023/1681
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1461 E., 2022/1405 K.
DAVA TARİHİ : 09.03.2020
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/86 E., 2021/73 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Av….ile davalı vekili Av. … ‘ un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; davalı ile imzaladığı 19.10.2017 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca ilgili taşınmazların kendisine satışının kararlaştırıldığını, ancak taşınmazlardan bir kısmını almaktan vazgeçtiğini, protokol çerçevesinde davalıya 50.000 USD kapora bedeli ödediğini, resmi şekilde yapılmayan taşınmaz satış sözleşmesinin geçersiz olduğunu, bu nedenle ödediği kapora bedelinin de sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesinin

gerektiğini, kapora bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamını, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı; davaya konu protokol ile paydaşı olduğu villa niteliğindeki bağımsız bölümlerin davacı ve davacının yetkili temsilcisi olduğu inşaat firmasına satışının kararlaştırıldığını, toplu villa satışı nedeniyle her bir villanın satış bedelinden indirim yaptığını, ancak davacının satışa konu iki adet villayı almaktan vazgeçtiğini, bu villaların diğerlerine nazaran konum itibariyle sahile uzak olduğunu, davacının toplu villa almak niyetinde olduğunu belirtip kendisini kandırarak bedel indiriminden faydalandığını, kötü niyetli olduğunu, bu durumda sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceğini, nitekim sözleşmeyle kararlaştırılan edimlerden bir kısmının ifa edildiğini, sözleşmeye göre alıcının taşınmazları almaktan vazgeçmesi durumunda, kapora bedeli olarak ödenen 50.000 USD’nin cayma parası olarak kendisinde kalacağını savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu 19.10.2017 tarihli protokol ile altı adet villanın alım satımı hususunda tarafların anlaşmaya vardığı, ancak davacının sonrasında bu villalardan ikisini almaktan vazgeçtiği, işbu villaların denize manzarasının bulunmadığının, satışının zor olduğunun anlaşıldığı, davacının sözleşmeye konu diğer dört adet villa yönünden şekil eksikliğini ileri sürmediği, davaya konu bu iki villa yönünden sözleşmenin geçersizliğini ileri sürerek dürüstlük kuralına aykırı davrandığı, sözleşme uyarınca villaları almaktan vazgeçen davacının, ödediği kapora bedelinin iadesini isteyemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddi ile kötü niyet tazminatı koşulları oluşmadığından davalının bu yöndeki isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davaya konu 19.10.2017 tarihli taşınmaz satış sözleşmesinin şekil eksikliği sebebiyle geçersiz olduğunu, taraflarına hak ve borç doğurmayacağını, bu nedenle cayma parasına ilişkin anlaşmanın da geçersiz olduğunu, ödenen kapora bedelinin iadesinin gerektiğini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; davacının icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğunu, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan davaya konu 19.10.2017 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesinin geçersiz olduğu, sözleşme kapsamında davacı tarafından kapora bedeli olarak davalıya 50.000 USD ödendiği, davacının sözleşmeye konu villalardan ikisini almaktan vazgeçtiği, her ne kadar sözleşmede alıcıların taşınmazları almaktan vazgeçmesi halinde ödenen kapora bedelinin satıcılarda kalacağına dair ibare mevcut ise de, sözleşme geçersiz olduğundan cayma parasına yönelik bu kaydın da geçersiz olduğu, öte yandan takibe konu işlemiş faiz alacağının hatalı hesaplandığı, temerrüt ve takip tarihi dikkate alındığında 1.149,31 USD olması gerektiği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında; davanın kısmen kabulü ile davalının icra takibine vaki itirazının kısmen iptaline, takibin asıl alacak ve 1.149,31 USD işlemiş faiz alacağı yönünden devamına, asıl alacağın % 20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini, zira sözleşmeyle kararlaştırılan edimlerin bir kısmının ifa edildiğini, sözleşmeye konu iki adet taşınmazı satın almaktan davacının bizzat vazgeçtiğini, bu durumda kapora bedeli olarak ödediği paranın iadesini talep edemeyeceğini, kapora bedelinin cayma parasına dönüşeceğine dair bu yöndeki anlaşmanın geçerli olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, harici taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca ödenen cayma parasının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemidir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ( 6098 sayılı Kanun ) ” Bağlanma parası ” başlıklı 177 nci maddesi;
“Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır.
Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” şeklinde olup;

2. Aynı Kanun’un ” Cayma parası ” başlıklı 178 inci maddesi ise; “Cayma parası kararlaştırılmışsa, taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır; bu durumda parayı vermiş olan cayarsa verdiğini bırakır; almış olan cayarsa aldığının iki katını geri verir.” hükmünü içermektedir.

3. Bağlanma parası (pey akçesi), sözleşme yapılırken bir kişinin vermiş olduğu paradır. Kaparo olarak da adlandırılan bu para cayma parası değildir. Sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça bu para, alacaktan düşülür (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 119, 120).

4. Sözleşme yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açık bir şekilde anlaşılamıyorsa verilenin bağlanma parası (pey akçesi) olduğu karine olarak kabul edilir. Verilen paranın cayma parası olduğunu iddia eden taraf bunu ispatlamak durumundadır.

5. Sözleşmenin butlan veya iptal gibi nedenlerle geçersiz hâle gelmesi durumlarında ise verilmiş olan bağlanma parasının akıbetini ortaya koymak gerekir. Bu durumda, bağlanma parası olarak parayı alan kişinin, aldığı parayı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre (6098 sayılı Kanun m. 77-82) iade etmesi gerekecektir. Çünkü bağlanma parası tahakkuk etmeyen bir sebep dolayısıyla verilmiş olacaktır. Bağlanma parası fer’î (yan) bir hak olması nedeniyle bağlı olduğu asıl sözleşme geçerli değilse, yan hak olan bağlanma parası da geçerli olmayacaktır.

6. Cayma parası ise; kişiye sözleşmenin yapılması sırasında verdiği şeyi (parayı) yitirme pahasına dilediği zaman sözleşmeden dönme hakkını sağlayan bir paradır, şeklinde tanımlanmaktadır (Türk Hukuk Lûgatı, s. 206).

7. Sözleşmenin yapılması sırasında taraflardan biri diğerine bir miktar para verir ve aralarındaki açık ya da örtülü anlaşmaya göre parayı veren verdiği parayı karşı tarafta bırakması karşılığında sözleşmeden cayma yetkisine sahip olursa, burada cayma parası söz konusu olur.

8. Cayma parası taraflara sözleşmeden dönme yetkisi verir. Cayma parasını veren taraf, verdiğini karşı tarafa bırakmak suretiyle, karşı taraf ise aldığının iki katını, cayma parasını verene vermek suretiyle sözleşmeden dönebilir. Görüldüğü üzere, cayma parası taraflardan her ikisine de sözleşmeden cayma hakkı vermektedir.

9. Bu noktada cayma parasının taraflara seçimlik bir yetki vermesi özelliği karşımıza çıkmaktadır. Bu seçimlik yetki şu şekildedir: Taraflar isterlerse sözleşmeyi ifa ederler, isterlerse cayma parasını ödeyerek sözleşmeden cayabilirler.

10. Bağlanma parasında olduğu gibi cayma parasının istenebilmesi için de sözleşmenin geçerli olması gerekmektedir. Çünkü cayma parası da bir fer’î (yan) bir borçtur. Bu sebeple, sözleşme herhangi bir nedenle geçersiz ise, artık cayma parasından da söz edilemeyecektir. Sözleşme geçersiz olmasına rağmen, cayma parasının verilmesi durumunda, alınmış cayma parasının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade edilmesi gerekecektir (Hukuk Genel Kurulunun 10.03.2022 tarihli ve 2019/(19)11-722 E., 2022/297 K. sayılı ilamı da aynı yöndedir).

3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında imzalanan harici taşınmaz satış sözleşmesi ile alıcının sözleşmeye konu taşınmazlardan herhangi birini almaktan vazgeçmesi halinde, alıcıdan alınan 50.000 USD kapora bedelinin satıcıda kalıp alıcıya iade edilmeyeceğine dair hükmün cayma parasını düzenlediği hususunda kuşku bulunmamaktadır.

2. Ne var ki; tapulu taşınmazlarda mülkiyetin devrini öngören her türlü sözleşmelerin resmi şekilde yapılması zorunludur. Bu bir geçerlilik koşuludur [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 706; 6098 sayılı Kanunu 237; Noterlik Kanunu m. 60/3; Tapu Kanunu m. 26]. Resmi biçimde yapılmayan sözleşmeler hukuken geçersiz olup, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Geçersiz sözleşmenin varlığı halinde kural olarak taraflar sözleşmenin ifasını ya da ifa karşılığını isteyemezler ise de sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde aldıklarını iade ile yükümlüdürler.

3. Bu durumda taraflar arasında yapılan sözleşmede bulunan hükümlerin de geçersiz olacağı her türlü duraksamadan uzak olduğuna göre, uyuşmazlığa konu sözleşmede düzenlenen cayma parasına dair hükmün geçersiz olduğunun ve bu hükme dayanarak talepte bulunulamayacağının kabulü ile kapora bedeli olarak davacıdan alınan 50.000 USD’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davacıya iade edilmesi gerekecektir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.