Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5921 E. 2023/47 K. 18.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5921
KARAR NO : 2023/47
KARAR TARİHİ : 18.01.2023

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1218 E., 2022/353 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/579 E., 2021/916 K.

Taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; davalılar ile 08.11.2015 tarihinde kendisinin gayri resmi ortak olarak kabul edildiği adi ortaklık kurduklarını, ayrıca adi ortaklığın “Elverdü” isimli firma olarak davalılar adına kayıtlı olmasının, kâr ve zararının 1/3 oranında paylaştırılacağının kararlaştırıldığını, davalılar ile dava dışı kişiler arasında kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden inşaat yapıldığını, bir kısım daireler satıldığı halde kârdan payına düşenin ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, söz konusu kârın tespiti ile şimdilik 20.000 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 23.11.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 157.134,92 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP
Davalılar; sözleşmenin zamanaşımına uğradığını, davacının sözleşmeye sadece imza attığını, sözleşmenin gereklerini yerine getirmediğini, adi ortaklık sözleşmesinde ortaklık sermayesinin tamamen yabancı sermaye olacağı ve ortakların sermaye koymayacaklarının kararlaştırıldığını, tüm sermayenin davalılardan İsmail tarafından piyasaya borçlanılarak temin edildiğini, ortaklık sözleşmesinin 8.maddesinde inşaat yapımında kullanılan 200.000 TL bitene kadar kat karşılığı alınan dairelerden satılan olmaz ise inşaatın durdurulacağının, Elverdü firmasının sermayeyi bulan davalı …’e devredileceğinin, devirde hiçbir maddiyatın aranmayacağının, davalı …’in kâr ve zarar kendisine ait olmak üzere taşınmazları satıp inşaatı tamamlayacağının hüküm altına alındığını, sözleşmeye konulan bu madde uyarınca bir daire satılmadığından sözleşmenin re’sen son bulduğunu savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ortaklığa ait Muratdede Mahallesindeki taşınmazların satışlarından her bir ortağın kâr payının 109.297,26 TL, adi ortaklığın 01/2010 dönemine ait vergi dairesinden iade alınan bedelden her bir ortağın payına 22.377,95 TL kaldığının belirtildiği, davacının toplamda 131.675.21 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 20.000 TL’nin dava tarihinden itibaren, 116.675,21 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili; alacağın tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, vergi dairesinden 01/2010 dönemi için 67.133,87 TL, 05/2013 dönemi için 90.623,15 TL ortaklık adına iade alındığı halde payına düşen tutarın verilmediğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

2. Davalılar vekili; ortaklık sözleşmesinde ortaklığın ne şekilde tasfiye edileceğine ilişkin hüküm bulunduğu halde mahkemece bu husus gözetilmeyerek davacı ortağın payına düşen tutarın müştereken ve müteselsilen ödenmesine karar verildiğini, tasfiye işlemleri sırasında imza ihtiva eden belgelere itibar edilmediği gibi davalıların ortaklığa emeklerini koymuş olduğu hususunun değerlendirilmediğini, faizin karar tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini, tasfiye heyetinin yanlış hesaplama yaptığını savunarak, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahkemenin vardığı sonuçta istinaf sebepleri yönünden usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasın istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre hüküm, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır. Ayrıca, hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı birbiri ile çelişmemelidir.

2.Yine 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne yer verilmiştir.

3.Buna göre, gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.

D. Değerlendirme
1. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemenin gerekçesinde toplamda 131.675.21 TL alacaklı olduğu sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne yazıldığı halde gerekçeli kararın hüküm kısmında, toplamda 136.675,21 TL’nin kabulüne karar verildiği belirtilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olması, usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

2. Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.