Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5789 E. 2023/1788 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5789
KARAR NO : 2023/1788
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1565 E., 2022/1142 K.
DAVA TARİHİ : 09.12.2016
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/427 E., 2020/229 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı asil … geldi. Sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; Darıca ilçesi Darıca Mah. 2071 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazda lehine satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği ve bedelinin ödendiği halde, taşınmaz maliklerinin azledilen vekilleri davalı … tarafından anılan taşınmazların 3. kişilere tapuda satışlarının yapılarak devredildiğini ve bu nedenle zarara uğratıldığını ileri sürülerek şimdilik 1.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 27.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 439.250 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP
Davalı; davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıya satış vaadinde bulunanların Ahmet Güzer ve Yusuf Tomruk’un olduğu, bu kişilerin vekilleri aracılığıyla taşınmazlardaki haklarını satmayı vaat ettikleri, bu satış vaadi sözleşmelerini yerine getirilmemesinden satış vaadinde bulunanların sorumlu oldukları, davacı ile davalı arasında vekil sıfatıyla veya başka bir sıfatla herhangi bir sözleşme yapılmadığı, davacının taraf olduğu satış vaadi sözleşmelerini etkisiz hale getirmek amacıyla davalının yetkisiz vekaletname ile işlem yaptığına yönelik bir delilin dosyaya sunulamadığı, davalının sadece Yusuf Tomruk hissesi yönünden yetkisiz vekaletname ile işlem yaptığı, bu işlemin de vekalet verenin muvafakati ile geçerli bir işlem haline geldiği, davacının meydana geldiğini iddia ettiği zararından davalının sorumlu olduğunun ispatlanamadığı, davacının dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; yerel mahkemenin yargılama sürecinde sunulan delilleri ve tanık beyanlarını yanlış ve eksik yorumladığını, davacının davalı tarafından zarara uğratıldığı yerel mahkemenin yargılamasında ve gerekçeli kararında açıkça görülmekteyken davacı aleyhine hükmedilen yüksek vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile davacının bir de mahkeme tarafından mağdur edilmesine sebep olduğunu, resen dikkate alınması gereken konulara ise değinmediğini, yargılamadaki aleyhe olan eksiklikler sonucu haklı davanın reddedildiğini, yargılama sürecinde oluşan çelişkiler sebebiyle davacının mağdur olduğunu belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile tapu malikleri arasında yapılan satış vaadi sözleşmelerinde davalının taraf olmadığı, davalının taraf olduğu vekalet sözleşmesinde ise davacının taraf olmadığı, davacı tarafından farklı bir sözleşme ilişkisinin de ileri sürülmediği, söz konusu işlemler neticesinde davalının davacı aleyhine zenginleştiğinin de maddi vakıa olarak ileri sürülmediği, bu nedenle sözleşmeden veya sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı olarak davalının sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığı, yargılamada belirlenen maddi olgulara göre davalının davacıya gerçekleştirdiği doğrudan hukuka aykırı bir eylemi bulunmadığı, yetkisiz yapılan işlemin onay ile geçerli hale geldiği, dolayısıyla haksız fiil sorumluluğu için gerekli olan unsurların da tamamlanmadığı anlaşılmakla, davacının işin esasına yönelik istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesince maddi tazminat istemi nitelikli davanın reddine karar verilmesi sebebiyle tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde Asliye Mahkemeleri için belirlenen maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, tarifeye aykırı olarak dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan bu nedenle kısmen kabulüne, yerel mahkemenin kararının vekalet ücreti yönünden davacı lehine kaldırılmasına, kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, satışı vaad edilen taşınmazlara yönelik davalının yetkisiz vekil olarak gerçekleştirdiği işlemler nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın giderilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi gereği; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.

2. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) ”ispat yükü” başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası; ”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

3.Değerlendirme
1. Somut olayda, taşınmazlarda pay sahibi olan dava dışı Arif Güzer adına vekil Oktay Göksal, diğer pay sahibi Yusuf Tomruk adına da vekil Erdinç Apuhan tarafından davacıya satışlarının vaad edildiği, ancak aynı taşınmazların bilahare malikler tarafından vekil tayin edilen davalı tarafından 3. şahıslara tapuda satışlarının yapılarak devredildiği hususları tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararı; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacının, davalıdan kaynaklı zarara uğradığını ispat edemediği, davacı ile davalı arasında bir akdi ilişkinin de bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.