Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5778 E. 2023/173 K. 21.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5778
KARAR NO : 2023/173
KARAR TARİHİ : 21.02.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/3018 E., 2022/846 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/332 E., 2019/458 K.

Taraflar arasındaki uyarlama davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararın niteliğinin duruşma istenebilecek davalardan olmadığı anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı tarafın duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; davalılar ile imzaladığı 09.01.2015 tarihli ek protokol kapsamında dava konusu taşınmazda kiracılık sıfatını kazandığını, kiraladığı taşınmazın mevcut kirasının, canlı bomba olayları nedeniyle yaşanan olağanüstü durumlar, emsal kiralardaki düşüş, yabancı paradaki yükseliş vb. nedenlerle emsallerine nazaran çok fahiş tutarda kaldığını ileri sürerek; sözleşmede 56.307 USD olan aylık net kiranın 01.02.2017 tarihinden itibaren yıllık 30.000 USD karşılığı dikkate alınarak TL olarak uyarlamasına, kiranın gecikmesi halinde geri kalan aylara ve yıllara ait kiraların muaccel olacağı konusundaki ilk sözleşmede bulunan hükmün, ilk sözleşmeye taraf olunmaması, ek protokole imza sırasında ise bu sözleşmenin ek protokol ekinde bulunmaması ve ek protokolde sarahaten muacceliyet maddesinin bulunmaması nedenleriyle yok hükmünde olduğunun hükmen tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar; davacı ile imzalanan ek protokolün ilk sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğunu, davacının aleyhinde açılan tahliye davası sürecini uzatabilmek, taşınmazı tahliye etmemek adına işbu haksız ve yersiz davayı açtığını, kira sözleşmesi ile kira bedellerinin ve kira dönemlerinin açık ve net bir şekilde tarafların özgür iradeleri ile belirlenmiş olduğunu, uyarlama koşullarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ekonomik koşullar, ticari defterler ve mevcut durum itibariyle davacının talebinin kısmen haklı ve yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, taraflar arasındaki kira sözleşmesine göre 01/02/2017 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin 40.000 USD olarak uyarlanmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili; sözleşme süresinin bitmesine bir yıldan az süre kaldığından uyarlama davası açılamayacağını, davacı şirketin kurulduğu yıldan itibaren borca batık olduğu hususunun değerlendirilmediğini, davacının tacir olması ve sözleşmesel uyarlama yapılamayacağının dikkate alınmadığını, uyarlama koşullarının oluşmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının TL üzerinden sözleşme yapma imkanı varken USD üzerinden sözleşme yaptığı, kiracının basiretli tacir gibi davranarak dövizdeki artışları öngörmek zorunda olduğu, ayrıca kira sözleşmesinin 11. maddesine göre belirlenen kira bedelinden herhangi bir nedenle kiracının tenkis ya da uyarlama talep edemeyeceğinin açıkça kararlaştırıldığı, İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne gerekçe olarak belirttiği “mevcut kira bedelinin ödenmesinin davacının ekonomik mahvına sebep olacağı” şeklindeki gerekçenin kira bedelinin indirilmesine gerekçe olamayacağı, toplanan delillere göre TBK’nın 138. maddesinde belirtilen uyarlamanın şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle; davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçenin dosya içeriğine, mevcut delil ve olgulara uygun olmadığını, TBK’nın 138. maddesinde belirlenen koşulların tümüyle gerçekleştiğini, sözleşme kurulduktan sonraki süreçte meydana gelen ve önceden öngörülemeyen, taraflarca da öngörülmesi mümkün olmayan olağanüstü haller sebebiyle bozulan menfaat dengesinin, hem dürüstlük kuralı hem de hakkın kötüye kullanımına yer vermemek amacıyla yeniden sağlanması gerektiğini, kiralananın bulunduğu çevrede gerçekleşen bombalama ve terör olayları, caddedeki yıllardır süren yol, şantiye, kanal ve yer altı çalışmaları, yaşanan ekonomik kriz ve yabancı paranın fahiş değer kazanması olgularının, sözleşmenin yapıldığı sırada öngörülmesi beklenmeyen olağanüstü durumlar olduğunu, bu olguların kiracı şirketin ekonomik yönden mahvına sebep olduğunu, sözleşmenin aynen ifasının istenmesinin dürüstlük kurallarına aykırı düşeceğini, uyarlama talebinin 11.01.2017 tarihli ihtar ile gündeme getirildiğini, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen uyarlama talebinin kabulü kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, sözleşmenin 11. maddesinin kamu düzenine aykırı ve geçersiz olduğunu, alınan bilirkişi raporları ile uyarlanması gereken aylık kira bedelinin bilimsel olarak belirlendiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kira bedelinin uyarlanması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) aşırı ifa güçlüğü başlıklı 138. maddesi; “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.

Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.”

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar; uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına tacir olan davacının döviz kuru değişikliği nedeniyle uyarlama talebinin yerinde olmadığına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere göre; usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.