Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5657 E. 2022/7376 K. 05.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5657
KARAR NO : 2022/7376
KARAR TARİHİ : 05.10.2022

MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasınında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verdiği kararın, süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının emekli olduğu ve emlakçılık işi yaptığını, 1/2’si kendisi, 1/2’si de davalı adına kayıtlı Mersin …., Mahallesi 347/5001 ada 1 parsel sayılı taşınmazı Mersin Yenişehir Tapu Sicil Müdürlüğünün 29.03.2011 tarih ve 6057 yevmiye numaralı işlemi ile davalının sattığını, işbu satış işlemini 27.02.2020 tarihinde öğrendiğini, davalının bu işlemi Mersin 4. Noterliğinin 28.03.2011 tarih ve 8469 yevmiye nolu vekaletnamesi ile yaptığını, hissesinin Toroslar Emekçilik ltd.şti.’ne 20.000,00TL’ye satıldığını, bunun taşınmazın gerçek değeri olmadığını, taşınmazın Mersin Yenişehir İlçesinin en kıymetli ve en güzel yeri olduğunu, davalının hiçbir şekilde yaptığı işlemlerden hesap vermediğini ve ödeme yapmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00TL alacağının davalıdan yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş, 20.12.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 382.000,00TL’ye çıkartarak; 382.000,00TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davada zaman aşımının mevcut olduğunu, davacının 2-3 ay öncesinde kendisini arayarak taşınmazdaki hissesini satmasını istediğini, 85.000,00TL bedelle taşınmaza alıcı bulduğunu, davacının bunu kabul ettiğini ve satış için vekaletname verdiğini, taşınmazdaki kendi payı ve davacının payını 85.000,00’er TL’ye sattığını ve parasını davacıya ödediğini ileri sürerek, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; Mersin İli Yenişehir İlçesi Bahçe Mahallesi 347/5001 ada 1 parsel sayılı taşınmazın yarı hissesinin davacıya, yarı hissenin de davalıya ait iken, davalının davacıya vekaleten, kendi adına da asaleten taşınmazdaki tüm hisseleri 29/03/2011
tarihinde dava dışı şirkete sattığı, dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alındığında, davalının davacıya ait hissenin satış bedelini ödediğini yazılı delillerle ispatlayamadığı, davalının davacının yarı hissesinin bedelinden sorumlu olduğu, 24/09/2021 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre taşınmazın devir tarihi olan 29/03/2011 tarihi itibariyle değerinin 303.000,00TL olduğunun kabul edildiği, davacının taşınmazda yarı hissesi olduğundan davacının hissesinin bedelinin de 151.500,00TL olduğu düşünülmüş ve davalının da bu miktardan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 151.500,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafça istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalıdan davaya konu taşınmazın satış tarihindeki rayiç bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yerinde görülmediği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile; HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/01/2022 tarih ve 2020/97 E – 2022/12 K sayılı kararının kaldırılmasına düzeltilerek yeniden karar verilmesine, buna göre; Davanın kısmen kabulü ile, 151.500,00 TL’nin davaya konu taşınmazın satış tarihi olan 29/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalının faiz başlangıç tarihine yönelik temyiz itirazı bakımından: Dava, vekaletin kötüye kullanılması nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı, verdiği vekalete istinaden taşınmazdaki hissesinin satışı nedeniyle davalının tahsil ettiği paranın vekilin hesap verme borcu kapsamında kendisine ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00TL alacağının davalıdan yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş bilahare sunduğu 20.12.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile 382.000,00TL’nin dava tarihinden tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK.’nun ”Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26.maddesinin birinci fıkrasında; ”Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili ıslah dilekçesinde, davaya konu ettiği alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmesine rağmen bölge adliye mahkemesince, hüküm altına alınan alacağın taşınmazın satış tarihi olan 29.03.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş ve böylelikle HMK 26/1 maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına aykırı davranılmıştır.
Mahkemece faiz başlangıcı yönünden taleple bağlı kalınarak dava tarihi esas alınması gerekirken, taşınmazın satış tarihinin esas alınması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK’nın 370/2. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi hükmünün (B.3) bendinde yer alan “davaya konu taşınmazın satış tarihi olan 29/03/2011 tarihinden” söz ve rakamlarının çıkarılarak yerine “dava tarihinden” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 05/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.