Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5355 E. 2023/1779 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5355
KARAR NO : 2023/1779
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/766 E., 2021/1057 K.
DAVA TARİHİ : 21.03.2014
KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından duruşmasız, davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat … ile davalılar 2 Nolu Autopia Gülşah İnş. San. ve Tic. A.Ş. ve 3 Nolu Autopia Yönetim Hiz. İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili Avukat Batuhan Polat’ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesi ile Esenyurt İlçesi Kıraç Mahallesi 1088 ada 5 parselde kayıtlı arsada bulunan Autopia adlı projeye ait D Blok 2. Kat D-115 sayılı dükkanı davacının satın aldığını ve satış bedelini ödediğini, 23.05.2013 tarihinde kat irtifak tapusunun verildiğini, sözleşmede teslim tarihinin 01.06.2012 olarak belirlendiğini ancak bağımsız bölümün halen teslim edilmediğini, sözleşmede geç teslim halinde gecikme tazminatı ödeneceğinin düzenlendiğini ileri sürerek, 21 aylık gecikme tazminatından şimdilik 10.000 USD ve 3.500 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiş, maddi tazminat taleplerini 28.535 USD olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; teslimdeki gecikmenin müvekkilinden kaynaklanmadığını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ruhsatın iptal edilmesi ve inşaat faaliyetlerinin durdurulması nedeniyle teslim şartının yerine getirilmediğini, sözleşmenin 5 inci maddesinde de natamam şeklinde teslimin kararlaştırıldığını, bu şekilde taşınmazın teslime hazır hale getirildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

III. MAHKEME KARARI
1. Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.11.2014 tarihli ve 2014/144 E., 2014/522 K. sayılı kararıyla; Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesine konu taşınmazın tapuda da işyeri olarak kayıtlı olduğu, davacının bu işyerini ticari amaçla satın aldığı, ayrıca davalı şirketın de tacir olduğu gerekçesiyle, davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğundan mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, temyiz edilmeksizin karar kesinleşmiştir.

2. Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemenin 04.06.2015 tarihli ve 2015/68 E., 2015/444 K. sayılı kararıyla; 1512 sayılı Noterlik Kanun’un 60/3 ve 89 uncu maddeleri gereğince noterlikce resmi şekilde yapılmayan gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinin geçersiz olduğu, adi şekilde yapılan gayrimenkul satış sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle bu sözleşmeye dayalı olarak belirlenen aylık kira bedelinin tahsiline ilişkin tazminatın istenemeyeceği, sözleşme ile taşınmazın tesliminin asıl olup, teslim olmaması halinde ceza-i şart olarak kararlaştırılan kira bedeli ise feri nitelikte bir talep olduğundan, asıl istem ile ilgili sözleşme geçersiz olduğundan ferilerinin de uygulanması ve talep edilmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.05.2018 tarihli ve 2016/23913 E., 2018/6257 K. sayılı kararıyla; davacının sair temyiz itirazlarının reddi ile, davacı ile davalı arasında taşınmaz satışı hususunda bila tarihli harici sözleşme imzalandığı, taraflar arasındaki bila tarihli sözleşme resmi şekilde düzenlenmemiş bulunduğundan hukuken geçerli değilse de celp edilen tapu kayıtlarının incelenmesinden 23.05.2013 tarihinde her iki tarafın tapuda işlem yapmak suretiyle geçersiz olan harici sözleşmeye geçerlilik kazandırdıkları, böylece bila tarihli sözleşmenin geçerli hale geldiği, geçerli hale gelen sözleşmede, “Satıcı, yukarıda belirtilen sürelerde bağımsız bölümleri teslim etmediği takdirde, sözleşmeye konu her bir bağımsız bölüm için günün rayiç değeri üzerinden aylık kira bedelini gecikme cezası olarak alıcıya ödeyecektir.” hükmü düzenlendiğinden, davacının bu hüküm gereğince davalıdan gecikme tazminatı isteyebileceği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tacir olan davalının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunduğu, belirtilen hususları öngörerek sözleşme imzalaması ve alıcıya teslim tarihi hususunda buna göre taahhüt vermesi gerektiği, ayrıca belirtilen hususların önceden öngörülmeyen ve herkes için geçerli olmayan objektif nedenler olmadığından mücbir sebep (vis major) olarak kabul edilemeyeceği, davalı tarafın geç teslimden sorumlu bulunduğu, taşınmazın dava tarihine kadar teslim edilmemiş olması nedeniyle taahhüt edilen teslim tarihi ile dava tarihi arasında sözleşme gereğince günün rayiç değeri üzerinden aylık kira bedelini gecikme cezası olarak ödemesi gerektiği, davalı tarafın rayiç aylık kira bedeli olarak ödemesi gereken (gecikme cezası) sürenin belirlenmesinde, sözleşmede normal teslim süresi olarak 01.06.2012 tarihi belirlenmiş ise de, yine sözleşmede davalının bağımsız bölümü teslim tarihinden 10 gün önce davalılara yazılı olarak bildirmek kaydı ile teslim süresini 180 gün erteleyebileceği ve yapılan ertelemenin gecikme olarak kabul edilemeyeceğinin öngörüldüğü, davacı tarafça, davalının teslim konusunda 180 gün artırım süresi kullanmasına, bu sürenin geçmesinden hemen sonra davalı tarafa herhangi bir ihtarname göndermeyerek ve davalı tarafın teslim süresinin uzatılmasına ilişkin bildirimde bulunmadığı yönünde bir itirazda bulunmayarak eylemli olarak icazet verildiği, bu suretle davalının taşınmazı teslim etmesi gereken tarih 01.12.2012 olarak kabul edilerek bu tarih ile dava tarihi arasında davacının cezai şart olarak rayiç kira mahrumiyet bedeline hak kazandığı, bilirkişi raporlarının gerekli teknik değerlendirmeyi içerdikleri, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulundukları, TTK 176 ncı maddesinde;” bölünme sözleşmesi veya bölünme planına kendisine borç tahsil edilen şirket, bu suretle birinci derece sorumlu bulunan şirket alacaklarının alacaklarını ifa etmezse bölünmeye katılan diğer şirketler, ikinci derecede sorumlu şirketler müteselsilen sorumlu olurlar” denildiğinden bölünme ile oluşan her 3 şirketin dava konusu borç ile ilgili sorumluluklarının bulunduğu, TBK anlamında davacı tarafça manevi tazminat talep edebilmenin yasal şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın maddi tazminat talebi yönünden kısmen kabulü ile 19.330 USD tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının 1 yıl vadeli USD hesabına ödedikleri en yüksek faiz ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili;17.03.2021 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınarak 28.535 USD gecikme tazminatına hükmedilmesi gerekirken 19.330 USD üzerinden kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu, savunma yasağına aykırı olarak sonradan ileri sürülen, teslim süresinin ertelenmesi ilişkin sözleşme maddesinin uygulanması için aranan şartların gerçekleşmediğini, satıcının teslim tarihiden en az 10 gün önce yazılı bir şekilde alıcıya bildirimde bulunmak şartı ile, teslim tarihini 180 gün erteleyebileceğinin düzenlendiğini ancak bu böyle bir bildirimin yapılmadığını, taşınmazın zamanında teslim edilmemesi ve dolayısıyla da davacının kira gelirinden mahrum kalması karşısında, başta eşine ve çocuklarına karşı mahçup ve aciz hale düştüğünü, okul çağında oğlu bulunan davacının ekonomik olarak çok büyük zorluklar yaşadığını, bir oğlunu üniversitede okutamadığını, borç ve yardımlarla çocuğun okulunu tamamlayabildiğini, manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek talepleri doğrultusunda karar verilmesi için kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Otomobil Dünyası İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş. tam bölünmesi ile oluşan şirketlerden; 2 Nolu Autopia Gülşah İnş. San. ve Tic. A.Ş., 3 Nolu Autopia Yönetim Hizmetleri İnş. San. ve Ticaret A.Ş. vekili; şirketten kaynaklı olmayan mücbir nedenlerin yol açtığı gecikme karşısında şirket aleyhine, gecikme tazminatı hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun hüküm kurmak için yeterli olmadığını, aynı yerde başka firmalar ile yapılmış emsal kira sözleşmelerine bakıldığında davacının iddia ettiği ve bilirkişi raporunda hesaplanan kira bedelinin fahiş olduğunu, ilgili Vergi Dairesine müzekkere yazılıp dava konusu taşınmazın bulunduğu ana yapıdaki kiralar sorularak, aylık kira parası rayiçleri tespit edilmesi gerektiğini, davacının gecikme kirası talep ettiği tarihlerde, dükkanların rağbet görmediğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, şirket aleyhine hükmedilen tazminat tutarında Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu dikkate alınması gerekirken, Mahkemece bu hususta değerlendirme yapılmadan hüküm kurulduğunu, taraflarca Türk Parası üzerinden sözleşme akdedilmesine rağmen döviz cinsinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Otomobil Dünyası İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş. tam bölünmesi ile oluşan şirketlerden; 1 Nolu Autopia Keleş İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili; şirketten kaynaklı olmayan mücbir nedenlerin yol açtığı gecikme karşısında şirket aleyhine gecikme tazminatı hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun hüküm kurmak için yeterli olmadığını, aynı yerde başka firmalar ile yapılmış emsal kira sözleşmelerine bakıldığında davacının iddia ettiği ve bilirkişi raporunda hesaplanan kira bedelinin fahiş olduğunu, ilgili Vergi Dairesine müzekkere yazılarak, dava konusu taşınmazın bulunduğu ana yapıdaki kiralar sorularak, aylık kira parası rayiçleri tespit edilmesi gerektiğini, davacının gecikme kirası talep ettiği tarihlerde, dükkanların rağbet görmediğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, aleyhine hükmedilen tazminat tutarında Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu dikkate alınması gerekirken, mahkemece bu hususta değerlendirme yapılmadan hüküm kurulduğunu, taraflarca Türk Parası üzerinden sözleşme akdedilmesine rağmen döviz cinsinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen gayrimenkul satış sözleşmesi nedeniyle, taşınmazın geç tesliminden kaynaklanan kira alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı, sözleşmenin 5 inci maddesinde sözleşme konusu bağımsız bölümün shell (natamam) teslim edileceği düzenlenmiş ve shell teslimin kapsamı aynı maddenin devamında belirlenmiş olup bağımsız bölüm ve ortak yerlerin iskan ruhsatının alınması için ilgili resmi mercilere müracaatta bulunması gerektiğinin yazılı olduğu, ancak davacı tarafın T.C. Esenyurt Belediye Başkanlığı’na yaptığı bilgi edinme başvurusuna verilen 07.05.2014 tarihli cevapta; “İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce 1088 ada 5 parsel sayılı yere ait iskan belgesi ve başvurusu bulunmadığı” şeklinde bilgi verildiğinin anlaşılmasına göre de davacı vekili ile davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

2.Taraflar arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde “Davalının bağımsız bölümü teslim tarihinden 10 gün önce davalılara yazılı bildirmek kaydı iİle teslim süresini 180 gün erteleyebileceği ve yapılan ertelemenin gecikme olarak kabul edilemeyeceği, satıcı yukarıda belirtilen sürelerde bağımsız bölümleri teslim etmediği takdirde, sözleşmeye konu her bağımsız bölüm için günün rayiç değeri üzerinden aylık kira bedelini gecikme cezası olarak alıcıya ödeyecektir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Dosyanın incelenmesinde davacı tarafa bağımsız bölünün teslim tarihinin ertelendiğine ilişkin süresinde yapılan bir bildirim bulunmamaktadır. Mahkemece “davacı tarafça davalının teslim konusunda 180 gün artırım süresi kullanmasına bu sürenin geçmesinden hemen sonra davalı tarafa herhangi bir ihtarname göndermeyerek ve davalı tarafın teslim süresinin uzatılmasına ilişkin bildirimde bulunmadığı yönünde bir itirazda bulunmayarak eylemli olarak icazet verildiği, bu suretle davalının taşınmazı teslim etmesi gereken tarih 01.12.2012 olarak kabul edilerek bu tarih ile dava tarihi arasında davacının cezai şart olarak rayiç kira mahrumiyet bedeline hak kazandığı” gerekçesiyle kısmen kabul kararı verilmiş ise de; asıl olan taraflar arasında yapılan sözleşme olup, sözleşmedeki bildirim şartına ilişkin düzenleme gözardı edilerek davacının eylemli olarak icazet verdiğine ilişkin mahkemenin kabulü yukarıda belirtilen sözleşme hükmüne aykırıdır. Bu durumda mahkemece sözleşmede belirtilen teslim tarihi dikkate alınarak hesaplama yapılıp karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

3.Taraflar arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde taşınmazın satış bedeli TL olarak belirlenmiş olup yine satış sözleşmesinin devamı maddelerinde “… Satıcı yukarıda belirtilen sürelerde bağımsız bölümleri teslim etmediği takdirde, sözleşmeye konu her bağımsız bölüm için günün rayiç değeri üzerinden aylık kira bedelini gecikme cezası olarak alıcıya ödeyecektir.” şeklinde belirtilmiştir. Bu durumda sözleşme hükümlerine aykırı olarak yabancı para birimi üzerinden hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekili ile davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davacı vekili ile davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar Otomobil Dünyası İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş. tam bölünmesi ile oluşan şirketlerden; 2 Nolu … İnş. San. ve Tic. A.Ş., 3 Nolu Autopia Yönetim Hizmetleri İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekiline verilmesine,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

6100 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.