Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5336 E. 2023/1776 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5336
KARAR NO : 2023/1776
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1101 E., 2022/872 K.
DAVA TARİHİ : 06.12.2018
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/662 E., 2021/20 K.

Taraflar arasındaki Avukatlık Ücret Sözleşmesinin İptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda 06.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat …’ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davacı müvekkilinin, eşi Abdurrahman Taşçıoğlu’na karşı boşanma ve katılım payı davası açması için davalı avukatlara vekalet vererek dava masrafları olarak 50.000 TL ödeme yaptığını, ancak davalar açıldıktan sonra 2018 yılının Mart ayında müvekkilinin eşi ile barıştığını ve davalardan vazgeçtiğini avukatına şifaen bildirdiğini, davalılardan … tarafından gönderilen 27.11.2018 tarihli ihtarnameyle davaların halen devam etmekte olduğunu öğrendiğini, imzaladığı sözleşmenin içeriğinin anlatılmadığını, davanın henüz başında tarafların barıştığını, katkı payı davası ile ilgili olarak da taşınmazların TMK’nın 01.01.2002 tarihinden önce davacının eşi tarafından satın alınmış olması nedeniyle edinilmiş mallara katılım alacağı doğmayacağından, bu davanın da kazanılma şansı olmadığını, hatta bu tür davalarda reddedilen kısım ile ilgili karşı tarafa vekalet ücreti doğacağından zarara uğrama olasılığı da olduğunu, buna rağmen davalılar tarafından dava açıldığını ileri sürerek, 15.02.2018 tarihli vekalet ücret sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı …; davacının talebi üzerine Denizli 3. Aile Mahkemesinin 2017/1026 E. sayılı dosyası ile boşanma, 500.000 TL maddi, 500.000 TL manevi tazminat ve 40.000 TL değerli ziynet eşyası iadesi davası, yine Denizli 3. Aile Mahkemesinin 2018/151 E. sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde 2.000.000 TL alacak davası açıldığını, davadan feragat ya da vazgeçme durumunda yapılacak olan masrafların kendi üzerinde bırakılacağını ve vekalet ücreti ödemek zorunda kalacağının belirtildiğini, davalar açıldıktan sonra davacıya defalarca ulaşmaya çalıştığını, irtibatlarının kesildiğini, davacının davalar açıldıktan sonra eşiyle barıştığını bu durumu bildirdiğini iddia ettiğini, davacının bu beyanında samimi olmadığını, hak etmiş olduğu vekalet ücretini ödememek için sebep üretmeye çalıştığını, davacının kendisini azlettiğini, sonrasında Avukat …’a vekaletname verdiğini, davacının vekalet ücretini ödememek için bu işlemlere giriştiğini, azilnameyi haklı kılacak hiçbir sebep olmadığını, davacının bürosuna gelerek davalardan vazgeçtiğine dair beyanda bulunmadığını, davacı tarafın dava masrafı olarak kendisine 35.500 TL verdiğini, iddia ettiği gibi 50.000 TL vermediğini, davacı ile aralarındaki sözleşmeye uygun hareket ettiğini, üzerine düşen tüm görevleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, yazılı sözleşmenin aksinin yazılı belgeyle kanıtlanması gerektiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.

2. Davalı …; davada taraf sıfatının olmadığını, aynı zamanda eşi olan …’nin yanında SSK’lı olarak çalıştığını, büronun mali işleriyle alakasının olmadığını, davacı ile davalı … arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesinde taraf olmadığını, davacının diğer davalı … ile görüştüğünü ve davalarının takibini ona verdiğini, davacının haklarını korumak için yapılması gereken işlemlerin kendileri tarafından yapıldığını, kanunların avukatlara yüklediği tüm sorumlulukların yerine getirildiğini, davacının azilnamesinde sebep göstermediğini, dava dilekçesinde de azli haklı kılan bir gerekçe bulunmadığını savunarak, öncelikle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini dilemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı asilin avukatlık sözleşmesinin iptaline dair iddialarını kendi tanığı …’ın dahi doğrulamadığı, sözleşmenin kurucu unsurlarına, imzaya itiraz bulunmadığı, sözleşmenin şekli olarak kanuna aykırılığının söz konusu olmadığı, vekalet ilişkisinin davacı asilin azli ile son bulması akabinde davacının haklı azil iddiasını doğrulayamadığı, davacı tarafın eşi ile barışması nedeniyle bu davalardan davacının feragat ederek davalı avukatları azlettiği, sözleşmenin ifasında davalı tarafın herhangi bir ihmalinin bulunmadığı, ayrıca sözleşmenin azil ile sona ermesi için haklı bir sebebin de davacı tarafça ileri sürülemediği, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; müvekkilinin davalılara dava açmaları için 50.000 TL ödediğini ve belge almadığını, müvekkilinin eşiyle barışması nedeniyle avukatlardan davaları şifaen geri çekmesini istediğini, müvekkilinin yaşlı ve ilkokul mezunu olması ve Avusturya’da yaşaması sebebiyle yazılı şekilde bildirim yapması gerektiğini bilemediğini, mahkemenin görevsiz olduğunu, davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiğini, avukatın 2.000.000 TL değerinde bir dava açıp peşinen hiçbir ücret almadan sadece dava masrafı ile böyle bir davayı açmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, avukatın, iş sahibinin menfaat ve iradesine uygun davranması gerektiğini, davalının gerekli araştırmayı yapmadan müvekkilinin taşınmazların ½’sini talep etmeye hakkı olmadığı halde yanlış dava açtığını, 01.02.2002 tarihinden önceki evliliklerde mal ayrılığının esas olduğunu, ortada 15.02.2018 tarihli vekalet sözleşmesine uygun takip edilen bir tapu iptal davası olmadığını, 15.02.2018 tarihli ücret sözleşmesinin konusuz kaldığını, iptali istenen sözleşmenin içeriğinin değil yalnızca şeklinin incelendiğini, 15.02.2018 tarihli sözleşmenin iptali gerektiğini belirterek, yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafça dava dilekçesinde sadece 15.02.2018 tarihli avukatlık ücret sözleşmesinin iptali isteminde bulunulduğu, menfi tespit yönünde bir talepte bulunulmadığı, bahse konu sözleşmenin iptali istenmiş ise de tek taraflı bir irade beyanı ile feshinin yapılabileceği, Denizli 3. Aile Mahkemesinin 2018/151 E., 2018/958 K. sayılı dosyasında davalılardan birinin de Taşcıoğlu Restaurant Tur. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. olduğu, davacı ve eşinin barışmalarının ayrı bir tüzel kişiliği olan dava dışı şirketi bağlamayacağı dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesi kararında, tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; boşanma davasında tarafların barışması nedeniyle konusuz kalan katkı payı davası nedeniyle vekalet ücret sözleşmesinin geçersiz hale geldiğini, davalı avukatın tarafların barıştığını bildiğini yeminli ifadesinde beyan ettiğini, bilirkişi incelemesi yapılmadan ve tanıkların tamamı dinlenmeden karar verildiğini, tanıklardan …’ın lehe beyanlarının mahkemece dikkate alınmadığını, davalı avukatın gerekli araştırma yapmadan katkı payı davasını açtığını, davacının eşinin taşınmazları 01.01.2002 tarihinden önce satın alması nedeniyle eşlerin birbirlerinden malların ve gelirlerin 1/2 sinin talep etmelerinin kanunen mümkün olmadığını, buna rağmen davalı avukatların dava açıp sonradan ıslah etmek yerine fahiş bir bedel ile dava açarak görevlerini kötüye kullandıklarını, muvaaza nedeniyle tapu iptali ve tescil davanın tefrikine karar verildiğini ancak tefrik edilen davanın davalılar tarafından takip edilmediğini, sözleşmeye uygun takip edilen bi dava olmadığı için ücret sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davalı avukatların her ikisinin de sözleşmede adının yer alması nedeniyle avukat …’nin husumet itirazının hukuken geçersiz olduğunu, davacının yaşlı ve cahil olması nedeniyle imzalanan sözleşmenin içeriğini anlamadığını, taraflar arasındaki 2018 tarihinden sonra yapılan telefon görüşmelerinin tespiti için talep ettikleri HTS kayıtlarının mahkemece istenmeden karar verildiğini, sözleşmenin şekil değil içeriği itibariyle geçersiz olduğuna ilişkin mahkemece inceleme yapılmadığını, davacının eşiyle barışmasından sekiz ay sonra gönderilen ihtarname ile davaların devam ettiğini öğrenmeleri nedeniyle davalı avukatların aleyhine işlem yapmamaları için azledildiklerini, azlin haklı olup olmamasının davanın konusu olmadığını, talep olmadığı halde azlin haklı olup olmadığı konusunda hüküm tesis edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Avukatlık Ücret Sözleşmesinin İptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi; “Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder. Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir. İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz. Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.(Değişik üçüncü ve dördüncü cümle:13/1/2004 – 5043/5 md.) Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.”

Aynı Kanun’un 174 üncü maddesi; “Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret istiyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.
Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.
Anlaşmaya göre avukata peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, avukat işe başlamakla zorunlu değildir. Bu sebeple doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir. Yazılı sözleşmedeki diğer ödeme şartlarının yerine getirilmemesinden dolayı avukat işi takip etmek ve sonucunu elde etmekten mahrum kalırsa sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır.” şeklindedir.

3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında, hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, taraflar arasında yapılan sözleşmenin geçerli olduğu, imzaya itiraz edilmediği anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.