Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5289 E. 2023/1775 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5289
KARAR NO : 2023/1775
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/750 E., 2022/813 K.
DAVA TARİHİ : 22.12.2020
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/420 E., 2022/77 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat …’ün sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; 18.03.2014 tarihli vekaletname ile davalı şirketin vekili olarak görev yaptığını, bu vekillik ilişkisinin kapsamını belirlemek için 11.03.2014 tarihinde hukuki danışmanlık sözleşmesi yapıldığını, hukuki danışmanlık sözleşmesinin, 5 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 01.04.2016 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, ancak davalı şirket ile aralarında vekil-müvekkil ilişkisinin yıllar boyunca devam ettiğini, şirket sahibi …’ün damadı olan Avukat …’nun şirkette resmi bir sıfatı olmaksızın yönetici avukat olarak görev yapmaya başladığını, kendisine şirket dışı iş verdiklerini, yazılı muvafakati alınmadan tarafından takip edilen dosyalara başka bir avukatın vekalet sunduğunu, bunun üzerine 09.11.2020 tarihli ihtarname ile başka bir avukata muvafakat etmediğini, bu nedenle haklı olarak istifa ettiğini bildirdiğini ileri sürerek, öncelikle istifaya davalı şirketinin kusurunun sebep olması ve mesleki iş yoğunlunun büyük kısmını kapsayan şirket vekilliğinin sona ermiş olması nedeniyle ciddi maddi gelirden mahrum bırakıldığı gözetilerek, BK 76/1 maddesi gereğince 50.000,00 TL geçici ödeme ile, HMK 107/1 maddesi gereğince dava değeri belirlendiğinde artırılmak üzere 10.000,00 TL vekalet ücretinin istifa tarihi olan 10.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 16.02.2022 tarihli bedel artırım dilekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda akdi ve karşı yan vekalet ücretinin toplamı olan 422.819,28 TL’nin 10.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; dava değerinin belirli olması nedeniyle belirsiz alacak davası açılmasının hukuken mümkün olmadığını, harcın tamamlatılması gerektiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacıya takip ettiği dava ve icra dosyaları sebebiyle toplamda 295.000,00 TL ödeme yapılması nedeniyle, şirketten herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının istifasının haksız olduğunu, davacının dosyalara başka bir avukat tarafından vekalet sunulmuş olmasına muvafakatinin bulunmadığına yönelik iddiasının asılsız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının yazılı muvafakati alınmaksızın dava dışı Av. … tarafından 09.11.2020 tarihinde Giresun 1. ASHM’nin 2018/513 E. ve Merzifon 1. ASHM’nin 2016/186 E. sayılı dosyalarına vekaletname sunulduğu ve davacının da yazılı muvafakati alınmaksızın mezkur dosyalara başka avukat tarafından vekaletname sunulması gerekçesi ile istifa ettiği, vekaletname sunulduğu gün Ünye 1. Noterliğinin 09.11.2020 tarihli ve 10655 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete bildirdiğinin sabit olduğu, bu nedenle makul sürede davalı şirkete bildirmediği iddiasına itibar edilmediği, bu halde taraflar arasındaki vekalet akdinin 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 172 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereği kendiliğinden sona ermesi nedeniyle davacının bu kapsamda tüm akdi ve karşı taraf vekalet ücretlerine hak kazandığı, 11.03.2014 tarihli hukuki danışmanlık sözleşmesinin 01.04.2016 tarihinde sona erdiği, 01.04.2016 tarihinden sonraki takip edilen dava ve icra takiplerine ilişkin olarak bu dönemdeki iş takiplerinde taraflar arasında yazılı bir vekalet sözleşmesinin olmadığı, avukatlık ücreti kararlaştırılmamış olduğu durumlarda mahkemelerce dava konusu edilen tutar üzerinden bu tarife gereğince hesaplanacak avukatlık ücretinin altında bir ücrete hükmedilemeyeceği ve 1136 sayılı Kanunun 164/4 üncü maddesinde belirtilen asgari avukatlık ücretinin bu tarifeye göre belirleneceğinin belirtildiği, davalının ödendiğini iddia ettiği 295.094,75 TL’ye ilişkin ispata yarar bir belge sunulmadığından ve bu miktarın hesaplamadan düşülmeden rapor tanzim edildiğinden ek rapora itibar edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle; 168.612,09 TL vekalet ve 254.207,19 TL karşı yan vekalet ücreti olmak üzere toplam 422.819,28 TL vekalet ücretinin 16.11.2020 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan tahiline, fazlaya ilişkin faiz başlangıç tarihi talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, vekalet ücretine ilişkin talep ettiği alacağın hesabı kendisinden bekleneceğinden belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının bir başka avukatın varlığına yalnızca zımnen değil hatta tebrik etmek suretiyle açık bir muvafakati bulunduğunu, kabul etmemekle birlikte davacı tarafından takip edilen yalnızca iki dosyaya vekaletname sunulduğunu, hal böyle iken davacı avukatın takibindeki tüm dosyaları kapsar şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacının istifasının haksız olması nedeniyle vekalet ücretine hak kazanmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacı ile arasındaki vekalet ilişkisini sonlandırma yönünde herhangi bir yazılı yahut sözlü bildirimi bulunmadığını, davalı şirkette çalışan tek avukatın davacı olduğunu, takip ettiği dava ve icra dosyaları sebebiyle toplamda 295.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu nedenle herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, davacı kendisine toplam 228.623,75 TL tutarında ödeme yapıldığını kabul etmesine rağmen bu beyanın mahkemece ikrar olarak kabul edilmediğini, en azından davacı tarafından kabul edilen 228.623,75 TL’lik ödemeyi düşmek suretiyle hüküm tesis edilmesi gerektiğini, mahkemece şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi yönünde herhangi bir ara karar da oluşturmadığını, hatta ihbar olunan Metro Rent A Bus Otobüs Kiralama A.Ş.’ye de bu yönde bir müzekkere yazılmadığını, bu haliyle mahkemenin eksik inceleme yapmak bir yana mahkeme içi ikrar olduğu şüphe uyandırmayacak şekilde açık olan bir durumu dahi yok saydığını, sözleşme son bulmuş olmasına rağmen davacıya takip ettiği dava ve icra takip dosyalarının karşılığı olmak üzere ödeme yapılmaya devam edildiğini ve şirket tarafından davacıya, serbest meslek makbuzları karşılığında toplam 128.806,00 TL ödeme yapıldığını, davacı tarafından şirkete herhangi bir danışmanlık hizmeti verilmediğinden ödenen bu tutarın (295.094,75 TL) tamamının, davacı tarafından takip edilen dava ve icra dosyalarının karşılığı olmak üzere kendisine ödendiğini, davacının şirketten takip ettiği dava ve icra takiplerine ilişkin tüm vekalet ücreti alacaklarını fazlasıyla ve peşinen tahsil ettiğini belirterek usul ve hukuka aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının talebinin vekalet sözleşmesinden kaynaklanan para alacağı olduğundan 6098 sayılı TBK’nın 89 uncu (eski mülga 818 sayılı BK’nun 73.) maddesi gereğince para borcu alacaklıya götürülerek ödenmesi gerektiğinden davacının ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğu, yerel Mahkemece HMK’nın 184 üncü maddesi gereğince tahkikatın tümü hakkında açıklamada bulunmak üzere beyanlarının sorularak alındığı, akabinde aynı duruşmada araştırılacak başka husus kalmadığından bahisle tahkikatın bittiği ve HMK’nun 186 ncı maddesi gereği sözlü yargılama aşamasına geçildiği, açıkça HMK’nın 184 üncü maddesi gereğince tahkikatın tümü hakkında açıklamada bulunmak üzere beyanlarının sorularak alındığı, akabinde aynı duruşmada araştırılacak başka husus kalmadığından bahisle tahkikatın bittiği ve HMK’nun 186 ncı maddesi gereği sözlü yargılama aşamasına geçildiği bildirilerek hazır olan davalı vekilinin de beyanı alınmak suretiyle hüküm verildiği, davacı tarafından 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 172 nci maddesinden kaynaklanan davacı vekilin yazılı muvafakati alınmadan başka bir avukat tayini sebebiyle istifa ettiğini bildirdiği ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 172 nci maddesi gereğince taraflar arasındaki sözleşmenin kendiliğinden sona erdiği tarih nazara alındığında, gerek dava tarihi ve gerekse de bedel arttırım tarihi itibarı ile dava konusu alacaklar yönünden öngörülen zamanaşımı süresinin dolmadığı, yerleşik Yargıtay uygulamalarında da belirtildiği üzere sözkonusu davacının istifanın tüm dava ve takip dosyalarına sirayet edeceği de dikkate alınarak davacının davalının avukatlığını yaptığı ve alacakların dayanağını oluşturan dava konusu dosya sayısının fazlalığı sebebiyle alacak miktarının davacının davalının avukatlığını yaptığı istifanın sirayet edeceği bütün dosyalar üzerinde bilirkişi incelemesi sonucu ancak belirlenebileceğinin kabulünün gerektiği, davacı tarafından belirsiz alacak davası açılmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı, davacının yazılı muvafakati alınmaksızın davacı avukatın davalının avukatlığını yapmakta olduğu, dava dosyalarına dava dışı avukat tarafından vekaletname sunulması ve davacının da bu durumu kabul etmediğini davalıya bildirmesi nedeniyle davacının davalının vekilliğinden haklı nedenle istifa etmiş olduğu ve taraflar arasındaki vekalet akdinin bildirim ile kendiliğinden sona erdiği, bu haliyle davacının akdi ve karşı taraf vekalet ücretini kazandığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, haklı istifa nedeniyle vekalet ücretinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89 uncu maddesi; “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde,
ifa edilir. “

Avukatlık Kanunu’nun 172 nci maddesi; “İş sahibi, ilk anlaşmayı yaptığı avukatın yazılı muvafakatı ile, başka avukatları da işin kovuşturma ve savunmasına katabilir. Buna göre iş sahibi, ilk avukata göndereceği bir yazı ile en az bir haftalık süre vererek, bu duruma muvafakat edip etmeyeceğini bildirmesini ister. Bir haftalık süre içerisinde avukat cevap vermez veya olumlu bir cevap verirse, her iki avukat işi birlikte yürütür. İlk avukatın, müvekkilinin bu talebine bir haftalık süre içerisinde muvafakat etmediğini açıkça beyan etmesi durumunda ise, iş sahibi ile aralarındaki vekalet akdi kendiliğinden sona erer. Bu halde vekaletin sona erebilmesi için, avukatın muvafakat vermediğine dair beyanının iş sahibine ulaşması yeterlidir. Karşı tarafın kabulüne ise gerek bulunmamaktadır. ”

Aynı Kanun’un 164/4 üncü maddesi: “Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir. Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır. ” şeklindedir.

3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında, hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, yeterli ve tarafların itirazların karşıladığı, davacının istifanın tüm dava ve takip dosyalarına sirayet edeceği şeklinde kabulün hukuka uygun olduğu, davacının yazılı muvafakati alınmaksızın dava dosyalarına dava dışı avukat tarafından vekaletname sunulması ve davacının bu durumu kabul etmediğini davalıya süresinde bildirmesi nedeniyle, davacının davalının vekilliğinden haklı nedenle istifa etmiş olduğuna ilişkin değerlendirmenin yerinde olduğu, davalı vekilince davacının davalı şirkete hukuki danışmanlık hizmeti vermediği, avukata yapılan ödemelerin ücretten mahsup edilmediği ve bu ödemelerin davacı avukatın takip ettiği dosyalar nedeniyle vekalet ücretine istinaden verildiğine ilişkin temyiz itirazından bulunmuş ise de; dosya içerisinde yer alan serbest meklek makbuzları ile avukata her ay düzenli olarak aylık aynı miktarda hukuki hizmet ücreti” açıklaması ile ödeme yapılmış olduğundan anlaşılması nedeniyle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.