Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5201 E. 2023/1487 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5201
KARAR NO : 2023/1487
KARAR TARİHİ : 16.05.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/525 E., 2022/1170 K.
DAVA TARİHİ : 09.09.2015
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/30 E., 2020/600 K.

Taraflar arasındaki muarazanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince her iki tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle ve davacı vekili tarafından incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 16.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat …’ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sayıştay Başkanlığı 8. Grup tarafından 09.07.2013 tarih 11330487 sayılı denetim raporuna istinaden Müdürlüklerince yapılan incelemede İpekiş Mensucat Türk A.Ş. firmasında çalışan 22 personelin işe giriş/periyodik muayenelerinin yapılmasına karşın hastaymış gibi gösterilerek kuruma vaka başı muayene ücreti olarak fatura edildiğini, 22 personel için toplam 220.000,00 TL tutarındaki cezai şartın devamına karar verildiğini, müvekkil hastanede iddia edildiği gibi işe giriş/periyodik muayene yapılmadığını, personelin işyerinde işyeri hekimi tarafından işe giriş/periyodik muayeneleri yapılıp, göz ile ilgili şikayetleri olanların işyeri hekimi tarafından göz muayenesine yönlendirildiğini, bu yönlendirmenin müvekkil hastane bilgisi dışında olduğunu, söz konusu 22 kişi için normal göz muayeneleri yapıldığını, davalı kurumun zarara uğratılmadığını, davaya konu hastalara müvekkil hastanede sağlık hizmeti verildiğini, 22 hastanın fatura tutarının toplam 546,48 TL olduğunu, davalı kurumun herhangi bir zararının da olmadığını, müvekkil hastaneye uygulanan cezai şartın dayanaksız ve yersiz olduğunu, izah edilen nedenlerle dava konusu kesinti işleminin infazının ivedilikle ve teminatsız olarak tedbiren dava sonuna kadar durdurulmasına, davalının 01.09.2015 tarihli ve 12678435 sayılı yazısıyla yarattığı muarazanın men’ine, kesintinin yapılmış olması halinde ise, yapılan kesintinin kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine ve istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan cezai şart uygulamasının davacı şirket ile yapılan sözleşmeye uygun olduğunu, davacı hastanede işi giriş/periyodik muayene yapıldığını, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği gereğince işçilerin periyodik muayeneleri ve işe giriş muayenelerinden işverenin sorumlu olduğunu, her türlü masrafın işveren tarafından karşılanması gerekirken bunların kuruma fatura edildiğini, dava dışı işveren şirket tarafından kuruma gönderilen cevabi yazıda da işçilerin periyodik muayene amacıyla hastaneye gönderildiğinin belirtildiğini, özellikle 22 kişinini hastaneye aynı araçla aynı saat dilimi içerisinde gelmesinin sıradan bir hasta başvurusu olmadığını gösterdiğini, SHS 11.1.16. uyarınca cezai şart uygulanmasının hukuka uygun olduğunu, davaya konu fatura ve dayanağı belgelerin gerçeğe aykırı düzenlendiğini, davacı hastanenin kurumu zarara uğrattığının açık olduğunu, uygulanan cezai şart miktarının da sözleşmeye uygun olduğunu, hastanenin sözleşmede bahsi geçen ”.. Son 1 yıl içerisinde kuruma Medula üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarına göre hesaplanacak aylık ortalama tutarı 2.000.000 TL ve üzeri olan sağlık hizmet sunucuları” arasında olduğunun ve söz konusu rakama ulaştığının sabit olduğunu, bu nedenle sözleşmede yer alan 10.000 x 22= 220.000,00 TL tutarındaki cezai şartın devamına karar verildiğini, Ceza Şart İtiraz Komisyonu tarafından değerlendirilen cezai işlemin hukuka uygun olduğuna karar verildiğini ve komisyon kararının da davalı hastaneye 18.02.2015 tarihli ve B.13.2SGK.4.16.20.01/19267224 sayılı yazı ile bildirildiğini, izah edilen nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun talepleri içeren davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 17.02.2017 tarihli ve 2015/772 E., 2017/180 K. sayılı kararı ile; davacının davayı takip etmemesi nedeniyle 13.10.2016 tarihli oturumda dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, 3 aylık süre içerisinde de, dava dosyasının taraflarca yenilenmediği gerekçesiyle HMK 150 ve devamı maddeleri uyarınca davanın 13.01.2017 tatil saati tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 20.10.2017 tarihli ve 2017/931 E., 2017/1308 K. sayılı kararıyla; ”675 sayılı KHK’nın dava ve takip usulü başlıklı 16 ncı maddesindeki düzenlemenin olağanüstü hal kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler ile kapatılan kurum, kuruluş ve bunların sahipleri olan gerçek veya tüzel kişiler aleyhine açılan dava ve takiplerle ilgili hükümler taşıdığı, dolayısıyla KHK’ler ile kapatılan kurum, kuruluş ve bunların sahipleri olan gerçek veya tüzel kişilerin davacı sıfatını taşıdıkları davada taraf sıfatını kaybetmiş olmaları karşısında genel hükümler çerçevesinde işlem yapılması gerektiği, bu anlamda kapatılan kurum ya da kuruluşun tüm hak ve alacaklarının hazineye (ilgili bakanlığa) devredilmiş olduğu dikkate alındığında davada taraf sıfatını kaybeden davacı yerine hazinenin davacı sıfatını kazanmasının yasal bir zorunluluk olduğu, kapatılan ve hakları hazineye devredilen şirketin yargılama sonucunda bir alacak ya da hakkı ortaya çıktığı takdirde bunun hazineye ait olacağını, bu nedenle davanın hemen dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmeyerek dava ve durum hakkında hazineye açıklayıcı bildirim yapılarak davayı takip etme isteği sorulduktan sonra vereceği cevaba göre hareket edilmesi gerektiği, taraf teşkiline ilişkin olan bu husus kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece resen gözetilmesi gerektiği” gerekçesiyle Maliye Bakanlığının istinaf talebinin kabulüne, Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan HMK 355. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ”675 sayılı KHK’ nın 16 ncı maddesi kapsamında, davaya davacı sıfatıyla hazine tarafından devam edildiği, davanın 01/09/2015 tarihli 12678435 sayılı kurum işleminin iptali talebine yönelik olduğu, taraflar arasında imzalanan 2012 yılı Özel Sağlık Hizmet Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi 11.1.16 maddesi gereği faturanın veya faturaya dayanak oluşturulan belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde 10.000,00 TL den az olmamak kaydıyla işlem bedelinin 5 katı tutarında ceza uygulanacağı, davaya konu işlemde dava dışı İpekiş Mensucat Türk A.Ş.’nin 22 personelinin davacı kuruma başvurduğu, bu personellerin işe giriş/periyodik muayene olduğu, dava dışı şirket tarafından listede adı geçen kişilerin yıllık periyodik muayene amaçlı hastaneye gönderildiğinin belirtildiği, hastaların büyük ölçüde şikayeti olmayıp, kontrol hastası olduğu, yıllık periyodik muayene amaçlı olarak davacı hastaneye gönderildiğinin ve periyodik muayene işleminde fatura düzenleyen davacı hastanenin kusurunun bulunduğunun kabulü gerektiği, bilirkişi raporunun oluşa uygun olduğu ve itibar edileceği, davalı kurumca sözleşme kapsamında uygulanan cezai şart işleminin yerinde olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesinin 09.09.2021 tarihli ek kararı ile, davalı vekilinin vekalet ücretinin düzeltilmesi yönündeki tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve ek karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, mahkemece verilen kararın yerinde olmadığını, davacı şirketin 667 sayılı KHK gereğince kapatılan şirketlerden olması nedeniyle davayı hazinenin takip ettiğini, dosya yazısındaki imzasız sözleşmenin 11.1.16 ncı maddesinde belirtilen son 1 yıl içerisinde Medula üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarına göre hesaplanacak aylık ortalama tutarı 2.000.000,00 TL ve üzeri olan sağlık hizmeti sunucularından olup olmadığının tespiti gerektiğini, 670 sayılı KHK’nın 5 inci maddesi gereğince davalı kurumun süresi içinde başvuru yapması gerektiğini, yapılan yazışmada başvuruya rastlanılmadığı tespit edildiğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belierterek kararı istinaf etmiştir.

2. Davalı vekili ek karara karşı istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece davanın reddine karar verildiği halde vekalet ücretinin maktu takdir edilmesi nedeniyle düzeltilmesi için tavzih talebinde bulunduklarını, mahkemece talebin ek karar ile reddedildiğini, dava değeri nedeniyle hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin 23.850,00 TL olduğunu, bu nedenle ek kararın kaldırılarak nispi vekalet ücretine hükmedilmesini talep ederek sadece ek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ” somut olayda aynı şirkette çalışan 22 sigortalının aynı tarihte 3 doktor tarafından muayenesi ile ilgili davacının kurumca finansmanı karşılanmayan sağlık hizmetlerini, kurumca finansmanı karşılanan sağlık hizmetleri gibi göstererek kuruma fatura ettiği tespit edildiğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, davacı şirket ile davalı SGK arasında “2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin 11.1.16. maddesinde “Faturanın veya faturaya dayanak oluşturan belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde 10.000,00 TL’den az olmamak üzere işlem bedellerinin 5 katı” cezai şart uygulanacağının” düzenlendiği, dosyada yer alan bilirkişi raporu ile “… bu 22 kişinin aynı işyerinde çalışması ve aynı gün muayeneye gelmesi ve “Salı” günü mesai saatleri içinde muayenelerin 3 farklı doktor tarafından gerçekleştirilmiş olması nedeniyle çalışanların periyodik muayenesi kapsamında muayenelerinin yapılmış olduğu, SGK’dan herhangi bir ücret talep edilmemesi gerektiği…” hususunun tespit edildiği, İpekiş firmasının, 22 personelinin periyodik muayenesi kapsamında muayenelerinin yapılmış olması nedeniyle, SGK’dan herhangi bir ücret talep edilmemesi gerekirken, ücret talep edilmiş olması sebebiyle, toplam 220.000,00 TL cezai şart uygulanmasının doğru olduğu, bu nedenle davacının istinaf talebinin yerinde olmadığı, tavzih kararı yönünden yapılan istinaf talebinin incelemesinde; somut olayda HMK 305/A. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı, aynı yasanın 305/2 nci maddesi doğrultusunda tavzih kurumu ile de hüküm fıkrasının sınırlandırılması veya genişletilmesi ya da değiştirilmesinin mümkün olmadığı, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde açıkça ek kararı istinaf ettiklerini ve ek kararın kaldırılmasını istediği, gerekçeli kararla ilgili istinafının bulunmadığı, açıklanan nedenlerle davalının ek kararı istinaf talebinin yerinde olmadığı, ayrıca alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve istinaf kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlenip, hükme esas alınmaya yeterli olduğu, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu” gerekçesiyle HMK 353/1-b maddesi gereğince her iki tarafın istinaf kanun yolu başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili duruşmalı, davalı vekili duruşmasız temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu sözleşmenin sadece dosya arasında bulunan imzasız sözleşme olduğunu ve bu sözleşmede 2012 yılı sözleşmesinin 11.1.16 ncı maddelerinde; ”Faturanın veya faturaya dayanak oluşturan belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde 10.000 TL’den az olmamak üzere işlem bedellerinin 5 katı tutarında cezai şart uygulanır.” şeklinde düzenleme mevcut olduğunu, oysa ki davacı kapatılan şirket ile davalı kurum arasındaki 2012 yılı sözleşmesinin 11.1.16 ncı maddesinin; ”Faturanın veya faturaya dayanak oluşturan belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde SHS’na cezanın tebliğ edildiği tarihten önceki son 1 yıl içerisinde Kuruma Medula üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarına göre hesaplanacak aylık ortalama tutarı 2.000.000 TL ve üzeri olan sağlık hizmet sunucuları için 10.000 TL’den az olmamak üzere, işlem bedellerinin 5 katı tutarında cezai şart uygulanır.” şeklinde düzenlendiğini, dosyada mevcut bilirkişi raporunun imzasız sözleşme esas alarak düzenlendiğini, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sonrası SGK İl Müdürlüğü ile idari yazışmaları neticesinde cezai şartın düzenlenmesine dayanak sözleşmenin imzalı örneği ve zeyilname temin edilmiş olup dilekçe ekinde sunulduğunu, bu belgeler gelince yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talepleri değerlendirilmeden eksik incelemeye dayalı raporlar esas alınarak hüküm kurulduğunu, bilirkişinin hükümde yer alan aylık ortalama tutarı 2.000.000,00 TL ve üzeri olan sağlık hizmet sunucularından olup olmadığına dair bir tespit yapmadığını ve SGK’dan bu hususta bilgi alınmadığını, 670 Sayılı KHK’nın 17.08.2016 tarihinde yürürlüğe girdiğini ve süresinde başvuru yapılıp yapılmadığının değerlendirilmediğini, Mahkemenin 22 işçinin iş yeri olan İpekiş A.Ş.’ye müzekkere yazarak hastane ile anlaşması olup olmadığını sormadığı gibi periyodik muayene yapılıp yapılmadığını da sormadığını, kapatılan hastaneye aynı işlem ile ilgili 27.05.2014 tarihli yazı ile 546,48 TL’lik tutarın mahsup edileceğine dair bildirim yapılmış olup, aynı konu ile ilgili ikinci kez ceza uygulanmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; BAM tarafından her ne kadar ”davalı vekilinin gerekçeli kararla ilgili istinafının bulunmadığı görülmüştür” yönünde bir değerlendirmede bulunulmuş olsada İlk Derece Mahkemesi kararının davanın reddi yönünden hukuka uygunken vekalet ücreti açısından hukuka aykırı olduğunun İstinaf dilekçesinde belirtildiğini, vekalet ücretinin eksik hesaplandığını beyan ederek lehe hükmedilen vekalet ücreti yönünden kararın düzelterek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı kurum tarafından davacı sağlık hizmeti sunucusu hakkında 2012 yılı sözleşmesinin (11.1.16 ncı) maddesine istinaden tesis edilen cezai işlemin iptali ile davacının davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ”Sözleşme Özgürlüğü” başlıklı 26 ncı maddesi; ”Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.
” şeklindedir.

2. 2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.1.16 ncı maddesinde yer alan; ”Faturanın veya faturaya dayanak oluşturan belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde 10.000 TL’den az olmamak üzere işlem bedellerinin 5 katı tutarında cezai şart uygulanır.” şeklindeki düzenleme, zeyilname-2 ile; “Faturanın veya faturaya dayanak oluşturan belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde, SHS’na cezanın tebliğ edildiği tarihten önceki son 1(bir) yıl içerisinde Kuruma MEDULA üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarına göre hesaplanacak aylık ortalama tutarı;
• 100.000 TL (dahil) ye kadar olan sağlık hizmeti sunucuları için 2.000 TL,
• 100.000 TL – 500.000 TL (dahil) arası olan sağlık hizmeti sunucuları için 4.000 TL,
• 500.000 TL – 1.000.000 TL (dahil) arası olan sağlık hizmeti sunucuları için 6.000 TL,
• 1.000.000 TL – 2.000.000 TL (dahil) arası olan sağlık hizmeti sunucuları için 8.000 TL,
• 2.000.000 TL ve üzeri olan sağlık hizmeti sunucuları için 10.000 TL tutarından az olmamak üzere, işlem bedellerinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanır ” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.

3.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266 ncı maddesi gereği; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.

3.Değerlendirme
1. Dosyanın incelenmesinde İpekiş Mensucat Türk A.Ş. firmasında çalışan 22 personelin periyodik muayene amacıyla aynı gün, aynı saatlerde KHK ile kapatılan davacı hastaneye başvurduğu, başvuran kişilerin anamnezlerine bakıldığında şikayetlerinin olmadığını ve kontrol için geldiklerini belirttikleri, davalı kurum tarafından dava dışı İpekiş Mensucat Türk A.Ş.’ye yazılan müzekkereye verilen cevapta; listede adı geçen kişilerin yıllık periyodik muayene amacıyla hastaneye gönderildiğinin bildirildiği, işçilerin periyodik muayeneleri ve işe giriş muayeneleri şeklindeki işlemlerin davalı kuruma fatura edilemeyeceği, 670 Sayılı KHK’nın 17.08.2016 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın ise 09.09.2015 tarihinde açıldığı ve davacının talebi doğrultusunda cezai işlemin infazının tedbiren durdurulmasına karar verildiği, bu durumda davalı kurumdan başvuru yapmasının beklenemeyeceği ve özellikle istinafta ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. 2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.1.16 ncı maddelerinde yer alan düzenleme, yukarıda yer verilen şekilde zeyilname-2 ile yeniden düzenlenmiş olup, davacı tarafça bu hususta itirazda bulunulmasına ve bilirkişi tarafından inceleme yapılması talep edilmesine rağmen, zeyilname gereği uygulanan cezai şartın miktarının yerinde olup olmadığı konusunda bir araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

3. Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,

4. Davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

8,400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,

8,400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.