Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5150 E. 2022/6676 K. 19.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5150
KARAR NO : 2022/6676
KARAR TARİHİ : 19.09.2022

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 30/01/2002 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi uyarınca kiracısı olan davalının, göndermiş olduğu ihtarname ile kiralananın çatısının çökmesi ve kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, ancak sigorta şirketi tarafından açılan dava sonucunda çatıda meydana gelen çökmede davalı kiracının %70 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu durumda feshin de geçersiz olduğunu, tespit dosyası ile taşınmazın altı aylık süre içerisinde yeniden kiraya verilebileceğinin belirlendiğini, bu nedenle davalı kiracının kiralananın yeniden kiraya verilebileceği 6 aylık kira bedelinden %70 kusuru oranında sorumluluğunun bulunduğunu iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 146.804,42 TL tazminatın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında sunduğu ıslah dilekçesi ile talebini 424.438,73 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın zamanaşımı yönünden reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 26/11/2014 tarihli ve 2014/2648 E. 2014/13038 K. sayılı ilamıyla; kira alacağı dışında kira sözleşmesine dayanılarak açılan alacak ve tazminat davalarının BK’nın 125. maddesi (TBK’nın 146. maddesi) hükmüne göre on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve taşınmazın 11/11/2003 tarihinde tahliye edilmesine göre dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde mahkemece; dava konusu alacak, dava tarihi itibarı ile belirlenebilir olmasına rağmen belirsiz alacak davası açıldığı ve bu sebeple dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine, Dairemizin 29/09/2021 tarihli ve 2021/5148 E. 2021/9250 K. sayılı kararıyla; dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına dair bir ibare yahut açıklama bulunmadığı, dava dilekçesinden davanın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile kısmi dava olarak açıldığının anlaşıldığı ve mahkemece işin esasına girilerek talep hakkında karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davacıya ait depo ve idari bölümün davalıya kiraya verildiği, çatının çökmesi ile kiralananın kullanılamaz hale geldiği, sigorta şirketi tarafından eldeki davanın
./..

-2-

taraflarının da taraf olarak yer aldığı Bağcılar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2004/76 E sayılı davada, davalı kiracının çökmede %70 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, kiracının bu sebeple makul süre kira bedelinden kusuru oranında sorumlu olduğu, tespit dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda kiralananın yeniden kiraya verilebileceği süre olarak belirlenen 6 aylık sürenin makul süre olarak kabul edilebileceği, ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunulduğu ve ıslah tarihi itibariyle on yıllık zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 146.804,42 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ıslah dilekçesi ile talep edilen 277.634,31 TL’lik talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; karar, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının makul süreye ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 400 ve devamı maddelerine dayanılarak yaptırılan delil tespitine ilişkin bilirkişi raporları, aynı Kanun’un 405. maddesi uyarınca asıl dava dosyasının eki sayılmakla birlikte, söz konusu raporlara karşı belirli sürede itiraz edilmemesi halinde kesinleşeceği veya aleyhine tespit yaptırılan kişi hakkında kesin delil niteliği kazanacağına dair yasal bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Bu nedenle delil tespiti yolu ile alınan bilirkişi raporuna itiraz etmemiş olan taraf, bu itirazını hüküm verilinceye kadar mahkemeye bildirebilir. Kaldı ki tespit raporunun iddiayı ve savunmayı karşılayıp karşılamadığı, hüküm kurmaya yeterli olup olmadığını denetleme işi hakime ait bir görevdir. Bunun yanı sıra bilirkişi raporunun hükme esas alınabilmesi için raporu hazırlayanın konu hakkında gerekli özel ve teknik bilgiye sahip olması zorunludur.
Hal böyle olunca mahkemece; alanında uzman bilirkişiden, kiralananın kira sözleşmesinin sona erme tarihinde aynı şartlarda kiraya verilebileceği makul süre belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, delil tespiti dosyasında konunun uzmanı olmayan inşaat mühendisi bilirkişiden alınmış olan rapora dayalı olarak yapılan hesaplama esas alınarak karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.